2.5
"Sana önemli bir şey anlatacağım, bu üçümüzün ilişkisini etkileyebilir?"
"Hangi üçümüzün?" Kaşlarımı çatarak Nora'nın heyacanlı yüzüne baktığımda büyük boy milkshake'den içmeye devam ettim. "Daniel, sen ve ben." Merakım artarken kaşlarımı yukarı doğru kaldırdım.
"Sanırım Daniel'e karşı yaklaşık bir ay gibi bazı duygularım var, ondan hoşlanıyorum."
Pipetin üzerinden dudaklarımı çekerken gözlerimi yüzünde dolaştırdım. Anlamamıştı, Daniel'in benden hoşlandığının farkına varmamıştı.
Siktir!
Ama son zamanlarda Daniel artık bu duygudan uzaklaşmış gibiydi, öyle olmasını umuyordum. Ona karşı oldukça arkadaşça davranmaya çalışmıştım aylar önce ki öpüşmemizden dolayı. Üstelik Daniel Rodger ile yakın olduğumuzu biliyordu.
"Arkadaşlığımızın etkilenmesini istemiyorum ama onunla denemekte istiyorum, sen ne düşünüyorsun?"
Dudaklarım üzerinde küçük bir gülümsemenin oluşmasına izin vererek kollarımı ona doğru uzatıp sarıldım. "Sizi bir yerde görmek beni çok mutlu eder, bence harakete geçmelisin. Tanrım, dörtlü randevuya çıkmış gibi olacağız Rodger ve Daniel geldiğinde."
Söylediğim şeyle kıkırdarken Daniel'in sesi biraz sonra yanımızda duyuldu. "Ne bu vıcık vıcık halleriniz?" Yüzünü buruşturarak sandalye çekip oturduğunda Nora'nın ona karşı heyecanlı davrandığını şimdi görebiliyordum.
Kendi lanet hayatımla, intaharımla, kanlarla, şeytanımla, utancımla o kadar meşguldüm ki gözlerim siyah bir bez parçası ile bağlanmış gibiydim.
"Tamam kıskanma, sana da sarılırım." Nora sandalyesini daha çok ona yaklaştırıp sarıldığında dudaklarımın gerilmesine engel olamadım. Sarılırken bana çok komik yüz ifadeleri yapıyordu ve ben kahkaha atmak istiyordum.
"Selam." Rodger'in ingiliz aksanı akan kadifemsi sesini duyduğumda kalbimi kaplayan tatlı hissle mayışmış gibi hissettim. Ona salam verirlerken yanımdakı koltuğun boş kısmına oturup dudaklarını çok hafif bir şekilde dudaklarıma değdirdi. Geri çekildiğinde ışıltı ile parlayan ela gözlerine bakarak "Özledim." diye fısıldadım.
"Tatlı kokunu benim özlediğim kadar olamaz." Dolgun dudaklarındakı gülümseme ile fısıldadığında gözlerimi kaçırdım.
"Siz nesiniz tam olarak?" Daniel'in gözleri ikimiz arasında git gel yaparken sorduğunda kaşlarım yukarı doğru kalktı. Arkadaş olmalıydı şu an sorunun cevabı ve ya takılıyor muyuz?
"Sevgili."
Rodger ben düşünürken verdiği cevapla gözlerim büyürken yutkunarak pipeti dudaklarım arasına aldım. Siktir, sevgili mi? Gerçekten sevgili miydik? Galiba o sevgili olduğumuzu düşünüyordu, aslında tam olarak sevgililerin yaptığı şeyleri yapıyorduk.
Öpüşüyorduk, geziyorduk, film geceleri yapıyorduk, eğleniyorduk, resim yapıyorduk, geceleri mesajlaşıyorduk... biz demek ki sevgili olmuşuz. Ama bunun üzerine asla konuşmadığımız için verdiği bu cevapla biraz utanmış ve şaşırmıştım.
"Tam olarak sevgili olduğunuzu söylememişti ama bana, Anna?"
Ah, ben de bilsem söylerdim, Nora.
"Siz de sevgilisiniz sanırım?" Rodger menü üzerine gözlerini sabitlemişken konuştuğunda Nora'nın yanaklarını ilk dafe bu kadar kırmızı görüyordum. Bu çocuk az önce olanları duymuş muydu yoksa öyle mi gözüküyorlardı gerçekten?
"Hayır, biz uzun senelerdir arkadaşız." Daniel düz bakışları ile konuşurken içimden hala bana karşı duygusu olmamasını umuyordum. En azından olsa bile benim bilmediğim sevgilimi öğrendikten sonra uzaklaşmaya başlayacaktı, onu tanıyordum.
"Yanındakı kutuda ne var?" Beyaz kutuya bakarak sorduğumda ardından gözlerimi yüzüne çevirdim. "Senin en sevdiğin donut'lar var içerisinde." Elimde olsa şu an gerçekten gözlerimden kalp çıkarabilirdim. "Sen çok tatlısın." Elimi uzatıp sakalını yavaşça okşayarak diğer yanağına öpücük bıraktım.
En güzel kısmı ise onun dişleri arasına dilini sıkıştırarak gülümsemesiydi, onu oldukça derin bir şekilde seviyordum.
"Nora Daniel'den hoşlanıyor değil mi?" Fısıltı eşliğinde ani sorusu ile şaşırmıştım, gerçekten benim anlamadığım şeyi o nasıl anlamıştı iki dakika içerisinde?
"Sen... sen nasıl anladın bunu?"
"Bakışlarından, ona bakış şeklini görmüyor musun?" Omuz silkerek cevap verdi. Hayır ben tam bir kördüm, gözlerim dehşet verici hayatım tarafından karanlığa esir olmuştu. "Bence onları baş başa bırakalım ve biz birlikte şu göl kenarındakı parka gidelim. Donut ve şeftali şiresine sen asla hayır diyemezsin!"
Elimi yanağıma sürterek başımı salladım. "Beni çok iyi tanıyorsun." Gülerek mırıldanırken gözlerimi büyüleyici yüzünden sonunda uzaklaştıra bilmiştim.
"Özür dilerim ama bizim önemli bir işimiz çıktı ve gitmemiz gerek."
"Evet pardon bunun için ama siz takılın." Rodger ile ayağa kalkarken Nora'ya imalı bakışlar atmakla meşguldüm. Sonunda kafeden çıkabildiğimizde bir eli ile donut kutusunu tutarken diğer eli, elimi yavaşça tutmuştu. Parmakları parmaklarım arasından geçerken gözlerim yere bakarken konuşmaya başladım.
"Sevgili olduğumuzu bilmiyordum?"
"Hmm..." Küçük bir mırıltı çıkardı. "Ben öyle olduğumuzu düşünüyordum, yani öyle olmak istemiyor musun?"
Gözlerini yüzümde hissederken başımı kaldırıp yavaşça olumsuzca salladım. "Hayır, öyle olmak isterim." Birleşik elimizi yavaşça sallarken güneşden dolayı kıstığı gözleri ile "Güzel." dedi. Kesikçe bir nefes alıp gözlerimi başka yöne çevirdiğimde bir evin bahçesindeki kanlar ile kaplanmış garajı gördüğümde duraksadım.
"Tanrım, şuraya baksana!" Yutkunarak dehşet verici görüntüye ve polislerin kaldırdığı cesetlere baktım. "İğrenç ve ürpetici gözüküyor." O konuşurken başımı olumlu anlamda salladım. Komşuların polisleri anlattıklarını duyabilmiştim.
"İkisinin de bağırışlarını duyduk, bir birilerini öldüreceklerini söylüyorlardı. Birisi diğerine önce 'Şeytanın oynunu oynamak istemiyorum, lütfen dur kardeşim!' diyordu ama diğei ise sadece 'Seni onun için öldüreceğim.' diye bağırıyordu kardeşine. Biz geldiğimizde abisini öldürmüştü ve duvara şeytanın işaretini çiziyordu kanı ile. Hemen polisi aradık ve ona yaklaşmaya korktuk ama işareti çizdikten sonra kendi boğazını bıçakla kesti."
Duyduklarım kelimelerle bedenimi kaplayan dehşet verici hissle Rodger'i çekiştirip büyük adımlarımla oradan uzaklaşmaya başladım. Bedenimdeki korku hissi her geçen sanire onun burada olduğu varlığı ile büyürken hızlıca nefesler alıyordum.
"Annabella, sen iyi misin?"
Rodger merakla sorduğunda başımı olumlu anlamda sallamaya çalıştım. "Sadece o kadar kan görmek rahatsız ediciydi." Yüzümü buruşturarak karşıya bakarken kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
Benim için gelmeyecekti, yakındı ama gitmiş olmalıydı artık. Bedenim onu düşündüğüm her an sarsılıyordu.
"Anlattığı hikaye çok saçma değil miydi, yani Şeytan ismini kullanarak biri birilerini öldürmeleri?"
Ani sorumla kaşları çatılmış ve omuz silkmişti. Onun düşüncelerini merak ediyordum, şeytan ve ya melekler hakkında. Bu düşünceleri ile ona bir gün bunları anlatsam bana karşı olan tepkisini öğrenirdim ve ya şu an gerçekten bunu onlara şeytanın yaptırdığını söyleceğimdeki tepkisini.
"Ben öyle ilahi varlıklara inanmıyorum."
Kısa cevabı ile ikimiz için de acırcasına gülümsedim. Şeytan ile aynı ciltteydi ama ona inanmıyordu. Muhtemelen böyle bir gerçeğe bir gün tanıklık etse benim aksime kendi isteği ile intahara kalkışa bilirdi.
"Tanrıya da mı inanmıyorsun?"
"Babamla aram iyi değildir, onunla pek fazla konuşmam."
"Baban mı?" Kaşlarımı çattım.
Gözleri benim üzerime döndüğünde çatık kaşlarıma baktı. "Demek istediğimin hepimiz Tanrının evlatlarıyız ama benim onunla özel bir bağım yok. Pek inançlı birisi sayılmam kısacası."
Yutkunarak sadece başımı salladım. "Galiba sen din konularına oldukça meraklısın?" Gülümseyerek sorduğunda hafifçe omuz silktim. "Herkes kadar işte sadece, ben sanırım ilahi varlıkların gerçekten varolduklarına inanıyorum."
O yüzden şu an kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, Zayn bana oldukça yakın olmuştu. Az önce dinlediğim hikaye onun ne kadar acımasız bir cani olduğunu bana yeniden hatırlatmıştı. Bu yüzden yeniden geri dönmesi olasılığı tüm iliklerime kadar beni dehşet içerisinde bırakıyordu.
☁️☁️☁️
Bu artık son geçiş bölümüydü. Gelecek bölüm olaylar ilerleyecek. Bu yüzden bölümün çabuk gelmesi için bir sürü yorum yapın. Lütfen oy vermeyi de unutmayın.
Sizleri Seviyorum💙
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro