Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

𝐄𝐍𝐃 𝐎𝐅𝐅 𝐓𝐇𝐄 𝐘𝐄𝐀𝐑

YEAR: JUNE, 2010
PLACE: ENGLAND

Solisti olduğum müzik grubuna dönerek Brian'a ilerledim. "Bak akorların çok sert. Daha yumuşatmalısın." Austin araya girdiğinde klasik bir hareketle gözlerimi devirip ona döndüm. "AC/DC şarkıları söylüyoruz, amacımız Rock and roll yapmak."

"Evet öyle ama sert akorlar çalımını zorlayarak şarkıya bozuk bir yapı katar. Yumuşak olursa kendisine göre ayarlaması daha kolay olur." Declan baterinin bulunduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldi ve elini koluma attı. "Dostum amma kasıyorsun. Hem Alba haklı, sert akor bozuk müziğe sebep olur."

Declan'nın omzuna başımı koyup Austin'e bana attığı sırıtmalardan birini attım. Austin sinirlendi, gerçekten bu surat ifadesinden belliydi ama grupta en çok Declan'nın sözü geçerdi. Yaş olarak en büyük oydu. Austin'nin geri çekilişini izlemek çok güzeldi. Declan'a döndüm. "Teşekkür ederim beni büyük bir kavgadan kurtardın."

"Ne demek. Böyle anlarda kurtarıcın olmak için varım." Ve tahmin edersiniz ki Declan benim eski sevgilimdi. Tensel çekimimiz yoktu.Bu yüzden bitirmiştik. Declan şimdi bana değiştiğini, yeniden denesek fena olmayacağını söylüyordu ama istediğim söylenemezdi. Biriyle bitirirsem eğer, tekrardan asla birlikte olmazdım. Bu benim çizgisi kesin kurallarımdan biriydi.

Declan umarım bir gün bunu anlayıp beni daha fazla yormazdı. Ama bunun olacağını düşünmüyordum. "Jada nerede?" Sorduğum soruyla Brian cevap verdi. "Sesi kısılmış. Bunu size söylememi istedi ama ben unuttum." Üçümüz de aynı anda ona döndük. "Ne? Brian! Kahretsin. Ne yapacağız?"

"Bilmiyorum." Austin çözüm üretmek için ortaya bir fikir attı. "Sen tek denesen?" Şaka mı yapıyordu? "Dostum bunlar AC/DC şarkıları, sence tek söylenir mi?" O da düşüncesinin saçmalığının farkına vardı ve susup başını öne eğdi. O anda aklıma bir fikir geldi. "Declan ile ortak söylesek? Zaten Arka vokal olarak destek atıyordun bize. Bu sefer sen önde olursun."

"Bilmiyorum Al, daha önce hiç sahne önünde yer almadım. Yapabileceğimden emin değilim." Yapabilirdi. "Dec bunu yapabileceğini herkes biliyor. Sesin yumuşak ve cızırtılı. Benimki daha coşkulu. İkimiz bunu yaparız." Elimi yapabilirsin fikrimi desteklemek için omzuna yerleştirdim. Bana ve omzuna bakınca yanlış anlaşılabileceğini fark edip biraz bekleyerek çekildim.

"Hem sen söylemezsen repetuarımız değişmek zorunda kalacak ve aylardır bir bu şarkılarla çalışıyoruz." Elleriyle bacaklarına vurup ritim tutturarak düşünüyordu. Yaptığı en klasik şeydi, düşünürken hep bunu yapardı. "Tamam sanırım deneyebilirim."

Olduğum yerde zıplamaya başladım. "Evet! Hadi deneyelim." Mikrafonun başına geçip elimi sap kısmına koydum ve Declan'a bakıp hafifçe gülümsedim. Gitarını çalarken aynı şekilde karşılık verdi. Highway To Hell bizim tarafımızdan söylenmeye başladı. Kimse yoktu, sadece bizim gruptu ama sanki salon tıka basa doluymuş gibi bir heyecanla söyledim tüm şarkı boyunca.

Dans ettim, saçlarımı rüzgarın etkisiyle salladım, kafamı oynattım ve zıplayıp türlü türlü hareketler yaptım. Declan sessiz sakin partnerken, ben onun aksine davrandım. Böyle olmayı da seviyordum.

Tüm repetuarı bu kıvamda söyleyip bitirdiğimizde, topladığım saçımı çözüp tokayı pantolonumun arka cebine koydum. Aynı zamanda sigara için metal sigara tabakamdan bir dal çıkartıp dudaklarıma aldım. Arka kapıdan bahçeye çıktım. Ardımdan Declan gelirken, önüme tuttuğu ateşle sigaramı yakıp demirliğe oturdum. "Çok iyiydin."

"Biliyorum." Güldü. "Bana benim iyi olduğumu söylemeyecek misin?" Nefes çekip gözlerimi ilk defa gözlerine çıkarttım. "İhtiyacın olduğunu mu düşünüyorsun?" Dumanı havaya üfleyerek tek gözümü kısıp cevabını bekledim. "Neden böyle davranıyorsun?"

"Nasıl?" Nasıl davrandığımı anlamamıştım doğrusu. "İşini halledip bitirince kenara atılan bir şeymişim gibi." Öyle davrandığım falan yoktu. Ama böyle düşünmesinde sakınca görmedim. Onun yerine bir nefes daha çekip cevap verdim. "Zamanında sen de öyle davranmamış mıydın?"

"Ne demek istiyorsun?" Açık konuşmamı istiyordu ama ben bu ilişki için yeterince efor sarf etmiştim. Daha fazlasını göremezdi. "Ne anlamak istersen." Sigaramı bitirip izmariti çöpün üzerine bastırdım ve içine attım
Ellerimi çırpıp oradan ayrıldım. Bok gibi davranıyordum belki ama benimle olmaması kendi hayrınaydı.

Ön kapıdan yürüdüğüm sırada, Declan arkadan geldi. "Bana belirsiz belirsiz konuşup kaçamazsın. Olethea!" Topuğumu ezip arkama dönerek parmağımı ona doğru salladım. "Seni uyarmıştım, bana öyle seslenme demiştim."

"Ne oldu? Babanın ağzından başka bu ismi başkasının ağzına yakıştırmıyor musun?" Klasik erkek zihni buydu işte. Ama ben aptaldım, öyleydim çünkü ona bazı şeylerimi anlatmıştım. "Sana acımıyorum bile, biliyor musun? Çünkü sen hiçbir duyguyu hak etmiyorsun." Bileğimden tutup kendine çevirdiğinde hınç içinde kolumu elinden kurtardım. "Özür dilerim. Gerçekten öyle demek istememiştim."

"Eminim öyledir. Grupta hala kalmamı istiyorsan, çeneni kapat ve uzak dur benden." Konferans salonundan ayrılıp dolabıma gittim. Okulun son günleri olduğundan, dersler bitmiş sayılırdı ve bazı ders boşluklarında öğrenciler dışarıda güneşlenirlerdi. Okul şu anda bomboştu. Neredeyse hiç bu kadar sessiz olmazdı. Bu sessizlik hoşuma gitmişti.

Kendi çantamı da alıp merdivenlerden inerek dışarıya çıktım. Okulumuzda çimenlerin olması, ışığı çok güzel alıyor olmazı liseyi özleyeceğim tek şey olabilirdi. Haricinde burası çok berbattı. Herkes herkesin arkasından konuşuyor, ama günü bile dolmadan en yakın arkadaş oluveriyorlardı.

Ben de tabiatıma uyum sağladığımdan aynı şekilde davranıyordum. Ailemin yanında güçsüzken, okulda bunu yere sermek için her türlü şeyi yapmıştım. Şimdi uğraşmıyordum bile, onun yerine şimdi tıpkı yaptığım gibi kendi başıma kimse olmadan çimlere gidiyor ve uzanıp gözlerimi kapatarak Latin genim sağolsun esmer olan tenimi daha da bronzlaştırıyordum.

Çimlere uzanıp çantamı başımın altına aldığımda, gökyüzüne baktım. Tek bir bulut bile yoktu, tek renkti. Dümdüz. Boş. Gözlerim kapanırken önemsediğim son şey bu olurdu ancak. Bu anda uyumadım. Çünkü yüzüme gelen broşür ile küfür ederek bunu böldüm.
"Hay ben böyle işi."

Broşürü baktığımda, gördüğüm grupla gülümsedim. İsmi güzel duruyordu. Arctic Monkeys. 2006'da patlamışlardı. Dinlediğimi hatırlıyorum. 14 yaşında bir kız için güzel müzik yapıyorlardı, bunu itiraf edebilirdim. 7 en sevdiğim şarkılarından biri olmuştu. Sürekli dinliyor, evde tarağımı alıp abartılı makyajımla dans ediyordum. Evet, bu korkunç dönemden geçmiştim ama güzeldi.

Şimdi de bizim dönem sonu balomuzda çalacaklardı. Çünkü yeterince tanınmış değillerdi. Bir yandan azimlerini takdir ediyordum. Bir grubun ömrü tutmadıkları zaman biterdi ve onlar 4 yıldır savaşıyorlardı. Balo benim için eğlenceli olacak gibiydi.

"Hadi bakalım."

Kısa bir geçiş bölümü yayınladım. Umarım beğenmişsinizdir. Çok sıkılmadan okuduğunuzu tahmin ederek kendimi mutlu etmek istiyor ve görüşülerinizi oldukça merak ediyorum.

İyi geceler diliyorum.🦄

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro