Demir Yapım
Medya: ONLAP-Everywhere I Go
🇹🇷🍃🍃🍃🍃🍃🍃
"Oynatma patini!" diye azarladı karşısındaki açık gri yavru kurdu. Mavi gözleri yaşlıydı, kanayan patisine öylece bakıyor ve Cherryhawk ne zaman dişleriyle dikeni çekmeye çalışsa patisini hareket ettiriyordu. "Yoksa dikeni hiç çıkaramayız!"
"A-Ama..." Yavru zorlukla yutkundu. "Ama acıyor!"
Leap hayvanın kulağını yaladı, dakikalardır zavallı kurdu durduğu yerde tutmak için uğraşıyordu. "Eğer dikeni çıkarırsak acımaz tatlım. Sadece bize izin ver Ice (Ays, Buz)."
Alfa' nın oğlu burnunu sertçe çekti. "Pe-Pe-Pekala." Sonra gözlerini sıkıca kapadı. Cherryhawk çırağına baktı. "Şimdi onun kolunu sıkıca tut Leap ve hareket ettirmesine izin verme. Sakın!"
Beyaz dişi bir patisini Ice' ın kolunun altına koydu. Sol patisini de yavru kurdun karnına koyarak onu kendine bastırdı. Böylece hareket etmesini biraz daha engelledi. Cherryhawk başını sola eğdi ve çenesini açtı. Tıpçı' nın dişlerini gören Ice' un gözleri büyüdü, kıvranarak kurtulmak istedi fakat diğer ikisi yavrudan daha güçlüydü; kanlı kurt yavrusunun kaçmasına izin vermediler.
Sarı-beyaz erkek dişleriyle son dikeni ısırdı ve çekip yere tükürdü.
"Şuna bak!" diye mırıldandı endişelenmiş dişi. "Bir keçinin boynuzu kadar uzun ve kalın!!" Sonra iç geçirerek zavallı kurt yavrusuna tekrar baktı. "Ice, lütfen dikenli bir böğürtlen çalısının içine atlarken ne düşündüğünü tekrar söyle bana."
Ice' ın kulakları düştü ve yavru kurt yere baktı. "Bir farenin sesini duydum ve onu kovaladım. Fare çalıya girince bende arkasından daldım. Ve birden dikenler bana battı!"
"Ice, tatlım," dedi Leap yavrunun kulaklarını yalarken. "Böğürtlen çalılarının dikenli olduğunu bilmen gerekirdi."
Yaralı kurt başını kaldırıp Ice' a baktı, mavi gözleri yaşla ışıldıyordu. "Ama zaten biliyorum ki!"
Cherryhawk öfke içinde burnundan soludu. "Peki neden içine atladın ki?! Yani, bu hâle gelecebileceğini hiç mi düşünmedin?"
Ice patilerine baktı ve kısık bir sesle "Düşündüm aslında,"dedi. Bu cevapla Cherryhawk' ın kulakları başına düştü.
"O zaman neden atladın?!"
Gümüşi renkte bir postu olan kurt yavrusu başını kaldırıp cevap verdi: "Fare geçebiliyorsa ben de geçerim diye düşündüm. Sonra da atladım."
"Ruhlar Dünyası aşkına Ice! Ev köpeği zihniyetli misin?! O bir fare, sen ise bir kurtsun. Tabiiki de geçebilir! Çünkü o bir fare!!" diye çıkıştı çırağı.
Ice hıçkırdı. "Unuttum."
Cherryhawk iç geçirdi. "Pekala Ice. Bir dahaki sefere bir kurt olduğunu unutma, olur mu?"
"Hı hı."
"Pekala Leap, şimdi Ice' ın yaralarını yala. Sonra da gidip onu Crow Bush' a geri götür."
Leap, Ice' ın yüzünü yalamaya başladığında beyaz kurdun bir kulağı sallandı. Sırtındaki ve göğsündeki kanı da yalayarak temizledikten sonra hayvanı ensesinden tutup annesinin yanına taşımaya başladı. Cherryhawk da iç geçirdi ve ayağa kalktı. Yere oturduğunda kalçasına yapışmış birkaç otu kuyruğuyla sirkeledi ve yan yana sıralanmış çalıları geçti, sürüsünün avlarını tuttuğu yere doğru yürüdü. Kahverengi lekeli, pişmiş, kirli, pembe bir domuz bacağı görünce iç geçirdi. Domuzlar artık bu ormanda yoklardı; yıllar önce, daha Dusty Road' ın babasının babası bir yavruyken, beyaz derililer tarafından ormandan teker teker öldürülmüş, yok edilmişlerdi. Artık yoklardı, en azından bu ormanda. Fakat bir şekilde hâlâ yakınlarda yaşıyorlardı. Belki demir ormanda, ama bunun hakkında Dusty Road' ın pek bir fikri yoktu. Tek bildiği Bee Pelt' in bu bacağı, bir demir kurdun Radyoaktif Orman' ın yakınlarına koyu gri, kirli bir torba bırakması ve Beta' nın çaresizlikten bu bacağı alıp sürüye getirmişti. Belki de zehirliydi, hastalık taşıyordu ve eğer sürüden biri bunu yerse sonuçları çok kötü olabilirdi. Diğer sürü üyelerinin ölmesini ve/veya zehirlenmesini istemiyordu, bu yüzden domuz bacağını aldı ve bir ağacın altında yemeye başladı. Kendisi zehirlenirse pek bir sorun olmazdı, Orman Rüzgarı Sürüsü kendisinden daha önemli kurtlara sahipti. Ice, Leap, Berry Gaze, Shade Bush, Silver Spark, Silver Rain, Black Feather, Crow Bush ve daha fazlası... Hepsi kendinden daha da değerliydi.
Kendini düşüncelerinden kurtaran Tıpçı, domuz bacağını dişlemeye devam etti. Kendini yalnız hissediyordu. Doğru, Leap yanındaydı ama beyaz çırakla arasındaki ilişki arkadaşlıktan çok hoca-çırak ilişkisiydi. Leap kendisine saygı duyuyordu, Cherryhawk da bir hoca olarak genç Tıpçı' ya ne biliyorsa öğretiyor ve Leap' le gurur duyuyordu. Fakat bu "ben iyiysem sende iyisin" ilişkisi, iyi bir arkadaşın yerini tutmaya uzaktı. Koyu kahverengi gözlerini kaldırıp Leap' e baktı. Çırağı tozlu, kirli, kahverengi kürkü olan bir Yer Tavşanı' nı kemiriyordu. İkisinin de kulakları havadaydı, tetikteydiler. Eğer biri yardım isterse hemen ayağa kalkmaları lazımdı. Fakat onlar yemeklerini yerken acele etmelerini gerektiren hiçbir acil olay olmadı. Bu yüzden Cherryhawk ve Leap avlarının kemiklerini gömerken rahattılar.
Yemekten sonra iki Tıpçı çalı duvarın yanından geçti. Leap şifalı ot ve meyveleri saymaya başladı. Sadece kırlangıç otu (calendine/chelidonium) ve bekar düğmeler (feverfew) azalmıştı. Bekar düğmeler ateşi ve ağrıları -özellikle baş ağrılarını- dindirmek için kullanılırdı. Kırlangıç otu ise yaralı gözlerin tedavisinde kullanılırdı. Biraz dinlendikten sonra Leap' i biraz ot araması için yollayabilirdi. Sonuçta Ice' la uğraşmak ikisini de yormuştu. Leap ve Cherryhawk yere yattılar ve çenelerini ön patilerine dayadılar. Gözleri kapalıydı kulakları havada duruyorlardı. İkisini de güçlü bir uyku emri sardı, üzerlerine gecenin karanlığı ve soğuğu gibi çökmüştü. Fakat burnuna gelen o kokuyla önce Cherryhawk, sonra da Leap yerinden sıçradılar ve yanılıp yanılmadıklarından emin olmak için havayı koklamaya başladılar. Yanılmıyorlardı. Bir yerden zayıf, ekşimsi tatlı bir kan kokusu geliyordu. Sıradan bir kan değil ama, bir kurdun kanı. Tıpçılar bölümünün güneybatı tarafından geliyordu. Bir şey yaklaşıyordu, bunu güneybatı tarafındaki kan kokusu güçlenince anladılar. Cherryhawk çırağına döndü, dişinin gözleri büyümüştü.
"Leap! Git ve bir veya iki Omega' yı buraya getir! Crow Bush ve Bee Pelt' e de haber ver! "
Beyaz Tıpçı çırağı gergince koşarken, Cherryhawk' ın kürkü kabardı ve gelenin kendi sürülerinden yaralı bir kurt olmasını diledi. Avlanırken veya çevrede gezerken başka bir hayvanın veya büyücünün saldırısına uğramış bir sürü üyesi... Sarılı-beyazlı kurt, gözlerini kapayıp burnundan derin bir nefes aldı. Gelen şey her neyse -veya gelen büyücü her kimse- onunla uğrasabilecek gücü patilerinden almamaları için ve Fish İn çırağı olmadan önce ögrendiği dövüş taktiklerini unutturmamaları için Ruhlar Dünyası' na dua etti. En son girdiği kavga, beş hafta önce sürülerinden atılmış kurtların sürüye sardırdığı geceydi. Bu sırada anne ve babasının doğum duası kulaklarında bir kez yankılandı. "Onun önekini Cherry koyuyorum. Naziklik ve iyilik ruhuna bir kene gibi yapışsın ve asla bırakmasın." diyordu bir dişi. Sonra bir erkek konuştu: "O zaman soneki de Hawk olsun. Ruhu, Orman Rüzgarı Sürüsü yıkılırken bile yükselen bir şahinin gücünü, cesaretini ve asaletini taşısın."
Gözleri aniden açıldı. Birkaç saniye sonra Leap arkasında Black Feather ve Shade Bush ile ortaya çıktı. Koyu kahverengi erkek, burnunu havaya kaldırdı ve havayı kokladı. Sonra da kanatlı arkadaşına döndü.
"Evet Black Feather, gerçekten de birinin kan kokusu var, yaklaşıyor."
Siyah kurt homurdandı. "Harika. Bende Cherryhawk' ın bir Gölge Tavşanı' ndan bahsettiğini sanmıştım. Daha bunamadığını görmek güzel Cherryhawk."
Kulakları düşerken Cherryhawk kuyruğunun ucunu aşağıya doğru kıvırdı. Kandaki bir engereğin zehri gibi içinde büyüyen öfke ve korkuyu bastırdı. "Sakin ol Cherryhawk, sakin ol. Endişelenmen gereken daha önemli şeyler var." Bu iki cümle onu biraz sakinleştirmişti, fakat kürkü hâlâ kabarıktı. Sonra derin bir nefes aldı.
"Ben o kadar yaşlı değilim. Sen doğmadan önce buradayım diye sürüdeki en yaşlı kurt olmuyorum Black Feather!" diye tersledi siyah kurdu. "Şimdi odaklan!"
Demir büyücüsünün kendisine cevap vermesini beklemeden Black Feather' e sırtını döndü ve gelen kimse beklemeye başladı.
Geçen her saniye o garip kanın kokusu daha da artıyordu ve onunla beraber kirlenmiş, tanıdık bir koku da geliyordu. Sonunda hafızası onu birazcık geçmişe götürdüğünde, önlerinde koyu bir gölge belirdi. Gölgeden iki farklı kan ve kurt kokusu geliyordu. Gölgeler içindeki kurdun ağzında küçük bir beden sallanıyordu. Hangi ev köpeği zihniyetli Kar Mevsimi yaklaşırken bir yavruyla dışarıya çıkardı ki?! Black Feather hırlayarak iki adım öne çıktı. Kanatları açıktı, her an uçarak bir saldırıya kalkışabilirdi. Birkaç dakika önce ortadan kaybolan Shade Bush, bir çalının arkasına geçmişti. büyücüsünün koyu kahverengi kürkü geceye karışıyor, ismini almasının sebebini gösteriyordu -ya da gösteremiyordu-. Acil bir durumda gelen saldırganın üzerine atlamaya hazırdı. Fakat Cherryhawk buna gerek kalmadığını biliyordu.
Tıpçı' nın koyu kahverengi gözleri, gölgelerden çıkan kanlı, gri arkadaşına odaklandı. Dusty Road' ın ağzında, Elektrik büyücüsünden bir kat açık renkli gri, ruh kadar soluk bir yavru sallanıyordu. Yavrunun ön patilerinin yarısı yoktu, pürüzsüz ve sivri bir şeyle kesilmiş gibiydi. Cherryhawk etin kokusundan ve yaranın halinden, yavrunun yarasının daha yeni yapıldığını anlamıştı. Dusty Road' a doğru hızlı ama temkinli adımlarla ilerledi. Eski sürü arkadaşı kulaklarını indirdi ve kendine soğuk soğuk bakan Black Feather' la göz göze geldi, sonra Cherryhawk' a döndü.
"Cherryhawk! Bana son yavru da yaralanırsa onu sana getirmekten çekinme demiştin! Night' ın ön patileri bir kapanla biçildi!!" Ah, beyaz derililer! Tabiiki de, neden Cherryhawk böyle bir yaranın bir beyaz derililer tarafından yapıldığı gerçeğine hiç şaşırmamıştı acaba?! Tıpçılık hayatı boyunca gördüğü derin ve/veya kötü görünen yaraların neredeyse hepsi beyaz derililer veya onların demir kurtları tarafından yapılmıştı. Bir patiyle açılan yaraların sayısı daha azdı. Tabii bu savaşların en az hasarla bittiği anlamına gelmiyordu, alakası yoktu. Büyücüler de birbirlerini yaralıyor, hatta öldürüyorlardı. Fakat bu yine de kurtlara -ve tilkilere- verilen zararların birçoğunu beyaz derililerin -ve demir kurtlarının- verdiği gerçeğini değiştirmiyordu.
"Pekala, buraya gel Dusty Road." Cherryhawk' ın tek kulağını sallamasıyla Shade Bush saklandığı çalının arkasından çıktı ve gecenin karanlığıyla kararan turuncu gözlerini gri kurda dikti. Black Feather ise hâlâ ileriye bakıyordu, sanki ileriden bir grup yalnız büyücünün kendilerine saldırmalarını bekliyordu. Dusty Road ise kulaklarını başına yatırdı ve başka bir şey demeden eski sürüsünün sınırından geçti ve başını öne eğerek yavru kurdu yere bıraktı. Yavruya baktığında ilk fark ettiği şey, onun bir Wraith olmasıydı. Wraithler Ruhlar Dünyası' ndaki savaşçılardı; Eğer Dünya' da iyi bir büyücü olduysan, öldüğünde Ruhlar Dünyası' na gidersin. Ama eğer bir yavru, iki hafta olmadan önce ölürse -ki bu gözleri açılmadan önceki döneme denk geliyor- Ruhlar Dünyası gelen ruhu kabul etmez ve geri yollar. Geri dönen ruhlar bir zombi, iskelet veya hayalet/ruh olarak yaşama hakkına sahip olur. Dusty Road, Bee Pelt' in saldırısında ölen yavrularından birini getirmişti!
Cherryhawk yeniden derin bir nefes alıp düşüncelerini durgunlaştırdı, sonra eski arkadaşına baktı.
"Pekala Dusty Road. Bu nasıl oldu?"
"Bir beyaz derilinin kapanına yakalandı."
"Peki SANA ne oldu?"
Gri kurt bıkkınca nefes verirken başı öne düştü. "Bir Gölge Tavşanı Night' ı yemek istedi. Onunla dövüştüm."
"Arka bacağındaki ısırığı da Gölge Tavşanı mı yaptı?" diye sordu Leap, yavru kurdu incelerken. Dusty Road' ın bir kulağı sallandı.
"Night' ı kurtarmak için onunla dövüştüm."
"Belli oluyor. Peki diğer yavrular iyi mi?" dedi Cherryhawk.
"Biri zombi biri iskelet biri hayatta ve Night da..." Gri kurt bir nefes alıp başını yavrusuna doğru eğdi. "Night da bir ruh. Eğer Steven ölürse onun bedenine geçecek. Fakat şu an hepsi iyi. Yani, diğerleri iyi. Night' ın durumu ise bu." Dusty Road önce Leap' e, sonra da Cherryhawk' a baktı. "Ona ne yapabilirsiniz?"
"Şu an kendinde değil mi?"
"Değil," Cherryhawk' a cevap Leap' den gelmişti. "Ama nefes alış verişi ve nabzı iyi."
"Peki o zaman," Cherryhawk dikkatini yavruya verdi ve ön patilerindeli kesiği yalamaya başladı. "Kanamayı nasıl durdurdun peki?"
Eski sürü arkadaşının bir kulağı aşağı indi. "Yaladım. Başka ne yapabilirdim bilmiyorum çünkü."
Cherryhawk yalamayı bıraktı. "Bu bile yeterli olmuş. Peki Leap, bana bir kadife çiçeği ver lütfen."
Yaşlı kurt, önüne gelen turuncumsu sarı çiçekten birkaç renkli yaprak alıp çiğnedi. Sonra da çiğnediğini patisine alıp yavru kurdun kesik patilerine merhem olarak sürdü. Sonra başını kaldırdı. Pençeleri gitmiş bir kurt nasıl savaşabilir veya avlanabilirdi ki? Yürürken bile zorlanacaktı. Sol tarafında birinin varlığını hissedince sol kulağı o tarafa doğru döndü. Shade Bush' la Black Feather yer değiştirmişti. Kanatlı kara kurt şu an Cherryhawk' ın yanına oturmuş, yavruya bakıyordu. Sol patisini Dusty Road' ın oğluna uzattı.
"Ben bu işlerden anlamıyorum ama bu patilerle hayatta kalması çok zor olacak."
Cherryhawk tek kulağını salladı. "Evet, bende onu düşünüyordum."
"Peki böyle mi bırakacağız?" Beyaz kurt başını Dusty Road' ın yavrusuna doğru uzattı. "Adım atarken bile zorlanacak."
Cherryhawk iç geçirdi ve kaşlarını çattı. Aklına yavrunun kaybını geçirecek hiçbir şey gelmiyordu. Bu sırada Leap ağzına uçlarında sıkı örümcek ağları dolanmış iki ince dal ve birkaç atkuyruğu demeti alıp Dusty Road' a doğru ilerledi.
Black Feather kanatlarını yukarıya doğru kaldırdı. "Eğer izin verirseniz, ben belki ona özel birşeyler yapabilirim."
Cherryhawk' ın gözlerinde şüpheli bir ışık parladı. "Ne gibi özel bir şey?"
Black Feather ona döndü. "Ben Demir Elementli' yim. Bana biraz sarmaşık ve zaman verin, bende ona yeni bir çift pençe yaparım."
Cherryhawk ona döndü. "Nasıl?"
Genç Omega' nın mavi gözlerinde Cherryhawk' ın anlayamadığı bir şey parladı.
"Element' in Demir olunca böyle şeyler yapabiliyorsun." Evet, şimdi o parıltının ne olduğunu anlamıştı: Neşe. Ve bolca da alay.
Leap iç geçirirken kuyruğunu ona doğru salladı. "Black Feather git şimdi ve işini yap! Yani yapman gerekeni."
Siyah kurdun gözündeki ışığın sönmesi, neşesinin de dolduğu anlamına gelmiyordu. Ağzıyla birkaç yeşil sarmaşık kaptı ve biraz uzağa gitti. Leap Night' a zar zor bir küçük çayır düğmesi (burnet) yedirdi. Bu onun gücünü arttıracaktı. Arka planda Black Feather' ın çalışma sesleri geliyordu.
🇹🇷🍃🍃🍃
Gri kürkü bir kirpininki gibi kabarmış olan Dusty Road, yaşlı Tıpçı Cherryhawk ve onun beyaz çırağı Leap, sürüdeki en genç Omega' nın Night' ın ön patilerini onarmasını bekliyordu. Aslında Cherryhawk genç kurdun bu durumda ne yapacağını merak etmişti. Kendisinin bile müdahale edemediği bu durumda Black Feather ne yapabilirdi ki? Black Feather' ın gittiği kuzey tarafından gelen garip sesler bir süre sonra kesildi. Birkaç saniye sonra kara kurdu, ağzına birşeylerle üzerlerine doğru yürürken gördüler. Leap bu sırada yorgunluk ve acıdan uyuyakalmış kurt-köpek melezini okşuyordu. Black Feather önlerine gidip ağzındaki şeyi yere bıraktı: Sarmaşıkları birbirine bağlayan iki tane yuvarlak ve kalın demir halka vardı. Sarmaşıkların ucunda üç tane uzun, kalın ve sivri görünümlü demir çubuk bulunuyordu, düzdüler ama uçları kıvrıktı ve keskin görünüyordu (Freddy Krueger' ın eldiveni gibi. Zaten bu demir pençeleri ondan esinlenerek yaptım).
Dusty Road ve Leap şeyleri koklarken Cherryhawk demirden şeylere garip bir bakış attı. Sonra yaptığı şeylere gururla bakan Black Feather' a baktı. Harbiden, neydi o?
"Black Feather. Ne bunlar?" dedi Night' ın babası şeylerden birini patisiyle hafifçe iteklerken.
"Oğlun için demir pençeler yaptım Dusty Road. Bunu onun kollarına geçirirsek eskisinden daha iyi pençeleri olacak."
Leap kuyruğunu birine sürttü. "İyi gibi görünüyorlar ama ya yavru büyüdüğünde bu pençeler ona küçük gelmeye başlarsa? O zaman ne olacak?"
Black Feather bir süre kendi yapımı pençelere bakarak sessiz kaldı. Buna bir cevap düşündüğü belliydi. Sonra konuştu. "Bir büyü yapabilirim."
Dusty Road ona baktı. "Yap o zaman."
Black Feather derin bir nefes aldı ve sol patisini üst üste yığdığı demir pençelerin üzerine koydu. Sonra konuşmaya başladı.
"Ye rimed nınısharedje uhur! Nines lastuk inirelçüg muroyırığaç! Ub nireleçnep ibihas nalo truk eçküdüyüb alnuno etkilrib inisemüyüb muroyitsi! İdmiş inirelçüg anab rev!"
Yaptığı şey gri renkte birazcık parlayınca Black Feather patisini geri çekti. Gökten minik, koyu gri iki tane yıldız indi ve her iki demir pençenin içine girdi. Sarmaşık ve demirin birleşiminden olma tırnakların parıltısı bitti.
"I ıı," diye boğazını temizledi Black Feather. "Artık ona takabilirim."
Bir tanesini aldı ve ilk demir halkayı hayvanın sol omzuna geçirdi, ikincisini de dirseğine. Sonra ikinciyi aldı ve halkaları aynı yere taktı. Sonra sahte tırnakları hizaladı. Sekiz demir çubuk hayvanın kesiklerinin olduğu yerde başlıyordu. Hayvanın orjinal pençelerinden daha keskin ve uzundular. Leap ve Cherryhawk sarmaşıkların gri yavrunun kollarını sıkıp sıkmadığını kontrol ettikten sonra Dusty Road oğlunu ensesinden tutup kaldırdı ve üçüne de baktı. O bakışlarda ne olduğunu anlayan Leap kuyruğunu ona doğru salladı. "Bu bizim işimiz."
"Her neyse her neyse," dedi Black Feather ve bir kanadını Dusty Road' a doğru salladı. "Sadece artık daha dikkatli ol Dusty Road."
Dusty Road yutkundu. "Olacağım."
Cherryhawk ona bir süre daha baktı. Dışarısı dört yavru kurt için tehlikeliydi. Arkadaşının yavrularının güvenli bir yuvaya ihtiyaçları vardı ve Orman Rüzgarı Sürüsü onlar için uygun bir yuvaydı.
"Hey Dusty Road," dedi. "Neden oğullarını sürüye vermiyorsun? Hem burada yavrular çok daha güvenli olur, tüm sürü onları korur."
Dusty Road' ın gözlerine soğuk bir öfke geçti, kürkünden sarı bir kıvılcım cızırdayarak çıktı ve yere düştü.
"Olmaz!"
"Niye?!" diye sordu Leap tedirgince.
Dusty Road başını öne eğdi. "Oğullarımı onların katilinin olduğu ve yaşadığı yerde büyütürsem patisi hançerli biri olurum."
Bir sessizlik oldu. Bu lafı Black Feather bile tersleyememişti. Sonra soğuk rüzgarlı karanlık gecede, Dusty Road güneybatıya doğru yürümeye başladı. Eski sürü arkadaşlarını kırık bir kalp ve üzüntülü gözlerle arkada bıraktı...
Bir şeyi açıklığa getireyim: Kurtların insanlara beyaz derili demelerinin sebebi ırkçılık değil. Ben ırkçılığa karşı bir insanım. Kurtların insanlara beyaz derili demelerinin sebebi geçmişe dayanıyor. Kurtların ataları, insanların atalarıyla karşılaştıklarında onların açık renkli derileri ilgilerini çekti -renkleri kendi postlarından daha açıktı-. Onlara beyaz derili demeye başladılar ve bunu torunlarına aktardılar. "Peki siyahi bir insanı görürlerse ne olacak?" Yine beyaz derili demeye devam edecekler. Kurtların kitabında beyaz derili demek, insan demek; iki arka ayakları üzerinde yürüyen, üzerlerine garip renkli deriler giyen kuyruksuz yaratıklar demek. O yüzden siyahi bir insan gördüklerinde kelimeyi "siyah derili" diye değiştirmeyecekler Beyaz derili beyaz derilidir. Çünkü beyaz derili insan demektir ve sırt başka birinin ten rengi farklı diye insanlar için yeni bir isim yaratmayacağım.
Bu arada, şifalı otların bilgisini Warrior Cats Wiki' den aldım, haberiniz olsun. Bulmak isteyenler Google' a "Warrior Cats Herbs" yazıp Wiki' sine girebilir. Sadece birkaç tane otu kafamdan atacağım.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro