Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

➃ ➃

Bahari - :( (sad face)

••

(Okan) katilcivciv (Katarina): ALLAHINI SEVEN MİDE GELSİN


(Ali) hamsili kalem (Ezreal): Kata banladılar diye oyunu bozdurdun



(Ali) hamsili kalem (Ezreal): Nooldu hani taşıyodun



(Eylül) eylulwater (Sejuani): oynayası gelmiştir



(Okan) katilcivciv (Katarina): SEN SİVASI SEYRET



(Okan) katilcivciv (Katarina): YAR BEN DE SENİ



(Nisa, Ali'nin sevgilisi) leydihamsi (Yuumi): hani karakterden kıskanıyodun noldu aq



(Penta'sı çalınmış Fatih) orospubehiç (Yorick): sevgililerin arasında tadım kaçtı



(Fatih) orospubehiç (Yorick): OYUNUNUZU OYNAYIN LAN



(Nisa) leydihamsi (Yuumi): seninki bilmiyo diye kudurdun değil mi



(Ali) hamsili kalem (Ezreal): Hamsimem bee nasıl laf koyuyor


(Fatih) orospubehiç (Yorick): oyununuza dönün geminizi...


(Okan) katilcivciv (Katarina): buna bi saygı gelmiş, bir şeyler olmuş


orospubehiç 3'te 3 yaptı!



(Nisa) leydihamsi (Yuumi): nickiyle cevapladı adam CLDLFŞDLCLDLCLS



(Eylül) eylulwater (Sejuani): Oha ben anlamamıştım



(Okan) katilcivciv (Katarina): sen masumsun çünkü



(Nisa) leydihamsi (Yuumi): Bir gün öyle bir söver ki hepimiz Sezercik kalırız yanında



(Eylül) eylulwater (Sejuani): KTDKQKWLLFLVLDŞCWTYWUDKFKKW



(Fatih) orospubehiç (Yorick): CHATE DEĞİL DE OYUNA ODAKLANSAK HANİ


(Fatih) orospubehiç (Yorick): Zaten random da kötü




(Eylül) eylulwater (Sejuani): hav hav orospu çpcuğuı



(Okan) katilcivciv (Katarina): KVCLVLDŞVŞDŞVŞDŞVŞFŞ



(Nisa) leydihamsi (Yuumi): Ve kazanan yine Karadeniz gemileri oldu...


•••

34 derece sıcağın altında, üstü açık halı sahada Behiç'i beklerken koca şişedeki suyun yarısını içip Atacan'a uzattım. Elimden aldığı gibi suyu yüzüne dökerken, ben de Behiç'in arkasından söylenenlere ortak oldum. "Bu Behiç de her maçta ekmeyi meslek haline getirdi, bu seferki bahanesi ne acaba."


"Bu sefer de babaannesinin ilaç parasını yayıncıya 'abi son param' diye atıp annesinden azar yemiştir."

"Yok bel ağrısı tutmuştur onun. Fıtıklı ya hani."

"Herif öyle yalanlar sallamış ki cidden başına gelse inanamayız."

Hafifçe gülümseyip başımı salladım, ardından elinde telefonuyla sevgilisine yazmaya odaklanmış Hamsi'ye yavaşça ayağımın altındaki topu attım. "Behiç'i yine arasana."


"Bi' dur be çocuk."

Sağımda duran Fatih, Ali'ye az önce herkesin ortada döndürdüğü boş su şişesinin içindeki damlaları fırlattı, cebinden telefonunu çıkarıp Behiç'i aradı.

"Adam, vallahi adam!"

"Sus lan çalıyor."

"Ben bugün niye herkesten azar işitiyorum?" Sol tarafımda çimlere oturan Mete elini bacağıma koydu ve "Üzülme sarı bok," dedi.

"Elini çek gevşek."

"Kaval kemiğini si-"

"Alo Funda teyze? Ben Fatih..."

Elimi dudaklarıma bastırıp gülmemeye çalıştım, Mete anında susup önüne döndü. Fatih, elindeki telefonu kaldırıp bize gösterdi gülerek. "Şaka lan, açmıyor telefonu."

"İyi bari, sıcağın altında maç yapmaktansa Behiç'in evine gidelim." Çantasını yastık yapıp çime uzanmış Berkay'dan çıkan fikre katılmış, toplanmaya başlamıştık.

Sedat, yerden kalkmaya yeltenmemiş Berkay'ı ayağıyla dürtüp eliyle işaret etti, "Bu eleman niye her gittiği yerde uyuyor?"

"Sana ne lan."

Levent ve Sedat, dans eden mezarcılar misali Berkay'ı omuzlarına alıp, Behiç'in evinin apartmanına girdiğimizde merdivene yatırmışlardı. Orada bırakıp, başında Mete'yi bekletip yukarı çıktık.

Zili çalıp kapıda beklemeye başladığımızda kapıyı açan Funda teyzenin gözleri yaşlıydı ve bizi gördüğünde hafifçe gülümseyip, gözlerini silmişti. "Gelin."

Behiç'in odasına giderken, kalabalık salonlarında tanıdık bir ses duymuştum. Diğerlerinden ayrılıp kapı pervazının arkasından göz atınca, annemi görmüştüm.

Beklemediğim şekilde arkamdan itildiğimde tüm apartman teyzelerinin bakışları bana dönmüştü. Yerde oynayan kardeşim emekleyerek yanıma gelmeye başladığında gülümsedim yavaşça. Annem de ayağı kalkıp yanıma gelmişti. "Ne zaman geldin sarı kuşum?"

Beni iten Atacan "Sarı kuşum mu?" diye sorduğunda eğilip kardeşimin elindeki oyuncağı ona fırlattım. Annem hâlâ saçlarımı düzeltme peşindeydi, bir yandan konuşuyordu. "Aferin oğlum, arkadaşlarını kötü günlerinde yalnız bırakmayın."

Kaşlarımı çattım, bacağıma vuran kardeşimi anneme verip kapısı açık olan odasına girdim. Herkes yatağında oturan Behiç'in başında toplanmıştı ve konuşmuyorlardı.

Behiç, kardeşine sarılmıştı ve ağlıyordu.

Yaşları silerken indirdiği başını kaldırıp bize baktı, gülümsedi. "Hoşgeldiniz."

Behiç'in kardeşi Melek, hava almak için balkona çıkmıştı. Hepimiz oturmuş, havayı değiştirmek için öylesine muhabbet ediyorduk. Behiç, görüştükleri tek akrabaları olan, sevdiği babaannesini kaybetmişti. 

Atacan'ın telefonu çaldığında açmış, ama anında geri kapatılmıştı. İkinciye tekrarlandığında bu sefer o aramış ve durmadan telefonu kapatan Mete'ye söylenmişti.

"Ne var lan babaannesi dürdane?"

Herkes onu uyarırken ben de oturduğum koltukla ellerimle yüzümü kapatmıştım. Behiç'in güldüğünü duyduğumda tekrar ona baktım.

"Bunu değiştirin beyler, anısı var."

•••

Biraz daha Behiç'le takılmış, ailece karar verdikleri babaannesinin köyüne giderken uğurlamıştık, hava kararıyordu ve eve anca geliyordum. Elimdeki anahtarı oynatarak sitemizin köpeği Casper'ı apartmana sokmak için peşimden sürüklüyordum. Apartman kapısını açıp içeri girdiğimde asansörden inen Eylül'ü görmüş, gülümsemiştim.

Beni gördüğünde içten olmayan bir gülüş peydahlanmıştı dudaklarında.


Önümde durup kollarını birleştirdi sinirle, kaşlarımı kaldırıp bekledim. Nefeslenip konuştu. "Bütün gün sana ulaşmaya çalıştım, sonunda telefon açıldı ama karşıma sen değil yemek yerken laf anlatmaya çalışan Atacan çıktı. Neden yanında değildi ki?"

"Atacan tuhaftır biliyorsun, maç yapmak için çıkmıştık ama çanta götürmeye gerek duymadığım için Atacan'ın çantasına bırakmıştım telefonumu, unutmuşum. Yarın alırım."

Dudaklarını büzüp cebinden telefonumu çıkarttı ve uzattı. "Gerek yok, ben aldım..."

"Gelmeseydin buraya kadar bu saatte, annemden arardın, yarın gelip alırdım."


Ellerini önünde birleştirmişti, oynadığı parmaklarına bakmak için eğdi başını. "Seninle konuşmak istediğim bir konu vardı, gelmek istedim."

Elimle merdiveni gösterdim. "Yukarı çıkalım, anlatırsın."

"Gerek yok, burada konuşalım."


"Sen bilirsin." diye mırıldanıp, suratıma baktığı gözlerini inceledim. Ardından Eylül konuşmaya başlamıştı.


"Biliyorsun, annemle yalnız yaşıyoruz. Annem şu anki işinden çok daha iyisini buldu, ama başka şehirde."


"Sevindim."


Başını sallayıp, dolmuş gözlerini kaçırdı. "Annemle gitmem lazım Okan."


Gülümsedim, güzel düşünüyordu. Birkaç adım atıp sarıldım, "Anlıyorum, sıkıntı yok. Anneni yalnız bırakma, biz bir şekilde görüşürüz zaten."

Birkaç dakika daha sarıldıktan sonra apartmana giren bir teyzeden utanmış, ayrılmıştı. Elimi kaldırıp yanağına koydum, ardından hızlıca makas almış ve merdivenlere doğru yürümüştüm. Apartman kapısına doğru arkasına bakmadan geriye doğru adım atıyordu. Gülümsedi, işaret parmağıyla telefonumu göstermişti. "O telefonu Fatih gibi suratına yapıştırmak zorundasın."

Sırıttık, o demir kapıyı açıp apartmandan çıkarken bir şey söyleyememiştim, o site dışında koşmaya başladıktan sonra kaç dakika ayakta dikildiğimi bilmeden durdum öylece. Casper'ın yattığı mermer merdivene oturup telefonumun ekranını açtım.

Üç gün önce telefonumdan video gösterirken, kilit ekranındaki arka planda fotoğrafı olan Katarina'yı kaldırmış ve kendi çektiği resmi koymuştu, hâlâ o duruyordu. Telefonu dizlerime koymuş, başımı demir korkuluklara yaslamıştım. Derince nefeslenip kendini sevdirmeye çalışan Casper'ı okşadım.

•••

Hoççağalın, çok seviyorum sizi. 💖

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro