Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.8

Sınır 100 oy ve 100 yorum. Medyadakı şarkı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim.

~~~

Üzerimdeki saten sabahlığın düşen omzunu düzelterek kahve makinası karşısında kızarık gözlerimle beklemeye devam ettim. Başka bir karanlık gecede kırmızı gözlerimle yine ayaktaydım. Ruhum ve ben binlerce kilometre koşmuşuz gibi yorgunduk.

Dağınık saçlarımı elimle geri ittiğimde telefonuma gelen başka bir arama ile sabırım kalmamışca nefes aldım. Gerçekleri öğrendiğim iki gündür kendimi yeniden tüm arkadaşlarımdan soyutlamıştım, çok üzgün ve bıkkındım. Evde kalıyordum, yalnız başıma uykusuz bir şekilde sadece bu cehennemi yaşıyordum.

Telefonu sessize alıp yana iterek kupanın içerisini yumuşak ve sütlü kahve ile doldurdum. Uyuşuk adımlarımla odama yürürken gözlerimi kırpıştırdığımda bile acıyordu, bedenim güçsüz düşmüştü.

Odanın ışığını yakmak için elimi duvara uzatarak içeri girdim. Parmaklarım tuşu bulduğunda yakmamla birlikte onu ilk seferki gibi tek kişilik koltukta haraketsizce otururken buldum.

Sessizce yüzüne bakmaya başladığımda her bir bakış acı veriyordu, yokluğu için yalvarabilirdim ama varlığının kalbimdeki depremi açıklanamazdı. Saniyeler sonra ikimiz de bıçak dilimizi kesmişce sadece bakışıyorduk, ben ilk adımı atana kadar. Bir denizin yükselmesi gibi dolan gözlerimi siyah gözlerinden çekerek yatağıma oturdum. Aldığım küçük kahve yudumu düğümlü boğazımdan geçmeye zorlanmıştı.

"Hala ne istiyorsun? Neden buradasın?"

Fısıldama gibi soğuk ve çatlak sesimle konuştuğumda kupayı komidin üzerine bıraktım. Bir bacağımı altıma çekerek oturup gözlerimi yeniden onun üzerine çevirdim. Eli ile gergin bir şekilde alnını ovuşturarak derin bir nefes aldı.

İlk defa onun rahat ve huzura ermiş bir şekilde göremiyordum... garipti.

"Neden burada olduğumu biliyorsun, sana söyledim iki gün önce."

Başımı olumsuzca sallayarak alayla gülümsedim, hala salak olduğumu mu düşünüyordu bu kadar?

"Yeniden beni hangi oyunun içerisine çekiyorsun bilmiyorum ama bu doğru değil."

"Bu ikimize de yeni itiraf etmeyi başardığım bir gerçek, kendimi kandırmayı durdurmalıyım."

İnanmıyordum ve başımı olumsuzca sallamaya devam ediyordum. Beni sevdiğini söylemesi Rodger olduğunda ve ben gerçekleri bilmediğim zaman doğru geliyor olabilirdi ama şimdi değildi. Onu tanıyordum, nasıl birisi sevdiği insana acı vermekten zevk alırdı ki? O bir şeytandı ve gerçekten sevmezdi bile, üstelik onun sevgisini istemiyordum.

"Sen de beni seviyorsun, bunu kendin söyledin. Bana aşıksın, Annabella."

Ayağa kalkarak yatağımın önünde diz çöküp konuştuğunda gözlerimi aşağıya çevirdim. Karanlık gözleri içerisinde sevgiyi görmek kalbimi acıtıyordu. Yaşlar usulca yanaklarıma akarken burnumu hafifçe çektim.

"Ben sana değil, kurduğun yalanın içerisindeki insana aşıktım. Şimdi hepsi bir kurmaca olduğuna göre benim aşkımda gerçek sayılmıyor." Gözleri o şekilde bana bakarken eziyet altında gibi hissediyordum.

"Sen sadece bana acı verdin, ben küçük çocukken bile bu böyleydi ve şimdi bana gelip yeniden yalanına inanmamı bekleme. Sen bana sarmış bir Şeytansın ve ben senin bu oyunlarına oldukça fazla tanıklık ettim." Geri çekilerek kendimi daha fazla ondan uzaklaştırıp sırtımı yatak başlığına dayadım. Görmem gereken gerçekler yerine onun yalanlarına inanamazdım.

Bir Şeytanı sevmek istemiyordum, ona tüm benliğimle nefret etmek istiyordum.

"Doğru, Annabella... ben sana sarmış bir şeytanım." Kafasını sallayarak ayağa kalkıp beyaz yatağımın ucuna oturdu. Tüm duvarları inmiş gibi hissediyordum, karanlık içerisindeki hüzünü görebiliyordum.

"Sana sardım çünki seni daha küçük bir çocukken gördüğümde bile kendinden başka hiç kimseyi sevmeyen kalbimde farklı bir şey hissettim. Tüm bunları kötülüğe dönüştürmeye çalıştım, asla anlamış değildim. Bundan aylar önce sana görünür olmaya başladım çünki içimde sana karşı özlem dolu bir his vardı. Bilmiyorum, ruhani bir varlığın senin gibi güçsüz bir insana aşık olması asla kendime itiraf edeceğim bir şey değildi..." Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken her bir kelimesinde gerçeği yansıtıyor gibiydi ve siyah gözleri sanki bulanıyordu.

Sesindeki acı dolu ton ile gözlerini kaçırdığında aldığım nefes boğazımda takınıyor gibiydi. Bunlar gerçekler miydi? Ve ya ben bu gerçeklere hazır mıydım? Sadece daha berbat hissediyordum, daha fazla yara açıyordu.

"Bu yüzden sana zarar verdim, hırçınlaştım ve sadece canını yakmak istedim. Bu iyi geliyor sanıyordum ama tam tersiydi. Sana verdiğim her bir zarar aslında bana da geliyordu. Bana seni sevdiğimi söylemiştin kilisede ve doğruydu ama ben sadece bu gerçeği inkar ettim. Bileklerini kesmeni sağladım ve sanki bu gerçeği yok etmek istedim... ölmeni istedim."

Dudaklarım arasından küçük bir hıçkırığın kaçmasına engel olamadığımda tüm bu acıya dayanmak zordu. Hikayeyi karşımda benim gibi canı yanarak anlattığında sanki yeniden bileklerim kesiliyordu. İkimize de durmadan zarar veriyordu, şimdi bile.

Gözlerini yavaşça gözlerimle buluşturarak ellerime uzandığında kendimi geri çekemedim. Bir ateş kadar sıcak elleri nazikçe ellerimi kavradı ve sanki ruhumu görüyor gibi gözlerimin derinliklerine baktı. 

Acısını hissetmemi istiyordu, ama ben zaten bu acıyı yaşıyordum.

"Ama senden uzaklaşamadım, ölmene izin veremezdim. Bir insan cildine büründüğüm zaman ise sadece gerçekten sana yakın olmak istemiştim. Ve biliyor musun, bu çok güzel hissettirdi. Beni sevdin, beni öptün ve benimle mutlu oldun. Ta ki ben yeniden içimdeki engel olamadığım kötülüğümle her şeyi mahvedene kadar." Parmakları yavaşça elimin üzerini okşarken diğer eli uzanarak ıslak yanaklarımı ve gözlerimi sildi.

Gerçek olmasını istemeyeceğim kadar acı veriyordu.

"Şimdi ise artık kaçamayacağım, seni sevmek istemedim ve sen de eminim istemedin ama gerçek bu. Seni karanlık içerisinde çürümüş kalbimle seviyorum ve daha fazla yalan söylemek istemiyorum. Daha fazla acı çekmeni istemiyorum, yanında olmak istiyorum. Beni kabul etmeni istiyorum... Beni kabul edecek misin?"

Yutkunduğunda sonunda tüm kirli yaşlar akmıştı. Siyah göz yaşları parlak teninden aşağı akmaya başladığında ela gözler bir mücevher gibi ortaya çıkmıştı.

Tüm kemiklerim kırılırmışcasına acı ile duyduklarımın gerçekliği ile yüzleştim ve ellerimi ellerinden geriye çektim. Başı yavaşça önüne eğilirken sesindeki acının verdiği titreklikle sordu.

"Kabul etmiyorsun yani?"

Yavaşça başım olumsuz anlamda salladığında gözlerimi gitmesini istercesine başka yöne çevirdim. Tüm bu acının dinmesini umuyordum ama daha fazlasını alacağımı biliyordum.

Sessizce yok olduğunda elim hızlıca ağzıma gitmişti ve tüm bedenim sarsılmıştı. Göz yaşlarım hıçkırıklarımla akarken yatağa kıvrılarak cenin pozisyonunu aldım.

Ondan bunların hiç birisini duymak istememiştim, beni sevmesini istememiştim çünki biliyordum ki nefreti bu kadar canımı yakmazdı.

~~~

Şimdi Zayn'e inandınız mı?

Bu arada hikayenin açıklama kısmından anlaşıldığı gibi Annabella ve Zayn'in ilk günden beraber olacakları zaten belliydi ama sadece zamanı belli edğildi.

Sizleri seviyorum

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro