𝐖𝐇𝐘 𝐃𝐈̇𝐃 𝐘𝐎𝐔 𝐋𝐎𝐕𝐄?
Psikolog kadın oturduğu yerdeki büyük kahverengi kapaklı defterinin lastiğini açarak boş sayfaya bir şeyler karalamaya başladı. Aynı zamanda hastasının başlamaya hazırlanma serüvenlerini seyrediyordu. Derin bir nefes alıyor, arada boğazını kontrol ediyor ve parmaklarını önce bacaklarında, sonra göğüs hizasında birleştiriyordu.
Psikolok daha fazla beklemeden ilk soruyu hastasına yönlendirmişti. Konu hakkında yapacağı yorumu deli gibi merak ediyordu. "Neden onu sevdin?" Düşündü, neden onu sevmişti? Neden onu sevmişti? Sürekli buğulanan zihni gene aynı konumdayken cevabı vermek için dudaklarını araladı. Cevap yoktu. Dilini dudakları üzerinde gezdirdi ve bir şeyler gevelemeye başladı.
"Beni dünyadaki tek kişi gibi hissetiriyordu. Onun yanında hep olduğum kişi değildim sanki, o halleri ve hâlâ dilimde hissedebildiğim flörtünün tadı beni cezbetmişti. Ona çekiliyordum, kendimi sürekli bunu yapmam konusunda uyarırken ertesi gün kendimi onun yanında buluyordum."
Kadın notlar almaya devam etti ve gözlerini kısa bir süre telaşlı bedenin üzerinde dolandırdı. Bugün sorulan sorular onu mutlu etmeyecek gibiydi.
Eloise sinirle döndüğü odasında saçlarına geçirilen tel tokaları çıkartıp Fransızca küfürler ediyordu. Bu ne küstahlıktı böyle? Bu adam sinirini bozmuştu. Elleri titrerken kendini koltuğa bıraktı. Beline batan sivri uçlu şeyle küfür savurdu. Yarısı açık yarısı toplu saçlarından dökülen perçemleri üfleyerek kulağının arkasına aldı.
Bu bir güldü. Sadece hep kırmızı olurken, bu gül turuncu renkliydi. Koyu bir turuncuydu. Eloise aldığı gülün zarif kokusuyla kısa bir an tebessüm etti. Bu tebessüm gülün altına sarılmış notu bulmasıyla yarıda kesilmişti. Son derece uzun kuyruklu bir yazıyla kısa bir not bulunuyordu.
Sahnede çok çekiciydin.
Eloise turuncu gülün anlamını biliyordu, turuncu gül birine hediye edildiğinde onun anlamı 'çok çekicisin' olurdu. Eloise itiraf etmeliydi ki, etkilenirdi. Ama bunun sadece kendisine özel olduğunu bilseydi bu olurdu. Tony Stark gibi bir zamparanın sadece kendisine gül göndermesi beklenemezdi.
Şimdi kapıda beklediğini biliyordu. Şu an notu okuması ve kendi rolünün gelmesi için saniyeleri tuttuğunu da biliyordu. Oturduğu rahat koltuğundan kalkarak topuklu ayakkabılarını çıkartıp paytak adımlarla kapıya ilerledi. Tokmağı hızla açtığında, kapıda onu dinleyen Tony nerdeyse yere yapışıyordu.
Tony hemen durumu toparlayarak ayağa kalkıp dizinden destek alarak görünüşüne çeki düzen verdi. Üzerinde belki bir daha asla görünmeyecek kadar jilet olan takımının kırışmış yerlerini silkelenerek düzeltti. Yüzünde hep olduğu gibi rahat gülüşü vardı. Ne yaptığını, nasıl hareket etmesi gerektiğini biliyordu.
"Hediyemi almışsın." Yüzündeki o gülüş, belki şu an Eloise'i sinir eden tek şeydi. "Yüzünden anladığım kadarıyla beğenmemiş gibisin." Neden beğenmediğini anlayamıyordu, kızlar bu gül olayını severdi. Kendini değerli hissederdi falan. Tony kızları çözdüğünden bu kadar rahatken, ilk defa numarasının yolunda gitmemesiyle meraklanmıştı.
İtiraf edemesede bu durumun onu heyecanlandırdığı inkar edilemez bir gerçekti.
"Normalde etkilenirdim." Tony bundan sonra gelecek 'ama' ile bağlanacak cümleyi merak ediyordu. "Ama?" Eloise gülü Tony'nin göğsüne bastırdı ve şu an bu durumdan kurtulmak isteyen ifadesini oldukça belirgin hale getirdi. "Sadece bana özel olsaydı." Tony aldığı cevapla memnun bir şekilde gülümsedi.
"Yani sana özel olsaydı, hoşlanacağın bir numara mıydı?" Eloise gözlerini yuvarlayıp kısa bir inleme bıraktı. "Ah! Hayır, sadece ben bana özel birini hayatıma alacağımdan söz etmiştim." Tony kıkırdadı. "Desene o zaman, ömrünün sonuna kadar bekar kalacaksın."
"Bu benim için bir sorun teşkil etmiyor, Mr Stark. Ben insan düşkünü biri değilimdir, kabuğuma çekildiğimde rahatsız edilmekten hoşlanmam." Tony yaka paça dışarıya savrulduğunda, midesinden akan sıcak sıvının ne olduğunu çözmeye çalıştı. Oradan geçenlerin anlaması güç bir şekilde kapıya bakıyor, koca bir sırıtışın getirdiği yüz ifadesiyle düşüncelere dalıyordu.
Kapının bir daha açılmayacağından emin olduğunda, ellerini takım elbisesinin pantolonunun cep kısmına soktu. Başını geriye yasladı ve keyifli ıslıklar eşliğinde asansöre binerek oradan uzaklaştı.
Eloise ise gülün başını okşayarak çekmeceye bıraktı. Çekmeceyi kapatmadan önce ellerini göğsüne koydu. Bir süre düşündü, onu atmak istiyor muydu? Evet! Kesinlikle evet! Peki atacak mıydı? Hayır. Bu sorunun cevabı verildiğinde bundan bir daha hiç söz etmemek adına çekmeceyi hızla kapatıp o gül orada yok gibi davranmaya başladı.
Kulis askısında asılı kıyafetlerini giymek için elbisesinin fermuarını yavaşça indirip ağrıyan boynunu ovdu. Bugün gerçekten yorucu bir gün olmuştu, tahmin ettiği gibi kötü bir performans sergilememişti. Sesi konusunda bir rezillik yaşamamış, ilk defa çıkmasına rağmen çıktığı sahneyi iyi kullanabilmişti.
Bu onun küçük başarısıydı, artık burada 3 gün çalışacağı parayla 2 işte birden çalışması gerekmeyecekti. Tebessüm etti, sabrettiği tüm şeyler yavaş yavaş sonuç veriyordu ve bu onun hiç olmadığı kadar hoşuna gidiyordu.
***
Genç kadın alkolsüz kokteylinden ufak bir yudum aldı ve çıktığı sahneyi inceledi. Dans eden çiftleri tebessüm ederek izliyordu. Hepsi birbirinin tutkularında aşktan kavrulmalarına rağmen gülümseyebilen insanlardı. Eloise hepsiyle ufak sohbetler etmiş, birbirlerine olan aşklarını gözlerinden okumuştu.
"Bu güzel hanımefendiyi dansa kaldırmayan onca erkeğe kötü sözlerimi sıralamak istiyorum." Eloise sesin geldiği yere döndüğünde, keçi sakalları son gördüğünden beri daha belirgin hatlara sahip Tony Stark idi. Eloise kaşlarını kaldırıp hayret içerisinde izledi.
"En son benimle sevişmeyeceğinizi söylemiştiniz. Görüyorum ki bu kararınızdan vazgeçmiş gibisiniz." Tony gülümsedi. Kızın kendisine söylediği şeyi umursamadan önünde eğilip reverans yaptı. "Bu beyefendi size dans teklif ediyor. Teklifini kabul etmenizi rica ediyor."
Eloise histerik bir kahkaha attı. Bu zengin adamın rica ettiğini belki ilk defa kendisi görüyordu. "Tony Stark rica ediyorsa kabul etmeliyim, değil mi?" Tony yere dönük başını hafiften kaldırıp yandan bakış atarak başını salladı. Eloise dudaklarını büzdü. Ellerini kendisine oranla daha büyük ellerin arasına bırakıp bedeninin piste sürüklenmesine izin verdi.
Az önce ellerinde olan Tony Stark'ın elleri, bel oyuntusunun biraz uzağında duruyordu. Diğer eli ise Eloise'in elleri arasındaydı. Onu olduğu yerde döndürüp bir adım atarak bacağını kadının bacağı arasına yerleştirdi. Aynı zamanda belindeki eli boynunu bulmuş, kızın geri gitmesine izin vermişti.
Tony Stark başının altında atan damarı hissetiğinde dilini orada gezdirdiğini, ufak ufak ısırıklarla tadına baktığını hayal etmekten kendini alı koyamadı. Eloise geri çekilip tekrardan bedenine yakınlaştı. Bir adım ileri, üç adım geriye giderek etraftaki dans edenlere kolayca uyum sağlamışlardı.
"Bu da mı sana özel değil? Seninle görüntülenme riskine rağmen seni dansa kaldırmam." Eloise kıkırdadı. Dilini dudakları arasında kıstırıp gülümseyerek Tony'e baktı. "Ödül mü istersin yani? Hem bu konuda asıl zararlı olan benken."
"Neden sen daha fazla zararlı olacak mışsın?" Bunun cevabını vermek tahmin ettiğinden daha kolaydı. "Seni isteyen onca kadının seni benimle görmesi, beni güvende yapmaz." Tony bir kez daha ellerinden tutup bedenini ondan ayırarak döndürdü ve tekrardan ince beli kolları arasına alıp geriye yatırdı.
Eloise hareketlere uyum sağlayıp bir an önce ondan uzakta kalmayı umut ediyordu. O yüzden ne yaparsa yapsın karşı çıkmıyor, sadece uyum sağlayarak kendini partnerine bırakıyordu. "Bu namı kazanmak için çok uğraştım, o yüzden bunun değerini bilmelisin." Eloise başını iki yana sallayıp müziğin akışına uyarak dans etmeye devam etti.
***
Güzel ve sade bir bölümdü. Umarım okurken keyif aldığınız bir bölüm olmuştur. Görüşürüz!!!
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro