7
NOT: OY VERİP YORUM YAPMAYI UNUTMAYINNN YILDIZ ÇİÇEKLERİM 💗
Korel Karahanlı'dan
" Korel? "
Sarılan ikiliye baktım.
İkili ne amına koyayım, kim bu herif?
Elimdeki çiçekleri sıkarken parmak boğumlarım beyazlamıştı.
Sidel sarılmayı bırakınca yanındaki herifte bana döndü.
" Ne işin var senin burada? "
Bende bilmiyordum.
Zaten yaptığım çoğu şey plansız olurdu.
Şimdi de ne olacağını düşünmeden ona gelmek istemiştim ve gelmiştim işte.
Yanlış olduğunu pek tabii biliyordum ama sonuç olarak burada, evinin önündeydim.
Hem sabah kendisi sarılmıştı bana.
Bundan cesaret almıştım sanırım.
Şimdi ise bir gerçekle yüzleşmiştim.
O başka biriyle olabilirdi. Benden başka biriyle.
Kötü bir fikirdi.
Bunu istemiyordum.
Bunu düşünmek bile istemiyordum.
Benimle olsun istiyordum. Hep...
Hiçbir engel olmadan, yormadan, yorulmadan...
Ama araya en büyük engeli ben koymuştum.
İsteyerek yaptığım bir şey değildi.
İstediğim bir şey olsaydı kapısında çiçekle bekler miydim?
Hastane odalarının önünde bekler miydim onu saatlerce endişeyle?
Kimse yapmazdı. Ben yapıyordum.
Bu benim ona borcumdu
Ama sana bakışımdan bile mi anlamıyorsun Yıldız Çiçeği? Gözlerimde kendini görmüyor musun?
Bu yüzden mi bakıyorsun öyle nefretle?
Öylece birbirimize bakıyorduk.
Ne ben gidiyordum, ne o geliyordu. Ne bu herif gidiyordu!
" Sonra konuşuruz Sidel. "
Birde Sidel diyordu... Delirecektim!
Yanımdan öylece giderken onu süzüyordum.
Bir yerden tanıdıktı ama...
Sidel kapıyı kapatmaya yeltenince seslendim.
" Bekle! "
Ayakkabılarımı dahi çıkartmadan içeri girdim.
Konuşmasına izin vermeden ben konuşmaya başladım.
" Kimdi o herif? "
Gözünü bir bende bir elimdeki çiçeklerde gezdirdi.
" Hangi sıfatla soruyorsun bunu? "
Sakinleşmek için derin bir nefes aldım.
" Fark etmez! Kimdi? "
Gözlerini yüzüme çıkarttı.
" Kimden neyin hesabını soruyorsun? Sen kimsin ki? Benim hayatımla alakalı ne gibi bir soru hakkın olabiliyor senin? "
Kalbimdeki ağırlığı azaltmak için düşündüm, kendi yaptıklarımı.
Haklı dedim kendi kendime. O sana ne yapsa, ne dese haklı Korel.
" Hangi sıfatla sorduğumu biliyorsun Sidel. "
" Sidelya! Benim adım Sidelya, Sidel değil! Anla şunu artık. "
Bir adım daha yaklaştım.
" O da Sidel diyor, onu neden uyarmıyorsun? "
Sinirleniyordu.
" Sanane. Sanane ya! İsteyen bana istediğini der seni ilgilendirmez! Sen söyleyemezsin! Git şimdi evimden. Çok bile durdun. "
" Gitmeyeceğim. "
Sinirle soludu.
" Ya sen şaka mısın be adam? Seni evimde istemiyorum! Seni benim etrafımdaki hiçbir yerde görmek istemiyorum. Farkına var bir şeylerin artık, biz boşandık. Hatta bu kararı sen verdin! Kaç kere daha söyleyeceğim Beni bırak artık, lütfen... "
Sonlara doğru sesinin kısılmasıyla yutkunmuştum.
" Anlatmama izin ver. Sadece konuşalım. İstemezsen gideri- "
" Ben gideceğim zaten! Sen beni bu şehirden yeterince soğuttun. Herhangi bir şey dinlemek de istemiyorum. Sadece gitmeni istiyorum, şimdilik. Sonrasında dediğim gibi, ben gideceğim. "
" Gidip ne yapacaksın? "
" Gideceğim, senin yüzünden biten iş hayatımı orada düzene sokacağım. "
Ona doğru yaklaştım.
" Benim yüzümden değil! Her şeyi söyleyebilirsin ama bana bunu söyleyemezsin Sidelya, bir bok bilmiyorsun. Seni korumak için nelerden vazgeçtiğimi bilmiyorsun!
O yüzden beni bununla vuramazsın. Her şeyle vur ama sakın senin işini kısıtladığımı söyleyerek yapma
bunu! "
Bağırmamla gözleri dolmuştu.
" Bağırma bana! Bilmeme izin verdin mi sanki? Sen beni her şeyden uzak tutmaya çalışırken daha da içine soktun! Hayatımı mahvettin benim. " göğüsüme vurdu.
Hem ağlıyor, hem anlatıyordu.
" Sonra düzelttin... "
Alayla güldü.
" Pardon, ben öyle zannettim. Bir kaç ay sonra da bizi mahvettin. Ama anladım, sen benim bu dünyada güvenebileceğim son insansın artık. Şimdi çık evimden! Çık! "
Bir eliyle kolumdan tutup kapıya sürükledi.
" Git hadi. Alışıksın zaten sen gitmelere! Bir kez daha git. "
Titreyen elleriyle kapıyı açtı.
" Çık! "
Derin bir nefes alıp onu daha fazla zora sokmamaya karar verdim.
" Haklısın. Her şeyde haklısın ama dinle! "
Kolumu tutan elini çekip gözlerini sildi.
Eliyle açık olan kapıyı gösterdi.
" Hiçbir şey dinlemek istemiyorum! Çık hadi Korel! "
Çiçeği ona uzattım.
" Bunları al bari. Bir hiç uğruna solmayı hak etmiyorlar. "
Çiçekleri gördükten sonra yüzüme ciddi olup olmadığımı anlamak için baktı.
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Şaka mı yapıyorsun yani? "
Histerik bir şekilde güldü.
" Ne? "
Yaklaşıp elimdeki çiçekleri aldı.
" Ne bu? "
Anlamsızca ona bakıyordum.
" Ne çiçeği bu Korel? "
" Gül? " anlamasam da cevaplamıştım.
Çiçekleri göğsüme bastırdı.
" Ben bunlardan nefret ederim! Ben gülden nefret ederim, Korel. Ve sen bunu biliyorsun. Nedenini de biliyorsun. En iyi sen biliyorsun ya! "
Sikeyim... Unutmuştum. Nasıl unutmuştum?
" Bir de yüzsüzce geçmiş karşıma çiçek getiriyorsun. Neden geldiğimi bilmiyorum diyorsun falan... " histerik bir kahkaha attı.
" Dengesiz herifin tekisin sen. Korkaksın da! Zamanında anlatmadığın şeyleri şimdi de ben dinlemek istemiyorum.
Rahat bırak beni. Adamlarını da çek! Git! "
Göğsüme bastırdığı çiçekleri alıp yandaki masaya koydum.
" Bilerek getirmedim, gerçekten. O an,
düşünemedim bilmiyorum. O an gülleri gördüm ve onu aldım. Bilerek yapmadım... "
" Tamam, kendini de açıkladın. Git artık. "
Derin bir nefes alıp daha fazla zorlamadım.
" Konuşacağız. Bana şimdi inanmasan, sonra inanacaksın Sidelya. "
Kapıyı yüzüme kapattı.
Bir gün her şeyi bende dinleyecekti, geç olmadan...
***
Sidelya Özkan'dan
Elimdeki çekirdeği ağzıma götürürken söyleniyordum.
" Bir de karşıma geçmiş diyor ki ' Bir hiç uğruna solmayı hak etmiyorlar ' delireceğim ya! Unuttum diyor bir de sonra. " çekirdeğin kabuğunu çöpe atıp iki elimle yüzümü yelledim.
Lavin aynı şeyleri tekrar tekrar duyduktan sonra takmamaya karar vermiş, Havin'i kucaklamıştı.
Kış bahçesinde oturuyor, sohbet ediyorduk.
Kapının çalmasıyla ikimiz de ayaklandık.
" Abin gelmiştir. Ben bakarım."
Lavin kucağındaki Havin'i bana bırakıp mutfağa geçti.
Bir süre onun güzel yüzünü izledim.
Bana benziyordu.
Korel başlarda bununla çok övünürdü. " Sana çok benziyor Sidel.
Güzelliği sana çekmiş." derdi.
Derin bir nefes alıp Havin'e içimi dökmeye başladım.
" Havin'im... Ben gideceğim halacım. Belki ben döndüğümde sen büyümüş olacaksın, beni hatırlamayacaksın. Ama dayınla büyü, onunla büyü tamam mı? Belki o anlatır sana beni " anlıyor gibi bakıyordu.
" O belki benim çocuğuma baba olamayacak ama sana olabilsin. O duyguyu seninle öğrensin. Ben bir bencillik yapıp onun bu şansını elinden alıyorum ama sen ona hak ettiğini yaşat. Lütfen... " burnumu çektim.
Alnına bir öpücük kondurup daha da göğsüme sokulmasını sağladım.
Bir süre sonra Lavin ve abimin tartışma seslerini duyunca Havin'i kucaklayıp beşiğe bıraktım, ardından koridora çıktım.
Duvarın arkasından onları dinliyordum.
" Yiğit, Havin uyuyordur.
Bağırma! "
Bir süre sessizlik oldu.
" Sidelya mı içeride? "
Lavin'den ses çıkmayınca onayladığını anlamıştım.
" Gelecek olan o herif, benim kardeşim buradayken bu eve giremez! "
" Yiğit, biliyorum. Söyledim zaten. İçmiş biraz, anlamıyor. Gelsin yatsın sadece. Bu halde eve gidemez. "
" Tamam. Konuşmamız gereken şeyler var ama sonra. Ben gideyim Sidel ile ilgileneyim sende
konuş onunla. "
Onlar gelmeden yeniden kış bahçesine gidip beşiğe yatırdığım Havin'i aldım.
Huysuzlanmaya başlamıştı.
Sırtına hafifçe vurarak rahatlatmaya çalıştım.
Biraz sonra üzerinde eşofmanlarıyla abim girmişti içeriye.
" Güzelim, naber? "
Koltuğun diğer tarafına oturup kolunu omzuma attı.
Havin'i babasına doğru omzuma yatırırken abime cevap veriyordum.
" İyiyim abi. Sen? "
" Bende iyiyim abicim. Ama ben seninle bir şey konuşmak istiyorum,
izinin varsa tabii? "
Başımı salladım.
" Ama dürüst ol, lütfen. "
" Tamam, abi. Yalan mı söyleyeceğim sana? "
Seslice nefes verdi.
" Korel yüzünden mi gidiyorsun? "
Havin'i pış pışlayan elim durdu.
" Nereden çıktı şimdi bu? "
Omzumdaki kolunu çekip öne eğildi.
" Eğer onun yüzünden ise gitmene izin veremem Sidelya. Ben senin herhangi biri yüzünden hayatını değiştirmene, mahvetmene göz yumamam, özür dilerim. Anneme sana sahip çıkacağıma karşı söz verdim ben. "
Havin'i yandaki beşiğe bıraktım.
" Annemi aradım. Senden de izin almıyorum. Nasıl istiyorsan dedi ve ben de böyle istiyorum! Sana söz düşmüyor Yiğit! "
" O sesini bir kıs önce! İyiliğin için söylüyorum, kızım. Abinim ben senin.
Bir herif yüzünden değecek mi gitmene? "
" Değecek! Anlamıyorsun Yiğit ben onu sevdim, çok sevdim. Ama boşandığımızda yıkıldım anlıyor musun? Yıkıldım! Onu gördükçe aklıma yaşadıklarımız geliyor, sarılışı, öpüşü geliyor... Yapamıyorum bunlarla. O da yapamıyor ama anlatmıyor da. Yeni bir hayat kurmak istiyorum. Başka birini sevmek istiyorum. İzin ver, lütfen... "
Yüzünü sıvazladı.
" Ne yapacaksın peki? "
" Bilmiyorum. İşime devam edeceğim
muhtemelen. "
" Sidel, başka bilmem gereken bir şey var mı? Başka herhangi bir sebep? "
Tırnağımın etrafındaki derileri ittiriyordum.
Söylemem gerekiyordu, ama korkuyordum
" Hayır, hayır yok. Sadece biriyle görüşüyorum bir iki haftadır. O ayarlıyor zaten. Ama iyi birisi.
Merak etme. "
Çağlar'ı abimlere kabul ettirmemin tek yolu bu şekilde yavaş yavaş ilerlemekti.
Yiğit biriyle görüşmeme şaşırdı.
" Öyle mi? "
Başımı salladım.
" Tamam o zaman. Yeter ki sen mutlu ol. Madem bunu uzaktayken yapabileceksin. Bana bir şey
düşmez. "
Sözleriyle kollarımı boynuna doladım.
" Teşekkür ederim. " ayrılırken eliyle saçlarımı karıştırdı.
" Ya! " bende ellerimi onunkilere daldırıp karıştırdım.
Kapıdan giren Lavin ile ikimiz de ona döndük.
Telaşlı gözüküyordu.
" Abim, abim kaza yapmış. "
Karnıma giren kramp ile ayaklandım.
" Ne? "
" Nasıl? "
Yiğit de benimle ayaklanıp Lavin'in yanına gitmişti.
" Sakin ol Lavin. Neredeymiş? "
Elindeki telefonu Yiğit'e uzattı.
" Bil- Bilmiyorum, Sarper'e sor. "
Havin'de hissetmişcesine ağlamaya başlamıştı.
Bir elimi çaktırmadan karnıma bastırarak krampın geçmesini bekliyordum.
Aksine daha da çoğalıyordu.
Yiğit, Sarper'den nerede olduklarını öğrenip kendi telefonunu ve araba anahtarını almıştı.
" Havin'i kime bırakabiliriz? "
Bir elim karnımda zorlukla ayakta duruyordum.
" Çağlar, Çağlar bakabilir. " mesaisi bitmiş olmalıydı.
" Kızımı öyle kimseye emanet edemem. Annemlere bırakalım
Lavin. "
Annemler dediği Neslişah Hanımlar'dı.
" Onlara söylememiz gerekmiyor mu Yiğit? " burnunu çekerek konuştu Lavin.
" Zaten rahatsızlıkları var güzelim. Sarper önemli bir şeyi yok dedi zaten.
Sonra söyleriz olmazsa. "
Lavin kafasını sallayıp muhtemelen Havin'in çantasını hazırlamaya gitti.
Abim de yanıma gelip yanaklarımdan kavradı.
" Sakin ol. Biliyorum korkuyorsun, ama sakin kal. "
Kramplar gittikçe artıyordu. Buna rağmen karnımdaki elimi çekip abime sarıldım.
" Benim yüzümden oldu. Benim yüzümden, benim... " dakikalarca sadece bunları tekrarlayıp durdum.
Yiğit ise saçlarımı okşayıp sakinleşmemi bekledi.
" Hiçbir şey senin yüzünden olmadı Sidel. İçtiği için yapmamış kazayı... "
Anlamsızca ona baktım.
" Ne- Neden yapmış? "
Gözlerini kapattı.
" Kasıtlı olabilirmiş, birileri ona bilerek çarpmış olabilir.
Bilmiyorlar. "
Duyduğum şeyle olduğum yerde kaldım.
Geri gelmişlerdi.
Bitiremedikleri işlerini tamamlamaya gelmişlerdi.
Buna izin vermeden gitmem gerekiyordu.
Herkesin güvencesini almam gerekiyordu.
Özellikle de onun...
Selammmmm
Öncelikle bölüm gecikmesinden dolayı özür diliyorum...
Bazı nedenlerden dolayı dün gelecek olan bölümü ancak bugüne yayınlamaya vakit bulabildim.
Bölüme gelirsek, ufak ufak bir şeyleri çözüyoruz diye düşünüyorum.
Siz Korel ile Çağlar'ın karşılaşması hakkında ne düşünüyorsunuz??
Sizce neler olacak?
Bölüm sonu hakkındaki düşünceleriniz??
Çiçek olayı ile ilgili düşünceleriniz😶??
O zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzeree
💌
1535 kelime
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro