0.5
Tadı kaçmış sakızım ile yüzümü buruşturup hiç kimsenin görmemesi için etrafıma hızlıca bakarak sakızı bar tezgahının üzerine yapıştırdım.
'Sanki birisinin böbreklerini falan kesiyor. Bu ne korku!?'
Yüzümü buruşturup "Kes sesini!" dedim ayağa kalkarak koridora geçip. Pudingimin odasına gidiyordum, onu çok fazla özlemiştim.
Aniden içimi bir heyecan sardığında sevinçle kıkırdayıp ellerimi bir birine çırptım. "Babacık, oh onun dövmeli kollarının arasında olmaya ihtiyacım var." Gülerek kendi kendime konuştum.
Kollarımı kendi etrafıma sarıp sallanarak dudaklarımı büzüp onu öpüyormuş gibi yaptım.
'Bu kadar salak olduğunu bilseydim eğer, kafandan çok taşınmıştım.'
Sevincimi ve hayallerimi böldüğünde kızgınca "Senin benimle bir sorunun mu var?" diye sordum.
'Seninle kendinle bir sorunun olduğu için ben kafandayım, salak!'
Söylediği şeye gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım. "Ah evet! Haklısın, tatlım."
'Ben her zaman haklıyım!'
"Kes sesini!" Kaşlarımı çatıp kafama yavaşça vurdum. Geçen sefer ki gibi kafama patlatmayacaktım, canı yanan ben oluyordum çünki.
'Bunu anlamış olman bile bir mucize.'
Yüzümü buruşturup göz devirdim. Bu kadar gıcık bir sesin beynimin içerisinde olması bazen sinirlerimi bozuyordu. Ama şizofren bir deli olduğum için yapabileceğim bir şey yoktu.
Kapının önüne geldiğimde içeri geçmek için adam attığım sırada belime dolanan kaslı bir kol beni geri çekti ve iri adam kapının önüne dikildim.
"Bay Malik'in önemli işleri var, birazdan çıkacak. Giremezsin!" Adam konuştuğunda dudak büzüp hafifçe yana doğru eğilerek siyah kapıya baktım. "Ama benim pudingimi görmem gerek."
Puddin'e sarılmam gerekiyordu. Onu çok fazla özlemiştim ve umuyordum ki o da beni özlemişti. Benden gerçekten hoşlanmıştı ve beni istiyordu.
Siktir! Aklıma onunla ilgili edepsiz şeyler geliyordu.
Adam büyük bir kahkaha attığında kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Neden herkes deli gibi gülüyordu ki?
Burada deli raporu olan tek deli bendim!
"İstersen ben seninle bu gece ilgilenebilirim, tatlı kız." Eli kalçamı bulup sıktığında gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
'Bu ne cüret?!'
Kafamdaki ses konuştuğunda diğer ses hemen konuşmaya başladı.
'Sürtük gibi giyinirse olacağı bu zaten, boşver.'
Kafamdaki aptal sesle birlikte sinir kat sayım en üst düzeye çıkınca adamın kalçama attığı iri elini tutup hızlıca ters çevirdim ve sırtına yasladım. Acı inlemesi kulağıma dolduğunda kolunu tamamen çevirdim ve 'çat' diye bir ses duymamın ardından, adamın acı bağırışı kulaklarıma doldu.
Kolu kırık bir şekilde yere çöktüğünde odalardan birkaç adam hızlıca çıkmış ve buraya bakmıştı.
Şortumdan silahımı çıkarıp adamı vuracağım an kolumu tutan dövmeli el ile bakışlarımı yavaşça pudingimin yüzüne çevirdim.
Anında yumuşadığımı hissederken silahı yerine takıp "Ah babacığım, selam" dedim ve dudağımı ısırıp saçımla oynamaya başladım.
"Sen ne yapıyorsun böyle?" Kaşlarını çatıp önce adama sonra bana baktı.
Anında adamın bana yaptığını hatırlayınca yüzümü buruşturup "Öldürüyordum, bu domuz kafalıyı!" dedim sırtına tekme atıp. Yeniden acı ile bağırdığında Zayn kolumdan beni tutup geri çekti.
Kaşlarımı yukarı doğru kaldırıp kızgın suratına baktım. Benim bu sefer gerçekten bir suçum yoktu ama.
"Daha ne kadar adamlarımı öldürmeye devam edeceksin?!"
Kızgınca konuştuğunda dudak büzüp bana sinirle bakan, ela gözlerine baktım. "Ama o adam bana dokunmaya çalıştı."
"Ne?" Zayn kaşlarını çatıp adama bir kaç saniye baktı. Ardından hızlıca belinden silahını çıkardı ve adamın tam kafasından iki kez vurdu. Kırmızı kan siyah parkelere akmaya başladığında dudaklarım beğeni ile yukarı doğru kıvrıldı.
Herkes şaşkın ve bir şekilde bize bakarken "Siktirip işinizin başına dönün!" Diye, Zayn bağırdı. Zayn'in sesini duymaları ile birlikte acele ile odalara girip kapılarını kapadılar.
Ondan korkmaları çok fazla hoşuma gidiyordu. Benim babacığımdan herkes korkuyordu.
Zayn, elimi tuttuğunda düşüncelerimden ayrılıp heyecanla gülümseyip ellerimize baktım. Beni odaya çektiğinde aptalca gülümsemeye devam ediyordum.
Odaya iki adamı daha girerken onları umursamayıp pudingimin boynuna atladım ve ona sıkıca sarıldım.
O, tek kelime bile sorgulamadan hemen bana inanmıştı ve adamı hiç beklemeden öldürmüşte. Bu benim için büyük bir mutluluk sebebiydi, bana gerçekten değer veriyordu.
O benim kötü kahramanımdı!
"Seni çok fazla özledim, Puddin."
Gülüp kollarını belime sardı ve sarılışıma karşılık verdi. Huzurlu iç çekip boynuna küçük bir öpücük kondurdum.
Benden ayrıldığında dudaklarımı ıslatıp ona gülümseyerek baktım. "Benim şimdi işlerim var, gitmem gerek."
Üzerindeki siyah gömleği çıkardığında dudağımı ısırıp mürekkeplerle süslenmiş gövdesine baktım ve kafamı olumlu anlamda salladım. Siyahi adam beyaz gömleği giymesi için tuttuğunda ilgiyle onu seyrediyorum.
"Ne işin var ki?" Kafamı yana doğru yatırıp merakla sordum. Gömleğin düğmelerini ilikleyerek ayna karşısına geçip konuşmaya başladı.
"Uyuşturucu paralarımı çalan sik kafalı, ahmağın deposunu dağıtıp, paralarımı almaya gidiyorum."
Duyduklarım ile sanki gözlerim önünden öldüreceğim bir çok insan geçti. Kanlarının yere aktığını hayal ederken sevinçle gülümsedim ve kaşınan ellerimi bir birine sürttüm.
'Bu güzel manzaradan kendini mahrum etmeyeceksin umarım?'
Kafamdaki ses ile deli gülümsememi yüzüme takıp "Asla" diye mırıldandım.
Ardından Zayn'e doğru dönüp "Lütfen benide götür, lütfen" diye yalvardım dudak büzerek. Bunun için çok fazla istekliydim.
"Hayır, sen beni odamda bekleyeceksin." Silahını beline yerleştirip gözlerini üzerime çevirerek konuştuğunda bu sıkıcı fikirle birlikte yüzümü buruşturdum.
"Puddin..." dedim ona yaklaşıp dudağımı ısırarak. Bakışları anında dudaklarıma kayarken "Lütfen, sana çok fazla yardımcı olacağım. Lütfen" diye yalvardım dudaklarımı öne doğru uzatarak.
Derin bir iç çekti ve göz devirip "Tamam." Diye mırıldandı.
Sevinçle ona şeytani gülümsemem ile bakıp "Asla pişman olmayacaksın!" Dedim.
~~~
Uzun süreden sonra bölüm geldi. Umarım seversiniz, bu hikayeyi yazmak eğlenceli ama çok zor.
Oy vermeyi ve Yorum yapmayı lütfen unutmayın.
İyi okumalar. Sizleri seviyorum, tavşancıklarım
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro