Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

𝐎𝐔𝐓 𝐎𝐅 𝐋𝐈̇𝐍𝐄𝐒

Hasta koltuğunda oturan hasta, ellerini başına götürdü. Çok ağrıyordu başı, dönüyordu dünyası. Yalan mıydı yani onca oyun, onca koşuşturmaca? Alışkın olduğu veya olmadığı düzende dönüp durması, ilk defa yaşadığı bir maratondan keyif alması yalan mıydı? İnanamıyordu. Beyninin inanmak hakkında çalışan yerleri durmuş gibiydi. "Ne yani?" Diye başladı cümlesine.

Devamı mayhoş bir ses tonuyla getirmişti kendisini beraberinde. "Benim duygularım yalan mıydı? Hayal mi görüyordum ben? O beni sevmiyor muydu yani?" Başı artık ağlayabileceği kadar çok ağrıyordu. Söylenenler ve yapılan seanslar hayal dünyasından çıkmasını sağlamıştı.

Eloise işinin ikinci haftasının üçüncü gününe gelmişti. Tony kendinden beklenenin aksine bu hafta onu rahatsız etmemişti. Eloise o iki gün o kadar rahat adapte olmuştu ki sahnesine, misafirlerin bir çoğu artık buraya onun için geliyor bile denebilirdi. Çünkü Eloise'un kadife sesi, tahmin ettiklerinden çok daha fazla güzeldi. Kulakta yayılan hoş tınısını seviyorlardı.

Kuliste son hazırlıklarını tamamlayan genç güzel, sahte inci küpelerini kulağına ve onlara uyumlu sahte kolyesini boynuna taktığında olduğu yerden geri geri gitti. Mor küçük çiçeklerle süslenen elbisesi, dizinin üç karış üzerinde bitiyordu. O mor çiçeklerin içinden geçen altın detayları ise elbiseye hem çocuksu, hem de takılarla uyumlu hoş bir hava vermişti.

Repertuvarında bulunan tüm parçalara baştan sona göz attı. İlk günün aksine çıkılması zor notalara çıkacaktı. Zor şarkılardı ama Eloise altından kalkabilirdi. Rujunu sürüp üzerinde pembe renkli, çilekli bir gloss sürdüğünde dudağının rengi hoş bir renk almıştı. Kuyruklu eyeliner ile uyumluydu.

Sahneye çıktığında, başta zorlanmış gibi olsada sahne hakimiyetini iyi kullanmıştı. Arada bir sahnenin bazı yerlerini dolaşıyor, eliyle dinleyicilere gaz veriyor ve tekrardan yerine dönüyordu. Oradada bazen bekliyor, sonra az önce dönen döngülerin aynısını şarkıya göre uyarlıyordu.

İyisiyle tatlısıyla 2 saat geçtiğinde, Eloise artık boğazının epey ağrıdığını hissediyordu. Ama aldığı onca güzel alkış bu yorgunluğu sevmesine yemişti. Doğruydu, Eloise burada yorulmayı bile sevmişti. Alkışlar yavaş yavaş azaldığında, bar kısmına ilerleyerek kendine her zamankinden bir kokteyl söyledi.

Burada çalıştığı için içtiği şeyler ücretsizdi. Ama bir şeyin sonu vardı. Onun hakkı üç alkolsüz kokteyldi. Bu hakkını bitirdiğinde ve yenisini söylemeye kalktığında, parası ödenmişti. Nasıl olduğunu anlayabilmek için kaşlarını çatarak kendisiyle aynı vardiyada çalışan barmaid'e baktı. "İçeceğimin parasını kim ödedi?"

Barmaid genişçe gülümseyerek ojeli elleriyle bir yeri işaret etti. Eloise kadının parmağını takip ettiğinde, üzerinde rahat kıyafetleri bulunan bir adam görmüştü. Kendisine bakarak el sallıyordu. Bu tabii ki Tony Stark'dan başka kimse değildi. Nasıl olabilirdi? Bu adamın kendisinden sıkıldığını sanmıştı. Sonuçta Tony Stark birilerinden kolay sıkılan bir adam değil miydi?

Şu zamana kadar öyle sanmıştı ama durum tahmin ettiği gibi olmamıştı. Alkolsüz biberli kokteylini kaldırarak Tony'e teşekkür etti. Tekrardan bir yudum alacaktı ki, kendisine doğru yürüdüğünü fark etmişti. Gözlerini devirip ellerini bar tezgahının üstüne koyarak başını üzerine bıraktı.

"Merhaba." Tony'nin şen sesi kulaklarına dolduğunda, başının bir kısmını kendisine çevirerek Tony'i tek gözüyle süzdü ve tekrardan içkilerle dolu dolaplara bakmaya kaldığı yerden devam etti. "İş ortaklarımı getirmiştim, onlara harika iki saat sözü vermiştim." Eloise dediği şeyle dudağının kenarına ufak bir gülümseme kondurdu.

"Sözümü boşa çıkarmadığın için teşekkür ederim. Borçlandım şimdi." Elosie omuz silkti. Başı ağrıyınca tezgahtan ellerini çekmişti. "Bana herhangi bir şey borçlu değilsin. Ha öyle hissediyorsan bile ödediğin kokteyl ile bunu kapattın." Tony sırıttı. "Onu ödeyen ben değildim, ortaklarımdan biri seninle çok ilgilendi."

Eloise başını hiddetle çevirip Tony'e tokat attı. "Ben sizin ortada döndürebileceğiniz bir kız değilim Tony. S*ktir git! Cidden iğrenç bir insansın." Kalkmak istedi ama Tony elini tutup kendisine bakması için zorladı. "Özür dilerim, yemin ederim kokteylini ben ısmarladım."

Tony Stark'ın kendisinden özür dilemesi, yalan söylemeyecekti çok hoşuna gitmişti. Bu hissi nasıl tasvir edebilirdi? İmkansız olan bir şeyi başarmış gibi hissetirmişti. O yüzden elini Tony'nin çatlak elleri arasından kurtararak içeceğinden bir yudum aldı.

"Bu gitmeyeceğin anlamına mı geliyor?" Eloise itiraz etmeden başını salladı. "Gitmeyeceğim." Tony fırsatı değerlendirmek için sırıtarak kızın yanındaki sarhoş asalağı sandalyeden yere attı. Adam yerde sürünerek kahkaha atarken, çok geçmeden iri kaslı adamlar tarafından dışarı çıkartılmıştı.

Eloise adamın haline üzülse bile baş parmağını emip kendini bebek zannetmesi çok komiğine gitmişti. İtiraf etmesi gerekirse gülmemek için epey çaba sarf etmişti. "Bazen tek başına içmek çok hoş sonuçlar doğurmuyor." Tony'nin dediği şeyle içeğini adamın gözünün önünde salladı.

"Hiçbir arkadaşıma yanında içebilecek kadar çok güvenmem. Yalnız da içmem, böyle iyi." Tony kızın haline üzülmüştü. Hiç alkol olmadan yaşamak tahmin ettiğinden çok daha zor olmalıydı. Tony bazı geceleri hatırlasaydı hayatın yaşanabilir olacağını sanmıyordu. Mutlaka bazı geceler felekten çalınmış olmalıydı, unutulması gerekiyordu.

Bu dinlere inanmayan ateist Tony için zordu ama eğer tanrı varsa, bu onlara verdiği bir hediye olmalıydı. Ve bu güzel kızın bundan mahrum kalması onu üzmüştü. "Zor oluyor olmalı." Eloise ne olduğunu merak ederek Tony'e döndü. "Ne zor oluyor? Anlamadım."

Tony yanına yaklaşarak kızı rahatsız etmeden onu etkileyebilecek kadar gözlerinin içine baktı. "Bir kez olsun bile kontrolü kaybetmemek, hiç birinin himayesinde kalarak eğlenmemin ne demek olduğunu bilmiyorsun. Senin adına üzüldüm." Eloise başını çevirerek kendine tekila söyledi ve parasını Tony'e fırsat vermeden ödedi.

Üzerindeki yarım daire şeklindeki tuzu yalayarak içkisini tek shotta bitirdi. Ardından tadın geçmesi için limonu yaladı. "Böyle mi kaybetmek? Hem beni sen mi toplayacaksın?" Küçümseme sesini duymayan Tony, başını onaylarcasına salladı. "Neden olmasın?" Eloise küçümsen sesini aynı tonla kıkırdamaya çevirdi.

"Kalsın, sabahında kendimi senin yatağında bulacağım korkunç bir güne hazır değilim." Neden hep konu buna geliyordu? "Tahmin ettiğin gibi konuştuğum her kadını yatağa atmıyorum." Eloise kaşlarını kaldırdığında, Tony itiraf edercesine sırıttı. Sinir bozucuydu ama tatlıydı. "En azından en güzel olanları atmıyorum."

Eloise son dediğini duymamış gibi yaptı. Madem sohbet ediyorlardı, bu normal olan türden bir erkekle bir kızın ettiği gibi olacaktı. "Söz ver bana, bu konuşmanın sonu istediğin gibi bitmeyecek." Tony ellerini havaya kaldırıp kadına teslim oldu. "İnan bana bitmeyecek."

Eloise dediğine inanmasa bile başını sallayarak dudaklarını içeriye kıvırdı. "Tamam o halde, dans edelim mi?" Tony dejavu hissiyle gülümsedi. "Bu güzel güzel beyfendiyi dansa kaldırmayan onca erkeğe kötü sözlerimi sıralamak istiyorum."

Tony kadının hep yaptığı tepeden tepeden baktı. "En son benimle sevişmeyeceğinizi söylemiştiniz. Görüyorum ki bu kararınızdan vazgeçmiş gibisiniz." Eloise gülümsedi. Tony'nin kendisine söylediği şeyi umursamadan önünde eğilip reverans yaparak elini tuttu. "Bu hanımefendi size dans teklif ediyor. Teklifini kabul etmenizi rica ediyor."

Eloise histerik bir kahkaha attı. Şaka ile bile olsa, ilk defa bir erkekten ricada bulunuyordu. Tony'de bunu fark etmiş olmalıydı. "Eloise hanım rica ediyorsa kabul etmeliyim, değil mi?" Eloise yere dönük başını hafiften kaldırıp yandan bakış atarak başını salladı. Tony dudaklarını büzdü. Birlikte dans pistine ilerlediler. Dans eden oncak kalabalığın arasına onlarda girmişlerdi. Bundan pişman gibi görünmüyorlardı.

"Sanırım bir adama ilk defa dans etmeyi teklif ediyorsun." Eloise başını kaldırarak gözlerinin içine baktı. Böyle demesi onu utandırmıştı. "O kadar mı kötüydü?" Tony dudaklarını bükerek başını salladı. "Dostum dansa davet etme sözleri sana aitti, bu koşulda sende kötü oluyorsun." Tony başını salladı.

"Kabul etmiyorum, ben daha cilveli söyledim. Bir erkek olarak senden daha çok cilve yapıyorum." Eloise omzuna vurdu. "O da o zaman senin dişil enerjin ile alakalı. Eril enerjim olduğu için beni suçlayamazsın." Tony gözlerini kısarak 'yapamaz mıyım?' Diye sordu.

Eloise ise başını geriye yatırıp kahkaha attı. "Buna suçlama psikolojisi derler yalnız." Tony dans ederken bir elini bırakıp gözlerini koca koca açarak şaşırmış bir ifade ekledi. "Beni suçlama, hareketlerin bana bunu söyletiyor." Bu durum ikisinide güldürmüştü. Şu an bir şeyleri konuşmak için erken bile olsa, birbirlerine kötü gelen kişiler değillerdi. Her ikiside. En azından şimdilik.

***

>>Tony ve Eloise'un uyumları cidden çok sevimli. Sizi bekletsem bile onları yazmayı seviyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro