1.2
Sınır 50 oy ve 50 yorum. Yorumlarnızı ve düşüncelerinizi mutlaka paylaşın.
~~~
Yorgun gözlerimi yavaşça açmayı başarırken gördüğüm beyazlıkla yeniden kapadım. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu ve ben oldukça güçsüz hissediyordum. Yavaşça kipriklerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra baygın bir şekilde açmayı başardığımda beyaz bir tavanla karşılaşmıştım.
Nerede olduğumu anlamaya çalışırcasına gözlerimi etrafa çevirdiğim zaman beyaz bir hastane odası ile karşılaşmıştım. Beynim neler olduğunu algılamaya çalışırken Nora'nın çığlık atar sesini duydum.
"Tanrım! Sonunda uyandın, hemen doktorlara haber vermem gerekiyor."
Yorgun ve ağlamaklı yüzü birkaç saniyelik görüş açıma girerken ardından koşarak odadan çıkmıştı. Kolumu kaldırmaya çalıştığımda hissettiğim acı ile birlikte yüzümü buruşturdum.
Aklıma gelen kilisede kavgamız ardından küçük çocuğun yanına çöküşüm ile birlikte gözlerim yeniden dolmaya başladı. Onun çığlığı yeniden kulağımda seslenirken zorlukla bileklerimdeki beyaz sargılara baktım.
Ben kendi canıma kıymıştım, onun tarafından intahara sürüklenmiştim.
Usulca ağlamaya başlarken odayı doktor ve hemşireler doldurmaya başlamıştı. "Bayan Nicholson, iyi misiniz? Ağrınız mı var?"
Hepsi etrafımı çevrelerken bir şeyler yapmaya başladıklarında sadece kafamı olumlu anlamda salladım. Boğazımda keskin bir acı vardı ve kurumuş dudaklarımı aralayamıyordum bile. Gözlerimi yanımdakı bardağa çevirdiğimde Nora hızlıca su ile doldurmuştu. İçmeme yardım ederek birkaç kontrol yapıp odadan çıkmışlardı.
"İyi misin?"
Saçlarımı okşayarak sorduğunda kafamı yavaşça salladım. "Anna, Ben Daniel'e haber vereyim, tüm gece buradaydı sınavı için gitmek zorunda kaldı birkaç saat önce."
Kapıya doğru adımlayacakken elini tutmaya çalışıp onu durdurdum. Gözleri beklenti ile yüzüme çevrilirken zorlukla yutkunmaya çalıştım. Boğazım acırken güçsüz sesimle mırıldandım. "Aileme... haber vermediniz değil mi?"
Derin bir nefes alırken kafasını olumsuz anlamda salladı. "Teşekkür ederim." Minnetle yüzüne bakarken kafasını sallayıp odadan çıkmıştı. Beyaz kapıya bakarken yorgun gözlerimle birlikte etrafta bakışlarımı gezdirdim. Kafam çok fena acıyordu ve çok yorgun hissediyordum.
"Geçmiş olsun."
Aniden yanımda kadifemsi sesini duyarken gözlerimi hızlıca yan tarafıma çevirdim. Hala dudakları üzerinde derin bir gülümseme vardı. Tamamen hep olduğu gibi siyah giyinmişken yanımdakı çekmece üzerine siyah gülleri bıraktı.
Kaşlarım çatık bir şekilde nefretle yüzüne bakarken çok normal bir şekilde yatağımın yanındakı koltuğa oturdu.
"Dün gece aslında gelmiştim ama sen uyuyordun. Gerçekten çok uykucusun, Annabella."
Alay eder bir şekilde gülerek konuştuğunda gözlerimdeki nefretle beraber siyah gözlerine bakıyordum. Beni öldürmeye çalışmıştı, üstelik kendi bileklerimi kesmeme yol açmıştı ve şimdi sanki normal bir insanmış gibi yanıma geliyordu. Sanki arkadaşımmış gibi yanıma oturuyordu ve kendi yaptığı durum ile alay ediyordu.
"Sen..." Konuşmak için gözlerimi kapayıp bir saniyelik yutkundum. Boğazıma saplanmış soğuk bir bıçak varmış gibi hissediyordum. "Beni öldürmeye çalıştın!"
Şeytan aklıma girmiş ve intihar etmeme yol açmıştı.
"Sadece düşündüğün kadar değerli olmadığını göstermeye çalıştım."
Gözleri üzerimde gezinirken ardından yüzümde durdu. "Sana benim için dünyadakı başka bir aciz varlık olduğunu gösterdim. Tanrının oğlu ile kafa tutmaya çalıştın ve sonun bileklerindeki derin bıçak yaraları ile bu hastane odasında bitti."
Yeşil gözlerim daha çok dolarken "Asıl aciz varlık sensin, çünki böyle aşağılık bir görevi Tanrı sana vermiş." diye güçlü bir şekilde konuşmaya çalıştım. Ama sesim çok güçsüz ve titrekçe çıkıyordu dudaklarım arasından.
"Aciz varlık mı? İsmim Zayn ve bu yatakta sen yatarken kimin daha çok aciz olduğunu görebiliyorum."
Ayağa kalkarak aşağılar gülümsemesi ile yüzüme bakarken ardından arkasını dönerek kapıdan çıkıp gitmişti. Tuttuğum göz yaşlarımı serbest bırakırken odaya giren kişi ile burnumu hafifçe çektim.
"O salak erkek için ağlıyorsun değil mi?!"
Nora'nın sinirli sesini duyarken kaşlarım çatık bir şekilde yüzüne baktım. Neden bahsediyordu? Hangi çocuk?
"Ne?"
"Onun için intahar ettiğini biliyorum ve bu çok salakça. O gün ben de kalmaya geldiğin gece belki de bana her şeyi anlatsaydın bu sorunu beraber çözerdik."
Aklıma gelen yalanımla gözlerimi kapayarak derin bir nefes aldım. Arkadaşıma ve polise söylediğim hayali sevdiğim çocuk.
"Çok yorgunum, lütfen." Fısıldadığımda birkaç saniye gözlerime bakarak ardından kafasını sallamıştı. Saçlarımı hafifçe okşayarak yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Gözlerimi kapayıp dinlenmeye çalıştım.
"Bu siyah güller de ne?"
"Bilmiyorum, çöpe at gitsinler." O, şeytandan gelen her şey zehirliydi.
"Ama çok güzel ve-"
Sözünü yarıda kesen çığlık sesleri ile gözlerimi irice açtım. Kordidordan bağırış sesleri geliyordu, bir dehşet gibiydi.
"Tanrım, ne oldu?"
Nora hızlıca kapıya adımlarken aklıma gelen düşünce ile beraber acımı umursamadan hızlıca ayağa kalktım. Acı ile inlerken damarımdakı iğneyi çıkarıp attım. O hala burada mıydı yoksa?
Zorlukla birkaç adım atarken bedenimdeki şiddetli acı ile kasılarak duvara tutundum. Zorlukla odadan çıkarak diğer koridora döndüğümde karşlaştığım vahşet ile birlikte nefesim kesiliyormuş gibi hissettim.
Yerde yatan iki kanlı ceset ile birlikte zemine ve duvarlara kan sıçramıştı. Ellerinde koca bıçaklar varken bir birilerine bunları yaptıkları çok açıktı. Miğdem bu görüntü ile bulanmaya başlarken kırmızıya boyanmış duvara baktım. İkisinin kanı ile beraber koca harflerle birlikte beyaz duvara yazı yazılmıştı.
'Şeytanın Şerefine'
~~~
Umarım bölümü sevmişsinizdir.
Sizleri seviyorum
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro