Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.3

"Dün gece yukarıda ne yaptınız, hiç aşağı inmediniz?"

Nora altında oldukça cinsellik akan ses tonu ile konuşarak kekten bir ısırık aldığında gözlerimi büyüterek ona baktım. "Saçmalama! Tabii ki senin düşündüğün türden şeyler yaşanmadı, daha o seviyede değiliz."

"Peki, hangi seviyedesiniz?" Biraz daha yanıma yaklaşarak meraklı sesi ile sorduğunda gülümseyerek "Öpüştük." diye fısıldadım.

"Nasıldı?" Ayrıntı beklercesine sorusu ile onun bu hallerine alışıktım. "Çatıdaydık ve benimle öpüşmek istediğini dile getirdi, sonra öpüştük. Birlikte bira içiyor ve sohbet ediyorduk."

"Gerçekten çok hoş. Şu dövmeli ve kaba tipleri sevmem ama..." Kahvesinden bir yudum alarak konuşmaya devam etti. "Rodger ile gerçekten yakışıyorsunuz ve kibar birisine benziyor." Gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım, çok ilgiliydi bana karşı.

"Onunla sohbet etmeyi, yemek yemeyi ve hatta yetenekli olmasam bile resim yapmayı bile çok seviyorum. Sanırım onunlayken yaptığım şeyler beni mutlu ediyor, aramızda daha tam olarak birşey yok ama benim ona karşı yoğun duygularım var sanırım." Alt dudağımı ısırarak başımı kaldırıp Nora'ya baktığımda dudakları üzerindeki gülümseme ile bana yaklaşıp sarıldı.

"Bunca zaman özellikle şu bana anlatmadığın eski sevgilinden sonra seni ilk kez mutlu görüyorum, umarım hep böyle gülümsersin."

Ona daha sıkı sarılarak "Çok teşekkür ederim." diye mırıldandım. Sanırım böyle güzel kalpli bir arkadaşa sahip olduğum için şanslıydım.

"Benim dersim bitti, ödevleri de teslim ettim. Gideceğim şimdi." Geri çekilip tatlısını yemeye devam ettiğinde yanağına öpücük bırakarak yanından ayrıldım. Merdivenleri inerken eskisi gibi bu okulda dolaşmak gerçekten iyi hissettiriyordu. 

Üzerimde iğneleyici bakışların olmaması ile boğazım düğümlenmiyordu ve hayatım oldukça yolundaydı. Nick ve Wendy üniversitede yayınlanan seks kasatlerinden sonra uzaklaştırma almışlardı ve Adam da kavgasından dolayı. Uzunca bir süre buraya geldiğimde o gıcık kızı görmeyeceğim için mutluydum.

Koridorda dolabından kitaplarını alan Tomas'ı görmemle yüzümü kaplayan gülümseme ile birlikte yanına ilerledim. "Nasılsın, tatlı suç ortağım?" Yanındakı dolaba yaslanarak neşeli sesimle konuştuğumda korku ile yerinde sıçrayıp benden uzaklaşmıştı. Kaşlarım çatılırken elimi omzuna uzatmaya çalışıp "İyi misin?" diye sordum.

Tamamen geri çekilerek ona dokunuşuma engel olduğumda gözlükleri ardından gözleri bana korku ve öfkeyle bakıyordu. "Benden uzak dur! Daha fazla başımı belaya sokma!" Titreyen sesi ile konuştuğunda göğüsü hızlıca inip kalkarken yanımdan aceleci adımlarla uzaklaşmıştı. Arkasından şaşkınca bakarken az önce olanları anlamaya çalışıyordum.

Ama başını belaya sokacak bir durum yaşanmamıştı ki. Hiç kimsenin bizim yaptığımızdan heberi yoktu ve eğer olsaydı bundan çoktan haberdar olmuştum. Yoksa kendini bu yaptığından sonra kötü mü hissetmişti? Onu kırmak ve ya üzgün hissettirmek istememiştim, yardım ederken oldukça mutluydu.

Verdiğim ağır nefesimle koridorun ortasında dikilmeye son verip binanın çıkış kapısına doğru ilerledim. Kolumdakı buz rengi mavi montu giyerek kendimi soğuk havadan korurken arabamı parkettiğim alana doğru yürüdüm. Sonunda arabam tamir olmuştu ve sabah evimin önüne bırakmışlardı. Parlak, kırmızı arabamı gerçekten özlemiştim.

Kapıyı açıp oturduğumda sıcak havayı açarak aynı zamanda montumun önününü de açtım. Arabayı çalıştırıp akıl hastanesine doğru sürmeye başladım. Bay Foster'i ziyaret etmeyeli neredeyse iki aydan fazla olmuştu ve onu görmeye ihtiyacım vardı. Ona şeytanın beni rahat bıraktığını söylemeliydim, en azından geçici sürüleğine bile olsa.

Zayn... İsmini içimden geçirdiğimde bile ciğerlerime dolan ağır hava vardı. Onsuz hayatım o kadar yolundaydıkı endişe içerisindeydim, geri dönmesinden. Rodger tamamen onun bedenine sahipti, sesine ama gözlerinde sadece fark vardı. Onun gerçekten yakışıklı cildini Rodger üzerinde görmek benim için iyiydi. Görünüşüne sahip olsa bile tamamen farklılardı ve ben Rodger'i seviyordum. Rodger ile aramızda geçenler ve bana kattığı güzellik bu kadar kısa sürede inanılmazdı.

Bazen içimden bir ses duyuluyordu... Sadece aynı cilt de olduğu için miydi? Benimle aynı şekilde ilgilenen erkekler vardı ama onların yanında olmuyordum. Rodger'i istiyordum ve bunun sebebi tamamen Zayn gibi gözükmesi miydi?

Beynimden geçen bu düşünceden nefret ediyordum ama bunu durduramıyordum. Tenine yaklaştığımda bile aynı Zayn gibi kokuyordu.

Bedenimi basan bunaltıcı sıcaklıkla torpidonu açıp su şişesini içeriden aldım. Dudaklarıma götürüp birkaç yudum içerken sıcak havayı kapatarak camı biraz aşağı indirdim. Gözlerimi sadece yola odaklarken radyodan aklımdakı düşünceleri atmam için bir şarkı açmıştım.

Araba çıplak ağaçların bulunduğu akıl hastanesinin karşısında durduğunda derin bir nefes alarak çantamı alıp dışarı inmiştim. Küçük adımlarımla dışı gibi beyaz olan binaya girdiğimda burada olmak çok gericiydi. Hala o insanlar gibi benim de bu odaların ardında olmamdan korkuyordum. Biliyordum, raporlu bir deli olabilirdim. Hatta kesinlikle şizofreni damgası yerdim, bu oldukça ön görülebilirdi.

Resepsiyon önüne geldiğimde "Selam, Bay Foster ile görüşücektim. İzin almıştım." dedim saçları toplu ve oldukça titiz giyinmiş kadına bakarak. Bilgisayarından bir şeyleri kontrol ettikten sonra kafasını salladı. "Tabii, size yardımcı olacaklar şimdi." Nazik bir şekilde gülümsediğinde yanımıza gelen beyaz giyimli bir çalışan beni odaya götürmeye başlamıştı.

Yanımdan geçen yatağa bağlanmış ve bağıran adamı götürürlerken hızlıca gözlerimi kaçırdım. Kendimi lanet olsun ki öyle hayal edebiliyordum. Herkese hıçkırıklarımla deli olmadığımı söylerken beni öyle götürdüklerini hayal edebiliyordum.

"Odası burası, girebilirsiniz."

Adamın konuşması ile ürpertici düşüncemden uzaklaştığımda kafamı sallayıp kulpu kavradım. Aşağı çekerek kapıyı açtığımda yavaş haraketlerimle içeriye girdim. Koltukta oturmuş pencereden bir güzelliği olmayan bahçeyi izliyordu. Kurumuş dudaklarımı aralayarak "Bay Foster." diye ismini seslendim.

Bu sefer başını çevirip bana baktığında oldukça sakin gözüküyordu. "Bayan Nicholson, terapi için mi geldiniz? Buyurun oturun." Hafifçe gülümseyerek konuştuğunda bir anlık afallasam bile ona uyarak yanına ilerleyip karşısındakı koltuğa oturdum. Saçları hafifçe beyazlamıştı ve üzerinde beyaz kıyafetler vardı. Elindeki not defteri ile bana baktığında "Nasılsınız?" diye sordum.

"Oh... Ben oldukça iyiyim. Siz nasılsınız? Son görüşmemizden sonra oldukça iyi gözüküyorsunuz, ilaçlarınızı alıyor musunuz?"

Tıpkı bir doktor gibi konuşurken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Kendini hala terapist sanıyordu, eski hayatında olduğunu düşünüyordu. Ama bu en azından kendine zarar vermesinden daha iyiydi.

"Ben..." Titreyen sesime engel olmaya çalışıp dolu gözlerimle gülümsedim. "Ben de oldukça iyiyim. Sizin sayenizde iyileştim, doktorum olduğunuz için çok şanslıyım."

Dudakları üzerinde küçük bir gülümseme oluşurken o gün ki gibi anlayamadığım şeyler defterine not ediyordu. Hızlıca elimle göz yaşlarımı silerek nefesimi düzene sokmaya çalıştım. "Bay Foster..." Fısıldadığımda gözleri üzerime dönmüştü. Nasıl tepki ile karşılaşacağımı bilmiyordum ama bunu ona söylemem gerekiyordu.

"O gitti, uzun süredir beni rahatsız etmiyor. Onu bir daha görmeyeceksiniz."

"Kimden bahsediyorsunuz, Bayan Nicholson?" Kaşlarını çatarak sorduğunda benim de kaşlarım çatılmıştı. Hatırlamıyor muydu? Hiç birşeyi? Ona verdikleri ilaçların dozu öyle yüksek olmalıydıkı hatırlayamıyordu bile.

"Hiç kimseden, sizi iyi görmek beni çok mutlu etti. Ve bu görüşmemiz bana çok iyi geldi." Yüzüme gülümseme yerleştirerek ayağa kalktım. Hatırlamaması daha iyiydi, onun gibi ben de aklımdan ona dair anıların hepsini silmek isterdim.

"Bu seansımızın da verimli geçmesi beni çok mutlu etti. Görüşürüz, Bayan Nicholson." Bana hafifçe gülümseyerek yeniden kalemini alarak bir şeyler yazmaya başladığında son kez ona bakarak odadan çıktım.

Umarım gittikçe iyileşirdi ve eski hayatına gerçekten dönebilirdi. Ama kendini bu hastane odasında hala psikolog gibi hissederken bu zor gözüküyordu. Yaşlı gözlerimi elimin tersi ile silerken binadan çıktığımda çarpıştığım vücutla düşecekken belime sarılan el beni tutmuştu.

Kafamı kadırdığımda Dedektif Deny ile karşılaşmak beni oldukça şaşırtmıştı. "Annabella? Tanrım, özür dilerim sana çaptım. Burada seni görmek şaşırtıcı, nasılsın?" Kendini toparlayarak beni bırakıp konuşuğunda bir anlık afallasam bile hemen kendime gelip gülümsedim. "İyiyim, sen nasılsın? Ben Bay Foster'i ziyaret etmek için gelmiştim."

"Ben de iyiyim ve sadece bu aralar oldukça yoğun çalışıyorum. Buraya da bir vaka için gelmiştim ama seninle karşılaşmak beni çok mutlu etti." Her zamanki gibi porsolenden farksız beyaz dişlerini gösterek gülümsediğinde "Beni de mutlu etti." diye mırıldandım.

"Birlikte pizza yaptığımızdan beri hiç görüşmedik... şey istersen yarın akşam bir şeyler yapalım mı?" Hafifçe enesini kaşıyarak konuştuğunda beynim yalanlar üretmeye başlamıştı ama o oldukça ısrarcı yavru köpek gözleri ile bakıyordu. O da bana destek olmuştu ve teklifini kabul etmemezlik yapmak istemiyordum.

"Olur, çin yemeği söyler ve bir şeyler izleriz." Kafamı salladığımda yüzünü kaplayan daha büyük gülümseme ile "Harika." diye mırıldandı.

"O zaman yarın görüşürüz." Yanından hafifçe geçerek konuştuğumda "Görüşürüz." demişti neşeli sesi ile. Arabamın içerisine hızlıca bindiğimde alnımı direksiyona yaslayarak ofladım.

En azından yine deliler yuvasından çıkabilmiştim.

↓↓↓

Selamlar. Sınır geçilmeden bölüm atıyorum ve bu bölüm geçiş bölümü gibi olduğu için sınır koymayacağım. Ama yine de yorum yapmayı lütfen siz ihmal etmeyin. Yorumlarınızı okumayı çok seviyorum.

Sizleri de seviyorum♥♥♥

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro