Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bulundu!

Medya: Naruta Theme-The Raising Fighting Spirit
🇹🇷⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡

"Dusty Road! DUSTY ROAD!"

Dusty Road Sassy' nin çığlığını duyduğunda yorgun argın avdan gönüyordu. Gri hayalet tavşanlar, ağzından kanlar içinde sarkıyordu. Onları yakalamak hiç de kolay olmamıştı. Fakat uzun bir kovalamacadan sonra, kahvaltılarını öldürmeyi başarmıştı.

"Ne?! N-Ne oldu Sassy?!!"

Baba kurt eşinin gözlerinin içine baktı. Gerçi korktuğunu anlamak için bunu yapmasına gerek yoktu. Ses tonu bunu zaten belli ediyordu, kürkünden korku yayılıyordu. Diğer oğulları ise Sassy' nin arkasında duruyorlardı. Onlardan da hafif bir korku yayılıyordu.

"Night yok! Night kayıp!! Oğullarımıza sordum, fakat onlar da nerede olduğunu bilmiyormuş! Ben uyurken gitmiş olmalı!"

Dusty Road' ın postundan korkuyla bir kıvılcım çıktı, fakat tavşanları yere koyarken sakin görünmeyi başardı. Avları koyarken Sassy' nin hıçkırdığını duydu.

"Onun gittiğini fark edemedim, ö-özür dilerim. Çok özür dilerim Dusty Road."

Aklından binlerce korkunç şey geçiyordu. Oğlu şu an her yerde, her durumda olabilirdi. Birden aklına korkunç bir düşünce kondu: Ya uçurumdan aşağıya düştüyse? Bu fikirle ürperen Dusty Road titredi ve uçuruma çömelerek yaklaştı; eğilerek aşağıya baktı, yere olabildiğince sağlam basmaya çalışıyordu.

Eşi arkasından, "Ay dikkat et!" diye ciyakladı. "Düşme sakın oradan!"

Dusty Road kuyruğunu ona doğru savurdu. "Düşmem düşmem. Merak etme Sassy." Sonuçta aylarca Crow Bush' ın eğitimini boşuna almamıştı. Başını iyice aşağıya uzattı, uçurumu iyice görmek istiyordu. Dalgalar uçurumun taşlarına şiddetlice vuruyorlardı, fakat kendisi ve ailesi Su Elementi' nin öfkesinden güvende olacak kadar yukardaydılar. Dalgalar peşlerinde beyaz bir köpük seliyle her geri çekildiğinde, zemindeki sivri, ıslak ince, uzun, koyu kahverengi ve kazık gibi duran taşlar ortaya çıkıyordu. Ama sonra dalgalar yeniden gelip o taşları kapatıyordu. Birinin ölmesi için çok iyi bir yerdi doğrusu. Ufacık bir yanlış bir adım ve kazık-taşlarla öfkeli dalgalara doğru bir yolculuk. Su veya Toprak büyücüsü olsan bile orada hayatta kalamazdın, çünkü orada yanlışlıkla düşmüş hayvanların çürümüş leşleri ve bazı kemik parçaları dışında yenecek şey yoktu.

Dusty Road gözlerini kısabildiği kadar kıstı; odaklanabildiği kadar odaklandı, fakat bırak Night' ın bedenini, ortada gri bir tüy bile yoktu. Onun kokusu burada, daha doğrusu uçurumun yakınlarda değildi. Bu, Night' ın uçurumdan düşmediğine dair bir kanıttı. Ve uçurumdan düşmemiş kayıp bir yavrunun gidebileceği tek bir yer vardı: Diş Ormanı' nın derinlikleri.

Baba kurt kendini geri çekti ve eşine baktı. Dişi köpek aşırı gergindi. Diğer yavrular ise Sassy' nin arkasında duruyorlardı. Dusty Road başını kaldırıp havayı kokladı. Kokusu başka bir yolu izliyordu. Durdu ve Sassy' ye döndü.

"Sassy, ben yokken diğer oğullarımıza dikkat et," Gözleri Steven' a, sonra da Rotten' a odaklandı. "Kimse bir yere gitmesin. Sizler de annenizin etrafından ayrılmıyorsunuz! Anlaşıldı mı?!"

Dört yavrunun da kulakları düştü. "Tamam baba!"

Oğullarına tek tek bakan baba, en sonunda kayıp olan beşinciyi aramak için döndü ve Night' ın kokusunu takip ederek kuzeydoğuya doğru yol aldı. Bu sırada gece yaklaşıyordu; gün batımı, gece karanlığının yaklaşımını simgelerken Güneş Ejderhası' nın yüzü, kan kadar kırmızı bir gözyüzünde alçalıyordu ve onunla eşzamanlı olarak da Ay Ejderhası' nın kafası, binlerce Yıldız Ejderhası' yla beraber kararan gökte yükseliyordu. Yakında Kar Mevsimi gelecekti ve sanki doğa bunu kanıtlamak istercesine daha fazla soğuyordu, Güneş Ejderhası' nın ateşi ve ışığı gittikçe kayboluyor, zayıflıyordu. Sanki Kar Mevsimi' nin zor geçeceğini daha şimdiden kanıtlamak ister gibiydi. Geçen her gece daha da soğuklaşıyor, bir akçaağaç kadar kırmızı olan şafakların sıcak gücü daha da azalıyordu. Soğuk Rüzgar Ejderhaları' nın oralarda olmaması, esen her gece rüzgarının yağan karlar kadar soğuk olmadığı anlamına gelmiyordu ve bu şartlar içinde yavru bir kurdu aramak, çok zor olacaktı. "Ama umrumda değil," diye düşündü Dusty Road. "Kimseyi kaybetmeyeceğim."

Oğlunun kokusunun takibi, bir süre ormanın kuzeydoğu tarafında devam etti. Bir dut çalısının yakınlarda ise koku, aniden sola saptı. Ama sola sapan koku sadece Night' ınki değildi: Bir Gölge Tavşanı da onunla beraber geliyordu. Dusty Road kara poslu avın kokusunu alınca yavrusu için aşırı endişelendi. Gölge Tavşanları, Karanlık Elementli bir hayvan türüydü. Simsiyah tavşanlardı işte. Birçok Karanlık Elementli hayvanda olduğu gibi yarısı çürük, sivri dişleri vardı. Bu tavşanlar, etrafta bulunan bütün gölgeleri içlerine emerek daha da büyük ve vahşi bir canavara dönüşürlerdi, sonra da karşılarında kim varsa yakalar ve öldürüp yerlerdi. Avlarını nadiren canlı yerlerdi. Pençeleri, boynuzları, dişleri, delikli ve iğne kadar keskin uçlu kuyrukları onları zayıf bir avdan, güçlü bir düşmana çeviriyordu. Ve Night, şu an bu canavarla beraberdi. Bir Gölge Tavşanı' nın Night' ı görüp de öylece gitmesine izin verme olasılığı, bir beyaz derilinin doğa için iyi bir şey yapma olasılığıyla aynıydı.

Ve dördüncü oğlu, şu an bu yaratıkla beraberdi. Eğer Dusty Road acele etmezse de onun yemeği olacaktı.

Gri kurt hızlıca yön değiştirdi ve ormanın batıdaki tarafına doğru saptı. İkisinin de kokusunu takip ediyordu. O oğlu için koşarken, gecenin karanlığı ormanı sarmıştı. Kara gökte artık Yıldız Ejderhaları' nın minik ışıkları ve ve Ay Ejderhası Storm Roar' ın gümüşümsü-beyaz yüzü vardı. Ve birkaç tane de uyuyan Bulut Ejderhası.

Burnuna hafif hafif gelen kanın kokusuyla doğru yolda olduğunu anladı, hızını arttırdı ve sonunda oraya ulaştı. Kan kokusunun geldiği yerde hem beklediği, hem de hiç görmek istemediği bir sahneyle karşılaştı: Night ön patileri kanlı, neredeyse kendinden geçmiş bir şekilde canavarın ağzından sarkıyordu. Yakınlarda kanlı, beyaz derililerin avlanmak için kurduğu kapanlardan biri vardı ve gölgeler düşecesi bir Gölge Tavşanı, dişlerini oğlunun sol arka bacağına derince geçirmişti. Dusty Road büyük bir şok, öfke ve üzüntüyle arka bacaklarını büktü. Canavar tavşan, başını çevirip Dusty Road' la göz göze geldi, iki büyülü hayvan birbirlerine vahşice hırladılar. Gölge Tavşanı' yla Elektrik Büyücüsü, bir süre birbirlerinin gözlerinin içine bakarak karşı tarafı geri çekilmeye zorladı. Fakat ne tavşan, ne de gri kurt geri adım atınca Gölge Tavşanı başını hızlıca sağa çevirerek Night' ı kenara savurdu. Eğer onunla dövüşecekse, ağzı dolu olmamalıydı. Kurtun oğlu yerde kanlı bir iz bırakarak yuvarlandı ve ancak sırtını bir taşa serçe vurarak durabildi. Ön patileri hâlâ kanıyordu. Dusty Road ona doğru iki adım atmışken Gölge Tavşanı kanlı ağız ve dişleriyle başını ona doğru tekrar çevirdi. O tanıdık, hırıltılı sesi çıkararak babaya doğru yaklaştı. "
"Hhhhhhhhhhhh!" Amacı onu korkutmaktı, fakat Dusty Road ailesini korumak için her şeyle dövüşürdü. Dusty Road onun çıkarttığı sesten daha yüksek bir hırlamayla siyah av hayvanına yaklaştı. Oğlunu yerde, öylece savunmasız bir halde bırakmaya hiç niyeti yoktu! Hele hele o canavarın akşam yemeği olarak!

İkisi de birbirlerine doğru bir adım attılar ve dişlerini gösterdiler. Birbirlerinin vahşi gözlerine bakıyorlardı. Amaç karşı tarafı korkutup kaçırmaktı, fakat ikisi de kaçmak için bir hamlede bulunmayınca saldırıya geçtiler.

İkisi de birbirlerine doğru koştular. Gölge Tavşanı ağzını açtı ve üzerine atlayarak Dusty Road' ın boynunu hedef aldı, fakat gri kurt hızlıca sola atlayınca amaçladığı yeri ıskalayıp sağ omzunu ısırdı. Dusty Road da bunu fırsat bilip kürkünü elektriğin enerjisiyle doldurdu. Gölge Tavşanı, Dusty Road' ın bedeninden kendi vücuduna geçen elektrik yüzünden kasılmaya ve yanmaya başladı. Baba kurt sol pençesini kaldırıp Karanlık Elementli tavşanın çenesine tüm gücüyle vurdu. Yüksek bir "tok" sesi çıktı. Yaratık, çene kemiğine inen darbe yüzünden hırıltılı bir ses çıkarttı ve birkaç saniye sonra da yorgun argın gri kurdun omzunu bırakıp geri çekildi. Dusty Road bunu fırsat bilip üzerine doğru sıçradı, ama daha onun bedenine ulaşamadan Gölge Tavşanı delik deşik kuyruğuyla onun çenesine güçlüce vurdu. Elektrik büyücüsü, minik bir takla attı ve sırt üstü yere düştü. Daha o patilerinin üzerine kalkamadan, gölgeden canavar hızlı bir hızlamayla Dusty Road' ın üzerine atladı ve dişlerini karnına gömdü. Dusty Road acı içinde havladı. Sesi gökgürültüsü kadar yüksek çıkmıştı. Arka ayaklarıyla onun boğazına sert bir darbe geçirdiğinde Gölge Tavşanı acıyla hırladı. Dusty Road, onun ağzının köpürdüğünü hissedebiliyordu. Tekrar boğazını tekmeledi. Hayvan geri çekilirken, Elektrik Elementli kurt ayağa kalkmakta gecikmedi.

Dusty Road ağzını açıp yaratığın sağ gözünü ısırınca gölgeden tavşan tiz bir çığlık attı. Sonra pençesini onun boynundaki posta geçirdi. Gri baba, geri çekilirken hızlıca oğluna göz attı. Night gözlerini kapatmıştı; sanki ölmek üzere olan bir domuz gibi duruyordu, ön patileri hâlâ kanıyordu ve ve nefes alıp verişleri gittikçe yavaşlamıştı. Böyle bir kan kaybı onu öldürmezdi, fakat bu onun yorgun olmadığı anlamına gelmiyordu. Bir şekilde onu -ve kendisini- bu kara canavardan kurtarması gerekiyordu.

İki düşman yeniden göz göze geldiler. Dusty Road öfkelice burnundan soludu, tüyleri öfkeden dikleşmeye başlamışdı. "Benim kaybetmem demek, oğlumu yeniden kaybetmem demek. Ve Night' ı burada bırakmıyorum!"

O Gölge Tavşanı' na ve Gölge Tavşanı da ona hırlarken çevresi, her geçen saniye biraz daha kararıyordu. Gök de kararıyordu. Yıldız Ejderhaları' nın ışıkları daha da güçleniyordu. Storm Roar' ın yüzü ise Güneş Ejderhası' nın yüzü kadar güçlü olmasa da, etrafı biraz aydınlatacak kadar güçlü bir şekilde kara gökte parlıyordu. Birazcık da olsa çevreyi aydınlatıyordu, fakat yeterli değildi. Etraf karanlık ve gölgeliydi ve ormandaki bu siyahlık, Gölge Tavşanı' nı daha da güçlendiriyordu. Eğer gökyüzünde Fırtına Ejderhaları olsaydı, belki kendisi de birazcık güçlenebilirdi. Ama şu an onlar yoktu. Kim bilir Dünya' nın neresindeydiler? Gökte Fırtına Ejderhaları' nın kuzenleri olan Bulut Ejderhaları duruyordu. Onların Elementi Su ve Ateş' ti, kendisininki ise Elektrik' ti. Bu yüzden bu dövüşteki şartlar eşit değildi. Dusty Road' ın omzundaki ve karnındaki kanama onu daha da zayıflatıyordu. Bu şartlar içinde, Gölge Tavşanı eninde sonunda kazanacaktı. Gecenin karanlığı ona güç veriyordu çünkü. Dusty Road' ın bir şekilde oğlunu da alıp kaçması gerekiyordu.

Sol pençesiyle kürkünü kaşırken tüyleri daha da dikeldi. Sonra postu elektrikle cızırdamaya ve hafif, sarı bir ışıkla parlamaya başladı. Siyah tavşan ağzını açıp kendisine doğru atladı. Dusty Road' ın kasları, avcılarla gövüşürken olduğu gibi ağrımaya başladı. Yaratık ona doğru uçarken kurdun bedeninden bir elektrik çizgisi çıktı ve Gölge Tavşanı' na doğru hızlıca ilerlemeye başladı. Çıkan yüksek bir "çaat" sesiyle, canavar geriye savruldu ve yerde biraz yuvarlandı. Kürkünden duman çıkıyordu. Dusty Road hayvandan gelen kokuyu alınca bir kez öksürdü: Sanki tozlu bir kömür veya yanan, çürümüş bir et gibi kokuyordu. Kurt kafasını kaldırıp düşmanına baktı. Gölge Tavşanı yerdeydi, sol yanının üzerinde yatmış hızlı hızlı soluyordu. Canavar da yorulmuştu, fakat Dusty Road tavşanın kısa sürede gecenin gücüyle kendini toplayıp tekrar saldırıya geçeceğini biliyordu. Bu yüzden gitmeliydi. Hemen!

Sağa doğru hızlıca hamle yaptı ve artık kendinde olmayan oğlunu ağzına aldı ve hızlıca koşmaya başladı, tavşan-canavardan uzağa. "Harika!" diye düşündü. Omzu ve karnı koşarken acıyor, kanıyordu. Oğlu arada sırada zayıfça sızlayordu. "Şimdi ne yapacağım ki? Ben Tıpçı değilim, anlamam bu işlerden." Tıpçı kelimesi aklından geçtiği anda zihninde bir cümle yankılandı: "Eğer son yavru da yaralanırsa, iyileştirmek için onu bana getirmekten çekinme Dusty Road."

Aniden Elektrik Elementli kurdun gözleri ışıldadı. "Cherryhawk!! O bana yardım edebilir!"

Cherryhawk ve Dusty Road sürüde iyi arkadaşlardı. İkisi de çırakken genellikle birlikte takılıp avlanırlardı. Tabii Cherryhawk bir Tıpçıydı; kendisi de bir Omega, yani birbirleriyle konuşmak için çok fazla vakitleri olmazdı. İkisi Orman Rüzgarı Sürüsü' nde bir çırakken, Cherryhawk' ın hocası Fish Leap (Fiş Lep, Balık Atlayışı) adında kahverengi, aksi bir kurttu. Altın sarısı gözleri vardı; hain, kötü ve zehirli planlarını o parlak gözlerin ardına saklardı. Baktığı hastaların bazıları acılı bir yolla ölürdü. Cherryhawk Eski Tıpçı' nın sürüsünden gizli bir zehir stoku olduğunu öğrendiğinde, Fish Leap onu öldürmeye çalıştı fakat başarısız oldu ve pis zehirleriyle beraber bir gece sürüden atıldı. O geceden beri de onu gören olmadı. Bazı kurtlar demir ormana gittiğini ve oralarda yaşamaya başladığını söylerdi, bazıları da öldüğünü. Fakat kahverengi kurda ne olduğunu kimse öğrenemedi. Kötü bir hocaya sahip olması, sürünün Cherryhawk' dan da şüphe etmesine sebep oldu. Neredeyse hiçbir kurt ona güvenemez olmuştu; beyazlı sarılı kurdun bildiği ve tanıdığı tüm yüzler ona sırt çevirdi, yanında sadece Dusty Road kaldı. Zavallının ev köpeği gibi davranıldığı dönemde, ikisi birlikte yemek yerlerdi ve bu sırada sohpet etmek için vakit de bulurlardı. Cherryhawk' ın sürüye olan sadakat ve güvenini yeniden inşa etmesi zor olmuştu. Fakat Dusty Road' ın yardımıyla sürü sonunda ona güvenmeye başladı. Bütün bunlar, ikisinin arasında iyi bir bağ oluşmasına sebep olmuş ve yetişkin olduklarında bile bu bağı koparmamışlardı. Gecenin karanlığına rağmen gri kurdun içi parlak, güçlü bir umutla doldu. Cherryhawk belki Night' ı kurtarabilirdi. Umudun ve yılların arkadaşlığının kendisine verdiği güçle, Dusty Road kuzeydoğuya doğru koşmaya başladı.

Not: Elementi' ni hiçbir problem olmadan kullanabilen hayvanlara -daha çok tilki ve kurtlara- büyücü denir.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro