Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

18

NOT: ZAMAN GEÇİŞİ 1 AY DEĞİL, 2 AY OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ.

Korel Karahanlı'dan

Elimdeki fotoğrafta parmağımı gezdirdim.

Konuşmadan sonra bir süre daha o şekilde kalsakta bir kaç dakikanın ardından eve çıkmıştık.

İkimiz de üstümüzü değiştirmiş, salona geçmiştik.

Garipti çünkü aylardır konuşmamıştık ve hem onun hem benim bilmediğim çok şey vardı.

Ama anlamıştım.

Artık bir şeyler saklamak yoktu.

Anlatmak ve çözmek vardı.

O yüzden şimdi ben karnına başımı yaslamış, tek kolumu beline sarmış oğlumun fotoğrafına bakıyordum.

Benim oğlumun...

İnanılmaz bir şey gibi geliyordu.

Öyleydi de. O söyleyene kadar.

Viran bunu aklıma soktuğundan
beri belli etmesem de bir şüphe içindeydim zaten. Çünkü her şeyi yapsa da bana ihanet etmeyeceğini biliyordum.

Etmemişti. Yanılmamıştım.

Bu rahatlatıcı düşünceyle kafamı hafif kaldırıp karnına bir öpücük bıraktım.

Ardından sırt üstü dönüp daha rahat bir pozisyon aldım.

Elimdeki ultrason fotoğrafını kaldırıp Sidelya'ya doğru kaldırdım.

" Fazla küçük değil mi? " elleri saçlarımda geziniyordu.

" Hayır, hatta doktor gelişiminin onunla aynı dönemde olan bebeklerden daha hızlı olduğunu söyledi. "

Ultrason fotoğrafını yeniden göz hizama getirdim.

" Bence başka bir yere daha gidelim.
Bence çok küçük. "

Derin bir nefes aldı.

" Korel salak mısın? Daha 3.5 aylık. Karnım daha büyümedi bile! Tabii ki o kadar küçük
olacak. "

Ofladım.

" Yine d- "

Ellerini saçlarımdan çekip yüzüne götürdü.

" Of! Emin ol oğlumun sağlığı hakkında senden daha çok ve daha kapsamlı bilgilere sahibim
Korel. "

Kaşlarımı çattım.

" Oğlun değil. Oğlumuz. "

" Varlığından bir kaç saat önce haberdar olduğun oğlumuz,
evet! "

Başımı karnından kaldırıp koltukta oturdum.

O da bacaklarını kendine çekip kollarını dizlerine doladı.

" Bu benim suçum mu? Aylardır bunu saklayan senken şimdi varlığını yeni öğrenmemle mi vurmaya çalışıyorsun!? Söylemeyen
sendin Sidelya, eğer bilseydim hiçbir şey bu kadar kötü olmazdı. "

Tek eliyle saçlarını hızlıca kulağının arkasına sıkıştırdı.

" Ne bekliyordun!? Bana sahte bir kağıtla boşanma davası açan adama bir hafta sonrasında ben hamileyim, yeniden evlenmeliyiz, mi demeliydim? "

Devam etti.

" Kusura bakma ya o kadar gurursuz olamadığım için! " ayaklandı.

Alayla gülüp elimle saçlarımı geriye yatırdım.

" Gururla ne alakası var Sidelya?
Ortada olan şey bir para veya mülk mü!? Bir bebek söz konusuydu ve ben babasıydım. Bunu aylarca saklayıp sonra karşıma geçip sikik sikik şeylerden bahsediyorsan gururu falan bir bırak! "

Ayaklanıp karşısında durdum.

" Bağırma... " fısıltı kadar sessiz çıkan sesiyle derin bir nefes aldım.

Elimi ensesine koyup kendime çektim.

" Özür dilerim, her şey
için. "

Kollarını belime sarıp başını göğsüme yasladı.

" Bende özür dilerim. Saklamamalıydım... Korel, ben yıllarca bunun için uğraştım. Sen hiç
istemedin. Ben yine istemezsin sandım, korktum. "

" Sidelya, onu istemeyeceğimi nasıl düşünebilirsin. Evet korkuyordum, hala da korkuyorum. İyi bir baba olabileceğimi sanmıyorum ama çabalayacağım. İkimiz de çabalayacağız onun için. "

Eğilip alnımı alnına yasladım.

" Korkuyorum. "

Burnumu burnuna sürttüm.

" Çok normal, güzelim. İlk defa böyle bir şey yaşıyorsun. Hormonların artıp azalıyor... Bundan daha normal bir şey yok. "

Ellerini enseme koydu.

" Seni seviyorum. "

Duyduğum cümleyle gülümsedim.

Bu cümleyi yeniden duymak iyi hissettirmişti.

" Bende seni seviyorum Yıldız
Çiçeği. "

Parmak uçlarında yükselip dudağıma kısa bir öpücük kondursa da belinden destek vererek öpücüğümüzü uzatmıştım.

Bir süre sonra geri çekildiğimizde Sidelya ellerini omuzlarıma yerleştirdi.

" Artık konuşalım mı
biraz? "

Burnuna bir öpücük bırakıp başımı salladım.

Halledeceğimizi biliyordum.

Sadece, bu kadar kolay mıydı yani? Demekten kendimi alıkoyamıyordum...

***

Sidelya Özkan'dan

2 ay sonra...

Karnımda hissettiğim temaslarla huylanıp sağa sola dönmüş örtüyü üstüme çekmeye çalışmıştım.

Başarılı olamayınca hafifçe gözlerimi aralayıp, bacaklarımın arasından bana bakan Korel'e rahatsız bakışlar attım.

" Korel... " kafamı güneşten çekmek için sola yatırdım.

" Bebeğim? "

Ellerimi saçlarının arasına kaydırıp ittirmeye çalışmıştım.

" Uyumak istiyorum... "

" Yeterince uyudun Yıldız Çiçeği. Oğlumuzu doyurma vakti. "

Göz devirdim.

" Şu başını çek! Huylanıyorum. "
dönmeye çalışırken belimden bastırıp beni yerime sabitlemişti.

" Çok uyuyorsun, ayrıca bir saat sonra doktor randevumuz var. "

Hala İspanya'daydık. Fakat kendimize kısa süreli bir ev tutmuştuk. Viran sürekli bize hizmet etmekten sıkıldığını söyleyip nazik bir tabirle bizi evden kovmuştu.

Biz de çareyi bu şekilde bulmuştuk.

" Gitmek istemiyorum. " ağlamaklı çıkan sesimle doğrulup yanıma uzandı.

" Güzelim, neyin var?  "

Arkamı dönüp yüzümü yastığa gömdüm.

" Sidel? Bebeğim ne oldu? Anlat
hadi. "

Elimle karnımı gösterdim.

" Şuna bak!  "

Gözlerini karnıma indirip gülümsedi.

" Evet, oğlumuz büyüyor. Ne güzel işte. "

Elimle zaten kısa olan tişörtü biraz daha açtım.

" Büyüyen sadece o değil ama! Karnıma bak, göğüslerim bile şişmiş!
Çok kilo aldım... "

Korel derin bir nefes alıp kolunu karnıma doladı.

" Sidelya şu halinin ne kadar güzel olduğunu tahmin edemezsin. Ayrıca içinde bir can daha var, kilo alman çok normal. Asıl almasan anormal olurdu yavrum, hadi gel
giyinelim. "doğrulup elini tutmam için uzattı.

Elini tutmaktansa kollarımı iki yana açtım.

" Madem öyle, kucağına al. "

Gülüp yatağın etrafında dolanıp benim tarafıma geldi.

Koltuk altımdan zorlanmadan tutup kucağına alırken bende kollarımı boynuna dolayıp başımı omzuna yaslamıştım.

Aylardır şu sahnenin hayalini kuruyordum.

Şimdi gizlimiz saklımız yokken, oğlumuz ve ailemiz için çabalarken kendimi hiç olmadığım kadar rahat hissediyordum.

O gün konuşmuştuk...

Öğrendiğim şeyler bana elbette ağır gelmişti.

Tahmin ettiğim gibi, Korel'in benden isteyerek boşanmadığını öğrenmiştim.

Ve o da sahte dilekçeleri öğrenmişti.

Türkiye'ye dönüp hesap sormak istese de sırası olmadığını söylemiştim.

Bir aydır her seferinde oğlumuzu bahane ediyordum fakat sabrının taştığını anlayabiliyordum.

Dün Lavin aramış ve şirketlerle alakalı sorunlar olduğunu söylemişti.

O yüzden bugünkü doktor randevumuza gidecek, ardından yarın ilk uçakla Türkiye'ye dönecektik.

Fakat Korel, İspanya'da yaşama konusunda çok ısrarcıydı.

Çünkü onları görmek istemiyordu.

Ve zaten halihazırda bir şirket vardı İspanya'da.

İşinden geri kalmayacaktı da.

Aynı zamanda bu oğlumuz için de çok güzel bir teklifti.

Onun geleceği için önemli bir adımdı.

Fakat abimler, bütün arkadaşlarımız... Hepsi Türkiye'deydi.

Ama önemli olan mutluluğumuz ve huzurumuzdu.

Zaten eğer Lavinler'i de ikna edersek onlar da bu fikre oldukça sıcak bakabilirlerdi.

Ki bu çok güzel olurdu.

Fakat onlar gelmese de bizim buraya yeniden geleceğimiz aşikardı.

Korel'in orada yaşamayacağını biliyordum.

" Bebeğim, cevap
vermiyorsun. "

Başımı omzundan kaldırdım.

" Hı? "

Gülüp ne ara önüne geldiğimizi bilmediğim giyinme dolabının kapağını itip açtı.

" Ne giydirelim sana
diyorum? "

Dolaba biraz göz gezdirdim.

" Şu elbiseyi istiyorum. "

Gösterdiğim şeye bakıp ardından yine bana döndü.

" O elbiseyi istiyorsun? "

Başımı salladım çenem omzundayken.

" Yavrum, o biraz küçük değil
mi san- "

Dehşetle başımı kaldırdım.

" Ne küçüğü ya?! Küçükmüş, gayet de oluyor o bana! İndir beni, kendim alır giyerim! " omuzlarına vurdum.

Bacaklarımı da çözüp aşağı inmeye çalıştım fakat son anda baldırımdaki baskıyla başarılı olamadım.

" Bırak! Güya bu halimi çok beğeniyordun. Ne oldu!? Taşırken ağır mı geldi beyefendi!?
İndir! "

Korel ne söyleyeceğini bilemeyerek ağzını açıyor fakat söylemiyordu.

" Sidel, tek elimle taşıyorum seni. Ağır falan değilsin, nereden çıktı bu kilo meselesi kızım? İki katını kaldırıyorum ben spor
salonunda. "

Kaşlarımı kaldırdım.

" Ha bana yetmiyorsun diyorsun yani? "

" Ne alaka? Tövbe estağfurullah ya! Yavrum ağzımdan öyle bir şey çıktı mı benim? Senin derdin ne söyle bir bakayım bana sen. "

Bir kaç adım uzaktaki yatağa kucağında benimle birlikte oturdu.

Rahat edemediğim için yan dönüp bacaklarımı dizlerinin üstünden sarkıtmıştım.

Bunları söylememe rağmen hala Korel'in omzunda yatıyor, kolumu boynuna sarılı tutmaya devam ediyordum.

" O elbise bana gerçekten
küçük... " gülüp saçlarıma bir öpücük bıraktı.

" Güzelim, çok normal. Neden anlamıyorsun? Zaten o elbisenin sana küçük olmamasının imkanı yok. Onu ilk giydiğin zamanlar daha yeni evliydik! Tabii ki küçük
olacak. "

Dudaklarımı büzdüm.

" Ama çok güzel. "

" Alırız aynısından. Şunun için birbirimizi üzmeye gerek var mı sence? "

Başımı iki yana salladım.

" Bence de yok. Hadi gel ben sana daha güzel bir elbise
giydireyim. "

Başımı sallayıp beni yeniden kucağına almasını bekledim.

Başını iki yana sallayıp kollarımı boynuna dolamama izin verirken
" İyi alıştın sende. " diye mırıldanmasını duymuştum.

Selammm

Korel ile Sidel'e böyle bir bölüm yazmak da varmış... Şükür

Biraz kısa ama asıl olayları anlamanız için bu şekilde kısa kısa yazmaya çalışıyorum.

Çünkü uzattıkça sıkılıyorsunuz da.

Kısacası artık kısa kısa ama daha sık bölüm atıp Eylül ortası falan gibi Yıldız Çiçeği'ni tamamlarız diye düşünüyorum :)

Sizden tek isteğim takibi bu süreçte bırakmamanız çünküü size çook güzel bir sürprizim var

Bir kaç güne hem buradan hem de instagramdan duyuruyu yapmış olurum diye düşünüyorum.

Umarım Yıldız Çiçeği'ndeki ilgiyi görebilirim...

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz

Oy verip yorum yapmayı unutmayınnnn

Bir sonraki bölümde görüşürüz Yıldız Çiçeklerim 💗💮

1264 kelime

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro