Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3.3


"Kırmızı şişeyi bana ver." Yanımda uzanan Lana elini uzatarak beklemeye başladığıda Rose ona şişeyi uzatmıştı. Kucağındakı şişeler ile birlikte büyük yatağa oturduğunda esneyerek başımı avuç içime yasladım.

"Aşağısı çok kalabalık, buraya gelmemiz iyi oldu." Rose şişenin kapağını açarak konuştuğunda aşağıdan gelen gürültü ile yüzümü buruşturdum.

Bu ev partisi tamamen delirmiş gibiydi, aşağıda bir sürü sarhoş öğrenci vardı. 

"Lanet ot kokusundan kafayı bulmadan önce beni de davet ettğiniz için teşekkür ederim." Yatakta Lana'nın yanına uzanmış Xavier kızarık gözlerini ovuşturarak konuştu. Dördümüz üst kattaki odanın yatağında içki içiyorduk ve açıkçası aşağıdan daha iyiydi.

"Neden benim sevdiğimden de getirmedin?"

Şişelerden birisini alarak birkaç yudum içerken gözlerimi kapadım, çenemden akan damlaları umursamadan başımı yastığa geri koydum.

"Aşağıda bunları bulduğum için bana minnettar olmalısın." Omuz silkerek çıplak bacaklarımı hafifçe salladım ve tavandakı ışıklara gözlerimi diktim. "Neden dansetmiyoruz?" Xavier aniden doğrularak konuştuğunda gözlerim üzerine dönmüştü.

"Etmeliyiz bence." Lana bunu bekliyormuş gibi yataktan fırladığında gülerek başımı yana yatırıp ikisini izledim. Aşağıdan yükselen müzik sesini bastırmaya yetmese bile kendi telefonlarından açtıkları müzikle yatağın önünde eğlenmeye başlamışlardı.

Bir süre sonra şişeyi bitiren Rose da aralarına katıldığında ardından elimden çekiştirerek beni de yataktan kaldırmışlardı. Uzun saçlarımı sırtıma atıp Lana ile birlikte zıplarken gülerek kolumu beline sardım. Xavier arkama geçtiğinde başımı omzuna yaslayarak müzik ile beraber bednimi haraket ettirmeye devam ettim.

Açıkçası buraya geldiğimden beri durgundum ama şimdi gerçekten eğlenmeye başlamıştım, muhtemelen bitirdiğim bir şişe içki de yardımcı olmuştu.

Xavier, Rose'u uzunca kucağında döndürdükten sonra miğdesi bulanmıştı ve Lana ile birlikte temiz hava almak için bahçeye çıkmışlardı. Arkamdakı rafa kalçamı yaslayarak terlemiş saçlarımı elimle toplayarak derin nefesler aldım.

Xavier ile odada yalnız kalmıştık ve o diğer şişeyi bitirdikten sonra müziği değiştirmişti. Yavaş bir müzik duyulduğunda sessizce başındakı bandayı düzeltmesini seyrettim ardından yeşil gözleri benim üzerime dönmüştü. Dudakları üzerinde küçük bir gülümseme oluşurken bana doğru adımlar atarak önümde durdu.

"Dansedelim." Elini öne doğru uzatarak beklemeye başladığında birkaç saniye yüzüne bakmıştım. Kolum yukarı kalkarak elinin üzerine elimi koyduğumda beni kendine çekerek bir kolunu belime sardı. 

Elimi uzatıp belimdeki elini tutarak geri çektim ve iki elini de tutarak dansetmeye başladım. Bana uyarak bedenini haraket ettirmeye başladığında her döndüğümde saçlarım havada uçuşuyordu. Onun saçma dans figürleri kahkaha atmama sebep oluyordu, beni kendi etrafımda döndürerek tutmaya çalıştığında bedenim yere düşerken gülmekten kendimi alı koyamadım canım yansa bile.

Yerde uzanmış kahkaha atarken Xavier de benim gibi gülerek yanıma uzandı. Sadece dakikalar sonra sonunda sakinleşmiştik ve benim şimdi gülmekten çene kaslarım acıyordu.

"Rose'un güllerin dibine kustuğa eminim." 

Dudaklarımdan onaylayan mırıltılar kaçarken tavandakı avizeden yansımama bakıyordum. "Gabi bence bu partiyi verdiği için pişman çünki ben gerçekten pişman olurdum. Özellikle yarın sabah ailem canımı okurdu." Aklıma gelen görüntülerle rahatsız bir şekilde yüzümü buruşturdum.

"Kızımız yoksa çok mu kuralcı?" Xavier dalga geçer bir ses tonu ile başını bana doğru çevirdiğinde "Hayır." diye karşı çıktım.

"Parti vermekten korkuyorsun ve de aileni kızdırmaktan." Başımı ona doğru çevirerek yeşil gözlerine ve yüzündeki ifadeye baktım. "Sadece ailemi kızdırmayı istemem." Omuz silkerek açıkladığımdakı gözleri yavaşça yüzümü inceler gibi gezindi.

Bir süre aramızda sessiz bakışmalar geçtikten sonra kafası hafifçe doğrulmuştu. "Buraya gelirken kimden izin aldın?"

Sorusu ile kaşlarım yukarı doğru kalkarken bana yakın olan yüzüne baktım. "Aileme haber verdim." 

"Erkek arkadaşın?" Kısık sesi ile sorduğunda dudaklarımı bir birine bastırdım. Yutkunarak başımı yavaşça olumsuz anlamda salladım. "Erkek arkadaşım yok." 

Zayn ile olan ilişkimizden sadece Rose haberdardı ve özellikle ben oldukça gizli tutmaya çalışıyordum, babamın kulağına giderse yaşanacak fırtınayı düşünmek bile istemiyordum. Zayn ile en son sabah konuşmuştuk ve akşam partiye gitme kararı aldığımda ona haber verme gereği duymamıştım.

"Bu küçük morluk ne peki?" Uzun parmakları boynuma uzanarak tenimi hafifçe okşadığında aralık dudaklarımla gözlerine baktım. "Sadece herhangi birisi." Ve ya Zayn ile yaşadığımız aşk dolu gecelerden küçük izler.

Başı aşağı eğilerek saçları çeneme sürtündüğünde kaşlarım çatılırken bir tepki vermemiştim. Dudakları boynuma temas ederek yukarı sürüklenmeye başladığında ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydim, sanki beynim burada haraketsiz uzanmamı söylüyordu.

Dalgın bir şekilde hafif çatık kaşlarımla tavana bakarken aniden dudaklarım üzerinde dudaklarının baskısını hissettim. Sanki kendime gelmişim gibi gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda elimi omzuna yerleştirerek onu hızlıca ittim.

Elimi yere yaslayıp aceleci bir şekilde doğrulmaya çalıştığımda başım döndü. Bir elimi rafa diğerini alnıma yasladığımda gözlerim bir anlık karalarak ardından karşımda Xavier'in yüzü ile karşılaştım.

"Sakinleşir misin? Sadece öpüşüyorduk." Kollarını belime sararak beni tuttuğunda derin bir nefes alarak ellerimi gövdesine yerleştirdim ve ondan ayrılmaya çalıştım. "Beni bırakır mısın? Eve gitmek istiyorum."

Sanki beni duymamış gibi davranarak dudaklarını çeneme ve boynuma bastırdığındakı karnımdakı garip kasılma ile gözlerim doldu. Elimi yanağına yerleştirip onu ittiğimde dudakları yüzümden uzaklaştı. "İstemiyorum!" Ona keskin bir dille sesimi yükselttiğimde boğazımdakı yanma hissi acıtıyordu.

"Tamam, anladım." Kollarını belimdem geri çekerek yukarı kaldırdığında benden birkaç adım uzaklamıştı. Ona bakmadan hızlıca çantamı alıp odanın içerisindeki banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.

Berbat hissediyordum ve gözlerim dolmuştu, sanki kafamın içerisinde bir sürü gürültü vardı. Musluğu açarak terlemiş yüzümü yıkadığımda bedenim ayakta duramayacak kadar yorgundu. Yandakı beyaz küvete girerek içerisine uzandığımda birkaç saniyelik gözlerimi kapadım. 

Şu an tek ihtiyaç duyduğum şey Zayn'in burada olmasıydı.

Ceketimin cebindeki telefonumu çıkararak ona beni almasını gerektiğini konumu ile birlikte mesaj attım. Telefonu küvete bırakıp ellerimi saçlarım arasından geçirerek yeniden gözlerimi kapadım ve onun gelmesini beklemeye başladım.

Onu beklerken yeniden yüzümü ve boynumu yıkamış, kapının kilidini açarak küvete geri girmiştim. Biraz daha rahatlamış hissediyordum. en azından terlemiyordum ve başım dönmüyordu.

Kapının açılma sesi ile eş zamanlı olarak benim gözlerim de açılmıştı. "Ne oldu, Kylie? Küvetin içerisinde ne yapıyorsun?" Çatık kaşları ile bana doğru gelirken gözlerinin içerisinde merak ve de endişe vardı.

"Ben çok kötü hissediyorum." Kırılgan sesimle konuşurken yanıma çöktüğünde hızlıca elini tuttum. Ona anlatmak istiyorumdum, bana şefkat göstermesine ihtiyacım vardı. 

"Arkadaşlarımla birlikte burada dansediyorduk, sohbet ediyorduk. Sonra kızlar gitmek zorunda kaldı ve ben bir arkadaşımla yalnız kaldım. Her şey çok normal gidiyordu ama sonra bana yakınlaştı ve ben istemediğimi söyledim. Beni anladı ve de geri çekildi ama ben oldukça kötü hissettim."

Dudaklarım arasından titrekçe bir nefes vererek elimi alnıma sürttüm. Ona anlatırken göz kontağından çekinmiştim kendini sakin tutmaya çalıştığının farkındaydım.

"Ethan mıydı?"

Çatlayan sesi ile sorudğunda gözlerim hızlıca öfke ile bakan gözlerine çıkmıştı. "Hayır, o değildi!" Kaşlarımı çatarak konuştuğumda inanmamış gibi bakıyordu. Ethan il ilgili gerçekten sorunları vardı ve ilk günahlandıracağı kişi olmuştu.

"Gerçekten Ethan değildi." 

"Kimdi o zaman?"

"Zayn..." derin bir nefes alarak elimi küvetin kenarına yaslayarak içerisinden çıktım. "Önemli değil, ben sadece eve gitmek istiyorum. Seninle birlikte uyumak istiyorum." Yorgunluk akan sesim ve kızarık gözlerimi gözlerine dikerek konuştuğumda sorularına son vermişti.

Uzun kolları istediğim ilgiyi bana vererek kollarını etrafıma sardığında yüzümdeki küçük bir gülümseme oluştu. Bedenim bedine sokularak başımı omzuna yasladığımda şimdiden bana iyi gelmişti.

~~~

Herkes mesaj atıyor ve bölüm istiyordu ama ben bu aralar çok yoğun olduğum için yazamıyordum. Şimdi boş zamanımı kullanarak yazdım ve de hemen yayınladım, siz de lütfen yorum yapmayı unutmayın. Oy ve yorum çok olursa bu sefer bölümü geciktirmeden atacağım.

Sizleri seviyorum

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro