2.4
"Başka Rodger hakkında neler biliyorsun?" Merakla telefonu yüksek sese alıp sorduğumda Elle düşünür gibi ses çıkarmıştı telefonun diğer ucundan. "Eğlenceli birisi ve kızlar ile oldukça takıldığını görmüştüm. Bizim çok fazla sohbetimiz yok ama benden önce sanat evimize o gelmişti."
Lila eşofman altını giydiğimde takılma mevzularını biliyordum. Onu ne zaman görsem kızlar ile yakın bir kare içerisinde oluyordu. Oldukça kıskanıyordum, özellikle başkası ile ilgilenmesi beni deli eden bir durumdu.
"Sizin aranızda bir şeyler var, huh?"
Eğlenceli sesi ile gülümseyerek büstyeri üzerime giyerek saçlarımı sırtıma attım. "Bir şeyler var, ama tam olarak bir isim veremeyeceğim."
"Takılıyorsunuz yani?" Dudaklarımı ıslatarak kendimce başımı olumlu anlamda salladım. "Evet, takılıyoruz ama şimdi Deny gelecek ve artık kapatmalıyım."
"Seni sürtük kaç erkekle flört ediyorsun?"
Gülerek telefonu elime alıp odamdan çıktım. "Deny arkadaşım, sadece Rodger ile flört ediyorum. Biraz yemek yiyeceğiz ve sohbet edeceğiz, zamanında bana oldukça yardımı dokundu ve geri çevirmem hiç etik olmazdı."
"Tamam, size iyi eğlenceler." Elle ima dolu sesi ile konuştuğunda göz devirerek telefonu kapadım ve salona indiğimde sehpanın üzerine bıraktım. Zilin sesini duymamla toplu olan salona son kez göz gezdirdim ve kapıya doğru adımladım. Açtığımda Deny her zamanki ışıltılı gülümsemesi ile "Selam." demişti. "Selam, Deny." Gülümseyerek karşılık verdiğimde kolları belime sarılıp hafif bir şekilde bana sarılmdı.
Elindeki poşetlerle koltuğa adımladığında kapıyı kapayarak arkasından gittim. "Harika somon balıklı ve tavuklu, köri soslu noddle aldım."
"Tavuklu kısmını beğendim." Koltuğa oturduğumda içeceği bardağa dökerek uzattığı kutuyu ve çubukları aldım. "Üniversite nasıl gidiyor?" Yanıma oturarak sorduğunda yüzümdeki keyifli gülümseme ile kutuyu açarken konuştum. "Oldukça iyi gidiyor, daha çok sınavlar için uğruyorum."
Kafasını allarken "Senin aşırı maceralı polis hayatın nasıl gidiyor?" diye sordum arkama yaslanıp. Sıcak ve soslu noddle paketine çubukları daldırıp yemeğe başladım, en azından yalnız akşam yemeği yemiyordum.
"Yorucu." Derin bir nefes alarak konuştuğunda dudak büzdüm. "Ama yine de eğlenceli olmalı, özellikle sen bir dedektifsin?" Kaşlarımı yukarı kaldırdığımda göz devirmişti. "İlk başlarda ceset görmek beni zorluyordu ama şimdi bağırsıkları dışarıda yanmış bir beden görmek bile benim için bu bardağı görmekle aynı. Yani eskiden eğlenceliydi ama şimdi pek değil."
"Hadi ama kaç yaşındasın ki sen?" Gülerek mırıldandı. Sanki kırk yaşında artık bu işten yorulmuş gibi konuşuyordu.
"Yimi yedi." Ağzı dolu bir şekilde konuştuğunda "Özür dilerim ama ruhun şu an can çekişiyor." dedim yüzümü buruşturarak. Tepkimle gülerken kapının çalması ile kaşlarım çatılmıştı. "Birisini mi bekliyordun?" Sorusu ile başımı olumsuz anlamda sallayarak peçete ile dudaklarımı sildim. Kapıya adımlarken koltukta kimin geldiğini görmek için bedenini çevirmişti kapıya doğru.
Kilidi açıp kulpu kavrayıp kendime doğru çektiğim an da belime sarılan mürekkepli kolla birlikte dudaklarım üzerini örten dolgun dudaklarla gözlerim irice açıldı. Karşımda beni kendine çekerek öpen Rodger ile şaşırırken başımı biraz geriye çektim. "Nasılsın, güzelim?" Dudaklarım üzerine küçük bir öpücük daha bıraktığında yutkunarak "İyiyim." diye fısıldadım. Bu öpücük dengemi sarsmıştı ve beni bıraktığında daha bizi izleyen Deny aklıma yeni geliyordu.
Başımı çevirdiğimde bize çatık kaşları ile mavi gözleri bakıyordu. "Yalnız olduğunu sanmıştım." Rodger de çatık kaşları ile bana bakarak fısıldadığında derin bir nefes aldım. "Değildim, bir arkadaşım gelmişti... şey içeri gelsene sen de?" Mırıldandığımda onun gitmesini istemiyordum.
Başını yavaşça olumlu anlamda salladığım Rodger içeri geçerken kapıyı yeniden kilitledim. Beni öyle aniden öpeceğini düşünmemiştim ama lanet olsun! Çok güzeldi!
Rodger ve Deny el sıkıştığında eski yerime otururken "Bir şeyler yer misin?" diye sordum. Kafasını olumsuzca sallayıp "Aslında ben de favori yemeğimizden sipariş etmiştim, taco'lar muhtemelen birazdan gelir ama sen akşam yemeğini yemişsin sanırım." Sesin de bu durumdan hoşnut olmadığı kendini belli ediyordu.
"Evet, bu akşam için Anna ile sözleşmiştik." Deny, Rodger üzerinde aynı onun gibi hoşnut olmayan bakışlarını gezdirirken titrekçe bir nefes aldım. Böyle bir tablo asla hayal etmemiştim.
"Annabella..." Tam ismimin üzerine bir simfoni gibi bastırarak söylemişti. "İle bir çok akşam birlikte olduğumuz için haber vermeden gelmem bir sorun teşkil etmiyor. Oldukça yakınız da." Kollarını koltuğun başına uzatarak sırıtmıştı ardından.
Ortamdakı gerici havanı dağıtmak için gülümseyerek konuştum. "Sorun değil, hep birlikte yemek yeriz ve sohbet ederiz. Bence oldukça eğlenceli olur." Deny belli belirsiz kafasını sallayıp yemeğine devam ederken Rodger'in gözlerindeki ateşi ona bakarken göre bilmiştim.
Soğuk sudan birkaç yudum alırken ortamdakı gergin hava rahatsız ediciydi. Rodger bazen bana bakıyor ardından yeniden Deny üzerine delici bakışlarını çeviriyordu. O da mı gerçekten beni kıskanmıştı? Aklımdan geçen bu düşünce ile hafifçe gülümsemekten kendimi alı koyamadım. Beni kıskanması bana karşı duyguları olduğu anlamına gelirdi.
Çubuklarla oynayarak bu tatlı düşünce içerisinde kaybolmuşken aniden Deny şiddetli bir şekilde öksürmeye başladığında gözlerimi hızlıca üzerine çevirdim. Rodger benimle birlikte yanına ilerleyip ona suyu uzatırken "İyi misin?" diye sormuştu. Endişe ile peçeteyi ona uzatırken içtiği su ile kafasını olumlu anlamda salladı.
"İyiyim, teşekkür ederim." Rodger'e bakarak konuştuğunda önemsizce kafasını sallamıştı. Aniden burnundan akan kanı görmemle gözlerim irice açılırken "Deny, burnundan kan geliyor." dedim onu hızlıca uyarıp.
Kaşlarını çatarak peçete ile burnunu silerken kan bir türlü dinmek bilmiyordu. "Anlayamıyorum aniden ne oldu böyle?" Deny konuşurken mutfağa girerek buz torbası alıp yanlarına geri döndüm. Torbayı burnuna bastırırken kanı daha yeni dinmeye başlamıştı.
"Hastaneye gidelim mi?"
"Ben arabamla geldim, hemen götürebilirim." Rodger konuya dahil olduğunda Deny kafasını olumsuzca salladı. "Hayır, teşekkür ederim. Zaten kan dindi ve ben evime gitsem daha iyi olur." Ayağa kalktığında onu durdurmaya çalıştım. "Hayır! Önemli bir şey olabilir, hastaneye gitmeliyiz."
"Anna ben gerçekten iyiyim, biraz evime gidip uzanacağım."
Bu sefer ayağa kalktığında karşı çıkamayarak başımı olumlu anlamda salladım. Onu geçirdikten sonra salona geri dönerek kaşlarım çatık bir şekilde Rodger'in yanına oturdum. "Aniden burnundan bir şelale gibi kan boşalmaya başladı, bu nasıl olabilir?" Endişeli sesimle omuz silkmişti.
"Hiçbir fikrim yok."
Sehpanın üzerindeki bardağımı alarak birkaç yudum daha su içtim, çok garip olaylar yaşanmıştı.
Bardağı bırakırken Rodger dudaklarını yanağıma bastırdığında tüm düşünceler beynimden buharlanarak uçup gitti sanki. Yumuşak dudaklarının tenime teması bedenimi sakinleştirirken yüzümü yavaşça ona doğru çevirdim. Ela gözlerindeki şevkat beni adeta içine çekerken hafifçe üst dudağı üzerine öpücük bıraktım.
Elimin birisi yukarı kalkarak tenime batan sakallarını okşamaya başlamıştı, nazikçe. "Taco mu, çin yemeği mi?"
Sorusu ile kıkırdarken başımı koltuğa yasladım. Çeneme ardından dudaklarıma öpücük bırakarak aralık dudakları ile beni öpmeye başladığında mırıldandım. "Sanırım, taco." Cevabımla dudakları memnun olmuş bir şekilde gerilirken parmaklarımı sakallarına sürtüp onunla öpüşmeye devam ettim.
Dudakları dolgun dudaklarım üzerinde haraket ederken sıcak parmak uçları çıplak bel oynutumu okşuyordu. Zilin sesi ile dudaklarımı istemeyerek olsa da geri çekmiştim bakışlarımı kaçırarak.
"Asıl yemeklerimiz geldi!" Bana göz kırparak koltuktan kalktığında dudaklarım üzerinde dilimi gezdirip gülümseyerek geri yaslandım.
Aniden tüm bedenimi sakinleştirip beni öpücüğü ile efsunluyordu sanki.
~~~
Geçiş bölümlerimiz devam ediyor ama Anna ve Rodger ilerliyor gibi ;)
Oy ver meyi ve lütfen yorum yapmayı unutmayın.
Sizleri seviyorum
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro