Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

3

Sidelya Özkan'dan

Kapıyı çalmış, açılmasını bekliyordum.

Bir süre sonra muhtemelen yeni gelmiş olduğunu düşündüğüm çalışan kapıyı açınca güler yüzlü bir şekilde selam verdim.

" Korel Bey'e bakmıştım ben? "

" Neyi oluyorsunuz? " soğuk bir şekilde konuşmasına göz devirmek istesem de yapmadım.

" Eşiyim. " dilimi ısırdım.

" Eski eşiyim yani. Siz Sidelya Hanım geldi derseniz o anlar zaten. "

Şaşırsa da kapıyı açık bırakıp yukarıdaki çalışma odasına çıktı.

Bir kaç dakika sonra geldi.

" Korel Bey'in bir misafiri var. Dilerseniz içeride bekleyebilirsiniz. "

Kadını onaylayıp üç hafta öncesine kadar yaşadığım eve girdim.

Salondaki büyük L koltuğa oturup çantamı kenara koydum.

Bir an bu evde koşturan bir çocuk düşündüm.

Bir erkek çocuğu...

Her şeyiyle ona benzeyen bir erkek çocuğu...

Bir süre sonra oturmaktan sıkılıp yukarıya çıktım.

Toplantı odasına girip hemen haberi vermek istesemde kendimi dizginleyip odamıza ilerledim.

Kapı kolunu sıkıca tutup aşağı indirdim fakat kapı açılmadı.

Tam o sırada arkamda duyduğum sesle oraya döndüm.

" Sidelya Hanım."

" Azra, nasılsın? "

Azra burada olduğum süre boyunca beraber vakit geçirdiğim bir çalışandı.

Benden bir kaç yaş küçük olmasına rağmen çok iyi anlaşıyorduk.

" İyiyim. İyiyim de sizin burada ne işiniz var? "

Bir an bunu neden sorduğunu düşünsemde sonradan eski kocamın evine gelip, beraber kaldığımız odanın kapısını zorlamanın ne kadar garip bir durum olduğunu fark ettim.

" Ben bir kaç eşyamı unutmuşum da rica etsem kapıyı açabilir misin? "

Azra'nın yüzü düştü.

" Kusura bakmayın Sidelya Hanım ama Korel Bey'in kesin emri var. Odaya kimseyi almıyor. Biz bile giremiyoruz. "

Şaşırmıştım.

" Anladım. Teşekkür ederim."

Bende toplantı odasına gitmeye karar verdim.

Bir kaç koridor ileride olan odanın kapısını tıklatmadan açmamla karşılaştığım manzara şok ediciydi.

Masadaki ikilinin bakışları bana dönerken ben hala tuttuğum kapı kolunu sıkıyordum.

Korel'in gömleği esmer bir kızın elindeydi ve Korel'in üstü yoktu.

Misafir dedikleri kişi buydu herhalde.

Pekte misafir gibi görünmüyordu çünkü odanın her yerinde eşyaları vardı.

Bir yerde hırkası bir yerde çantası...

Karnıma giren krampla kapıyı kapattım.

Korel'in ayaklanıp gömleği aldığını görmüştüm.

Hızlıca merdivenlere ilerlerken aynı zamanda karnımdaki kramp için endişeleniyordum.

Umarım bir şey olmaz...

Endişelendiğim için yavaşlamamla Korel bana yetişmişti.

" Sidelya, çok yanlış anladın dur bir dakika. "

Bir yandan düğmelerini iliklemeye çalışıyordu.

Merdivenlerden inip koltuğa bıraktığım eşyaları alacakken kolumdan tutup kendine çekti.

Bir elini gitmemem için belime koyarken diğeri hala kolumdaydı.

Kendimi dokunuşundan kurtarıp bir kaç adım geri geldim.

" Bak, cidden yanlış anladın Sidel, "

Derin bir nefes aldı.

" Sidelya, gerçekten göründüğü gibi değildi üstüme kahve dökülmüştü ve o da gömlek getiriyord- "

Gülümsedim.

" Bana açıklama yapmana gerek yok. Bir kaç eşyamı almaya gelmiştim ama odaları karıştırmışım. Size iyi çalışmalar. "

Oda diye bahsettiğim yerin odamız olduğunu anladı.

Kaşlarını kaldırdı.

" Odamızın yerini mi unuttun üç haftada? "

Cevap vermeden çantamı alıp kapıya yürüdüm.

" Sidelya dur bir daki- "

Kapıdan çıkacakken dönen başımla kapıya tutundum.

Gözlerim karardı, ardından kendimi yerde bulmayı beklerken sıcak kollarda buldum.

Ardından ise kendimi karanlığa bıraktım.

Korel Karahanlı'dan

Kollarımda baygın yatan Sidel'e endişeli gözlerle bakıyordum.

Sahilde olduğumuz gün de hastaneden çıkıp ağlaması, kusması bugün ise bayılması bir sağlık problemi olduğunu gösteriyordu.

Fazlasıyla korkmuştum.

Şimdi ise hastaneye gidiyorduk.

Neyi olduğunu öğrenecektim.

" Abi geldik. "

Sarper'in seslenmesiyle Sidel'in kafasına dikkat ederek kapıyı açtım.

Önce kendim inip ardından Sidel'i yeniden kucağıma alıp acil kapısından geçirdim.

Hemşireler Sidel'i sedyeye yatırıp neler olduğunu sorarlarken kısa ve net cevaplar veriyordum.

Onlar damar yolu açarken Sarper'e dikkat etmesi gerektiğini söyleyip aile doktorumuz olan Zehra Hanım'ın muayene odasına ilerledim.

Kapıyı tıklatıp içeri girdim.

" Ah, Korel Bey nasılsınız? "

" Zehra Hanım, Sidelya bayıldı. Az önce acile getirdik. Şuan damar yolu açıyorlar. Bir kontrol edebilir misiniz? "

Doktor önlüğünü giyip az önce girdiğim kapıdan çıktı. Bende peşinden ilerliyordum.

Acile geldiğimizde Zehra Hanım önce temel tetkikleri yapıp ardından Sidel ayılınca kendi muayene odasına almak istedi.

Sidel'in kalkmasına destek olup muayene odasına götürdüm.

Kapıdan gireceğimiz esnada Sidel tırnaklarını koluma batırdı.

" Dışarıda kalsan olur mu? "

" Hayır Sidelya, yanında olacağım. "

" İstemiyorum diyorum ya Korel! "

Konuşmamızı bölen Zehra Hanım'dı.

" Buyurun, geçin."

İçeri geçtik.

Zehra Hanım, Sidel'i muayene etmek için sedyeye geçmesini istedi.

Bende Sidel'in yanına gidip yanında durdum.

Sidel oturduğu yerden bana doğru bakmaya başladı.

" Çık diyorum."

Yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

" Çıkmıyorum."

Başını aşağı eğdi.

" Üstünüzü sıyırın Sidelya Hanım."

Sidel'in önüne geçip elimi tişörtünüm eteklerine koydum.

Gözlerini fal taşı gibi açışına güldüm.

" Sanki görmediğim şey." keyifli fısıldayışıma karşılık omzuma vurdu.

" Korel. Çık şuradan. Git hatta. Zaman kaybı olur ya senin için. "

Omuzlarından hafifçe ittirip sedyeye yatırdım.

Tişörtünü göbeğinin üstüne kadar katlayıp bıraktım.

" Çok çabuk alınıyorsun. "

Arkadan gelen ses ile oraya döndüm.

" Korel Bey sizi dışarı alabilir
miyim? Ben Sidelya Hanım'dan genel bir rapor alayım "

Sidel gıcık bir şekilde gülümsedi.

" Çıkınca görüşeceğiz " adlı bakışımı yolladıktan sonra odadan çıktım.

" Cadı " yüzümdeki gülümsemeyle dışarı çıkıp beklemeye başladım.

Yaklaşık 10 dakika sonra Zehra Hanım dışarı çıkıp içeri gelebileceğimi söyleyince oturduğum koltuktan kalkıp içeri girdim.

Sidel hala uzanmış bir şekilde bekliyordu.

" Sidelya Hanım, siz jeli silebilirsiniz."

Peçete ondan uzakta olduğu için kalkamamıştı muhtemelen.

Hemen karşımdaki dolabın üstünden peçete kopartıp sedyenin yanına gittim.

" Ver. " elini uzatsa da peçeteleri ona vermedim.

Fazla olanları kenara bırakıp aldığım bir taneyle karnını silmeye başladım.

" Korel ne yapıyorsun? "

" Karnını siliyorum? "

Derin bir nefes alıp verdi.

" Dengesizsin sen. Gerçekten. " başını geri yasladı.

İşim bitince peçeteleri bırakıp tişörtünü indirmek için ellerimi beline uzattım.

Kendisi hızlıca düzeltip doğruldu.

" İstemez. "

Zehra Hanım ne olduğunu anlamadığım bir kağıdı bir zarfa koyup ayağa kalktı.

" Buyurun Sidelya Hanım. Kendinize dikkat etmeyi unutmayın. Yazdıklarımı da kullanın lütfen. "

Sidel hızlıca zarfı alıp aceleyle çantasına attı.

" Teşekkür ederim. "

Sedyeden inip kapıdan çıktı.

Bir yandan da hırkasını giyiyordu.

" Bir bekle, nereye gidiyorsun? " peşinden hızlıca ilerledim.

" Evime Korel. Nereye gideceğim? "

" Ne bileyim? Başka bir yere gitmek istersin diye düşünmüştüm. "

Göz devirdi.

" Eğer gitmek istersem arabam var, Korel. Sana ihtiyacım yok merak etme. "

" Nerede araban? Evde. İnat etme de bırakayım eve işte. "

Çantasını omzuna astı.

" Kendim giderim. "

Arkasını döndüğü gibi kolundan kavradım.

Acıyla inledi.

" Ne oldu? "

" Serum takılan yeri tutuyorsun gerizekalı! "

Hızlıca çektim.

" Özür dilerim. Unuttum, özür dilerim. "

Hırkasının kolunu sıvayıp tutuğum yere baktım.

" Sikeyim. Düşünemedim. Ne yapmalıyım buna? " kolu morarmıştı.

Hırsla kolunu çekti.

" Bırak. Sen beni rahat bırak sadece.
Başka bir şey yapma! "

Acil kapısından çıkarken bu sefer müdahale etmedim.

" İnadını sevsinler senin... "

                                ***

Sidelya Özkan'dan

Sonuç olarak Korel'in arabasında, abimlere gidiyordum.

Çantam kucağımda, kemerim takılı, kollarım bağlı... Tıpkı oyuncağı elinden alınan küçük bir çocuk gibiydim.

" Neyin varmış. "

Sessizliğin bozulmasıyla ona döndüm.

Yola baktığı için bana bakmıyordu.

Sokağa girip arabayı park etti.

Birkaç saniye cevap vermedim.

" Yemek yemediğim için bayılmışım. Bir şey yok yani. "

Kısa süre bana döndü.

" O ultrasonu ne diye çekti o zaman? "

Kapıyı açıp indiğim için sorusunu cevaplamadım.

Bebeğini görmek için mi diyecektim yani?

Abimlerin müstakil evlerinin bahçe kapısından girip kapıyı geri kapattım.

" Kapıyı niye kapatıyorsun kızım? "

Yanıma yetişti.

Cevap vermeyeceğimi anladığında başka bir soru sormayı tercih etti.

" Madem yemek yemediğin için, sana verdiği o zarf neydi o zaman? "

Niye bu kadar kurcalıyorsun?

" Beslenme listesi o Korel. Sanane ayrıca? "

Gitmeye yeltenecek iken kolumdan kavradı.

" Bana. Yalan. Söyleme, Sidelya. Ya sus, ya da doğruyu söyle " tane tane konuşmasını dikkate almadım.

" Sana hesap vermeyeceğim."

" Sanki hesap sorduk amına
koyayım. "

Kolumu elinden kurtardım.

" Düzgün konuş benimle!"

" Sende düzgün cevap ver o zaman! Hangi sorduğumun cevabını veriyorsun? "

" Sanki kendisi medyum. Her sorduğumun cevabını veriyor. "

" Geçiştirmiyorum en azından! "

" Bağırma bana! " gözlerim istemsizce dolmuştu.

" Tamam. Tamam bir şey demedim. Niye ağlıyorsun? "

" Ağlamıyorum! " ona bağırma derken kendim bağırdığımı fark ettim.

Bir süre sadece iç çekmelerimin sesi gelirken o sesi duyduk.

" Abiciğim? "

Selammm

Öncelikle hepinize çoook teşekkür ediyorum.

Kısa sürede kitap o kadar ilgi gördü ki...

İnanılmaz şaşırdım.

Tabii beğenmeniz de beni çok mutlu etti.

Damgasız'a kısa süreliğine ara verdim.

Çünkü çok düşünülüp yazılması gereken bir kurguydu.

YÇ'yi yazarken bir yandan da arka planda onu yazacağım fakat muhtemelen yazın yayınlayacağım

Kitap hakkındaki düşünceleriniz??

Sidelya?

Korel?

Sizce neden ayrıldılar?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere <33

1240 kelime

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro