sekiz saat elli iki dakika üç saniye

"Hangisi: Sağ ayağını kaybetmek mi, sağ kolunu kaybetmek ki?" diye sordu kızıl saçlı kız, çillerle kaplı yüzünü buruşturarak.

Sorduğu soruyu sevmemişti.

"Buna cevap vermeyeceğim?" dedi Harry, zümrüt yeşili gözleri ile ona yan yan bakarak.

"Onun yerine başka bir tane soracağım: Üçlemelere geçiyoruz."

Birbirlerini yeterince tanımadıklarına karar verip birbirlerini daha fazla tanımak için soru cevap oynamaya karar vermişler ve açıkcası, fazlasıyla saçmalamışlardı.

"Geçelim!" dedi kız, meydan okurcasına.

"Ron, Dean ve ben. Kimi suya, kimi ateşe, kimi yatağa atardın?"

Tek kelime ile, sadece, oha.

"Ron'u suya, Dean'i ateşe-" duraksadı."cehenneme kadar yolu var." Devamını getirmedi.

Harry ve yatak?

Uh, ilginç.

"Aynı sorunun Cho, Hermione ve benli versiyonu. Hızlı ol Potter."

Cidden mi?

"Hermione'yi suya, Cho'yu ateşe-" durdu ve Ginny'e bakıp güldü. "Cehenneme kadar yolları var."

Ginny ve yatak?

Hımm....

"Bence artık bu muhabbet burada bitmeli."

"Bence de."

Ya?

"İyi."

"İyi."

"Güzel."

"Güzel."