Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

13

Sidelya Özkan'dan Geçmiş

20  yıl önce...

Salıncakta ayaklarımın yettiği kadar bir ileri bir geri sallanmaya çalışıyordum.

Yetmediği için çok yavaş sallanıyordum elbette.

O sırada birisi salıncağımı arkadan itti.

" Hii! " diye bir ses çıktı ağzımdan
o şaşkınlıkla.

" Benim Sidel. "

Kızgınlıkla dönüp ona baktım.

" Benim adım Sidel değil, Sidelya bir kere! "

Bilmişliğime güldü.

" Sende bana Karahanlı diyorsun. Benim adım da Korel. Onu ne yapacağız minik? "

" Ben senin ikinci adını daha çok seviyorum. Ayrıca sensin minik! "

Arkamdan beni sallarken güldü.

" O benim soyadım, adım değil ki. "

" Akıllım-  " diye başladım cümleye salıncağın demirine tutunurken.

" Soy-ad. Üstünde adı. Ay o söz öyle miydi? Tam tersi miydi? "

Bir kez daha güldü.

Çok güzel gülüyordu.

" Adı üstünde. Ters söyledin. "

" Neyse işte. Adı üstünde soy-ad. Demek ki o da bir ad ki, içinde
ad sözcüğü var. "

Kendimden emin bir şekilde kurduğum cümleye kahkaha attı.

" Çok komik bir kızsın Sidel. "

Bende gülümsedim.

" Neyse- " dedim utançtan kızaran yanaklarımı fark edip konuyu değiştirerek.

" Ben senin soyadını seviyorum o zaman. "

Dudağının bir kenarı kıvrıldı.

" Çok istersen ileride
senin olabilir. "

Kaşlarımı çattım.

" O nasıl olacak ki? "

" Annem dedi ki; insanlar evlenince kocalarının
soyadlarını alıyorlarmış. Yani eğer benimle evlenirsen benim soyadımı alabilirsin. "

Buna üzülmüştüm.

" Ne oldu minik? "

" Ama ben seninle
evlenmeyeceğim ki... " ayağımı yere sürttüm.

Kaşlarını çattı çocuk.

" O niyeymiş, benden iyi koca mı olur kızım? "

" Ama ben Kuzey'i seviyorum. "

Bunu söylediğim gibi Korel beni sallamayı bıraktı.

" Ne demek Kuzey'i seviyorum?
O kim ki? "

Derin bir nefes aldım.

" Okul arkadaşım. Bana silgi vermişti.
Yanımda oturuyor. Çok iyi birisi. "

Korel'in kaşları iyice çatıldı.

" Benim de var bir sürü silgim. Bende veririm sana silgi, hatta daha çok veririm. Ne olacak? "

Başımı iki yana salladım.

" O bana pembe çiçekli verdi ama.
Bir tek onda varmış. "

Korel ayağını yere vurdu.

" Git onun soyadını sev o zaman!
Benimkini sevme sende! "

Yiğit Özkan'dan

O cümleyi söylememin üzerinden dört gün geçmişti ve ben bu süre içerisinde eve sadece Havin'i görmek için giriyordum.

Lavin hala Havin'i emzirmiyor, Sidelya'nın yardımıyla mama veriyordu.

Sidelya'nın söylediğine göre Lavin kendi isteğiyle değil, yeterli sütü gelmediği için Havin'i emziremiyordu.

Bunu duyunca gidip konuşmak istemiştim ama kapıyı açmış sonrasında yine odasına çıkmıştı.

Konuşamıyorduk bile!

Ayrıca sonrasında bir şey fark etmiştim.

Ben Lavin'in doktoruyla konuştuğumda doktoru bir çocuk sahibi olabileceğimizi söylemişti.

Lavin bir çocuk sahibi olamayacağımızı nereden biliyordu?

Kaç gündür bunu düşünüp duruyordum.

Evde kalmadığım için Sidel'in evinde kalıyordum. Sidelya ise Havin'e bakmak için Lavin ile kalıyordu.

Korel olanları öğrenince öfkeden köpürmüştü.

Özellikle o gün sabah, Havin'e bakmak için Lavin'in kapısını çaldığında ve konuyu öğrendiğinde gelip bir sürü şey zırvalamıştı.

Kendisi kardeşime neler söylemişti ama ben onu hala evime alıyordum!

O konuya gelirsek, Sidelya da hiç iyi değildi.

Anlatması için çabalıyordum ama o kadar ruhsuz ve sessizdi ki...

O cıvıl cıvıl, çenesi düşük kardeşimi özlüyordum.

Korel onu gerçekten çok üzmüştü ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Fakat evleniyordu da... İki gün sonra nikah vardı ve her şey üst üste gelmişti.

Bir şeyler olduğunu seziyordum ama, bir şey yapamıyordum işte...

Kendi derdimden dolayı herkese soyutlamıştım kendimi.

Kendimi hem kötü bir arkadaş, hem kötü bir abi, hem kötü bir baba hem de kötü bir eş gibi hissediyordum.

Haklı olan kesinlikle bendim.

Fakat o son yaptığım... Kötü
bir şeydi, biliyordum.

Ama o cümleyi bilerek kurmamıştım.

Sinirle söylediğim bir şeydi ve gerçekten Lavin'in yaptığı şey de hiç hoş değildi.

Bizim kavgamız yüzünden Havin'e bu şekilde davranması çok yanlıştı, bir annenin yapmaması gereken bir şeydi.

Ama tabii ki bu benim böyle bir cümle kurabileceğim anlamına gelmiyordu.

Zaten pişman olmuştum.

Ama Lavin inatla devam ediyordu.

Özellikle kızıyla arasına duvar örmüş gibiydi.

Havin'in ona ihtiyacı vardı.

O ise bunu reddediyordu.

Ben ise şuan yoldaydım.

Sidelya aramış, hazır Havin'i emzirmeye çalışırken onunla konuşmamı söylemişti.

Bende apar topar çıkmış, eve doğru yola koyulmuştum.

Girdiğim sokaktaki boş bir yere arabayı park ettikten sonra arkadaki poşetlere uzandım.

Araştırdığım yerlerde emzirmenin beslenmeyle de alakası olduğu yazıyordu.

Bende gelirken bir markete uğramış biraz meyve, sebze ve Havin'e mama almıştım.

Elimdeki poşetlerle eve yürüyüp zili çaldım.

Kapıyı beklediğim gibi Sidel açarken poşetleri ona uzatmıştım.

" Çok stresli, üzerine
gitme lütfen. "

Başımı sallayıp yukarı Havin'in odasına çıktım.

Kapı açıktı ve içeriden Havin'in ağlama sesleri geliyordu.

Odayı ilk yaparken koyduğumuz emzirme sandalyesine oturmuş, kucağındaki Havin'i emzirmeye çalışıyordu.

Yanakları ıslaktı, ağlamış olmalıydı.

Havin de ağlıyordu.

Havin'i kendinden uzaklaştırıp tişörtünü düzeltti.

Derin bir nefes alıp kafasını koltuğun gerisine yaslayacakken göz göze geldik.

Hızlıca kalkıp Havin'i yandaki beşiğe koydu.

Ağzına emziğini koyduktan sonra bana bir şey demeden odadan çıkacakken kolundan tutup durdurdum.

" Bu sefer değil, Lavin. Bu
sefer değil... Konuşacağız. "

" Ben anneliğime laf eden bir adamla konuşmak istemiyorum. Bırak! "

Kolunu sertçe çekip odadan çıktı.

" Hay o dilimi ben... " elimle saçlarımı karıştırdım.

Havin beşikte çırpınıyordu.

Çocuk acıkmıştı, haklı olarak huysuzlanıyordu.

Son dört gündür yaptığım gibi onu kucaklayıp aşağı indim.

Sidelya mutfakta oturmuş biriyle konuşuyordu.

" Ne zaman öğrenebilirim peki c-  "

Kapıda beni görünce cümlesi yarıda kesildi.

" Ben sizi sonra arayacağım. "

Kaşlarımı çatarak ona baktım.

" Neyi öğreneceksin? "

" Nikah ile alakalı ya. Önemli değil. Konuştunuz mu? "

Başımı iki yana salladım.

" Mama almıştım. Poşetlerin birinde.
Versene. "

Sidel umutsuzca omuzlarını indirdi.

" Hala mı yok?  "

Havin'i mama sandalyesine bırakıp sandalyeye oturdum.

" Girdiğimde ağlıyordu. İkisi de.
Yok muhtemelen. "

Masadaki bir oyuncağı alıp Havin'in önüne koydum, o onunla ilgilenirken
bizde mamasını hazırlayabilirdik.

" Geceleri ağlama seslerini duyuyorum bazen, gidiyorum ama kapısı kilitli. Kardeşiyle ilgilenmesi için onu aradım ama açmıyor. Kaç gündür yok ortalıkta. "

" Sidel, abicim. Bu nikah olayını bir detaylı konuşsak mı? Kırmayayım diyorum ama hiç içime sinmiyor.
Konusunu açmak istemiyorum ama
o varken başkasıyla-  "

Elindeki mamayı sertçe tezgaha bıraktı.

" O yok! Fiziken de ruhen de yok Yiğit gördüğün gibi. İstese olurdu! Böyle bir zamanda kardeşinin yanında da olurdu, önceden benim yanımda da olurdu. Ama olmadı bende kararımı verdim. "

Sadece sözlerle yetiniyordu.

O gün hastane koridorunda yattığı gün bir kez daha anlamıştım.

O Korel'den başkasıyla olamazdı.

Şuan bile bir haber alsa koşa koşa giderdi.

Seviyordu ve yanlış yapıyordu.

Korel'in başlattığı yanlışı sırf hırsından ve gururundan devam ettiriyordu ve çok pişman olacaktı.

Umarım olmazdı, ama biliyordum olacaktı...

" Sidel en azından şu an olmasa- "

Gözlerini devirdi.

" Abi. Ben 26 yaşındayım biliyorsun değil mi? 6 değil! O yüzden lütfen, şundan vazgeç. Kendi kararımı verebilecek olgunlukta bir insanım! "

Elindeki biberonu Havin'e içirmem için önüme bıraktı.

" Belki kızacak, belki küseceksin ama bencilce düşünüyorsun. Onun başlattığı şeyi sen devam ettiriyorsun. Aklınca intikam alıyorsun ama bu bir insan için çok kırıcı Sidel. Ona bende çok kızıyorum, ama bir sebebi var biliyorum. Senin sebebin ne abicim? Sen neden yapıyorsun
bunu kendine?  "

Konuşmamızın başından beri ilk defa yumuşadığını fark ettim.

" Orada çalışmam için evli
olmam gerekiyor. "

Hayır doğru cevap bu değildi.

" Sidel, sebebin bu olmadığını ikimiz de biliyoruz. Bu sadece yapacağın şeyin bahanesi olabilir.
Asıl sebebi ne? "

Sırtını dönüp ellerini tezgaha yasladı.

" Yok sebep falan Yiğit. Saçma sapan konuşma. "

" Kızım abinim lan ben senin. İçini biliyorum senin. Sen ondan o kadar çabuk vazgeçecek
birisi değilsin. Hadi söyle de bir çözüm bulalı-  "

" Söyleyemem! "

Aniden yükselen sesiyle dikkatimi ona verdim.

" Söyleyemem çünkü öğrenirse biter!
Öğrenmemeli ve bu yüzden gitmek zorundayım! Sandığın gibi aşk evliliği falan da yapmıyorum. Sadece, ikimizin de ihtiyacı olan bir şey var.
O yüzden düğün yok, fotoğraf çekimi yok... "

" Ne biter, ne oluyor
anlamıyorum. "

Dolu gözlerini gözlerime çevirdi.

" Lütfen, bu konuyu bir kez daha açma tamam mı? Bencillikse bencillik... Ne diyorsanız. Ama ne olursa olsun ben buradan gideceğim ve bunu Çağlar ile yapacağım. "

Eliyle gözlerini temizledi.

Elini yıkayıp mutfaktan çıkarken gördüğüm bedenle ikimiz de durduk.

Sidelya'nın çaresizce onun ismini fısıldayışını duymuştum.

Selamlarrrr

Öncelikle bölüm inanılmaz içime sindi.

Özellikle Korel ile Sidel'in o baştaki küçüklük diyalogları...

Gerçekten varolduklarını hissettim bir an.

Genel olarak bölüme bakarsak
sizce Lavin tavrında haklı mıydı??
Yoksa haksız mıydı??

Sidelya'yla Yiğit konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz??

Bu arada bir önceki bölümde resmen Barbie vs. Oppenheimer gibi ikiye ayrılmışsınız ĞUDJQPRLWŞFQĞDLEQKDWKQLDŞQĞDWKKQLDELQLDLQLDWLQŞDEQŞZÇQLDQLÖAQDQ

Ben yine tarafsız durup hem Lavin'e hem Yiğit'e
hak verme taraftarıyım 💅

Bu arada 26 K olmuşuzz

Ve #ilişki etiketinde de top one'dayız

Çok gurur annecim çook 🥺💗

Her neyse Yıldız Çiçeklerim

Oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayınnn, yorumlarınızı okuyup cevaplamak benim çook hoşuma gidiyor çünküü

İnstagram hesabımdan da sorularınızı yazabilirsiniz

@the.magic.of.sentences

Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree...

1314 kelime






Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro