Bölüm 4: SÜRPRİZ AYRILIK
Yey "Hey! Flame, uyan. Saat altı buçuk. Bizim ay perisinden almış olduğumuz bir randevu yok muydu?"
Flame bir gözünü açmış, diğer gözüyle uykusuna kaldığı yerden devam ediyordu. Sesi kısık ve uykuluydu.
Flame "Dün aldık ya. Beleşe."
Yay kızımız ellerini beline koymuştu. Kesinlikle Flame'in tekrar geri uyumasına fırsat vermeyecekti. Kafasında birkaç tane soru vardı ve bu soruların cevabını almak için bugünkü randevuya gitmeleri gerekiyordu.
Yey "Tamam. Şimdi paralı olana gidelim diyorum. Paramız boşa gitmesin."
Flame "Puff. Tamam, kalkıyorum." Dedi ve yataktan kalktı ve beraber ay perisinin uğradığı ve tüm burçların bildiği gül bahçesinin ortasında bulunan göle geldiler. Ay perisi bu sefer toz pembesi bir elbisenin içindeydi ve elinde elbisesi ile aynı renk olan bir gül tutmaktaydı.
Ay perisi tebessüm ederek "Tekrar geleceğinizi biliyordum." Dedi güzel melodik sesiyle. Ay perisi elindeki gülü kokladı ve söylemeye başladı kehanetini.
"Partnerinin kendisi ile bir mücadelesi var. Senin farkında. Kendi hayatındaki dengeyi oturtabildiği zaman sana doğru gelecek. Senin hakkında kararsız ve bu yüzden seninle bir anlaşma yapacak. Geçmişi bırak sana doğru gelecek. Sabırlı ol. Son olarak yapman gereken hiçbir şey yok. Alması gereken sinyali almış durumda."
Yey "Yani Flesch'e adım atmam gerekmiyor. Bu harika." Dedi. Kafasında sormak istediği sorular anında uçup gitmişti.
Flame "Ama dün siz demiştiniz ki... adım atması gerektiğini söylemiştiniz." Şeklinde itiraz etti.
Ay perisi "Belli ki onun için bir bakış bile yetmiş."
Yey ve Flame birbirine baktılar. Flame kendi kendine söylenerek "Boşu boşuna geldiğimizi biliyordum." Şeklinde söylendi.
33333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333
Flesch, gül bahçesinde şöyle bir dolaşmaya çıkmıştı. Dolaşırken Yey'in ay perisinden bir kehanet aldığını duydu. Biraz durup dinlemeye karar vermişti biliyordu bu kötü bir davranıştı ama Yey'in kimi sevdiğini gerçekten merak ediyordu. İlerleyen saniyelerde Flesch'in yüzünde bir tebessüm belirmeye başlamıştı mutluluk gözyaşlarıyla beraber.
Mizu "Bu karşılıksız aşk değilmiş. Duyuyor musun? O da seni seviyor. Ne kadar da mükemmel."
Flesch "Evet, biliyorum hissetmiştim. İlk görüşte o benim kaderimdeki prensesim."
***
Yey, birden çalan telefonuna baktı. Flame'e bakarak "Sabahın yedi buçuğunda kim arayabilir ki?" dedikten sonra telefonu kulağına götürdü. "Baltafa...Evet Baltafa, ne oldu? Gezi mi? Ne gezisi? O gezi bugün müydü? Hemen hazırlanmalıyım. Haber verdiğin için teşekkür ederim."
77777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777
Eve mutlu bir şekilde gitti Flesch. Çünkü Yey onu seviyordu. Fakat şimdi içinde bir boşluk vardı. Bir hafta boyunca onsuz ne yapacaktı?
77777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777
O çok zor geçecek diye düşündüğü bir hafta çabuk geçip bitmişti. Yey, bütün gezi boyunca Flesch'in de yanında olduğunu ve eğlendiğini hayal etmişti. Toplantı odasına geldi ve masadaki yerini aldı. Şansına o geldikten sonra Amanda bilge toplantı odasına girdi ve masaların karşısında bulunan kürsüye çıktı.
"Evet, arkadaşlar bugünkü dersimizde sizin kişisel müzik perinizle tanıştıracağım. Kişisel müzik periniz sizin günlük ruh halinize göre şarkı söyler veya merak ettiğiniz bir insanın o anki ruh halini size gösterir şarkılarıyla."
Bir flüt çıkarıp mini perileri uykusundan uyandırdı. Flütün içinden çıkan her bir notanın içinde bir mini peri bulunmaktaydı. Yey'in duygu dişi müzik perisi yengeçti.
"Merhaba, ben Caby." Dedi müzik perisi.
Yey "Şimdi sen benim duygularımı mı yansıtıyorsun?"
Caby "Evet, istersen sana göstereyim."
Yey "Vaov. Ne hissettiğimi merak ediyorum?"
Flame "Nasıl bir insan ne hissettiğini bilmez?"
Yey "Kıskanma Flame. Belki benim bile algılayamadığım tuhaf duygular içerisindeyimdir."
Flame "Bu saçmalık."
Caby, Esra'nın duygularını yansıtan bir şarkı söyledi. Bu şarkı Aviva'nın Princesses Don't Cry şarkısıydı.
Yey "Bir prenses gibi hissettiğimi biliyordum."
O sırada Flesch'in mini başak dişi mini perisi ile tanışmıştı.
"Ben Green. İstersen sana diğer mini perilerin yaptığı gibi şu anki duygularını gösterebilirim. Ah tabi eğer benimkini biliyorum sen sevdiğim kızın duygularını göster dersen pekala onu da gösterebilirim."
Flesch "Önce kendiminkini sonra da onunkini."
Green "Nasıl istersen."
Green, Halsey'in sorry şarkısını söylemeyebaşladı.
Mizu "Bu duygular kimin için Flesch?"
Bahri "Duosilya için."
Green "Şimdi de sevdiğin kişinin duyguları için söylüyorum." Dedi ve Selena Gomez'in Perfect şarkısını söyledi.
Mizu "Bir an önce Duosilya'yı bırakmalısın. Yoksa Yey'i kaybedeceğiz."dedi. Flesch ne yapacağını biliyordu. Yey'e biraz ilgi gösterecek ve onun kalbini tekrar kazandıktan sonra Duosilya'ya geri dönecekti.
77777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777
Duosilya, çiçeklerle dolu bir sokakta Flesch'i gördü tekrardan. Flesch mutlu gibi gözüküyordu onun yanına doğru gitti.
"Flesch, merhaba." Dedi Duosilya.
Flesch "Merhaba, Duosilya." Dedi ve ekledi.
"Seninle konuşmam gereken bir şey var. Gül bahçesine gidelim."
Duosilya, birden heyecanlanmıştı ve sakinleşebilmek için Flesch'ten izin istedi. "Tamam. Önce bir işim var. Çok uzun sürmez. Sen önden git."
Flesch kafasını tamam anlamında salladı ve gül bahçesine doğru ilerlemeye başladı. Duosilya, onun gittiğinden emin olduktan sonra müzik erkek kova mini perisini çağırdı.
Duosilya "Bana şimdi Flesch'in benim için hissettiği duyguları gösterir misin?"
Duosilya'nın erkek kova mini perisinin ismi Blue'ydu.
Blue "Tabi." Dedi ve BTS – A Brand New Day şarkısını söylemeye başladı.
Şarkıdan sonra hüzünlenen Duosilya "Uzun bir yola mı çıkacak? Ama nereye?"
Başak "Öğreneceğiz." Dedi Duosilya'nın mini başak dişi perisi.
Saat dördü bir dakika geçtikten sonra varmıştı Duosilya buluşma yerlerine. Duosilya, Flesch'e sarıldı ve yanına oturdu.
Duosilya, soğukkanlı bir şekilde "Evet, seni dinliyorum." Dedi.
Flesch "Nasıl başlasam bilmiyorum. Duosilya, üzgünüm. Ama ilişki buraya kadarmış."
Duosilya "Nasıl yani? İlişkimizi..."
Flesch, Duosilya'nın ağlamaklı gözlerini görünce fikrini değiştirmiş gibi yaptı ve niyetini açıkladıktan sonra Duosilya'nın yüzündeki ifadeye gülmeye başladı. Flesch "Şaka,şaka... ilişkimize kaldığımız yerden devam edelim."
Duosilya "Ya Flesch, öyle şaka mı olur? Korkuttun beni." dedi ve şakadan Flesch'e vurdu.
55555555555555555555555555555555555555555555555555555555555555555555555555
Yeni bir okul sabahına uyanan Yey, yatağından kalktı.
"Caby, bana sevdiğim kişinin benim için hissettiği duyguları gösterir misin?"
Caby "Tabi." Dedi ve Marina and the Diamond'ın Teen Idle şarkısını söylemeye başladı.
Yey "Ne olmuş olabilir ki?"
Flame, parmağını çenesine koydu ve "Yoksa?"
Yey "Yoksa ne?"
Flame "Umarım doğru değildir. Eğer öyleyse sonsuza dek ayrılacaksınız demek bu."
Yey "Ne demek istiyorsun?"
Flame "Gruplar ayrılıyor. Elementler ayrılıyor. Farklı bir yerde daha ciddi bir eğitim sizi bekliyor."
Yey "Ayrılacak mıyız ama nereye?"
Flame "Değnekler akademisine."
33333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333
Flesch, elindeki mektuba bakıyordu. Yıkılmıştı. Sonsuza dek Yey'den ayrılacak mıydı şimdi? Hayır, en kötüsü sadece Yey'den değil, Duosilya, Baltafa, Kızılcık, Yeşilbey onlardan da ayrılacaktı.
77777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777777
Okula gittiğinde ateş elementine sahip olanların bir ordu oluşturacak şekilde dizildiğini fark etti Flesch. Gitmeye hazırlanıyorlardı belli ki. Flesch, ordunun içindeki Baltafa'yı fark etti. Onu hiç bu kadar ciddi görmemişti.
Kızılcık ve Duosilya, Flesch'in yanına gittiler onu görür görmez.
Kızılcık endişeli bir sesle "Ne oluyor Flesch? Neden bu şekilde duruyorlar? Ordu gibi."
Flesch "Elementler arasında anlaşmazlıklar çıktı. Ülke bölündü. Ateş elementine sahip olanlar Değnek Adasına gidecekler. Su elementine sahip olanlar Kupa Adasına, hava elementine sahip olanlar Kılıç Adasına, toprak elementine sahip olanlar ise Tılsım Adasına gidecekler."
Duosilya "Bir dakika! Bu durumda..."
Flesch kafasını üzgün bir yüz ifadesi ile onu onayladı.
Flesch "Hala vaktimiz varken vedalaşalım. Yoksa Baltafa da olduğu gibi vedalaşamayacağız."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro