Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Dünya' nın Yaratılışı Ve Devamı

Not: Ejderhaların birçoğu ve (Güç' le Hava dışında) tüm Element' ler Dragon City' ye aittir.

2. Not: Toprak Ejderhası, yeni yapılmış olan ejderha değil. Eskisi.

Bizim daha sayamayacağımız kadar uzun bir süre önce, önemli birşey oldu: Dünya yaratıldı.

Beş ayrı Element' ten beş farklı ejderha, uzayın boşluklarında yaşayabilecekleri bir yer arıyorlardı. Biri Ateş Ejderhası' ydı, beyaz boynuzlu, sarı pençeli, turuncu ve sarı alevli, kıpkırmızı bir ejderhaydı. Yanan kanatları vardı. Kuyruğunun ucundaki turuncu ve sarı alev, o kuyruğun her hareketinde titreşirdi. Size öyle bir bakardı ki, sanki o koyu mavi gözlerle sizi cayır cayır yakabilirdi.

Diğeri Buz Ejderhası' ydı. Zayıf, açık mavi bedeni, beyaz bir kürkle kaplıydı. İki ayağı üzerinde durabiliyordu ve ön kollarıyla kanatları, açık mavi bir buzdan oluşmaydı. Beyaz bir sakalı vardı, bedeninin her parçası karla kaplıydı. Göğsü ve karnı beyaz bir kürkle kaplıydı. Kemikli kuyruğunun ucunda üç tane keskin, kanatlarının renginde buz durmaktaydı. Beyaz ön pençeleri çok keskindi. Sağ gözü yeşil, sol gözü maviydi.

Su Ejderhası, zayıf bir fok balığına benziyordu. Hatta mavi renkli olmasa, tam bir fok balığı olacaktı. Ama başında ve ensesinde yüzgeçlerinin olması, arka ayakları olması, rengi ve burnunun iki yanında bıyığa benzer iki uzuv olması, kendisiyle fok balıklarının ve yunusların aynı kefeye koyulmasını engelliyordu. Yüzgeçleri ve solungaçları vardı, ama ayrıca karada da nefes alabiyorlardı. Böylece yaşadıkları sulak yer kuruyunca sudan çıkıp yeni bir yer arayabiliyorlardı. Aralarındaki ilk dişi ejderhaydı kendisi. Gözlerinin rengi açık pembeydi.

Doğa Ejderhası, aralarındaki son dişi ejderhaydı. Açık yeşil renkli, yumuşak bir derisi vardı. Bileklerinin etrafındaki yapraklar, bir bilekliği andırıyordu. Başında, sapı alnına yapışmış bir sonbahar yaprağı vardı. Zaten yumurtadan başında o yaprakla çıkmıştı, her Doğa Ejderhası gibi. Evet, kanatları vardı ve bu kanatların renkleri, başındaki yaprakla aynıydı. Fakat kanatları o kadar zayıf ve narindi ki, zavallının bedenini uçuramıyordu. Sanki süs olsun diye oradaydılar. Uzun kuyruğunun ucunda, sihirli, kırmızı bir gül vardı ve ejderhanın duygularına göre açılıp kapanıyordu. Ayrıca bu gül, Doğa Ejderhası' nın sevdiği kişilere güzel koku, sevmediği kişilere kötü koku vermesiyle ünlüydü. Dişleri ve pençeleri sivriydi, neredeyse heryere çıkıp tırmanabilirdi. Aralarındaki en genç ve şirin ejderha türü Doğa Ejderhası olsa da, onlar aşırı tehlikelidirler. Hatta Ateş Ejderhası' ndan daha tehlikelidir. Çok iyi bir avcıydılar, gizlenmekte bir numaraydılar. Dişlerinde zehir bulunduğu yetmiyormuş gibi, salyaları ve mide özsuları asitten oluşmaktaydı. Kanları asitle zehir karısımı birşeydi. Ağızlarından nefes verdiklerinde, havaya yayılan akrep zehiri, kurbanı anında felç ederdi. Bir tehlike anında, derileri aşırı fazla terlemeye başlardı, ve o yeşil sıvı, bir örümcek zehiriyle kurbağa zehirinin karışımından oluşuyordu. Evet, Doğa Ejderhası' ydı, ama doğanın sadece "bitki" kısmını kullanıyordu. Doğanın diğer bölümleri diğer ejderhalara aitti. Bu ejderhanın kuyruğunda kısa bir yara vardı, bir dişini kaybetmişti ve koyu sarı rengi gözleri, her zaman olduğu gibi, şimdi de içindeki zehirli ruhu gösterebilmek için parlıyordu.

Son ejderha, dev, kahverengi bir boğaya benzeyen Toprak Ejderhası' ydı. Derisi, yaşadığı habitatta beş dakikada bir çıkan kum fırtınaları ve sıcak, sarı kumlardan korunabilmesi için kalın yaratılmıştı. Derilerinde sarı renkli bir büyüyle, Eski Kurt Dili' nde Ruhlar Dünyası ve Karanlık Taraf yazıyordu. Kuyruğunun ucunda altın kahverengisi, dev bir gürbüz duruyordu. Sırtında üçgen şeklinde, ensesinden başlayıp o koca gürbüze kadar küçülerek giden büyük pullar vardı. Çenesinde, derisinin bir kat açık tonuyla, uzun ve kalın kaya parçaları duruyordu. Bu kayalar ejderhanın çenesini ve boynunu korumak içindi. Koca toynaklarının sağlamlığı, kalın kaslarının gücüyle birleşince, Toprak Elementliler her türlü kaya ve taşı kırabilirlerdi. Geldiği yer biraz çorak olduğundan dolayı, Toprak Ejderhaları susuzluğa, açlığa, sıcağa ve soğuğa dayanıklıydılar. Eğer bir Toprak Ejderhası çok öfkelenirse hemen şaha kalkar, ön bacaklarını çekebildikleri kadar çeker ve yere vurabildikleri kadar güçlüce vurarak bir deprem yaratıp yeri kırarlar. Böyle bir şeyin gerçekleşmemesi için, öfkelenen bir Toprak Ejderhası hemen onun sinirlerini bozan ortamdan kaçar ve gidip dağların diplerine, dev kayalara vurarak stres atarlar. Bir Toprak Ejderhası' nın ruhu bedenini terk ederse, bedeni toz tutar. Toprak Ejderhaları, diğer Elementler' in içinde en sakin ve sessiz ejderha olarak bilinirler, ama öfkelendiklerinde etrafı biraz dağıtabilirler. Bu ejderha, içlerinde yaşça en büyük olandı. Koca omuzları, geniş bir de kafası vardı. Kemikleri kalındı, dişleri de aynı çeneleri gibi sert ve güçlüydü. Bu dişlerle her türlü kaya ve taşı yiyebilirlerdi. Aşırı pisboğazdılar, her türlü çöp ve artığı yiyebiliyorlardı. Hatta karşılarına çıkan hayvan iskeletlerini bile mideye indirebiliyorlardı. Bu ejderhanın göz rengi açık sarıydı ve bir dişini kaybetmişti.

Beş ejderha, bir çember yapıp karşı karşıya durdular. Birbirlerini sürdüler. Sonra Toprak Ejderhası konuştu:

"Ben aslında Thunderjaw (Tandırhaw, Şimsekçene) ve Dusty Nose' un (Dasti Noz, Tozlu Burun) geleceğini düşünmüyordum."

"Evet," Doğa Ejderhası' nın gözleri merakla parladı. "Buraya nasıl geldiniz?"

Su Ejderhası biraz alaycı bir sesle homurdandı: "Kesin Kırmızı Güneş Ejderhası zorlamıştır."

"Yok öyle bir şey," Ateş Ejderhası öfkelenmişti. "Kendi irademizle geldik biz!"

"Thunderjaw haklı," Buz Ejderhası sakinliğini koruyordu. "Canımız istedi geldik. Kimse bizi zorlamadı."

"Ya ya, tabiiki de. Bende bir fok balığıyım."

Ateş Ejderhası öfkeyle Su Ejderhası' na doğru ateş püskürdü.

"Light Pelt (Layght Pelt, Işık Post)! Sus yoksa seni şurada pişmiş balığa çevirim!"

Toprak Ejderhası öne çıktı.

"Ben izin vermem! Thunderjaw, hemen ateşini söndür! Buraya kavga için değil, kutsal bir görev için geldik."

Ateş Ejderhası Toprak Ejderhası' a baktı. Üstündeki alev biraz söndü.

"Sırf senin hatrına Eagle Blaze (İgıl Bleyz, Kartal Yangını)."

Tüm ejderhalar susunca Toprak Ejderhası konuşmaya başladı.

"Dün, Bright Stripe' dan (Braygt Sırtayp, Parlak Çizgi) bir görev aldık. İlk beş Element' in gücüyle yeni bir gezegen yaratılacak."

"Peki diğer Elementler?" Doğa Ejderhası telaşlanmıştı. "Onlara ne olacak? Yoksa sadece Buz, Su, Doğa, Ateş ve Toprak Elementliler için mi gezegen oluşturuyoruz?"

"Öncelik biziz. Bright Stripe diğer Elementler' in sonra yerleşeceklerini söyledi. Ama önce biz yerleşeceğiz."

"Yani gezegeni test mi edeceğiz?"

"Evet Light Pelt."

Su Ejderhası keyifle sırıttı.

"İyiymiş."

"Vakit kaybediyoruz. Başlayalım artık."

Toprak Ejderhası Buz Ejderhası' na baktı ve, "Demek ki gezegeni oluşturmaya çok istekli," diye düşündü. Sonra ejderhalara görevlerini dağıttı.

"Thunderjaw, sen ve ben güçlerimizi birleştirip bir çekirdek yaratacağız. Bu çekirdek gezegenin kalbi görevi görecek. Sonra sıcak kalabilmesi için sen etrafını lavla kaplayacaksın. Ben lavın üzerine topraktan bir tabaka döşeyeceğim. Bunu birkaç kere tekrarlayacağız,"

Doğa Ejderhası atıldı.

"Pasta gibi!"

Buz Ejderhası sırıtarak bir kristal kadar beyaz ve keskin dişlerini gösterdi.

"Yine mi acıktın Sun Whisker (San Viskır, Güneş Bıyık)? Daha yeni yememiş miydin sen?"

Doğa Ejderhası kanatlarını etrafına sardı.

"Hayır, sadece aklıma geldi. Hem aç filan değilim. Daha yeni kobra yedim."

"Oh, iyi o zaman."

Buz Ejderhası nefes verirken önünü dondurdu. Açık mavi-beyaz dev buz kütlesi, donmuş ejderin önünde süzülüyordu. Dusty Nose, buz kütlesini yukarıya ittirdi.

"Dusty Nose, lütfen nefesini gezegen için sakla.''

"Pardon Eagle Blaze."

"Sıkıntı değil,"

Toprak Ejderhası konuşmaya devam etti.

"Çekirdeği lav ve taşlarla donatalım. Ben son taş katmanını koyduktan sonra oraya çok kalın bir toprak tabakası döşeyeyim ki bitki ekebilelim. Oksijen gelsin gezegene. Sonra ben "Yerçekimi Büyüsü" yapayım, yoksa bütün su uzaya kaçar. Light Pelt, sen nereye dere, akarsu, nehir, okyanus ve deniz koyulacağını belirlersin. Sun Whisker, sen çevreye çalı, çimen, ot dikersin. Birkaç hayvan da yarat ki etçil ejderhalar aç kalmasın. Dusty Nose, Thunderjaw. Siz nereye yerleşeceğinizi seçersiniz, olur mu? En son olarak ben seçerim. Bu arada, yaşayacağı yere isim verecek olan var mı?"

Dusty Nose pençesini havaya kaldırdı.

"İsmi ne olacak peki?"

"Antartika. Ben küçükken sevdiğim yavru bir ejderin ismiydi. Onu hala unutamadım."

Light Pelt de yüzgecini kaldırdı.

"Bende Atlantik Okyanusu demek istiyorum. O okyanusun altına bazı yapılar kurarım eğlenmek için. O yapılara da Atlantis derim. Çok da iyi olur."

"İyi fikir. Ben yine bir çölde yaşayacağım. Etrafı kemiklerle kayalarla döşerim, çok da güzel olur. Adına da Sahra Çölü derim."

Sonra umutlu bir şekilde Ateş Ejderhası' na döndü. "Başlayalım artık."

Thunderjaw başıyla onayladı ve ağzını açarak bir ateş topu yaratmaya başladı. Sonra onu kendi önüne koydu. Ateş topunun rengi kırmızıdan sarıya döndü. Birden Thunderjaw' ın ağzından sarı-turuncu bir sıvı, sonu gelmeyecek şekilde akmaya ve çekirdeğin ateş topunun çevresini sarmaya başladı. Birkaç dakika sonra Eagle Blaze, o sıcak sıvının üstüne kahverengi bir kaya tabakası ördü. Sonra sıcak ejderha, tabakanın üzerine bir lav denizi daha döktü.

Bu işlem, gezegen tamamlanana kadar devam etti. son toprak tabakasını ördüğünde, Ateş Ejderhası kendisinden daha da yorulmuştu. Ama kendisi daha da çok yorulacaktı. Çünkü Light Pelt' in seçtiği her yeri patlatacak, sonra da "Yerçekimi Büyüsü" yapacaktı. Çok yorulacaktı çok!

"Tamam," dedi kahverengi ejderha, Su Ejderhası' na bakarak. "Şimdi sıra büyüde."

Haşmetli canavar, gözlerini kapatıp başını önüne eğdi. Sertçe burnundan soludu ve sarı sembolleri parlamaya başladı. Gezegenin etrafında uçuşan lav, toz ve kaya parçaları yavaş yavaş gezegene yaklaşmaya başladı ve büyü etkisini gösterdikçe ilerleyişleri hızlandı ve sonunda gezegene çarptı.

"Şimdi," Toprak Ejderhası mavi ejderhaya baktı. "Light Pelt, nerelere ne koyacağına bakalım."

"Olur,"

Su Ejderhası, gezegenin çevresinde döndü ve burnuyla bir yeri işaret etti.

"Şurası Atlantik Okyanusu için iyi gibi görünüyor."

"Tamam o zaman."

Toprak Ejderhası gezegende, Su Ejderhası' nın işaretlediği yere gitti ve şaha kalktı. Ön toynaklarını göğsüne kadar çekti, yere düşerken de ön pençeleriyle yere vurarak sert toprakta bir kırık oluşturdu. Ejderhanın vücudundaki işaretler parlarken yerdeki kırık, çatırdaya çatırdaya ilerledi. Kırık hızlıca ilerlerken etrafa biraz toz da saçıyordu. Eagle Blaze bunu virüslü bir örümcek ağına benzetti, veya kobra zehrine. Hızla yayılıyordu. Ve aniden, çatlak yayılmayı kesti. Toprak Ejderhası iki adım geri çekildi. Sonra aniden zemine sol pençesiyle yumruk attı. Ağ gibi görünen zemin, aniden tuzla buz oldu. Toprak Ejderhası, Su Ejderhası' na baktı.

"Atlantik için yeter mi buralar?"

Dişi ejderha, habitatının kurulacağı yere bakıyordu. Sonra başını, Toprak Ejderhası' na doğru çevirdi.

"Biraz daha derinleştiremez misin? Atlantis' e de yer kalsın."

Eagle Blaze kafasını salladı.

"Olur,"

Arkasını dönüp bulundu yerden biraz geriledi. Sonra aniden döndü ve zemine kafa üstü atladı. Sarı sembolleri yine parladı ve boynuzları sertçe yere girdi. Zemin sallanırken, kalın boynuzlarının etrafındaki tüm toprak kırılarak yok olmaya başladı. Kahverengi tabaka biraz yok olunca, ejderha kafasını biraz daha zemine soktu. Bu olay, Su Ejderhası, "Yeterli," diyene dek sürdü.

Güçlü ejderha, kafasını kolayca kurtarıp yarattığı dev boşluğun içinden kurtarıp çukurun içinden yine aynı kolaylıkta çıktı. Yorgunca kenara otururken, Doğa Ejderhası' nın kendisine attığı etkilenmiş bakışlarla karşılaştı ve gülümsedi. Dişi ejderhanın kendisine olan sevgisini, tüm ejderhalar biliyordu. Ayrıca onun sevgisi karşılıksız değildi, Eagle Blaze, de Sun Whisker' ı çok seviyordu. Aralarındaki yaş farkına rağmen -Eagle Blaze aralarındaki en büyük ikinci ejderhaydı- birbirlerini çok seviyorlardı.

Birden kafasının sol yanında güçlü, mavi bir ışık parladı. Toprak Ejderhası başını çevirince, nem yüzüne çarptı ve güneşin sıcaklığına alışmış derisine hücum etti. Su, yavaş yavaş doluyordu. Yorgun ejderha, boynunu uzatarak çukura baktı. Su Ejderhası çukurun tam ortasındaydı. Gözlerini kapatmış, ağzını açıp kapıyordu.

"Atlantik Okyanusu, aramıza hoşgeldin," diye mırıldandı Dusty Nose. Toprak Ejderhası ürkerek kürklü ejderhaya baktı.

"Sen hangi ara geldin?"

Dusty Nose sırıttı.

"Çok sessizim, değil mi? Buz Elementli olunca böyle oluyor işte. Yeri döve döve değil, sessizce yürüyorsun."

Eagle Blaze, Dusty Nose' un alaycı sözlerini görmezden geldi, bir kavga çıksın istemiyordu.

"Tamam Sun Whisker, ekim- dikim işlerine başlayabilirsin," dedi Toprak Ejderhası, Su Ejderhası' nın kendisinin yanlışlıkla kırdığı bir yerden nehir yaratmasını izlerken.

"Tamamdır!"

Açık yeşil genç ejderha, burnunu nehrin akan sularına dayarken mavi bir fok balığına benzeyen ejderha, nehrin sularının içinden çıktı. Doğa Ejderhası başını çeker çekmez orada bir nilüfer çıktı ve soluk pembe yapraklarından ışıklar saçarak açıldı. Bu renkle Eagle Blaze' in gözleri bayram etti. O sadece beyaz, kahverengi ve altın rengini görmeye alışkındı. Doğa Ejderhası başını bir daha eğerken, Toprak Ejderhası onun altındaki zeminin koyu yeşil çimenlerle kaplamaya başladığını fark etti. Birkaç nilüferden sonra, narin ejderha Su Ejderhası' na döndü.

"Sen sulak alanlar yaratmaya devam et Light Pelt. Ben çevrelerine bitki örerim."

"Tamam Sun Whisker. Sana kolay gelsin."

Mavi, ince ve yumuşak derili ejderha, yüzgeçlerinin yardımıyla kendini tozlu zeminde ittire ittire gitti.

Son kırmızı lotustan sonra, genç ejderha döndü, burnunu yere koydu ve sertçe nefes verdi. Gözlerinin rengi bir anlığına yeşile dönerken etrafı koyu yeşil çimenler kapladı. Toprak Ejderhası rahatsızca kıpırdandı. Sun Whisker şaşırarak ona baktı.

"Sen iyi misin Eagle Blaze?"

"Yerin fazla yumuşak olmasına alışkın değilim," diye homurdandı Eagle Blaze. Doğa Ejderhası aniden durdu ve yeri yaladı. Açık yeşil salyanın içinden birden yavaşça minik bir fidan çıktı.

"Çok güzel görünüyor." dedi Eagle Blaze.

"Sen bir de büyüyünce gör," diyerek gururlandı küçük ejderha. "Gel, devam edelim. Daha dikeceğim çok ağaç var."

"Sen git Sun Whisker. Ben Dusty Nose' la Thunderjaw' ı kontrol edeceğim."

Dişi ejderha omuz silkti.

"Peki, kolay gelsin."

İkili, farklı yerlere giderken Toprak Ejderhası, kendi sıcaklığında yanan kırmızı ejderhayı gördü. Bir yeri ateşe veriyordu. Zemini yakmış, kayaları pençelerinden geldiğince kırmış ve taşları, sıcak kömür parçalarına çevirmişti. Şimdi ise onun birkaç adım önünde, zemini yumrukluyordu. Toprak Ejderhası sıkıntıyla başını salladı. "Yerden lav çıkarmaya çalışıyor, fakat toprağı kırabilmek için yeterince güçlü değil," diye düşündü yanan dostuna doğru ilerlerken.

"Thunderjaw, çekil! Ben hallederim!"

Sıcak ejderha, Eagle Blaze' e baktıktan sonra durdu ve biraz kenara çekildi.

Güçlü ejderha şaha kalktı ve yeri ön penceleriyle kırdı. Kalın bir çatlak, ikilinin önünde uzayarak biraz ilerledi. Çatlağın içinde, fokurdayan kızıl bir lav görünüyordu. Toprak Ejderhası, lavın hafif sıcaklığını hissedebiliyordu. Ateş Ejderhası aniden alev aldı ve çatlaktaki lav, yavaş yavaş yükselmeye başladı. Yer sarsılmaya başladığında, lav aniden yerden püskürterek çıktı ve Toprak Ejderhası korkuyla geri çekildi.

"Eagle Blaze, buradan bir volkan yaratabilir misin?"

"Tabii ki."

Toprak Ejderhası nefesini çatlağa verdi ve çatlağın çevresi kabarıp yükselerek bir yanardağ oluşturdu.

"Bu iyi mi?"

Thunderjaw dudak büktü.

"Duvarını biraz kalınlaştıramaz mısın? Eğer zayıf bir duvarı olursa, volkanik patlamada kırılır."

"Hmm, haklısın."

Toprak Ejderhası burnundan sertçe nefes verdi ve hava, duvarla temas eder etmez kalınlaştı.

"Sence oldu mu? Bir kontrol et."

Ateş Ejderhası pençesini yanardağa koydu ve hissederek anlamaya çalıştı.

"Evet, iyi! Sağol Eagle Blaze. Şimdi etrafı aleve verme zamanı."

Kanatlarını çırparken yüzünde oluşan sırıtış, Toprak Ejderhası' nı korkuttu.

"Eagle Blaze! Benden uzaklaş! Baya bir uzaklaş! Seni yakabilirim!"

Toprak Ejderhası kafasını sallayıp başka bir yere, Buz Ejderhası' nın olduğu yere doğru gitmeye başladı. Yapacağı habitatı görmek istiyordu.

Dostunun yanına geldiğinde, etrafın ateş habitatının tam tersi durumda olduğunu gördü: Soğuk ve donmuş.

"Merhaba Dusty Nose, işler nasıl gidiyor?"

Kürkünde kar ve buz parçaları bulunduran ejderha, Eagle Blaze' e döndü. Sinirle burnundan soluyarak cevap verdi.

"Hiç iyi gitmiyor! Şimdi şunu izle!"

Su Ejderhası' nın yarattığı okyanuslardan birine donmuş nefesini üflediği anda buz, okyanusun tabanı ve içi buzla kaplanmaya başladı, fakat daha ilerleyemeden yaratıcısı tarafından kırıldı.

"Çok kötü, çok kötü! Eğer Atlantik' in üstünü kapatırsam, gelecekte Buz Ejderhaları' yla Su Ejderhaları arasında bir sorun çıkabilir. Zaten Ateş Ejderhaları' yla kavgalıyız, bir de Su Ejderhaları' nı kendimize düşman yapmamalıyım."

Sorun büyüktü. Ateş Ejderhaları' yla Buz Ejderhaları arasında, aylardır bir kavga vardı ve iki tarafta geri adım atmıyordu. Diğer Element Ejderhaları, biraz gergindi bu konuda. Çünkü ejderhalar geleceğin Element Büyücüleri' ni seçerken bu iki Element' in birbirlerine karşı vahşice tavrı, herşeyi berbat edebilirdi.

Toprak Ejderhası düşünceli bir tavırla kuyruğunu salladı.

"İlla suyun üstünde ada kurmak zorunda mısınız? Sert, topraktan bir zemine ada kursanız olmaz mı?"

Dusty Nose inatçı bir tavırla başını kaldırdı. Sonra eğilip, pençesiyle suya dokundu.

"Burada balık avlayabiliriz Eagle Blaze! Balık! Böyle bir nimetten Buz Elementliler' in mahrum kalacağını sanıyorsun bir yalnışın var!"

Kaslı ejderha iç geçirdi, sonra suya bir taş tükürdü. Sembolleri yeniden parlarken, taş büyü yardımıyla suyun üstünde durmaya devam etti.

Buz Ejderhası taşın üstünde kalın bir buz tabakası yaratmaya başladı. Buz tabakası büyüyüp kalınlaştıkça, hava soğumaya başladı. Ve sonunda parlak, buzdan bir ada, koyu mavi suyun üstünde salınmaya başladı.

Toprak Ejderhası sevinçle kuyruğunu salladı ve Doğa Ejderhası' na yardım etmek için döndü, fakat kuyruğunu tutan bir pençe, onu bunu yapmaktan alıkoydu. Eagle Blaze, şaşkınca başını çevirip beyaz ve açık mavi renkli ejderhaya baktı.

"Ne oldu?"

"Ejderhalarımın böyle bir ortamda yaşayacağını sanmıyorsun her halde?"

Ne?

"Tabii ki de sanıyorum. Burası tam da size göre. Soğuk ve donmuş."

"Peki ya buz eridiğinde ne yapacağız süper zeka?"

"Ah, bunu düşünmemiştim."

"Ben düşündüm işte," diye homurdandı Buz Ejderhası.

Toprak Ejderhası başını öne eğip buza toprak döşemeye başladı.

#

"İyi olmuş," dedi siyah beyaz kurt, ejderhaların yarattığı gezegene bakarken. "Çok iyi. Fakat..."

"Fakat ne Bright Stripe? Yoksa bir yeri yalnış mı yapmışız?" diye sordu Sun Whisker.

Bright Stripe gülümsedi.

"Sizinle ilgili bir sorun yok. Ben sadece bu gezegenin ısıtmasını düşünüyordum.''

Yanan ejderha sırıttı.

"Kolay. Gezegenin çevresine ateşten toplar öreriz-"

"Ve sonra orada sadece Ateş Elementliler yaşar. Diğerleri de yanarak ölür! Harikaymış Thunderjaw." dedi Dusty Nose. Thunderjaw utançla kafasını öne eğdi.

"Bekleyin," dedi Bright Stripe. "Bu çok mantıklı."

"Ne? Ölürüz!" diye bağırdı Buz Ejderhası.

"Zaten bir tane yapacağız Dusty Nose. Hatta bu yaratılan ateş top da bir ejderha olacak. Kırmızı Güneş Ejderhası' nın biraz daha az sıcak ve sarı versiyonu. O da burayı ısıtacak."

"Gidip ona bu istedini ileteyim Silver Badger." dedi Sun Whisker. Ama Ateş Ejderhası öne çıktı.

"Ben gideyim, sen kendini yorma Sun Whisker."

Daha kimse itiraz edemeden Thunderjaw babasına, kendisini yaratan ejderhaya doğru uçmaya başladı...

#

Ateş Ejderhası' nın gidip gelişi sırasında ne kadar vakit harcadığını sadece Yaratıcı bilirdi. 20 saat? 1 gün? Bilmiyordu, fakat çok uzun sürdüğünü biliyordu. Herkesin bacakları uyuşmuştu, fakat hala bekliyorlardı. O yumurta buraya gelecekti!

Gidip alamazlardı da. Nightberry (Naygtberi, Gecedutu) yarattığı her ejderha yumurtasını, ejderhaların gezegenine fırlatırdı. Yumurtanın yolculuğu ne kadar uzun sürerse, hem yumurtanın kabuğu o kadar kalınlaşırdı, hem de yumurta içindeki ejder o kadar güçlenirdi. Ki, güçlü bir Güneş Ejderhası, şu an en çok ihtiyaç duydukları şeydi.

Sonunda baktıkları beyaz noktalı siyahlığın derinliğinde, bir ışık dalgası giriş yaptı. Küçük ve oval olması pek bir fark etmiyordu, çünkü yıldızlar ve Yıldız Ejderhaları dışında uzayda pek bir ışık kaynağı yoktu. Tabii Işık Ejderhaları' nı saymazsak.

Yanan ve karanlık çevreye ışık saçan yumurta, onlara ulaştığında hepsi çok heyecanlandı. Ateş Ejderhası değerli yumurtayı tuttu ve pençesini sarımsı turuncu kabuğa koyarak nazikçe sürttü. Yumurtanın kırılacağından korkmuyordu, zira içinin aksine yumurtanın kabuğu sertti, çok sert. O, ejderin ismini arıyordu. Kırmızı Güneş Ejderhası, bir ejderha yarattığında o ejderhaya mutlaka bir isim verir ve kabuğa büyüyle yazardı. O yazıyı okuyabilmek için kabuğu biraz okşamak yeterliydi.

"Hah!" dedi sonunda Thunderjaw ve yazıyı okuyabilmek için başını yaklaştırdı. "Güneş Ejderhası Light Snow (Laygt Snov, Işık Karı). İsmin altında da Element' leri var: Işık ve Ateş.''

"İsmini sevdim." dedi Buz Ejderhası. Elementine rağmen, yumurtanın sıcaklığı onu gram rahatsız etmemişti.

"Niye acaba?" diye alaycı bir şekilde sordu Eagle Blaze.

"Bir yumurta daha geliyor!" diye bağırdı Sun Whisker.

"NE?"

Tüm ejderhalar Sun Whisker' ın baktığı yere baktılar, fakat birşey göremediler, beyaz bir hilal dışında.

Herkes ikinci yumurta kendilerine ulaştığında çok şaşırmışlardı.

"Fakat ben babamdan sadece tek bir yumurta istemiştim."

Bu cümleden, Ateş Ejderhası' nın da ikinci yumurtayı beklemediği belliydi.

"Ay Ejderhası Storm Roar (Storm Ror, Fırtına Kükremesi), Karanlık ve Işık. Gece etrafın zifiri karanlık olmasını engelleme amacıyla, Kırmızı Güneş Ejderhası Nightberry tarafından görevlendirildi. Vaay."

Çaat!

Onlar yumurtalara biraz daha bakamadan, önce Güneş Yumurtası' nda bir çatlak oluştu. Ardından Ay Yumurtası' nın ejderi yumurtayı kırmaya başladı. En sonunda Güneş Yumurtası' ndan kumlardaki altın rengini taşıyan, mavi gözlü somurtan bir kafa çıktı. Thunderjaw bu ufak kafayı sevinçle karşıladı.

"Aha aynı ben! Şu yüze bak!"

Tam bir saniye sonra, Ay Ejderi' ni taşıyan yumurta da kırıldı. Bu siyah ejderha, mavi gözlere, beyaz bir alın ve kanatlara sahipti ve onun da göğsünde beyaz bir vardı. Tıpkı Kırmızı Güneş Ejderhası' yla Güneş Ejderhası gibi. Bu ay, yumurta kabuğundaki hilalin aynısıydı.

Ejderhalar ejderlere yumurta kabuklarını verdiler, yavru ejderhalar da kabukları yemeye başladı. Yumurta kabuklarında, ejderhaların kemiklerini geliştiren ve onlara enerji veren bir madde vardı. Bu maddenin ne olduğu bilinmiyor, fakat yumurtanın içini yumuşaklaştırdığı biliniyor.

Ejderler yumurta kabuklarını bitirdiklerinde, gezegeni yerleştirdiler.

"Yaşayabileceğimiz bir gezegenin olması güzel, fakat bu gezegenin ismi ne olacak?" diye sordu Bright Stripe, sarı gözlerini irice açarak.

"Ne gerek var?"

Buz Ejderhası kaygısızca söylemişti bunu.

Genç kurt kızmıştı.

"Ben Yaratıcı' ya haber verirken ne diyeceğim? 'İstediğiniz gezegen oluştu' mu diyeyim? Bir ismi olmalı ki anlasın."

"Yaratıcı zekidir ve her şeyden haberi vardır."

Bright Stripe nefes verdi.

"Evet ama söylemeliyim. Benden gezegenin son durumunu istedi."

Dusty Nose Bright Stripe' la kavga etmeye istekli gibiydi, fakat Eagle Blaze araya girdi. Herkes Toprak Elementliler' in kavgadan nefret ettiğini bilirdi.

"Adı Dünya olsun. Hem hoş, hem de kısa."

"Hmm, Dünya." diye tekrarladı Doğa Ejderhası. "Evet, gerçekten güzel."

"Tamam, gittim ben o zaman."

"Bir sorun var," Doğa Ejderhası havayı kokladı. "Fark ettiniz mi oksijen azalıyor?"

Toprak Ejderhası ciğerlerine hava doldurmaya çalıştı, fakat olmadı. Hava yetmedi. Nedeni belliydi: Doğanın yarattığı oksijen, uzaya karışıyordu.

"Hava Elementliler için ölüm tuzağı." diyerek titredi siyah-beyaz kurt.

"E ne yapabiliriz ki?"

Endişe, sesine yansırken, Buz Ejderhası arkasından gelen mor ve turuncu renkli yumurtayı görmedi ve yumurta, sırtına çarptı. Dusty Nose dönüp yumurtayı tuttu. "Ozon Ejderhası Flame Lake (Fleym Leyk, Alev Gölü). Gezegenin oksijenin koruma amacıyla, Kırmızı Güneş Ejderhası Nightberry tarafından görevlendirildi..."

Sonra ne mi oldu? Ozon Ejderi yumurtadan çıktı ve uzayla Dünya arasında bir kalkan oluşturarak oksijeni içeride tuttu. Güneş Ejderhası Dünya' ya ışık ve ısı verdi. Ay Ejderhası da soğukluk. Bir ara Dünya' ya bir Meteor Ejderhası çarptı ve muhteşem gezegen dönmeye başladı. Ne yaptılarsa durduramadılar ve en sonunda öyle bırakmak zorunda kaldılar. Diğer Elementler de Dünya' ya taşındı. Hava Elementliler gezegenin oksijen seviyesini arttırdılar. Dünya' nın dönmesiyle Gece ve Gündüz oluştu. Işık ve Karalık Elementliler, birbirleri arasındaki denge ve uyumu buldular. Elektrik, Güç ve Normal Elementli Ejderhalar da Dünya' ya geldiler. En son Demir Ejderhaları Dünya' ya yerleşti. Doğa Ejderhası büyü denerken yanlışlıkla iki canlı yarattı. İki ayakları üstünde durabilen, baş parmağı olan bir canlı. Biri dişi biri erkek. Geriye kalan üç Element' in yardımıyla kendi demirden ormanlarını kurdular. Bu canlılar, birbirlerine "insan" derken hayvanlar ve ejderhalar arasında "beyaz derililer" olarak bilindiler.

Artık sıra, kutsal bir göreve geçti: Geleceğin Element Büyücüleri' ni seçmek.

Geleceğin Element Büyücüleri, 12 ejderha öldükten sonra, onların ruhlarını ve bazı kişilik özelliklerini taşıyacak hayvan türleriydi. Kısacası, leoparlar, kaplanlar, kurtlar, tilkiler, Pegasuslar, Unicornlar ve atlar. Arada sırada beyaz derilileri de seçiyorlardı, fakat öncelik hayvanlardaydı.

#

Aslında her şey çok iyi gidiyordu. Ölen hayvanların hepsi Ruhlar Dünyası' na, yani Bright Stripe ve Yaratıcı' nın yanına gidiyordu. Ta ki, bir kurt bu iyi gidişata isyan edene dek. Siyah boynuzları vardı, gri kanatlı gri bir kurttu. Kahverengi gözlerinin içindeki beyaz yer siyahtı ve çok fazla yarası vardı.

O kurt çevreye dehşet saçtı. Beyaz derililere, av hayvanlarına hatta diğer kurtlara saldırdı. Diğer kurtlar onu öldürdükten sonra Bright Stripe tereddütte kaldı. Bu kadar kötü bir kurt, Ruhlar Dünyası' na gelemezdi. Hayır, başka bir yere gitmeliydi.

Onun ruhu Ruhlar Dünyası' na alınmadı. Bunun öfkesiyle o kurt da başka bir bölge açtı, karanlık ve aklınıza gelebilecek her türlü şekilde kötü olan bir bölge. Onun izinden gidenleri burada topluyordu, yani Karanlık Taraf' ta. Kendisine Tiger Flight (Taygır Flaygt, Kaplan Uçuşu) demeye başladı. Bright Stripe' la ve onun ordusuyla savaşa girdi. O ve onun ordusu "Kötü Ruh", Bright Stripe ve Ruhlar Dünyası' ndaki ruhlar "İyi Ruh" olarak tanımaya başladı. Sonra kurtların kullandığı dil değişti. İyi Ruh "Wraith", Kötü Ruh da "Remmant" olarak bilinmeye başladı.

Aslında uyulması gereken kural basitti: Tiger Flight' ın kötülüklerine uyma. Fakat bazıları bunu yapmadı ve Ruhlar Dünyası' ndan atılarak Karanlık Taraf' a geçtiler. Tiger Flight kendisine uyan kurt ve hayvan sayısı azalınca, kurtlarını Dünya' ya yolladı.

Amaç basitti: Remmant' lar Dünya' dan bir kurban seçiyorlar ve o kurbanı delirterek sürüsüne ihanet etmesi için zorluyorlar. Eğer kurt ihanet etmezse, ya ona saldırıyorlar, ya da intihar etmesi için baskı yapıyorlar.

Karanlık Taraf' a geçen kurt ve hayvan sayısı artınca kurallar konuldu. Bu kurallar, kurtların yoldan çıkmalarını engellemek içindi.
Kurallar:
1. Sürüne ve sana iyi davranan her canlıya nazik ve sadık olacaksın.
2. Sürünü daha iyi yönetmek için lider yardımcısı seçeceksin.
3. Lider olmak için uyuyacaksın. Rüyanda lider olabilmek için senin ihtiyacın olan tüm duyguları acı içinde alacaksın. Eğer acıya dayanamazsan, liderliği de alamazsın.
4. Tüm Tıp kurtları, kendilerine ihtiyaç duyan her canlıya yardım etmek zorundadır.
5. Son söz liderindir.
6. Tüm Tıp kurtları, kendilerine ihtiyaç duyan her canlıya karşı iyi, nazik, kibar ve korumacı olmak zorundadır.
7. Süründe sorun çıkaran kurtları atacaksın.
8. Ev köpekleri ve beyaz derililerin rahat yaşamlarından uzak duracaksın. Onlar kurt ırkına ihanet ettiler.
9. Hiçbir yavruya zarar veremezsin, onlar hala iyi bir ruha sahipler.
10. Yaşlı kurtlara saygı duymalısın. Onlar senden daha çok yaşadı.
11. Yavru bekleyen kurtları ve onların yavrularını her zaman koru.
12. Liderlere, lider yardımcılarına, yaşlılara ve Tıp kurtlarına saygı duy. Onlar senden daha bilgililer.
13. Eğitimdeki kurtları, tüm sürü eğitecek.
14. Eğer sadece zevk için avlanırsan, yakında tüm avları yok edersin. Sadece sürün için avlan.

Wraith' ler, sadece seçilen büyücülere kehanet yollanıyor veya onlarla konuşmuyorlardı. Ayrıca sürü liderlerini, kendilerini ve sürülerini düşmanlarına ve Remmant' lara karşı koduyabilmeleri için onlara rüyalarında yetenek vermeye başladılar. Bir lider yardımcısı Alfa öldükten, gittikten veya istifa ettikten sonra uyursa, rüyasında sürüsünde kaybettiği ve tanıdığı ölmüş kurtların ruhlarını görür. O ruhlar ilk önce lideri onaylayıp onaylamadıklarını söylerler, sonra onaylayan ruhlar ona sürünün lideriyken ihtiyaç duyacağı tüm duyguları verirler. Onaylamayanlar da giderler ve yerlerine yeni Alfa' yı onaylayan başka ruhlar gelir. Her alınan duyguda, kurt acı çeker. Eğer acıya sonuna kadar dayanabilirse resmi olarak Alfa olabilir. Ama dayanamazsa ve bayılırsa, Ruhlar Dünyası ona verdiği tüm duyguları geri alırlar ve o lidere (en azından ölene veya sürüsüyle olan ilişkisini kesene dek) liderliği boyunca uğursuzluk getirirler.

Bu kurallar içinde yaşarken, zaman ilerledikçe iki ruh dünyası Alfası da yaşlanmaya başladı ve yanlarına yardımcı aldılar. Bright Stripe Yellowbriar (Yelobriar, Sarıçalı) adındaki sarı gözlü parlak, beyaz kürklü bir erkek kurdu seçti. Tiger Flight' da kendine bir lider yardımcısı aldı: Tiger Skip' i. Tiger Skip Gümüş gözlü, kalın kuyruklu beyaz bir erkek kurttu. Ama zaman ilerlemeye devam ediyordu ve ikisinin de yaşları artıyordu. Diğer ruhlar şanslılardı. Alfa seçilen kurt dışında, hiçbir ruh yaşlılıktan ölmezdi. Ama Ruh Alfalar, yaşlanıp ölebilir ve tekrar ışığa veya gölgeye dönüşebilirler. Yerlerine yardımcı olarak seçilen ruh geçer.

Bazen iki gezegen birbirini çekiyor ve iki tarafın arasında bir savaş başlıyor. O anda tüm kurtların bir ruh olarak gelip Ruhlar Dünyası' nın veya Karanlık Taraf' ın yanında savaşması mecburi. Yeter ki savaş.

Bu iki farklı kurt ve dünya, işlerini iki ayrı gezegenden yapıyorlar. Ama üçüncü bir gezegen daha var. Bu gezegenin varlığı biliniyor, ama Alfa' sı kim bilinmiyor. Adı Tarafsız Grup. Oraya beyaz derililer, beyaz derililere beraber yaşayan hayvanlar, günahsızlar ve Ruhlar Dünyası' yla Karanlık Taraf' ın ne olduğunu bilmeyen canlılar gidiyor.

Karanlık Taraf kabusları, korkuları, gölgeleri, lanetleri ve öfkeyi, Ruhlar Dünyası da kehanetleri, uyarıları, ışıkları ve huzuru yaratıyorlar.

Ve evet, tüm hikayeyi anladığımıza göre artık hikayeye geçebiliriz.

4260 kelime😁.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro