Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

9.BÖLÜM

Timur'un ikinci operasyonunu başarıyla bitiren ekip öğlene doğru eve gelmişlerdi Rusya'dan. Gelir gelmez hepsi yattı ve o yorgunlukla hepsi derin uykuya daldı. Bunlardan biri olan Kaan'ın uykusu pek de güzel geçmiyordu çünkü kötü bir kabus görüyordu.

Kaan ailesiyle yaşadıkları evdeydi, odaları bir bir geziyordu bir yerlerden babasının ve annesinin çığlıkları geliyordu, Kaan telaşla onları arıyordu hiç bir yerde bulamazken onların yatak odasına girdi ve annesi ile babasını yatakta kanlar içinde gördü.

Annesi ölmüştü babası ölmek üzereydi, babasının ağzından sadece birkaç kelime duydu''Bunların hepsi senin suçun...''. Cümlesini tamamlayamadan gözleri kapandı.

Kaan kan ter içinde bir anda uyandı, derin nefesler alıp veriyordu''Bunlar benim suçum''diye fısıldayarak konuştu, yataktan kalktı ve gidip yüzünü yıkadı. Geceydi, mutfağa baktığında diğerlerinin kalıp bişeyler yediğini sadece kendisinin bu kadar çok uyuduğunu anladı.

Üzerine bişeyler geçirip her zaman şehre baktığı terasa çıktı, şehre baktı bu işi bitirmesi gerekiyordu hem de hemen. Ama çok aceleyle yapamazdı, kafası çok karışıktı düşünemiyordu. Sadece bakıyordu şehre, şehir insanlar gibi değildi geceleri uyumazdı her zaman canlıydı.

Bakıyordu sırtına dokunan birinin olduğunu hissedince dikkati dağıldı ve kafasını çevirince ona şirin gözleriyle bakan Mine'yi gördü, Mine''Selam gecenin bu saatinde noldu da burdasın''diye insanın içini ısıtacak bir tebessümle sordu.

Kaan ona doğru dönerek ''Ya sen nasıl birisin anlayamadım, ne zaman kafam karışık olsa karşıma çıkıyorsun, iyi ki varsın'' dedi, bunu gözlerinin içine bakarak söyledi. Mine aynı şirinlikle''Seninde demekki birine ihtiyacın oluyor, bunu bilerek yanına geliyorum, sıkıntın ne Kaan?'' dedi.

Kaan önce kafasını şehre çevirdi ve bir 'of' çekti, tekrar Mine'ye döndü''Sadece gördüğüm kabusların etkisinden kurtulmak için birine sarılmak ve omzunda ağlamak istiyorum''diye cevapladı Mine'yi.

Mine ise hiç bişey demeden Kaan'a sarıldı, Kaan başta şaşırdı fakat sonra o da kollarını sardı Mine'ye, sarılır sarılmaz içini bir huzur kapladı ve omzuna yaklaşıp onun kokusunu koklayarak içini ferahlattı.

Yaklaşık birkaç dakika boyunca sarıldılar, Mine yavaşça kendini geriye doğru çekti ve" Şimdi nasıl hissediyorsun?"diye sordu. Kaan yüzündeki tebessümü gizleyemedi ve soruyu cevapladı " Çok, çok daha iyi hissediyorum... Herşey için teşekkür ederim Mine sen de olmasan...".

Mine de tebessüm etti "Hadi gel içeri geçelim hava da iyice soğudu zaten"dedi, Kaan başıyla onayladı ve içeri girip uykularına geri döndüler.

Ertesi gün kahvaltıdan sonra tüm ekip bilgisayar odasına toplanmıştı, bilgisayarın başında Ertuğrul yanında Kaan diğerleri de arkalarında oturuyordu. Ekibi genişletmek için özel teşkilatlardan atılan veya eskiden orada çalışan insanlardan arıyorlardı.

Kaç kişi alacakları tam kesin değildi fakat takımı 8 veya 10 kişiye çıkaracaklardı, Ertuğrul dikkatle bazı insanları seçip ayrı bir dosyaya atıyordu. Odada Ertuğrul'un klavye seslerinden başka ses yoktu. Bir anda Kaan ayağa kalktı ve ''Siz devam edin benim dışarıda işim var, siz devam edin'' diyerek odadan daha sonra da kapıdan dışarı çıkarak gitti.

Mine, Ertuğrul'a doğru ''Kaan sürekli işim var diyerek gidiyor, nereye gidiyor biliyor musun?'' diye sordu, Ertuğrul ise kafasını hafifçe Mine'ye çevirerek ''Hayatında açtığı yeni ve beyaz sayfayı yaşıyor fakat hala eski sayfaları yırtıp çöpe atmıyor, hala aklının bi kısmı eski sayfaları yaşıyor''dedi ve tekrar kafasını ekrana çevirdi.

Kaan bir apartman girişindeydi, sokağa doğru bakıyordu sanki birini bekliyor gibiydi. O sırada sokağın köşesinden kuzeni olan Ceren ve Büşra döndü, onlar dönünce Kaan biraz daha içeri sokularak daha gizliden izlemeye başladı. İkisi de bir apartmana girdi, sadece 6 saniye görebilmişti. Ama Kaan buna da razıydı. Onlar apartmana girince Kaan da sokağa çıktı ve yavaşça yola devam etti.

Ardından Kaan babası ve annesinin mezarına gitti, topraklarında çiçek açmıştı. Kaan getirdiği su bidonunu yavaşça toprağa döktü. Duasını etti ve ikisiyle de sanki karşılarında oturuyormuşcasına konuştu, daha sonra gitmeden her zaman olduğu gibi ''Canım pahasına İntikamınızı alıcam, kanınız yerde kalmayacak'' diyerek oradan da ayrıldı.

Daha sonra bir yere gitti ve soğuk birşeyler içerek düşündü saatlarce orada oturdu, kafeden çıktığında dizlerinin oturmaktan ağrıdığını fark etti, yolda yürürken bir dar bir ara sokağın yanından geçiyordu ki kafasını sokağa çevirdiğinde 2 kişinin genç bir kızı sıkıştırdığını gördü, kız ise çaresizce adamlardan kaçmaya çalışıyordu.

Kaan düşünmeden sokağa daldı ve onlara doğru yaklaştı, işaret parmağını kaldırarak''Heyy siz, kızı bırakın hayatınıza tüm vücudunuzla devam edin. He kızı bırakmıyoruz diyorsanız uyarıyorum bu akşamdan sonra hayatınıza sakat devam edersiniz''diye olaya girdi.

İki adam da kafasını çevirerek Kaan'a doğru yürüdüler, Kaan ise kafasını hayır anlamında salladı''Kardeşim bi kerede kabul edin yav niye hep böyle olur bende bilmiyorum''. Kaan iki adamı süzerek onları çözmeye çalıştı. Adamlar sarhoştu birisi solak diğeri sağlaktı, çok aşırı içmemişlerdi fakat düzgün düşünemeyecek kadar çoktu ayrıca solak olanın normalde gözlük taktığı gözlerini kısarak bakmasından anlamıştı. Bunların hepsini sadece 5 saniye düşündü.

Adamlar Kaan'a gittikçe yaklaştı, sağlak olan çakısını açtı ve Kaan'a koştu, Kaan hızla sağa çekildi ve adamın çakıyı tutan bileğini sıktı o sırada diğeri de Kaanın yanına gelmişti fakat Kaan o yaklaşmadan sol bacağıyla boşluğuna tekme attı, adam yere devrildi. Tekrar sağlak olana döndü, bileğini daha çok sıktı, adam çakıyı düşürdü Kaan düşen çakıyı düşmeden yakaladı.

Solak olan adam ayağa kalkmıştı, Kaan ona döndü ve yakaladığı çakıyı hızla ona attı, çakı adamın omzuna saplandı. Tam o sırada arkasındaki adamdan yumruk yiyecekken eğildi ve sol yumruğuyla adamın çenesine vurdu, hızla doğruldu bu sefer sağ yumruğuyla gözüne yumruk attı ve adamı tüm gücüyle duvara yapıştırdı.

Solak olan adama tekrar döndü, ona koşarak çakıyı omzundan çıkarttı ve adamı boğazından sıkarak sabit tuttu''Ben size sakat bırakırım dedim, verdiğim sözleri kesinlikle tutarım''diyerek adamın sol baş parmağını çakıyla kesti ve adamın parmağı yere düştü. Kaan aynısını sağlak olana da yaptı onun da sağ eline aynı şeyi uyguladı.

İki adam da acı içinde orayı koşarak terk etti, Kaan genç kıza yaklaşarak''İyi misin? Umarım bir şeyin yoktur hem buralarda takılmamalısın ve dikkatli olmalısın hadi gel seni evine bırakayım''dedi, genç kız ise Kaan'a bakarak''Ama benim evim yok ki''dedi, Kaan ise''Tamam madem öyle gel seni evime götüreyim arkadaşlarımla tanış''diyerek kızla beraber evin yolunu tuttu.

Akşam olmuştu, Ertuğrul 14 uygun kişi bulmuştu Kaan hala eve gelmemişti. Herkes bahçedeki masada oturmuş neşeli bir muhabbet sürdürüyordu. Ertuğrul konuşuyordu ve anlattığı şeyle masadaki herkesi güldürüyordu''Sonra bir elektrik parıltısı gördüm ve bi baktım adam yok''diye ekledi bunu söyleyince herkes daha da kahkahalara boğuldu.

O sırada kapı çaldı, kapıya en yakın Ertuğrul olduğundan ayağa kalkarak kapıya doğru gitti ve açtı, gelen kişi Kaan ve genç bir kızdı. Ertuğrul Kaan'a doğru''Hoşgeldin kardeşim misafirimiz mi var?''diye lafı hemen yapıştırdı. Kaan ise''Sayılır, ihtiyacı olan bir arkadaşımız bu hadi ona biraz yardımcı olalım diyerek onu eve aldı.

Aslında Kaan ekipte ilerde çok büyük rol oynayacak yeni insanı evine aldığının farkında değildi...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro