28
Bölüme başlamadan önce lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın, yorumlarınız benim için çok önemlii
Korel Karahanlı'dan
2 ay sonra...
Kucağımdaki Karel'i bir sağa bir sola sallayarak uyutmaya çalışıyordum.
Sidelya uyuya kalmıştı.
Ve benim en kötü olduğum şey oğlumuzu uyutmaktı.
Altını değiştirirken zorlanmıyordum, gazını çıkartırken veya hazır sütleri ona içirirken hiçbir problem yaşamıyordum fakat uyutmak benim için gerçekten çok garip bir aktiviteye dönüşüyordu.
Hatta öyle ki geçen gün Lavin ve Sidel yemeğe çıktığında Sidel'e oğlumuzu elbette ki bana bırakabileceğini, onunla gayet güzel ilgileneceğimi söylemiştim.
Sonuç; Karel uyumamıştı, fakat ben koltukta oğlumla saatlerce, huzurlu huzurlu uyumuştum.
Sidel eve gelip bu manzarayı gördüğünde beni öldürecek sanmıştım ama öyle olmamıştı.
Oğlumuzun ihtiyaçlarını giderip ardından koltukta yanıma kıvrılmıştı.
Bunu seviyordum.
Hiç konuşmasak da anlaşabilmeyi, birbirimizi anlamayı...
O gün uyumamın sebebi sabaha kadar Viran ile sarışın hakkında olanları konuşmamızdı.
(VİRAN, TESADÜF KİTABININ BAŞROLÜDÜR. İKİ KİTAP DEVAM KİTABI OLMASA BİLE BAĞLANTILIDIR VE TESADÜF EVRENİ DAHA GEÇMİŞ ZAMANI ANLATMAKTADIR. EĞER OKUYACAKSANIZ, YILDIZ ÇİÇEĞİ İLE EŞ ZAMANLI OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM. SPOİLER YEMEMEK AÇISINDAN. PROFİLİMDEN ONA DA ULAŞABİLİRSİNİZ)
Viran bir hafta önce onunla konuşmak için İspanya'ya dönmüştü.
Beklemediği şey ise sarışının İspanya'da değil, seneler sonra burada, Türkiye'de olmasıydı.
Bunu kapımız çalıp neredeyse birkaç ay önce gördüğüm, hayatımızın bu hale gelmesinin mimarı olan kişiye açtığımda öğrenmiştik.
Karel'i görmeye gelmişti.
O
Karel'i
Görmeye
Gelmişti.
" Onu görebilir miyim? "
Kapıyı açar açmaz sorduğu şey bu olmuştu.
Dakikalarca kapının önünde o cümleyi kurmayı plamladığına yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.
Tabii ki bunu sorsa da Sidelya da ben de onu kucağına alıp doyasıya koklamayacağını biliyorduk.
Yapmasını çok isterdik, yapamamıştı.
Karel uyurken gelmesine şükür etmiştim çünkü gelip de Sidelya'yı onu emzirirken görse, uyuturken veya... Annelerin yaptığı herhangi bir şeyi yaparken görse kendini ne kadar berbat hissedeceğini ikimiz de biliyorduk.
Buna rağmen gelmişti, o riski göze almıştı.
Beraber saatlerce konuşmuştuk, özellikle Sidel onu uzun süredir görmemişti ve acısını çıkarırcasına sabaha kadar konuşmuşlardı.
Bizi Viran'a haber vermeyeceğimize dair uyarmıştı.
Aralarında geçenleri biliyorduk.
Sarışın için her şey daha çok yeniydi ve atlatması uzun sürecekti.
Yine de, olanlardan sadece Viran'ı sorumlu tutması doğru değildi.
Her şey o şerefsiz yüzündendi.
Karahanlı Ailesi'nden alamadığı intikamı bizim değerlilerimizden almaya çalışıyordu.
Zamanında dedemizin yaptığı gibi...
Tabi Viran'ın da hiç suçu yok değildi ama sarışın her şeyi unutmasaydı, asıl suçlunun kim olduğunu çok daha önce anlardı.
Viran denemişti, senelerce hem de.
Biz Sidelya'yla ondan vazgeçmesini söylerken o, sarışını o bataklıktan kurtarabileceğine inanmıştı.
Kurtarmıştı da fakat onu kurtarırken kendi o bataklığa batmış ve bir daha oradan kurtulamamıştı çünkü onun kurtuluşu sarışındı.
Hesaplayamadığı şey onu unutma ihtimaliydi.
Unutmuştu da, defalarca.
Viran her seferinde onunla yeniden tanışmıştı, tesadüfmüş gibi.
Hiçbir tanışmaları tesadüf değildi. Hiçbiri.
Ne ilki, ne sonuncusu.
İlki, sarışının kurtuluşuyken sonuncusu, Viran'ın kurtuluşuydu.
İlki bir ömrün başlangıcıyken, sonuncusu bir ömrün bitişi gibiydi.
Kısacası; onlar, olanlar, tanışmaları, unutulanlar, unutulması gerekenler ve hatırlanıp yeniden başlanması gereken her şey... Bunların hiçbiri tesadüf değildi.
Bu onların kaderiydi.
Biraz zorlu ve acılı da olsa bunu yaşamak zorundaydılar ve yaşamışlardı işte.
Hiçbirimizin hayatı kolay olmamıştı, hiçbirimiz tepeden tırnağa masum değildik.
Hepimizin hayatı yalanlar üzerine kuruluydu ve biz bu ne zaman sona ereceğini bilmediğimiz, temeli sağlam olmayan hayatı yaşamak zorundaydık.
Tüm bu zorluklar geçtiğinde bu yaşamın sona ereceğini biliyorduk çünkü hayat tıpkı bir deprem gibiydi.
Hayal etmediğimiz bir vakitte bizi buluyordu, ne ne zaman başlayacağını biliyorduk ne de zaman sona ereceğini...
Ne ne kadar yıkıcı olacağını ne de hangimizi ne kadar etkileyeceğini...
Bunların hepsini o son anda; insanlar etrafta aylak aylak gezerken, belki yıkılmış evlerine bakarken belki de şükürler ederken fark edecektik.
Ama son bulmuş olacaktı.
O deprem bitmiş, belki üstümüzden bir yıkım gibi geçmiş olacak ama dediğim gibi geçmiş olacaktı.
Şimdi kucağımda oğlum, karşımda sevgilim yatarken ben bu hayatın bitmediğini elbette biliyordum.
Ama hayatın yıkıcı kısmı geçmişti, en azından bizim için.
Şimdi o yıkımı düzeltme vaktiydi.
Şimdi geçmişi, hayallerimizi yeniden inşa etme vaktiydi...
***
Sidelya Özkan'dan
Yüzümde gezinen eller ile tek gözümü hafif
aralamış, Korel olduğunu gördükten sonra geri kapatmıştım.
Korel bu tepkime boğuk bir kahkaha atmış, elini belime atıp kendine çekmişti.
" Korel! Uykum var bırakır mısın? "
Göğsünden itekleyip diğer tarafıma döndüm.
Eli bir kez daha belime giderken açık omzuma bir öpücük bırakmış ardından sırayla boynum ardınca öpücüklerini sürdürmüştü.
Oflayıp gülerek onu itme çabalarımla yavaşta olsa ayılmış uyumaktan şiş yüzüm ve dağınık saçlarımla ona bakmaya başlamıştım.
O da giyinik ve oldukça dinç olmasına rağmen yanıma uzanıp dağınık saçlarımı okşuyordu.
" Bebeğim- " dediği an aklıma gelen şeyle doğruldum.
" Sidar nerede!? " beşiğine bakındım.
O sırada Korel elini çıplak karnıma sarıp yeniden yatmamı sağlarken fırsattan istifade tuttuğu yerden kendisine çekmişti.
" Uyuyor güzelim. Babası karnını doyurdu, altını değiştirdi, gazını çıkardı ve uyuttu. Sen mışıl mışıl uyurken biz de oğlumla o uyuyana kadar güzelliğini izledik. "
Tebessüm edeken kirli sakallarına yumuşak bir öpücük bırakmıştım.
Elim de diğer yanağına giderken o da bana tebessüm etti.
" Seninle gurur duyduğumu biliyorsun değil mi?
Korel, o kadar mükemmel bir baba oldun ki... Babalığını her gün gördükçe bunun altından tek başıma kalkamayacağımı anladım. Benim yapmam gereken her şeyi sen yapıyorsun ve ona olan bakışların, onunla vakit geçirişin... Tek bir kusurun bile yok. Korktuğun gibi olmayacağını söylemiştim değil mi? "
Alnını alnıma yasladı.
" Söylemiştin... "
Yanağındaki elimle yanağını okşadığımda başını çevirip elime bir öpücük bıraktı.
Ardından boynuma uzanıp kulağımın altına, imzasının olduğu yere kadar dudaklarını bastırdı.
Huylanarak başımı geri çektiğimde doğrulup elini bana uzatmıştı.
Başımı kaldırıp anlamsızca yüzüne baktığımda
" Bugün biraz gezeceğiz, ikimiz. " diyerek hınzırca gülümsedi.
Kaşlarımı çattım.
" Sidar ne olacak? "
" Lavinler'e bırakacağız. Artık 3,5 aylık koca bir oğlan benim paşam. Halasıyla dayısını hiç üzmez bence. Annesi için bunu yapabilir. " başı beşiğe dönerken sanki ondan onay ister gibiydi.
Başı yeniden bana dönerken yatakta iyice doğrulmuştum.
" Tüm gün mü gezeceğiz? "
Başını onaylarcasına salladığında oflayarak geri yattım.
" Önce güzel bir kahvaltı edeceğiz. Sonrası
sürpriz. "
Yeniden elini uzattığında elini tutarak yataktan kalktım.
Korel de kalkıp giyinme odasına girmişti.
Giyinik olduğu halde giyinme odasına girmesi kaşlarımı çatmamı sağlarken beşiğin yanına ilerledim.
Oğlum yeşil gözlerini üzerime dikmiş bana bakıyordu.
Gülümseyerek onu kollarımın arasına alıp yüzüne ve boynuna öpücükler bırakmaya başlamıştım.
Sidar bundan memnun bir şekilde elini yüzüme koyarken belimde Korel'in kollarını hissettim.
Ardından boynumda dudaklarını...
Huylanarak geri çekilmeye çalıştığımda boynuma boğuk bir gülüş bırakıp Sidar'ın başına bir öpücük bırakmıştı.
Tek eli belimdeyken karşıma geçerek Sidar'ı kucağına aldı.
" Giyin hadi, aşağıda bekliyorum seni. "
Başımla onaylayıp onların odadan çıkmasına izin verdim.
Hızlıca bir pantolon ile tişört giyip aşağı inmiştim.
Korel çoktan Sidar'ı hazırlamıştı bile.
" Hadi güzelim çıkalım. "
Vestiyerden çantamı alıp ayakkabılarımı giyerken Korel de Sidar'ın pusetini eline almıştı.
Ayakkabılarımı giydiğimde beraber evden çıktık.
Yarım saatte abimlere geldiğimizde Lavin gün boyu Sidar ile kalacağı için mutluluktan havalara uçacaktı.
Ayaküstü sohbet edip onlarla vedalaştıktan sonra Korel'in benim için açtığı kapıyla arabaya binip kemerimi taktım.
O da diğer tarafa geçip kendi yerine oturduğunda aramızda sıcak bir bakışma geçti.
Sağ eliyle sol elimi tutup üstüne bir öpücük bırakırken mırıldandı.
" Hazır mısın sevgilim? "
Selammm
15 tatile girdik diyeceğim de tatil bitecek resmen (tatil denirse)
Açıkçası en az bir iki bölüm yazmayı planlıyordum.
Tesadüf'e de bir taslak bir de yarım bir bölüm yazdım en kısa zamanda onu da paylaşacağım.
Sohbet edelim biraz bayadır etmiyoruz nasılsınızz
Kitaptan memnun musunuz?
Gidişattan falan dilediğinizi yazabilirsiniz
Ben çoğunlukla gerek instagramda gerek wattpadde aktifim istediğiniz zaman istediğinizi yazabilirsiniz
Sizleri seviyorum
O zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee
1156 kelime
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro