Birkaç saat sonra olaylar yatışmıştı ve artık insanların odak noktası Marcia olmuştu. Kheiron'a haber verilmişti ve gelmesini beklerken Marcia karşısında Annabeth, Stollar ve yeni gelen melezler olan Leo, Jason, Piper ile birlikte Büyük Ev'de oturuyordu. Ortamdaki sessizliği Kheiron'un toynak sesleri bozdu. Yanında da bir satir vardı. Sentor herkesi görebileceği bir yere geçtikten sonra konuşmaya başladı.

    "Görüyorum ki yeni melezlerimiz var." dedi Jason, Leo, Piper ve Marcia'yı süzerken. "Hoş geldiniz."

    "Ben melez değilim." diye lafa girdi Marcia. Bütün gözler ona döndü.

    "Melez değilsen burada öylece belirmezdin." dedi Connor kaşlarını çatarak. "Melez olsan da böyle bir şey olmaz ki, kimsin sen?"

    Marcia'nın kim olduğunu bilmediği satir konuştu bu sefer. "Cidden onda melez aurası yok. Ya küçük bir tanrının çocuğu ya da gerçekten melez değil."

    "Kendisinin anlatmasına izin verelim çocuklar." dedi Kheiron. Marcia ona minnetle bakıp anlatmaya başladı.

    "Adım Marcia. Kısaca anlatmak gerekirse dün gece yatağımda yattım ancak kalktığımda kendimi burada buldum." Birkaç saniye düşündü. "Bir şeyler daha hatırlıyorum sanırım. Rüya mı gerçek mi emin değilim. Sisli,soğuk bir orman ama hatırlamaya çalıştıkça daha da unutuyorum." Unuttuğu ve asıl önemli olan şeyi sonradan ekledi. "Ha bir de hepinizi tanıyorum çünkü," derken etrafını süzdü. "...çünkü sizler kitap karakterlerisiniz ve ben sizi defalarca okudum."

    Önce odada bir sessizlik oldu. Sonra Kheiron hariç hepsi gülmeye başladı. "Biz de kendimizi hayalperest sanırdık." dedi Travis gülerken. Marcia böyle bir tepki bekliyordu zaten. Gülüşmeler azalırken yeniden konuşmaya başladı.

    "Önce şimşeği buldunuz. Sonra Altın Post'u." Daha çok Annabeth'e hitaben konuşuyordu ama herkes ona bakınca devam etti. "Sonra dünyayı omuzlarınızda taşıdınız ve bu mecaz bir olay bile değil. Labirent'e girdiniz, Kronos'u yendiniz... değil mi?"

    "Bunları nasıl bilebilirsin ki!" dedi Annabeth.

    "Çünkü dediklerim doğru." Marcia biraz daha anlatmaya karar verdi. Bundan sonra olacakları da okumuştu nasıl olsa. "Hatta Jason burada olduğuna göre Percy kayıp olmalı."

    "Ne?" dedi Jason. Kafası iyice karışmıştı, olanlara bir anlam veremiyordu. Annabeth endişeyle bakmaya başladı.

    O sırada kızın arkasından bir ses geldi. Marcia da diğerleri gibi sese doğru döndü.

    Deniz yeşili gözler, dağınık siyah saçlar, belinde kılıcı anaklusmos... Percy Jackson kapının eşiğine yaslanmış kollarını önünde birleştirmiş bir halde onlara bakıyordu.

    "Bahsettiğiniz Percy ben isem kayıp falan olmadığımı belirtmek isterim."