Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

|5|»B E Ş

053********:Kutup?

053********:Ağlama artık ne olursun.

Gözlerimi silip sağıma soluma bakmaya çalıştım.Hastanenin bahçesindeki bankta oturuyordum.Her şey o kadar çabuk gelişmişti ki,aklımdaki seslerden kurtulamıyordum.

Bacaklarımı kendime doğru çekip yüzümü gömdüm.

'Ne oldu anne?'

'Abin,sette bir kaza olmuş.Çabuk hastaneye gel.'

Her şey benim suçumdu.Bu kadar gerizekalı olmasaydım o hataları yapmaz,işimi bırakmazdım.O da benim yerime geçmek yerine tatil yapıyor olurdu.Şimdiyse...Öylece yatıyor.Onun yerinde keşke ben olsaydım.Keşke,orada yatan ben olsaydım,acı çeken,o kablolara bağlı olan...

Ben olsaydım.

053********: Otobüsten öylece çıkıp gittin.Senin arkandan bir teyze 'belliydi böyle olacağı,o dini mesajları 10 kişiye göndermedim diye oluyor bunlar,bir de eve yürüyeceğim'dedi kxjszj.Çok komikti.

Beni güldürmeye çalışıyordu.Ama bu başka bir şeyi hatırlamamı sağladı.Benim bir sorumluluğum vardı.O otobüsü öylece bırakıp gitmem yanlıştı.Kim bilir kimler işlerine geç kaldı,kimler benim yüzümden eve vaktinde gidemedi.

053*********:Hayır,abin için gittin,gözün birşey görmüyordu,bu senin suçun değil.

Beni nasıl bu kadar iyi anlıyordu?

Kutup:İç sesimi mi okuyorsun şimdi de?Başka nasıl güçlerin var,görünmez de olabiliyor musun?Denesene.

Bir an önce susmalıydı.Beni avutmamalıydı,acı çekmeme izin vermeliydi.

053********:Hayır ama insanların acılarını hafifletebiliyorum.

Kutup:O zaman,abimin acısını biraz olsun dindirir misin?

053********:Olur.Ama ağlamayacağına söz ver.

Kutup:Söz.

Kafamı kaldırıp derin bir nefes aldım.Bana doğru kırmızı gözlerle gelen Zerda'yı görünce ayağa kalkıp yanına gittim.

"Bir gelişme var mı?"

"Evet,odaya aldılar.Ameliyat iyi geçmiş."

"Şükürler olsun."

Kutup: Teşekkür ederim.Sanırım,benim acımı da hafiflettin.

"Biliyor musun?Onu çok seviyorum.O çok güzel ruhlu bir adam."

Dediğine gülümsedim.Onunla tekrar banka oturduk.

"Küçükken de birilerini kurtarmaya bayılırdı.Bir süper kahraman olmak istiyordu,bu yüzden de sürekli insanların önüne atardı kendini.Her hangi biri için bile kendini hiçe sayabiliyor."

O da hafifçe gülümsedi.

"Kaza tam olarak nasıl oldu Zerda?"

"Şu yabancı kameramanın kız arkadaşı gelmişti yine.Çekim ara sokaklardan birindeydi.Bana vakit ayıramıyorsun falan diye çıkıştı.Seti birbirine kattı aptal."

Derin bir nefes alıp devam etti.Gözündeki yaşlar durmaksızın akıyordu.

"Sonra koşarak çıktı,bizimki de kahve almış geliyordu.Kız yola kendini attığında kocaman bir araba hızla ona doğru geliyordu.Bunu görmeyip ezecekken,hiç düşünmeden kıza doğru eğilip önüne geçti.Araba duramadı ve çarptı Kutay'a."

"Zincirleme kaza oldu yolun ortasında.Tam dört araba arka arkaya birbirine çarptı.Kız sadece yaralanmış."

Öfkeyle yüzümü buruşturdum.O kız hep böyle işler açardı zaten başımıza.Geçen sene de uzun ağır ışıkları devirip başrolün koluna düşürüp adamın kolunu kırmıştı.Onun yüzünden senaryoyu değiştirmek zorunda kaldık.

"Onun yanına gidelim."

Kafamı salladım.Hava soğumuştu.Hızlı adımlarla hastaneye girdik.Herkes sandalyelere dizilmiş,ya ağlıyor,ya teselli veriyordu.Abimin olduğu odada Esin abla vardı.Esin abla,abimin eski çalıştığı yerdeki oyuncu arkadaşlarından biriydi.Sık sık görürdüm onu abimin yanında.

Zerda bir an önce içeri girmek istiyordu,ama Esin'in çıkmasını bekliyordu.Oldukça utangaç biriydi.Fazla konuşkandı,temiz kalpliydi Zerda.Abimle arasındaki bağ çok güçlü değildi belki ama,onu çok sevdiği gözlerinden belliydi.

"Kutup,siz eve gidin isterseniz,abin iki gece burada kalacak.Sonuçları temiz çıktı.Sabahtan beri helak oldunuz,Zerda'yı da al eve bırak.Otobüs mevzusunu da sonra konuşacağız."

Gözlerindeki yaşları sildim.Gitmeyi hiç istemesemde kaldığımda ona bir faydam dokunmuyordu.Ama Zerda hiç gitmek istiyor gibi değildi.Minnet dolu gözlerle anneme baktı.

"Serap teyze,gitmesem?"

"Nasıl istiyorsan öyle olsun."

Çantamı alıp eve doğru yürümeye başladım.Kafam çok bulanıktı.

053********:Hastanenin biraz ilerisindeki parka gelsene.

Kutup:Çok yorgunum ama.

Kutup:Neyse geliyorum.

Her ne kadar bu adama pek güvenmesem de parkta ne olduğunu merak etmiştim.Hızlı adımlarla parka gittim.Neyi görmem gerektiğini bile bilmiyordum ki.

Kutup:Geldim.

053********: Gördüm.

Kutup:Ee?

053********:Pamukşekercinin oraya gel,orada bir kutu var.Senin için Kutup.

Kutup:İyi.

Niye beni bu kadar yoruyordu ki?Pamukşekerci parkın bitiminde!

Ellerimi cebimden çıkartıp şapkamı düzelttim.Kutuyu şimdiden görebiliyordum.Yanına iyice yaklaşana kadar ne olduğunu tahmin etmeye çalıştım.

Tam yanına geldiğimde ise koca kırmızı kutuya hayran hayran baktım.Üzerinde sarı yıldızlar ve o yıldızlara bakan bir adam vardı.Kutu elle çizilmiş olmalıydı.Mükemmel bir ressam mıydı,yoksa mükemmel bir hayalperest mi?

İçini açacakken pamukşekerci güldü ve bir pamukşeker uzattı.

"Al bakalım,Kutup Hanım siz olmalısınız."

Pamuk şekeri alıp kutunun yanına koydum.Kutuyu elime alıp ilerideki boş kamelyaya oturdum.İçini açtığımda​ gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Kutuda,bir lamba vardı.Bu lamba, annemlerden her doğum günümde istediğim, karanlıkta tavana yıldızlar yansıtan,renkli lambaydı.Nerdeyse küçüklükten beri isterdim bunlardan. Olağanüstü bir hediyeyi bu benim için.

Kutup:Galiba sözümü tutamadım.​Hüngür hüngür ağlıyorum.

Kutup:Seni arayabilir miyim?

O an ezberlediğim numarayı telefonumda gördüm.Beni arıyordu.Bir an o kadar heyecanlandım ki,telefonu düşürüyordum.

"Alo?"dedim ağlamaklı sesimle.

"Selam,bir yıldız benimle konuşmak istiyormuş sanırım."

Sesi o kadar güzeldi ki bir an tıkandım,konuşamadım.

"Çok teşekkür ederim sana."

"Önemli değil.Hayallerini gerçekleştirmek benim için bir onurdur."

Gülerek söylediği bu cümle,boğazımdan bir hıçkırık kaçmasını sağladı.

"Ağlama,demedim mi ben sana?"

"Ama durduramıyorum."

"O zaman,seninle bir oyun oynayalım.Bizi bu dünyada şimdiye kadar en mutlu etmiş kişiyi hayal edelim."

Burnumu çektim.

"Seni hayal edemem ki,yüzünü bile görmedim."

O an 'ha'diye bir ses geldi telefonun ucundan.Sonra garip hoşurtular ve su sesi.Ben ne olduğunu anlamadan tekrar konuşmaya başladı.

"Önemli değil,ben ikimizi de hayal ederim."

"Ne oluyor orada?"

"Hiç, yüzüme su çarptım.Bir an hayaldeyim falan zannettim de."

Güldüm.Kutuyu kapatıp durağa doğru yürümeye başladım.

"Keşke biri gelse de,arabayla beni eve bıraksa."dedim sahte bir üzüntüyle.

"Biliyor musun?Geçen sene haftasonu işten eve geliyordun.Galiba sarhoştun.O gün,seni eve ben bırakmıştım."

"Hmm kesin yaşanmıştır bu."

"İnanmıyor musun?Sen uyuyakaldın.Fotoğrafın bile var.Bir ara,gösteririm sana."

"Peki birşey soracağım,ismin ne?"

"İsmimi söylemem."

"Niye ya, nasıl olsa tanımıyorum seni.Hem, artık sesini bile duydum."

"Tamam,söyleyeceğim.İsmim,Efe."

"Hmm."dedim düşünceli bir şekilde.

"Efe."

"Efendim?"

"Öylesine söyledim."

"Seni seviyorum."

Bu konuşma pek iyi bir yere gitmiyor galiba.Acilen konu değiştirmem lazım.

"Sence balıkların tuzlu suda gözleri yanıyor mudur?"

Bir kahkaha attığında kalbimin deli gibi attığını hissettim.Hayır bir haber ver gülmeden.

"Bilmiyorum güzelim,sence yanıyor mudur?"

"Bana bi şarkı söylesene.Bişey denicem."

"Ne alaka şimdi ya?"

"Ya,beni mi kıracaksın?Hadi söyle ya."

"Ohoo,sen beni zaaflarımdan vuruyorsun.Neyse doğru ya seni mi kıracağım.O zaman sen söyle ben devam edeyim."

Aklıma hiç şarkı gelmezken telefonumdan müzik listeme göz gezdirdim.Sonunda bir tanesini söylemeye başladım.

"Hayattan dışarı çıkıp soluklansam diyorsun, bilmediğin onlarca şeyin peşinden koşuyorsun, hatır için yaşamaktan fazlasını yapmalısın yoksa gece yağınca kapkaranlık olacaksın."

Devam etmesini bekledim.Bir nefes aldı ve devam etti.

"Bu yol nereye gider bilmem ama yürüyorum işte.Yüzüme vuruyor arada fırtınası korkuyorum ne var.Düşe kalka büyüyorum işte biraz yaram var ama geçecek bu gidişle."

Sesi oldukça güzeldi.Devam etmesi için birkaç kez mırıldandım.Bir kez daha tekrar edip şarkıyı söylemeye başladı.

"Ne filmler görüp ne şarkılarda kaybolacak aklın,ne yağmurlarla yazılmış kitaplar okuyacaksın,nereye giderse gitsin,yol benimle ya da değil,kafan eserse çantanı bile almadan kaçacaksın."

Birlikte şarkıya devam ettik. Otobüs önümde durduğunda insanlara aldırmadan kartımı basıp en arkaya cam kenarına geçtim.Hala onunla şarkı söylüyordum.

Etraftakiler bana tuhaf tuhaf baksa da onları umursamadan gözlerimi kapatıp söylemeye devam ettim.Eve gidene kadar konuştuk.Sevdiğimiz şeylerden,yemeyi sevdiğimiz yemeklerden bahsettik.Onunla konuşmak iyi geliyordu.Abimin iyi olduğunu haber vermişti annem.

Evin önüne geldiğimde klasik anahtar sorunsalını tekrar yaşadım.

"Anahtarımı bulamıyorum ya."

"Kitabının arasında.Muhtemelen 87.sayfada olması lazım. Bugün okuyamadın çünkü.Zaten hep oraya koyuyorsun ama hep de unutuyorsun.Ayraç kullanmayı bilmiyorsun."

Şaşkınlıkla ağzımı araladım.Kitabımı açıp anahtarı çıkardım.Eve girip kendimi yatağa attım.

"Vay be,baya tanıyorsun sen beni."

"Baya tanıyorum."

"İyi tekrar teşekkür ederim.Lamba için, konuşma için, bugün için."

"Her zaman, Kutup.Moralin bozuk olduğunda,çok sevindiğinde, üzüldüğünde,ara beni.Veya mesaj at.Ben dinlerim."

"Tamam.Neyse ben kapatayım yoksa altıma işeyeceğim."

Tekrar gülüp onayladığını belirten bir mırıltı çıkardı.Ben de gerçekten altıma yapmadan tuvalete girdim.

Çıktığımda ilk işim,onu rehberime kaydetmek olacaktı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro