18. HABER AKADEMİSİ
KILIÇ KRALLIĞININ GÖRSEL HALİ EKLENMİŞTİR. BU GÖRSEL YAPAY ZEKA TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR. İYİ OKUMALAR DİLERİM!
Uçaktan indi ve bavulunu, uçan robotlara koyarak ilerlemeye başladı. Bavulunu koymuş olduğu uçan robot kendisini arkasından takip ediyordu. Kılıç Krallığı teknoloji açısından aşırı derece de gelişmiş bir krallıktı. Sebebi belliydi. Kova burçları. Tabi ki de özgür korsan olan kova burçlarından bahsetmiyordu. Hoş, savaştan sonra onlardan da pek kalmamıştı. Değnek Prensi Talu, korsanların kaptanı olan İnci ile evlenmişti. Böylece kova burçları kaptanlarını kaptırdıkları için kendilerine yeni bir kaptan bulana kadar Kılıç Krallığında yaşamaya karar vermişlerdi. Bu durum teknolojilerinin daha da gelişmesine neden olmuştu. Muhtemelen şu an diğer krallıkların, Kılıç Krallığına savaş açma cesareti yoktu. Gerçi Değnek Krallığı cahil cesaretiyle gidip Kılıç Krallığına savaş açabilirdi. Bu bilgileriyse Yey, habercilerin aralarında yapmış olduğu tartışmalardan duymuştu.
Talu ve İnci'nin düğün fotoğrafını gördüğünde "Herkes evleniyor." Demekten kendini alamadı Yey. Ama doğruya doğruydu şimdi. Herkes evleniyordu. Herkes hayatının aşkını bir yerlerde buluyordu fakat o yalnız bir başına hayatına kaldığı yerden devam ediyordu. Bazen kendisi için özel olan o erkeğin hiçbir zaman var olmadığını düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Bu düşünce her aklına geldiğinde boğazının içine bir yumru oturur ve etrafı hüzünlü gözlerle seyre dalardı.
Uçan otobüse bindi. Arkasından gelen uçan robot ise doğruca kendiliğinden otobüsün bagajına girmişti. Otobüste olan boş koltuklardan birine oturduğunda ise havalimanının havada uçtuğunu fark etti. Bu yüzden uçan otobüsleri kullanıyorlardı demek.
Ama yanılıyordu. Uçan havalimanından çıktığında derin bir uçurumla karşılaştı. Gözlerini ileriye diktiğinde havada uçan dev kara parçalarıyla karşılaştı. Aman Tengrim, buradaki her şey uçuyordu. Hemen önünde bir uçan halı belirdi. Bu havada uçan şeye mi binecekti? Etrafına bakındı diğer insanların ne yaptığını görmek için. Diğer insanlar herhangi bir sorun yokmuş gibi uçan halıya rahat bir şekilde biniyordu. Yey, derin bir nefes aldı. İçinden kaybolmamayı diledi ve adımını uçan halıya attı. Kafasında kendisine ait olmaya bir düşünce belirmişti. 'Nereye gideceksiniz?' diye. Yey kendi düşüncesiyle 'Kılıç Hava Akademisine' diye cevapladı bu soruyu. Bunun üzerine yine kendisine ait olmayan ses 'Lütfen oturunuz.' dedi. Yey ilk başta etrafına bakındı. Hiç kimse yoktu. Sesin gerçekten de kafasından gelip gelmediğine emin olmaya çalışıyordu. Kafasındaki ses bir kez daha yankılandı. 'Lütfen oturunuz.' Yay kızımız bu sefer söylenileni dikkate aldı ve ummadığı bir yerden emniyet kemeri onu sıkıca halıya bağladıktan sonra aşırı derece de bir hızla harekete geçti. Bu Yey'in kalbinin yerinden çıkacakmış gibi bir hızla atmasına sebep oldu. Dahası içinden de çığlık atıyordu.
Gitmesi gereken yere vardığında onu iki görevli bekliyordu. Yey uçan halıdan inmeye çalışırken başının döndüğünü hissetti. O sırada onu bekleyen görevliler kolundan tutmuştu. Görevlilerden biri konuşmaya başladı "Anlaşılan sende dışarıdan geliyorsun." Dedi ve hemen yanında duran genç görevli konuşmaya başladı. "Dur tahmin edeyim, Değnek Krallığından geliyorsun değil mi?" şeklinde bir tahminde bulundu. Yey "Hayır, Kupa Krallığından geliyorum." Şeklinde cevapladı. Yaşlı görevli "O zaman ateş elementine sahipsin?" şeklinde bir tahminde bulundu. Sevgili yay kızımız kafasını olumlu anlamında salladı. Yaşlı adam konuşmaya devam etti. "Genelde Kupa Krallığından gelenler veya su elementine sahip olan burçlar zemine ayakları değer değmez kusmaya başlar ve Tılsım Krallığından gelenler veya toprak elementine sahip olan burçlar ise uçan halıda baygın bir vaziyette buluyoruz. Önceki zamanlarda bu emniyet kemeri yoktu. Bu yüzden Tılsım Krallığından gelenler kırık bir bacak ve kırık bir kol ile akademideki derslere katılırdı. Akademinin yönetimi bu duruma bir son vermek için uçan halılara geçen yıl emniyet kemeri koymaya karar verdi." Dediğinde Yey "Önceden emniyetsiz miydi?" şeklinde sorduktan sonra buraya emniyetsiz bir şekilde gelseydi sonunun nasıl olacağını merak etti. İçindeki ses sonunun Tılsım Krallığından gelen öğrencilerle pek de farklı olmayacağını söylüyordu. Bu konuda iç sesiyle hem fikir oldu.
Aklına birden bavulu geldi ve hemen arkasına dönüp baktı. Bavulunu taşıyan araç yoktu ortalıklarda. Hemen yanında duran genç görevli "Bir sorun mu var?" diye sordu. Yey "Bavulum yok." diye cevap verdi telaşlı bir yüz ifadesiyle. Hemen ilerilerinde olan yaşlı görevli kahkaha attıktan sonra "Merak etme, bavulun kalacağın yurda senden önce varmıştır." Şeklinde Yey'i rahatlattı.
Akademiye vardığında Yey'in yaptığı ilk işi kaydını yaptırmak oldu. Kaydını yaptırdıktan sonra akademide bulunan öğrenci işleri ona haberci kartını verdi. Ardından bu kartı nasıl kullanacağını anlattıktan sonra onu yolladı. Artık yurda geçip yeni insanlarla tanışabilirdi.
***
Yurttan içeri girdiğinde onu karşılayan ilk şey yine kafasında yankılanan ses oldu. 'Lütfen isminizi söyleyiniz.' Bu isimlerin sahibinin kim olduğunu merak eden Yey arkasında sıra halde bekleyen diğer insanları daha fazla bekletmemek için ismini ve burç soyunu söyledi. Yey Cancer. Burç soyları genellikle babanın burcuna göre belirlenirdi. Kısaca babanız hangi burçsa sizin soyunuzda oralı oluyordu. Yey'in babası yengeç burcuydu. Annesi ise balık burcuydu. Ebeveynleri su grubundan oldukları için aşırı derece de korumacıydı. Aşırı korumacı özelliklerinden dolayı ailesi onun kendi bulunması gereken Değnek Akademisine göndermek yerine bütün burçların gitmiş olduğu Burçlar Akademisine göndermişti. Fakat bildiğiniz gibi bu akademideki eğitimi çok da fazla sürmemişti. Değnek Krallığı, ateş grubuna giren bütün öğrencileri Kupa Krallığından götürmüştü. Ailesi bu duruma karşı çıkamamıştı. Çıkmalarına gerek yoktu ki. Hala onu gözetleyebilecek ebeveynleri vardı çünkü. Kuzenleri, halası ateş grubundandı. Bu yüzden Yey için sıkıntı olmamıştı. Fakat Yey'in durumunda olan diğer burçların ailelerden bazıları isyan etmişti. İsyan sonucunda o aileler çocuklarını sonsuza dek kaybetmişti. Kupa Krallığı, o ateş burcunda olan çocukların vatandaşlık ve vize hakkını sonsuza dek almıştı. Değnek Krallığı da bunun üzerine o çocukların ailelerinin Değnek Krallığına girmesine kesinlikle yasaklamıştı. Tabi sonra barış dönemi oldu ve Değnek Krallığı yeni bir yasa çıkardı. Artık ateş grubunda olan o çocuklar, su grubundan olan aileleriyle birlikte Değnek Krallığında kalmak şartıyla birlikte yaşayabilecekti.
Yey havada uçuşan zarfa baktı. Zarfın üzerinde turkuaz renkte Haber Akademisinin simgesini bulunduran bir damgayla damgalanmıştı. Elini uzatıp havada uçan zarfı aldı. Zarfı açtı ve içinde bulunan kartı inceledi. Kartta uğur böceklerini takip etmesi gerektiği söyleniyordu. Yey gözleriyle etrafını taradı. Uğur böcekleri etrafta yoktu. Zarfa tekrar baktığında içinden bir uğur böceği çıktı. O zarfın içine nasıl girmişti öyle?
Kafasındaki sorulara cevap bulmaya vakti yoktu. Az önce zarfın içinden fırlayan bu benekli uçan böceği yakalaması gerekiyordu. İki kat merdivenlerden çıktılar. Uzun koridorlardan ilerlediler. Sağa döndüler. Karşılarına iki yol ayrımı çıktı bu sefer sola döndüler ve ta da işte kalacağı daire burasıydı. Uğur böceği kalması gereken dairenin kapısına konmuştu. Zarfı cebinden çıkardı. İçinde bir anahtar gördüğüne emindi. Anahtarı zarftan çıkardı. Anahtarın başı bordo renkli bir kumaşla kaplıydı. Anahtarın ucunu deliğe soktu. İki kere döndürmesiyle kapı açıldı. Kapıdan içeri girdi. Daire de kimsecikler yoktu. Uzun koridorda ilerledi. Odasının kapısı açıktı ve evde birileri vardı. Yatağına kıvrılarak uyuyan aslandan bunu anlıyordu. Anlaşılan o ki oda arkadaşı aslan burcuydu. Sesini çıkartmak ile çıkartmamak arasında kaldı Yey. Sonra da yatağında uyuklayan aslanı uyandırmamaya karar vererek odaya girdi. Odanın ortasında açılmış içi boş olan bir bavul mevcuttu. Yerler çoraplarla doluydu. Kızın kıyafetleri masanın üzerinde durmaktaydı. Sonuç olarak bu arkadaş bayağı bir dağınıktı fakat Yey bu durumu sıkıntı yapmadı. Kendisi de bu arkadaş kadar dağınıktı sonuçta. Bu yüzden ortada duran açılmış bavulu biraz ittirdi ve kendi bavulunun içindekilerini boşaltmaya koyuldu.
Dolabını kıyafetlerle doldurmayı bitirdiğinde kafasını üst ranzada duran yatağa doğru çevirdi. Kendisini bildi bileli üst ranzalardan nefret ederdi. Derin bir iç çekişten sonra yanında getirmiş olduğu çarşafı da alarak yatağını yapmaya koyuldu. Bütün işi bittiğinde Yey ne kadar yorulduğunu anlamış oldu. Sonuç olarak üst ranzadan inmek yerine yorganın altına girmeye karar verdi. Bu şekilde iki ateş parçası odalarında uyuyordu.
O sırada ise evde bulunan oğlak kızı kafasını kitaplara gömmüştü. Kız o kadar çok işine odaklanmıştı ki Yey'in eve girdiğini duymamıştı bile. Yengeç kızı ise kafasında kulaklıklar ile odasında tek olmanın keyfini yaşıyordu. Fakat bu uzun sürmeyecekti.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro