Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

giriş

"İnanılmazsınız!" diye isyan etti kuzgun karası saçlı oğlan. "Özellikle de sen Ron," diye devam etti faydasız serzenişine. "Sen ne zaman tuvalete gitsen peşinden beni de sürüklüyorsun! Kalk da benimle şu zindana gel!" Kızıl saçlı arkadaşı onu umursamadan sarıp sarmaladığı kırlenti kollarıyla sıkıştırarak uzandığı koltuğa daha da yayıldı. Harry gerçekten nefesini boşa harcıyordu. "Harry," dedi mayışmış sesiyle. "Kalkamam. Çok uykum var..."

Harry onu kaldırmaya harcayacağı tüm zamanın boşa olduğunu bildiğinden -zira Ron'u yemek ve uykudan ayırmak bir hayli zordu- tekrar hararetle kucağındaki kitabı okuyan kabarık saçlı arkadaşına döndü. "Hermione." diye yalvardı. "N'olur, bari sen benimle gel." Kız kafasını kitaptan kaldırmadan yanıt verdi, öyle ki Harry kızın gözbebeklerinin satır boyunca sağa gidişini bile görmüş ve aynı esnada ona laf yetiştirebilmesine feci halde şaşırmıştı. Bu kız... gerçekten başka bir şeydi. "Çok heyecanlı bir yerdeyim Harry, özür dilerim." Hermione de onu bir kez daha reddetti.

Harry çaresizlik içinde iç çekti. Aptal gibi sayfalarca ödevi olan kitaplarını iksir zindanında unutmuş ve bunu da anca bu sabah fark edebilmişti. Bu güzel cumartesi sabahı... Arkadaşlarından ona hayır geleceği yoktu, anlaşılan ikisi de ne zaman bir yere gidecek olsa Harry'i yanlarında sürükleseler de Harry ile on beş dakikalığına zindana gelmeye hiç mi hiç niyetleri yoktu.

Önüne düşen saçlarını ufak bir baş hareketiyle geriye attırırken sonunda pes etti. "Zindanı açan şifre ne demiştin?"

Hermione çevik bir hamleyle sayfayı çevirirken "Düğün çiçeği çayı." dedi. Harry o kadar çok saçma şifreye tanık olmuştu ki, artık en aptalcalarına bile tepki veremiyordu. Halbuki ilk zamanlar ne gülerlerdi o saçma şifrelere...

Harry, Hermione'ye Slughorn'dan zindanı açan şifreyi nasıl aldığını bile sormamıştı. Karşısındaki Hermione Granger'dı, o bitmeyecekti de kim bilecekti ki? Gözleri tekrar Ron'a takıldığında sıkıntıyla soludu. "Bir daha asla seninle tuvalete gitmeyeceğim." Kızıl, ona cevaben -ya da belki de sadece Harry üzerine alınmak istiyordu-horladı.

Harry çaresizce omuzlarını düşürdü ve sıcacık Gryffindor Ortak Salonu'ndan çıkıp soğuk iksir zindanın yolunu tuttu. Ron ile Hermione'ye söylenerek tek başına yürüdüğü koridorlar ve merdivenlerden sonra nihayet zindanlara ulaşmıştı. Ellerini pantolonun cebine soktu, gerçekten de ortak salonlarına kıyasla burası pek bir soğuktu.

İksir dersini işledikleri yere geldiğinde kapının zaten açık olduğunu gördü ve kaşlarını çattı. İçgüdüsel bir hareketle asasına uzandı, sesini çıkartmadan yavaş adımlarla içeri girdi. Usulca etrafına bakındı, kafasını demirlerin hemen yanındaki dolaplardan birine gömmüş uzun bir beden gördü, bir erkek bedeni. Siyah bir pantolon üzerine gri bir kazak giymişti, yüzünü göremiyordu. Kısa bir anlığına öylece durdu, "Sen." diye seslenirken asasını çoktan birkaç adım uzağındaki bedene doğrultmuştu. Uzun ince beden çevik bir hamleyle arkasına dönüp ona "Expelliarmus" laneti gönderirken Harry de vakit kaybetmeden aynı laneti bağırmıştı.

Asaları ellerinden fırlayıp demirler arasındaki boşluklardan dışarı çıkarken Harry, karşısındaki Malfoy'a şaşkınlık içinde bakakaldı. Cumartesi sabahı, Malfoy, iksir zindanı... Alaka kuramadığı ama kötü şeyler döndüğüne emin olduğu bir üçlüydü.

Çocuk da irkilerek kocaman açılmış gri gözleriyle ona baksa da birkaç saniye içinde şaşkın şaşkın bakınmayı kesmiş, dehşet içindeki yüzü her zamanki alaycı ve ketum halini almıştı. "Bravo, Potter." diye alay etti toparlandıktan hemen sonra. "Belki de artık seherbazcılık oynamayı kesmelisin?"

Harry ifadesizce ona bakmaya devam etti. Zihninin içinde süren büyük bir karmaşa vardı. Draco'yu suç üstü basmıştı! "Orada ne arıyorsun?" derken kafasıyla Malfoy'un hemen arkasındaki, kapağı açık olan dolabı işaret etti. Malfoy yüzündeki alaylı sırıtışı bozmadan konuştu, "Seni ilgilendirmez."

Harry yumruğunu sıkarak ona doğru bir adım attı, "Sana orada ne aradığını sordum Malfoy." dedi, sesi kendisine şaşırsa da sakindi. Malfoy da onun sakinliğine karşılık yüzündeki iğneleyici ifadeyi silmedi. "Asan bile yok, Potter. Sana ne diye yanıt vermemi bekliyorsun?" Harry üzerindeki H harfi işlemeli, Molly'nin kendisi ördüğü kazağın kollarını yukarı sıvarken ona bir adım daha yaklaştı.

Kimsenin olmaması gerektiği bir zamanda iksir mahzenindeki malzemeleri karıştırıyordu. Yine bir şeyin peşindeydi, Harry hiç şüphe duymuyordu. Malfoy tüm sinsiliği ve Harry'i çileden çıkartan aşırı öz güvenli tavırlarıyla bir şeyin peşindeydi ve o şey kesinlikle kötü amaçlara hizmet ediyordu. Harry adı gibi biliyordu.

Malfoy kendisine iyice yaklaşan Harry'e tek bir mimiğini bile oynatmadan bakıyordu, derken Harry onun gri gözlerinde yanan bir parıltıya şahit oldu ve Malfoy tam da o esnada elini arkasındaki dolaba uzatıp eline gelen -Harry'nin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip olmadığı- bir çeşit kurutulmuş bitkiyi Harry'nin yüzüne fırlattı. Harry yüzüne çarpan parçacıklardan öksürerek kaçarken sırtı sert bir şeye vurdu ve zindan tok bir sesle yankılandı. Yüzü ve boynu yanıyordu, gözlerini doğru dürüst aralayamıyordu. Yine de Harry'nin tek odaklanabildiği Malfoy'un gülüşüydü. Anlaşılan Malfoy da zindanı dolduran gürültüye dönüp şöyle bir bakmaktansa Harry'nin kıvranışını seyretmeyi tercih etmişti. Çok daha eğlenceli olduğu kesindi.

"Kurutulmuş ısırgan otu ve birkaç bitki daha."dedi. "Meşhur bir toz karışımdır. Düşmanının görüşünü kısıtlar, değdiği yerleri kısa bir süreliğine de olsa kavurur ve onu öksürük krizine sokar. Eğer şuursuzca seherbazcılık oynamaya devam edeceksen biraz ders çalışmalısın, Potter."

Harry gözlüklerinin altından yanan gözlerini ovuştururken öksürüklerinin şiddeti yavaşça dinmeye başlamıştı. Nihayet tekrar konuşmayı başarıp "Ne halt karıştırıyorsun?" diye sorusunu yinelediğinde Malfoy alayla kollarını önünde kavuşturdu. "Sorgulamaktan asla vazgeçmiyor, ne acınası! Gerçek bir seherbaz adayı işte." Ağır adımlarla Harry'nin yanından geçti. "Belki bir gün aradığın yanıtları bulursun Potter. Savunmanı Expelliarmus dışında bir büyüyle sağlamaya başladığında mesela." Harry tam da hiddetle ona hakaret etmek için dudaklarını aralamıştı ki tekrar öksürmeye başladı. Draco onun bu acınası haline güldü. Gözleri içeri girdiği kapıyı aradı ama bulamadı. Bir adım geriye gittiğinde kapının tam önünde durduğunu fark etti ve gözleri çaresizlik içinde öksürmeye devam eden Harry'nin üzerinde dolaşırken giriş şifresini söyledi. Hiçbir şey olmadı.

Şaşkınlık içinde kapıyı eliyle ittirse ve şifreyi defalarca kez tekrarlasa da nafileydi. Slughorn zindanı içeriden açmak için başka bir şifre mi koymuştu? Bu adam ne yaşıyordu? Deli olduğunu anlamak için altyazıya ihtiyaç yoktu ama Draco bile bu kadarını beklemiyordu.

Hâlâ aksırıp tıksıran Harry'e aldırmadan asasına bakındı ve o anda Potter aptalı yüzünden dakikalar önce zindanın dışına fırladığını hatırladı. Kurtuluşlarını sağlayabilecek olan Harry'nin asası da aynı şekilde demirlerin dışında, uzanarak yetişemeyecekleri kadar uzaktaydı.

Çenesi sinirle gerilmişti. Sakinleşmek için yumruk yaptığı elinin işaret parmağını dişlerken kendisine daha fazla kendisine hakim olamadı ve arkasına döndü, birkaç büyük adımda Harry'e ulaştı ve öfkeyle oğlanın aptal kazağına yapıştı. "Çıkış şifresi ne?" diye soludu. Harry'nin kaşları şaşkınlıkla havalandı, "Çıkış şifresi de mi var?"

Draco sinirden deliye dönmüştü. Bu çocuk hiçbir halta yaramayan bir aptaldı. Katkısız bir salaktı, beceriksiz ve de sakardı! Ayrıca Draco onun o aptal saçlarını kavramak, o sürekli ısırıp durduğu için çatlayan dudaklarına asılmak istiyordu- her neyse. Bunun yerine sadece onu güzelce bir pataklaya da bilirdi. Pislik hak etmişti!

Kafasını, kendisinden kısa olan ama kazağından tutarak onu biraz olsun havaya kaldırdığı Harry'nin kafasına sertçe vurdu. Oğlan acı ve şokla gerileyip arkasındaki masaya yaslandığında hıncını alamadığından onu omuzlarından tekrar ittirdi. "Aptal!" diye haykırdı. "Bizi buraya kilitledin!"

Potter, onları bir cumartesi günü Merlin'in unuttuğu ve pazartesi sabahı dersler başlayana kadar kimsenin onları bulmayacağı bu aptal zindana kilitlemişti! Asaları zindanın dışındaydı, yardım bile isteyemezlerdi. Aciz halde ve kahrolsun ki baş başaydılar! Tek yapabilecekleri arkadaşlarının yokluklarını fark edip onları aramaya çıkmalarını beklemekti....

Harry kanayan burnuna elini bastırırken Malfoy onu bir kez daha sinirle ittirip lanet okuyarak geri çekildi. Ellerini sarı tutamları arasından geçirerek volta atarken defalarca lanet olasıca Seçilmiş Kişi'ye küfretti.

Uzun bir bekleyiş olacaktı.




*

merhabalar efe'nim ve şimdiden mutlu yıllar!

jilylover_shipper kullanıcı adıyla yazdığım yirmi üç saat elli yedi dakika kurgusunu ne yazık ki bir hata yaparak hinny yan çiftiyle yazmıştım. zaman geçtikçe neden drarry yapmadım diye çok pişman oldum ve en sonunda da dedim ki, niye bu hikayenin drarry versiyonunu yazmıyorum? hem de yanıt çift olarak da değil, direkt ana çift olarak!

herkesin en sevdiği hikayelerimden biri olan yirmi üç saat elli yedi dakika, tearsoftheocean tarafından bu kez karşınızda drarry haliyle duruyor! yeni yıla az kalmışken ve ben bomba gibi dönerken bu meşhur hikayemin de geri dönenlerden biri olması icap ederdi bence.

uyarı: alttaki duyurularda henüz hepsi paylaşılmamış olabilir, siz yine de hazırda durun çünkü haftasonu ve pazartes-salı teker teker gelmeye devam edecekler! 

ayrıca yepyeni kurgusuyla yeniden yazmaya başladım potters love redheads'e,

bir zamanların drastoria hikayesi olan last fifty days of my life'ın drarry versiyonuna,

ve de en önemli ikiliye,

yazılmaya başlanmasının üçüncü yılı şerefiye üçüncüsünü yazdığım harry potter headcanons'a

bir göz atmaya ne dersiniz?

iyi okumalar! bu haftasonu ve yeni yılda okuyacak bir sürü şeyiniz var!

bu yıl, yeni yıla özenle hazırlanmış bu nostaljik fırtınasıyla gireceksiniz! 2019'da 2016'yı yaşacak, üç yıl öncenin hikayelerini okuyacaksınız!

ve

editler, duyurular, ilerleyen bölümler, henüz yayımlanmamış hikayelerimden kesitler ve hatta spoilerlar için beni instagram'da takip edin: tearsoftheocean_
profilimdeki linkten hızlıca hesabıma ulaşabilirsiniz!

beklemede kalın!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro