Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.7

Sınır 100 oy ve 100 yorum. Lütfen şarkı eşliğinde okuyun, biterse başa sarın.

~~~

Sabahın altısında yürüdüğüm sokakta bastığım adımlar tamamen ruhsuz bir şekildeydi. Soğuk hava bir bıçak gibi küçük bir elbise ile buz kesmiş vücuduma çizikler atıyordu. Gözlerimdeki yaşlar kurumuş olmasına rağmen aldığım her nefes çok ağır hissettiriyordu.

O arabada uyandığım zaman hemen oradan ayrılmıştım ve saatlerdir evime doğru yürüyordum. Güneş daha yeni doğmaya başlamışken hala her yer zifri karanlık gibiydi gözlerim ardında. Tüm yol boyu sadece bir kabusun içerisinde olmaya inanmaya çalıştım, yatağıma yattığımda gerçek hayatıma geri dönecektim.

Bu da benim kendime söylediğim yalanlardan birisiydi.

Kalbim kırılmıştı, kandırılmıştım ve her şeyden önce iğrenç hissediyordum. Bir şeytana aşık olmuştum, beni kandıran o cani varlığa kalbimi kendi ellerimle uzatmıştım. Zarif bir şekilde kalbimi koruyacağını düşünmüşken o sadece kendi avuçları arasında ben nefessiz kalana dek sıkıştırmıştı.

Ne kadar acınası bir durumun içerisindeydim ben böyle? Onun gerçekten Rodger olduğuna inanmıştım, gerçek ve benimle ilgilenen bir insan olduğunu düşünmüştüm.

Şimdi yüzüme çarptığı gerçeklerle onun bencil bir şeytan olduğunu öğrenmiştim. Lanet olasıca tüm dokunuşlar ve öpücükler nefret ettiğim varlığa aitti.

Onu sevmemeliydim ama hala engel olamıyordum.

Evimin önüne geldiğimde başımı kaldırıp beyaz kapıya bakarak gözlerimden yaşlar akarken güldüm. Beni katil yapmış, intihara sürüklemiş, kötü kararlar almamı sağlamış, yakınımdakı insanlara zarar vermiş ve hayatıma cehenneme çevirmiş Şeytanıma aşık olmuştum. Gerçekten eminim ölsem bu kadar canım yanmazdı bile.

Bahçeye girerek kapıya adımlarken gördüğüm arabam ile kaşlarım çatıldı. Onu dün gece uçurumun kenarında bırakmıştım ama şu an buradaydı. Şaşkınlıkla çatılmış kaşlarımla arabama yürüyerek elimi üzerine koydum. Gözlerim arka tarafındakı farklı plakaya giderken olanları anlamaya çalışıyordum. Benim arabamdı ama plakası farklıydı.

Beynim tüm bu karışıklık içerisinde partlayacak bir duruma gelmiş gibiydi. Gözlerimi zorlukla üzerinden çekerek acıyan bacaklarımla evin kapısını açıp içeri girdim. Yukarı kata yorgun adımlarımla çıktığımda üzerimdeki elbiseyi çıkararak dolaptan temiz kıyafetler aldım. Üzerime giydiğimde zilin sesi ile derin bir nefes aldım.

Şu an hiç kimse ile uğraşamazdım ama zil ısrarcı bir şekilde çalmaya devam ediyordu.

Dolu gözlerimle bıkkın bir nefes alarak odamdan çıkıp merdivenleri indim, kapı karşısına geldiğimde açmamla birlikte karşımda gördüğüm kişiler beni şaşırtmıştı.

"Bayan Nicholson, sizi McCarthy ailesinin geçirdiği kazadan dolayı sorguya götürmemiz gerekiyor."

Duyduklarım bir bıçak gibi kafama batarken gözlerimin irice açılmasına engel olamadım. İşte yolun sonuna gelmiştim, tüm hayatım Şeytanın oyunları ile sikmişti.

"Ne...neden? Yani beni götürmek için gerekçeniz neler?"

Gözlerim iki polis arasında hızlıca gidip gelirken incitmeyecek şekilde kolumu kavramıştı birisi. "Sorgu odasında bilgilendirme alacaksınız, sadece şu an bu kaza için sorunlu tutuluyorsunuz." Çizmelerimi eğilip giydiğimde ardından kısa montumu giydim, arabalarına yürürken artık hepsine boyun eğmiş bir şekildeydim.

Daha kötüsü ne olabilirdi ki? Zaten ölmeyi diliyordum ve yeniden birisine zarar vermiştim.

Arabanın camını biraz aşağı indirip derin nefesler almaya çalıştım. Bundan sonrasını hiç bilmiyordum ama birisinin öğrenmesini de istemiyordum. Özellikle ailem onları elimden geldiğince bundan uzak tutmaya çalışacaktım. Benim için daha fazla üzülmelerini ve ya zarar görmelerini istemiyordum. Muhtemelen tutuklanacaktım ve buna artık razı olmuştum.

Araba durduğunda bileğimdeki kelepçelere bakarak gözlerimin dolmasına engel olamadım. Hayatımın en kabus gününü yaşamaya devam ediyordum. Kalbim bir hapishanenin içerisinde can çekişirken şimdi bedenimi de içeri iteceklerdi.

İki polis de kolumu kavramış beni içeri götürüyordu ve başımı aşağı eğmiştim. Korkuyordum, tüm bu cinayetkar insanlarla aynı kefede olmak beni korkutuyordu. Daha ne kadar kendimden utanır ve tiksinirdim bilmiyordum ama şu an akıl sağlığı olarakta iyi bir yerde değildim. Sanki kafamın içerisindeki baskı kalbimle birlikte bana eziyet ediyordu. Herkes bir an da üzerime taşlar atacak ve bana nefretle bağıracakmış gibi hissediyordum.

Küçük ve çoğunlukla karanlık bir odaya girdiğimizde ışığın altındakı sandalyeye oturttular beni. Aldığım derin nefeslerimle kelepçeleri çözdüklerinde hızlıca bileklerimi sıvazlamaya başladım. İki polis de odadan çıkmıştı ve karşımdakı sandalye boştu.

Gözlerim ürkek bir şekilde odanın içerisinde dakikalar boyunca gezinmeye devam ederken içeri giren hiç kimse yoktu. Sanki daha çok kalbimin işkencesi ile ölmem için beni unutmuşlardı. Yanağımdan akan yaşı hızlıca sildiğimde boğazımdakı keskin acı ile yutkundum. İçeride kalacağım süreyi umursamıyordum ama umarım kaza yapmış olan insanlara çok fazla zarar gelmemişti.

Şeytanım tarafından bana aldırdığı sarhoşken kötü kararlarla olsa bile bir kazaya yol açmıştım ve katil olmak istemiyordum. O tabelayı düzeltebilmek ve kazaya engel olmak için şu an canımı bile verebilirdim. Sadece kendimin değil başkalarının da canını yakıyordum ve ben kötü bir insanmışım gibi hissediyordum.

Aşk gözlerimi nasıl böyle kör etmişti? Onun istediği her şeyi yapacak kadar saçmalamıştım, aptal gibi gerçek bir insan olduğuna kanmıştım.

Kalbim bu yük altında ezilirken dudaklarımı aralayıp hıçkırarak ağlamama çok az kalmışken aniden kapı açılmıştı. Gözlerim hızlıca kapıya döndüğünde bir adam konuşmaya başladı. "Bayan Nicholson sizi burada aniden bekletme kararı aldık çünki sanırım bir yanlış anlaşılma içerisindeyiz. Arabanızın plakasında bir yanlış anlaşılma olmuş gibi, özür dileyerek bu durumu çözmek için sizden zaman istiyoruz."

Karşımdakı polis tüm kibarlığı ile konuşurken kaşlarım çatık bir şekilde onu dinliyordum. Neden bahsettiğini anlamıyordum ama tüm sorunlunun ben olduğunu biliyordum. Cevap beklercesine yüzüme baktığında sadece kafamı salladım. Yeniden odadan çıktığında kafam karışık bir şekilde gri duvara baktım.

Neler oluyordu şu an?

"Seni kurtarıyorum."

Sesini duymamla birlikte irkilirken bedeni karşımdakı sandalyeye oturmuştu. Gözlerimin üzerine çekilen nefret perdesi ile yüzüne bakarken içimde patlayacak bir volkan var gibi hissediyordum. Siyah gözleri ve kusursuz bedeni ile karşımda oturuyordu ve bana bakıyordu.

"Hayatımı önce sikiyorsun sonra da kendi tabirinle kurtarıyor musun?"

Tiksinir ve alaycı bir şekilde gözlerine baktığımda kalbimin derinliklerindeki duyguları kilitlemek için çaba sarfediyordum.

"O cümleleri tercih etmezdim ama sadece artık daha fazla acı çekmeni istemiyorum." Alt dudağını hafifçe dişleri arasına alıp şefkatle yüzüme baktığında alayla kıkırdadım. Bir oyuncu gibiydi, gerçek olsa bile ilgilenmiyordum.

"Senin yüzünden öleceğim her güne dek zaten acı çekeceğim. Senin yüzünden ben o arabanın içerisindeki insanların katili oldum!"

Umursamadan yüzüne doğru nefretle bağırdığımda tek milim bile kıpırdamamıştı. Kalbim yerinden acılar içerisinde sökülüyor gibiydi, bu acıyı nasıl atacağımı bilmiyordum. Çoğalıyor gibiydi, yüzünü gördüğüm her an daha çok çoğalıyordu.

"Onlar ölmediler merak etme..." Sanki her şeyi düzeltmiş gibi hafifçe gülümsedi. O kendini bile düzeltemezdi, ifla olmaz bir cani yaratıktı!

"Şu an hastanede komadalar ve akşam onları uyandıracağım, merak etme en az hasarla iyileşecekler. Tüm kamera kayıtlarını değiştirdim ve kayıtlardakı araba plakanı. Şu an senin yerine gerçekten bir sürü cinayet işlemiş kötü bir insanı oraya koydum. Birazden seni gelip evine bırakacklar, insanlar salak oldukları için çok geç haraket ediyorlar."

Herşey onun oyuncaklarıymış gibi hikayesini anlattığında gözlerimdeki değişmez ifade ile onu dinlemiştim. Neden bu şekilde haraket ettiğini anlayamıyordum? Çok karışıktı ve ben onun hiçbir haraketi altında küçük bir iyilik tutamı bile göremezdim.

Ayağa kalkarak parlayan siyah ayakkabıları ile yanıma geldiğinde gözlerim üzerine kilitlenmiş bir şekilde adımlarını takip ettim. Parmağını şıklatarak yanımda bir sandalye yarattığında siyah gömleğinin yakalarını düzelterek yanıma oturdu. Gözlerim tüm nefreti ile yüzüne odaklanıyordu.

Varlığındakı korku ve rahatsızlık hissi etrafımı sardığında derinlerdeki ona karşı olan sevgimi geriye itmeye çalıştım. Gözlerindeki derin siyahlığa ve onun tüm karanlığına rağmen hala onu sevdiğime inanamıyordum. Nefretimi her şeyin önünüde tutmaya çalışıyordum, oynadığı iğrenç oyunların yeniden oyuncağı olmak istemiyordum.

Sıcak parmak uçları yüzüme uzandığında hızlıca başımı geriye çektim. Lanetli ve sıcak dokunuşunu istemiyordum, yokluğunu istiyordum.

"İyi olacaksın, Sevgili Annabella."

Şefkat dolu sesi ile fısıldadığında elini yavaşça geriye çekmişti. Bir melodi gibi konuşarak ruhuma dokunduğunda dudaklarım acı ve alayla hafifçe kıvrıldı.

"Neden iyi olmamı isteyesen ki?" Ürkütücü bir şekilde bakmıyordu, sanki Rodger gibiydi. Şefkatli, destek verici, ilgili... Ama Rodger onun kendisiydi ve o her durumda bir yalancıydı.

Gözleri yüzümde gezinirker saniyelerce sustu ve ardından dolgun dudakları aralandı. Herbir tonuna hayran olduğum sesi ile konuşurken kaşlarım yukarı doğru kalkmıştı.

"Çünki sen Şeytanın biricik ve değerli sevgilisisin."

"Ne saçmalıyorsun sen? Ben senin sevgili değilim. Ben senden ve senin varlığından nefret ediyorum!"

Bağırarak yüzümü buruşturup sandalyemi geri çekmeye çalıştım hızlıca. Onun tüm deliliklerinden uzak durmalıydım, bana zarar vermesinden korkuyordum. Onunla sevgili değildim, beni kandırmıştı. Dudaklarındakı gülümseme ile yavaşça ayağa kalktığında sandalyeye daha çok yapışarak gözlerimi heybetli görünen bedeninde gözlerine çıkardım.

"Ama ben seni seviyorum, Annabella."

Kurduğu sarsıtıcı cümle ardından siyah dumanlar arasında kaybolduğunda aklımı kaçırmış bir şekilde boşluğa baktım.

Beni nasıl bir oyun içerisine çekiyordu böyle?

Şaşkın ve ürkek bakışlarımla adeta yapıştığım sandalyede otururken az önceki polis yeniden içeri girdi. Yüzünde özür diler gibi mahçup olmuş bir ifade vardı ve karşıma geçerek bu yanlış anlaşılma için özürler diliyordu.

O an gerçekten şeytanın karşısında ne kadar savunmasız ve aptal olduğunu hissettim, tüm insanlığın ve benim.

~~~

Yorumlarnızı deli gibi merak ediyorum, sizce Zayn'in bu karışık halleri neden? Sevgisi konusunda doğru mu söylüyor?

Annabella ve Zayn'in birlikte olmasını ister misiniz?

Sizleri seviyorum

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro