Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

29

Özleştikkk

Sizin kadar ben de onları ve sizi çok özledim o yüzden bekletmeden bölüme geçmek istiyorum fakat sondaki açıklamayı okumayı, oy verip yorum yapmayı unutmayın canlarım

Sidelya Özkan'dan

Bol gülüşmeli geçen yaklaşık 1 saatlik yolculuğun sonunda ormanlık bir alana gelmiştik.

Yol boyunca ne yapacağımızı o kadar çok sormuştum ki Korel en sonunda beni arabadan atacaktı.

" Ya Korel, nereye gidiyoruz söyleyecek misin
artık? "

Derin bir nefes alarak bana döndü.

" Sidel, güzelim... Eğer bir kez daha şunu sorarsan gideceğimiz yeri göremeyeceksin zaten. Hadi lütfen bebeğim.  "

Oflaya puflaya sırtımı ona dönmüştüm.

Dayanamayarak elini bacağıma koymuş, uzun uğraşlar sonucu kendini affettirmişti.

Şimdi ise ben inmiş üzerime ceketimi giyerken Korel de arabanın arkasından ne olduğunu bilmediğim bir şeyleri almaya çalışıyordu.

Aldıktan sonra bagajı kapattığında elindeki piknik sepetini görmüştüm.

" Piknik mi yapacağız?  " heyecanlı çıkan sesime karşılık gülümsemiş, kolunu omzuma atıp başımdan öperek bunu onaylamıştı.

Enerjim birden yerine gelirken omzunun altında oturacağımız yere kadar resmen seke seke yürümüştüm.

Bir bankın önünde durduğumuzda Korel piknik sepetini masaya bırakıp içindekiler teker teker boşaltmaya başladı.

Her çıkardığı şeyle kaşlarım daha da havalanırken en sonunda şaşkınlığımı gizleyemeyerek " Bunların hepsini sen mi yaptın cidden?  " demiştim.

En sonunda limonatayı masaya koyarken bana ufak bir bakış atmış ardından da " Sence tüm bunları ben yapmış olabilir miyim güzelim? Öyle bir yeteneğim var da benim mi haberim yok?  "

Şaşırmamıştım fakat yine de göz devirmeme de engel olamamıştım.

" Devirme gözlerini şöyle bak. "

Omuz silktiğimde iki adımda yanıma gelip burnuma bir öpücük bırakmıştı.

Geri çekilmeyip gözlerini yüzümde gezdirmeye başlamasıyla ben de gözlerimi gözlerine değdirmiştim.

Eliyle önüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

" Sidel... Çok özlemişim be kızım.  "

Kendimi tutamayarak güldüm.

Ellerim yüzüne çıkarken yanağını okşamıştım.

" Ben de çok özledim.  " fısıldadım.

Burnunu burnuma sürttüğünde huylanarak geri çekilmiştim.

O da yanağıma bir öpücük bırakıp doğruldu.

" Hadi yapalım bakalım kahvaltımızı. Daha çok yemek yiyeceğiz bugün. "

Kaşlarımı çattım.

" Ne yiyeceğiz başka? Her şeyi hazırlamışsın
zaten. "

Kutuları açarken " Sorgulama güzelim, hadi sen de portakal sularını doldur. "

Onu onaylayıp kalkmış, portakal suyunun dolu olduğu şişeyi elime almıştım.

Korel'in getirdiği plastik bardaklara portakal sularını doldururken şarkı mırıldanıyordum.

Korel dayanamayıp yanağıma sert bir öpücük kondurduğunda ağzımdan çıkan kıkırtıya engel olamamıştım.

" Bu romantikliğini neye borçluyuz
Korel Bey?  "

" Bilmem...  "

***

Sidelya Özkan'dan

Pikniğin geri kalanı bizim bitmek bilmeyen kahkahalarımız ile doluydu.

Geçmişte yaptıklarımız, Sidar ile ilgili düşüncelerimiz, geleceğiyle alakalı atacağımız adımlar...

2 saat boyunca bunlar hakkında sohbet etmiş, şimdi ise arabada ellerimiz birbirine bağlıyken ben başımı cama yaslamış uyumaya çalışıyordum.

Elimin terlediğini hissettiğimde elimi çekmeye çalışmıştım fakat Korel'in elimi daha sıkı tutmasıyla çabam boşa çıkmıştı.

İkimiz de kaşlarımızı çatarak birbirimize bir bakış attığımızda Korel " Neden çekiyorsun elini? "
diyerek hayal kırıklığıyla konuşmuştu.

" Elim terledi Korel, uyumak istiyorum ayrıca. Sen de yola odaklan bir elin orada bir elin orada
olmaz. "

Oflayıp bu sefer elini yan dönmemle ona yakın kalan bacağıma koymuştu.

Elimi alnıma yaslayıp haline güldüğümde o da serseri bir sırıtışla bana bakış atmış ardından yola dönmüştü.

" Ne gülüyorsun öyle? Hayır gülmeni istemediğimden değil ama sen böyle yanımda sürekli gülersen biz İstanbul'u zor buluruz senle haberin olsun güzelim. "

İltifatıyla kaşlarım havalanırken onun tarafına dönüp elimi yanağına yaslamıştım.

" Bu romantikliğin kökü nereden geliyor böyle acaba bugün Korel Bey? "

" Karıma,- " diye başladığı cümle ikimizin de yutkunmasına sebep olmuştu.

Sahiden... Biz artık karı-koca değil, aynı evin içinde yaşayan iki sevgiliydik.

Çocuğu olan iki sevgili

Bu gerçek bir anlığına olayı garipsememi sağlarken garipsemem gereken daha oldukça şey olduğunu fark etmiştim.

Korel bozuntuya vermeden yarım kalan cümlesini tamamlamak için ağzını açtığı an aramıza giren mekanik ses ile ikimizin de gözü arabanın ekranındaki isme kaymıştı.

Viran

" Siktir. Unuttum. "

Korel telefonunun bluetoothunu kapatıp telefonu mobil konuşmaya aldığında anın şaşkınlığıyla ona dönmüştüm.

Giderken de iş yerinden birileri aramıştı fakat hiçbirini mobile almamıştı.

Neydi şimdi bu?

Göz ucuyla bana bakıp aralarında anlayamadığım bir şekilde konuşurlarken ben kaşlarımı olabilecekmişcesine daha da çok çatıyordum.

Sonunda " Haber beklemeden bir şey yapma. "
diyerek telefonu kapattığı an " Neydi şimdi
bu. " diyerek çıkışmıştım.

" Bir şey olduğu yok birtanem.  " elimi alıp dudaklarına götürecekken elimi çekip kollarımı göğsümde bağladım.

Göz ucuyla bana bakıp elini bacağıma attığında teması kesmesi için herhangi bir şey yapmasam da yüzümü ona çevirmemiş, camdan akıp giden yolu izlemeye devam etmiştim.

" Sidel, güzelim benim. Yapma böyle bak, lütfen.
Çevir şu güzel yüzünü. "

Yüzümü yavaşça ona çevirdiğimde ışıklarda durmamızla başını eğip burnuma ufak bir öpücük bırakmıştı.

" Hadi ver elini. "

Başımı iki yana salladım.

" Sidelya, arabayı kenara çektirtme yavrum. Ver şu elini bak zaten az kaldı. Yemin ederim bir şey saklamıyorum. Öğreneceğin bir şey
zaten. "

Dediklerine güvenerek elimi elini bıraktığımda baş parmağıyla avucunun içindeki elimi okşadı.

" Şu triplerin var ya... Deli ediyorsun beni
bazen.  "

Ona " öyle mi? " dercesine bir bakış attım.

" Katlanamıyorsun yani bana öyle mi Korel Bey? Bunu mu anlamalıyım ben bu cümleden? "

Kafasını şaşkınlıkla bana çevirdiğinde şakamı devam ettiremeyerek gülmüştüm.

Gözleri gülüşüme kayarken ben de hızlıca yerimden doğrulup dudağına bir öpücük bıraktım ardından da radyoyu açarak yolun bitmesini beklemeye başladım.

***

Korel Karahanlı'dan

Sidelya yine yolun daha çeyreğine gelmeden uyuyakalınca tamamen uyuduğuna emin olduğum an arabanın hızını yavaşlatıp telefondan Viran'ın sohbetine girmiştim.

Viran: Oğlum beklemekten taş olduk amına koyayım geleceğin yoksa önceden söyle

Korel: Trafik var ve Sidel uyuyor

Korel: Kızın yanında da arayıp duruyorsun işkilleniyor

Korel: Yarım saatimiz kaldı bekle işte

Korel: Eve geçeceğiz önce, Sidar'ı da Lavinler getirecek

Korel: Sen sadece bekle işte

Viran: Sen sadece bekle işte
      Bu mesajı daha önce de atmıştın sanki yaklaşık 4 defa falan

Korel: Viran

Korel: Kafa açıyorsun kardeşim

Korel: Engellemek zorunda bırakma beni bak zaten gerginim sikeceğim mesajlarını da beklemeni de

Korel: Sus ve bekle işte

Viran: Beklemek konusu için eğer yarım saat içerisinde burada olmazsanız söz veremeyeceğim

Korel: Ben de eğer boş konuşmaya devam edersen civcivi arayıp her boku anlatmayacağıma söz veremeyeceğim

Viran: Onu karıştırma

Viran: Bekliyorum

Mesajına sırıtan gıcık bir emoji atıp uygulamadan çıkmadan Lavin'i buldum.

Bir an Yiğit'i mi arasam diye düşünsem de bir problem olmayacağını düşündüğümden görüntülü arama butonuna basmıştım.

Bir-iki çalış sonrası mutfakta kucağındaki Havin ile zorla Sidar'a yemek yedirmeye çalışan Lavin görüş açıma girmişti.

" Güzelim, napıyorsunuz?  "

Derin bir nefesle kaşığı tabağa bırakıp işaret parmağını bana doğrulttu.

" Eğer bir daha benden böyle bir şey istersen gerçekten çok fena olacak Korel! Sabahtan beri kıza yalan söylüyoru-  "

Telaşla telefonun sesini kısıp yanımdaki Sidelya'ya bakış atarken Lavin'e uyarıcı bir bakış atmıştım.

" Kızım salak mısın sen? Ne bağırıyorsun? Sidelya yanımda, uyuyor. "

Göz devirdi.

" Beni ilgilendirmiyor. Resmen yalan söyletiyorsun. Üstüne üstlük oğlun o kadar huysuz ki! Halacığım diyorum, biraz yemek ye. Yok!  "

Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi Sidelya'ya çevirdim.

" Sidelya ile ilk defa bu kadar uzun ayrı kalıyorlar hastaneden sonra, huysuz olması normal. Sidel de hiç rahat değil ama belli etmiyor pek. Yarım saate geleceğiz biz. Sen de Sidar'a pürelerden değil anne sütlerinden ver biraz Sidelya gelince emzirir zaten onu. "

Başını sallayıp Havin'i kadraja giren Yiğit'e uzattı.

Sidar'ı da kucağına alınca Yiğit beni görüp selam vermiş ardından " Biz hazırlanıyoruz, siz de olabildiğince hızlı olun artık. "

Göz devirip hafif baş hareketiyle onaylamıştım.

Lavin ile vedalaşıp telefonu kapattığımızda elimle saçlarımı karıştırıp yola odaklandım.

Hızı da hafifçe arttırdığımda Sidelya yerine kıpırdanmıştı.

Dağılan saçlarını düzeltip elini avucumun içine alıp okşadığımda uykusuna devam etmiş, benim de yüzümde bir gülümseme oluşmasını sağlamıştı.

Umarım yapacağım şey de onun yüzünde bir gülümseme oluşturabilirdi...

Selamlarr

Biliyorum, uzun zaman oldu.

Fakat bilmenizi istediğim hayatımda iyisiyle kötüsüyle ufak tefek iniş-çıkışlar yaşadığım ve kafamı toparlayamadığım için sizlere de baştan savma bir bölüm yazıp öylesine atmak istemedim.

Bu hem size hem kitabıma büyük saygısızlık olurdu.

Fakat şimdi sınavıma bir ay kalmışken sizlere güzel, özlem giderebileceğiniz bir bölüm yazdım ve bu bölümden sonra devamı da gelecek merak etmeyin.

Herkesten tekrar tekrar özür diliyorum umarım beni anlamışsınızdır.

Gidişata gelirsek 3-4 bölüme final yapacağımızı zaten söylemiştim, ondan sonra tamamen Tesadüf'e odaklanmayı planlıyorum.

Orayı da boşladım, farkındayım fakat hepsi yazın düzene girmiş olacak kafamdaki planlara göre.

Sizler sabırla beklerseniz çook güzel işler yapacağımızı düşünüyorum

O zaman şimdilik görüşmek üzere

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı ve sorularınızı buraya yazabilirsinizz

Sizleri seviyorum

Bir sonraki bölümde görüşürüzz

1283 kelime

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro