gaz lambasının içine dolmuş ağustos böceklerinin -son- çırpınması
Bu okuyacağınız bölüm, final. Okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, güzel kızlarım.
*
Işık yok, yolum karanlık. Bir şey göremiyorum. Boşlukta kaybolmuş bir kukla gibiyim, epey cansız. İçimde birikmiş gaz lambasının içine dolmuş ağustos böceklerinin çırpınmalarını hissediyorum sadece, ölmemelerini sağlamaya çalışıyorum.
Bu bilinmezliğin içinde sürüklendiğimi bilerek adım atıyorum. Sadece bir adım. Hadi, yapabilirsin. O gelmedi ama sen ona gideceksin. Hiç gelmemiş olan benliğine gideceksin, veda etmeyen aşkına bir adım atacaksın. Peki, sonra ne olacak? Onu gördüğünde ne olacak?
Ne diyeceksin? Bak, ben geldim. Senin ilk aşkın geldi ya da senin kandırdığın ilk aşkın olmadığını düşündüğün kadının geldi. Ben geldim, ruhun geldi. Umudun geldi, paramparça ettiğin kalbin geldi. Ne için geldi? Yine yıkılmak için mi? Sanırım, öyle.
Sadece bana cevap ver, sevdiğim. En sevdiğim içimdeki şeytan kitabını bana hediye alıp beni mutlu ederken ne düşünüyordun? Ben bu kızın duygularıyla oynarım mı? Ah... Sanırım yine bir kez daha senden nefret ediyorum ama bu seni sevmeme engel değil sanırım. İçimde seni öldürdüğüm gibi aşkını da öldürmek istiyorum.
Aşkını mumlarla eritsem ve o erimiş mumun damlaları kalbime aksa, ısıtsa içimi. Sol yanım acır mıydı, söylesene sevdiğim? En iyi sen bilirsin kalp kırmaları, can yakmaları, ağlatmaları. Ben yapamıyorum işte; çaresizim, damıtılmış bir suyun son tadı gibiyim. Dışı tatlı, içi bayatlaşmış.
Bunları düşündüğüm için kızıyorum kendime sonra. Bunu yaparken gerçekten içimden bir ağustos böceği eksildi mi bilmiyorum. Doğrularım, yanlışlarım, eksilerim, artılarım, her şeyim... Her şeyim sendin ve beni kendi hayallerimle beraber yok ettin. Düşüncelerimde kaldın bir tek, orayı sensizleştiremedim sevgilim, özür dilerim.
Hasretinle yanıyor yüreğim, ışıklarım tamamen kapandı; kapanmak üzere. Dünya karanlığa boyanıyor ve elimden bir şey gelmiyor. Yeteneksiz olduğumu bildiğim için anılarımızı tekrar eski rengine döndürmek için tuvale parmaklarımla basamıyorum, yapamıyorum bunu. Renkler zihnimden tamamen yok oluyor, deliriyorum. Yalvarıyorum Tanrı'ya, yeniden hatırlamak için. Beni görmüyor, beni dinliyor ama umursamıyor.
Neden umursasın ki? O beni gördüğü hâlde görmezden gelmeyi seçiyor; tıpkı sen gibi beni yarı yolda bırakıyor.
Peki, ben bunları hak ettim mi?
Yaşadıklarımı hak edip hak etmemem umrumda değil artık.
Bu hayat benim yüzümü bir kez güldürdüyse, ikinci kez ölümüme şahit olacak; çünkü benim ölümüm her şeyden daha çok gerçek ve bir o kadar da anlamlı kılınacak.
Şu an bu yazdığım düşüncelerimi okuduğunuzda, ben ölmüş olacağım. Adımın onun kalbinde bir anlamı olduğunu düşünürdüm, böyle kandırıldım; bu düşünceyle yıkıldım. Meğer her şey yalanmış, benim sevdiğim adam yaptı bunu; acımadan hem de. Düşünebiliyor musunuz? Kim sevdiği aşkına kıyabilir ki? Ama o kıydı işte.
Eğer çok bilmek istiyorsan, adım İz. Onun kalbinde mühürlü kalamayan İz. Başka kollarda can bulmaya çalışan adamını deli gibi seven İz'im ben. O beni sevmedi, olsun...
Hayatın acımasızlığını insanlar sayesinde öğrendim ben. Lisede dışlandım, üniversiteye gittiğimde sürtük damgası yedim. Hayatıma devam etmeye çalıştım. Arkamdan konuştular, yüzüme baka baka iftira attılar. Ben bu iğrençliğin arasında bir adama tutundum, o adam benim hayatım oldu; ruhumu öldürdü, kalbime karanlığı koydu, bir daha iyileşemeyim diye. Öyle de oldu bir daha iyileşemedim ve geri dönmemek üzere, annemin sevdiği; puantiyeli elbiselerimleyim, bu elbise benim kefenim. Beyaz aydınlıkta benim dünyamı karanlığa boğacak olan bir yol; benim kefenim.
Merhaba, karanlık. Merhaba, tuvaldeki siyah boya.
Bu mektubu yazarken pişman olmadığımı bilmeni isterim, sevgili okuyan insan. Acılarımdan kurtulmak istediğim içinde yapmıyorum bunu, yanlış ama beni lütfen. Kimse beni anlayıp, hissedemediği ve bir sırdaşımın olmadığını bildiğim için yaptım bunu.
Kalp kırmak istemedim, her şeye rağmen; özür dilerim.
Ha... Unutmadan. Birkaç cümle daha söyleyeceğim sana, beni iyi dinle. Bu hayatta insanları çok sev ama onlara fazla güvenme. Bunu yaparsan çok mutlu olacağına eminim ama eğer yapmazsan, gün sonunda dayanamayıp; benim gibi kefenini giymiş olacaksın. O kefen kırmızı rengine bürünecek ve iş işten geçmiş olacak. Gökyüzü kana bulandığında sonsuza kadar mutsuz sonsuz olmaya mahkum bırakılacaksın.
Son olarak, senden nefret ediyorum ama seni seviyorum L. Bunu bilerek başka bir kadının gözlerinde yaşamını sürdür, lütfen.
*
Senden nefret ediyorum ama seni seviyorum A.
Bölümü yazmamda ilham kaynağı olan arkadaşım nehirdipity 'e ve destek veren herkese teşekkür ederim.
Kalbinde mühürlü kalamayan izlere ithafen.
Bitiş tarihi?
-merve
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro