1-SESSİZ BİR TUHAFLIK
Yirmi iki,
Yirmi üç,
Yirmi dört,
Koşuşturan insanları görmemek için yere bakarken,gereksiz düşüncelerini duymamak için içimden yüze kadar sayıyordum.24 yıllık hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da insanlara kulak asmamam gerektiğiydi.Elimdeki poşeti çöpe fırlatıp minik adımlarla yürümeye devam ettim.
Parktaki renkli kaldırımı da geçtiğimde sürekli altında durduğum fıskiyenin artık akmadığını gördüm.Mevsimin kış olduğundan olsa gerek,koca fıskiyeden su gelmiyordu.Yine de gözlerimi kapatıp ıslandığımı hayal ettim.
O sırada omzuma bir mont konuldu.Bundan rahatsız olmasam da gözlerimi açmadan sessizce konuştum.
"Üşümüyorum."
"Biliyorum."
Bu sefer dayanamayıp benim gibi gözlerini kapatıp kollarını açan adama baktım.Montundaki parfüm kokusu beni ayrı bir değişik ederken,kirpiklerinin uzunluğu da büyülemişti beni.
"Ben Asaf."
Ellerini bana uzattığında ela gözlerini açmış ve bana dönmüştü.
"Biliyorum."dedim uzattığı elini sıkarken.Halbuki buralarda hiç görmemiştim onu.
"Nereden biliyorsun küçük hanım?"
"Bilmiyorum sadece sen söylediğinde havalı olmuştu.Ben de Liya."
Güldü.Gülerken gözlerini yine kapattı.
"Memnun oldum.Şey,çokça."
"Evet ben de.Çokça."
Konuşacak bir konu bulmalıydım.Ama aklıma bir şey gelmiyordu.Miğdem öyle bulanıyordu ki kelimeler ağzımdan benden izinsiz çıkıyor gibiydi.
"Bu arada parfümünü nerden aldın?Gerçekten kokusu güzelmiş."
"Biliyo-"
Ne diyeceğini anladığımda sözünü kestim.
"Ah,sence de bu muhabbet sıkmadı mı?"
Burnumu çektim hava epey soğuktu.
Güldü ve onayladı.
"Haklısın."
"Ben de ıslanıyorum işte.Çokça."
"Olmayan bir suyla ıslanıyorsun.Hem de çokça?"
"Sen de öyle yapıyorsun."
"Doğru.Ama azca.Arada fark var."
Sonra yaklaşık 5 dakika boyunca öylece hayali suyla ıslandık.Kafamı toparlamak için içimden şarkı söylüyordum.Demin yaptığımız saçma konuşma aklıma gelince güldüm.
"Bu da neydi böyle?"
Kahkaha attı.
"Gerçekten bilmiyorum!"
Salakça birbirimize baktık ve sırıttık.
"Dünya'nın en tuhaf konuşmasıydı sanırım."derken,çimenlere oturmuştu.Bende yanına oturdum.
"Takma,benimle konuştuğun sürece böyle tuhaf konuşmaların sıkça olacağına eminim."
"Hmm,bu daha çok görüşeceğimiz anlamına mı geliyor?"
"Bilmem.Belki."
"İyi o zaman belki bir gün tekrar böyle garip konuşmalar yaparız."
Saatine bakıp ayaklandı.
"Şey,montun."
"Kalsın."
"Kalmasın."dedim montunu hızla çıkarıp eline tutuştururken.Gözlerini kafamdaki şapkaya dikti.Gülümsedi.
"Çok tatlı, kafandaki yani."
"Sabahtan beri kendimi klişe ve miğde bulandırıcı bir dizide oynuyormuşum gibi hissediyorum lütfen daha fazla devam etme."
Adını hatırlamadığım adam şoka uğramış olmalı ki,gözleri kocaman açılmıştı.Beni baştan aşağı süzdü.Yüzünde hala samimi bir gülüş vardı. Bunu beklemediği belliydi ama ne yapayım,parka gelmeden önce kaç şişe içtim ben?Kafamı hissetmiyorum.
"Ne bakıyorsun, ne bu hareketler ya, özgüven patlaması yaşayan biri olabilirsin ama ne bu cesaret, nasıl benimle böyle konuşabilirsin!"
Yüzünü buruşturdu.Sarhoş olduğumu anlamış mıydı bilmiyorum ama, içimde hem güzel hem kızgın hisler vardı ona karşı.
"Dediklerini zerre anlamadım ama burnuma hiç hoş kokular gelmiyor."
"Bir bezini kontrol et istersen yakışıklı, bana da koku geldi çünkü, açık alandayız diye işçi makinesi gibi osura osura geziyorsun herhalde?"
Adını hala hatırlamadığım adam, gülmeye başladı.Cebinden bir kart çıkarıp elime tutuşturdu.
"Ne kadar sarhoşsun bilmiyorum ama, komik kızsın ayılınca görüşürüz belki?"
Ona cevap vermedim.Ayağa kalktım ve eve doğru yürümeye başladım. Kafam çok doluydu, yürürken önümü zor görüyordum.Kırmızı binaya geldiğimde, hiç düşünmeden içeri girdim.Anahtarı deliğe sokmak biraz zaman aldı.İçeri girdim.Yatağa kendimi attığım anda uykuya daldım.
Bir sonraki gün bu olanları hatırlarsam utançtan ölen ilk insan olabilirdim belki.
°°_BKT_°°
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro