[YEY]

Aradan 5 yıl sonra...

Heyecanlı bir şekilde bavuluna kıyafetlerini yerleştirdi. Uzun zamandır istediği bir eğitimi ücretsiz okumaya hak kazanmıştı. Üstüne üstlük eğitimde Kılıç Krallığındaydı. Orasını hep merak etmişti. Zaten neredeyse bütün krallıkları görmüş ve gezmişti. Geriye gezmediği bir tek Kılıç Krallığı kalmıştı. Alacağı bu eğitim sayesinde Yey sonunda Kılıç Krallığını da görebilme şansını elde edecekti.

Bütün hazırlıkları bitmişti. Kardeşinin odasına gitti. En çok onun için heyecanlıydı aslında. Hayatında ilk defa ailesinden uzakta bir krallıkta eğitime gidiyordu biricik kız kardeşi. Kapıyı çalmadan bodoslama içeri girdi. Kardeşi ise o sırada valizini hazırlıyordu.

"Heyecanlı mısın, Ket?"

Sevgili kardeşi Ket kafasını kaldırıp ona öfkeyle baktı ve "Bana zorla krallıkların dilleri eğitimini aldırmasaydın daha mutlu olabilirdim." Dedi. Yey kardeşinin odasında pembe renkli pofuduk koltuğuna oturdu ve ayaklarını bacak bacak üstüne atarak "O dillere ihtiyacın olacak."

Kız kardeşi kendisine ters ters cevap verdi "Sadece kupa krallığının dilini bilsem yeter. Stario'yu gezmek umurumda bile değil. Sevgili müstakbel eşim ve ben Kupa Krallığında yaşayıp işleri Kupa Krallığında yürütmeyi planlıyoruz." Dedi ve "Resmen zaman kaybı." Şeklinde ekledi.

Yey oturmuş olduğu pembe pofuduk koltuktan kalktı. Tadı kaçmıştı. Kardeşinin iyiliğini istiyordu sadece. Böyle terslemesine gerek yoktu. Diğer taraftan kız kardeşi ne kadar da şanslıydı. Hayatının aşkını bulmuştu. Yey ise hayatının aşkı zannettiği oğlanı gazetelerde o kızıl saçlı kız ile olan düğün fotoğrafını görmüştü. Sırf bu yüzden krallıklar birbirlerine girmişti. Bu yüzden Yey üç aylık eğitimden sonra Değnek Krallığına geri dönemedi. Ailesi Kupa Krallığından olduğu için onların yanına dönmek zorunda kalmıştı. Değnek Krallığındaki eğitimi ise bitirememişti. Değnek Krallığı bütün kapılarını kapatmıştı Kupa Krallığına ve Tılsım Krallığına karşı. Zaten haberlerde okuduğuna göre o kızıl saçlı kızda Tılsım prensesiydi. Bu yüzden Kılıç Krallığı, Değnek Krallığı ile ittifak kurarak Kupa Krallığı ve Tılsım Krallığına savaş açmıştı. İki yıl boyunca bütün eğitimler donmuştu krallıklar arasındaki savaş yüzünden. Sevgili kuzeni Alberta bu savaş yüzünden işsiz kalmış, hatta bu yüzden depresyona bile girmişti. Alberta bir zamanlar burçlar akademisinde eğitim veren eğitimcilerden biriydi. Ama bu savaş ekmek kapısının kapanmasına sebep olmuştu.

O zamanlar korkunç günlerdi. Dışarıda gelen çatışma sesleri... ürkütücüydü. Daha da kötüsü babası yengeç burcu olduğu için bütün yengeç burçları gibi yaralanan askerleri tedavi etmek için cephede çalışmak zorunda kalmıştı.

Krallıklar arasındaki savaş ise geçen yıl bitmişti. Kupa Krallığı kendini yeni toparlıyordu. Kılıç Krallığı ise yapılan anlaşmalar sonucu krallığının kapısını tekrar öğrenciler için açmıştı. Bu yılda Yey, iyi bir haberci olabilmek adına oraya eğitime gidecekti.

Geçen bu beş yıl da yay kızımız yönetici olmak istemediğini fark etmişti. O daha çok insanları bilgilendirmekten hoşnuttu. Bu yüzden kariyerini bu alana almıştı.

Odasına girdi. Masasının üzerindeki gazeteyi kaldırıp baktı. Kalbi artık Flesch'e karşı bir şey hissetmiyordu. Eğer bu kızı gerçekten seviyorsa onun adına mutluydu. Fakat diğer taraftan hayal kırıklığına uğramıştı. Gördüğü rüyaların hiçbirisinin çıkmamış olması ve bunların hepsinin yalan olması ve daha da kötüsü... o göldeki kadının söyledikleri...hepsi yalandı. Bunlara inanacak kadar nasıl aptal olabilmişti?

Kendisine kızgındı. Bu yüzden etrafındakilere öfkesini kusuyor ve kendisini bu şekilde cezalandırıyordu. Öfkesinin şiddetinden dolayı iyicene yalnızlaşmıştı. Eskiden görüşmüş olduğu insanlarla da konuşmuyordu artık. Mutsuzdu.

Kupanın içinden çıkan balığa baktı. Gitme zamanı gelmişti. Yolculuk için ayırmış olduğu en rahat kıyafetlerini giydi. Odasından çıktı bavulunu sürükleyerek. Gördü ki kız kardeşi dahil kapıda onu bekliyordu. Hızını arttırarak ailesine yetişti. Hep beraber kız kardeşini evin önünde beliren siyah renkli okul otobüsünün önünde durdular. Kız kardeşi Ket, görevliye elindeki bavulları uzattı. Ardından annesine dönüp sarıldı. Yey, sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Ket kendisine sarılmak için geldi. İki kız kardeş birbirlerine sıkıca sarıldılar.

Yey "İyi yolculuklar! Bir gün mutlaka ziyaretine geleceğim."

Ket "Sana da iyi uçuşlar. Kendine iyi bak." Dedi ve otobüsün merdivenlerinden çıktı. Otobüs uzaklaşırken ailecek otobüsün arkasından baktılar. Çok geçmeden ailesiyle birlikte fanusa benzeyen arabalarına binerek Kılıç Krallığına ait olan uçakların bulunduğu limana doğru sürmeye başladılar. Daha doğrusu annesi arabayı sürmeye başladı. Havalimanına ulaştılar ve ailesi limanın içerisine girmeden Yey'i orada uğurladı. Sonuç olarak bir günde böylece bitmişti. Günün geri kalanı ise uçakta geçecek ve sabah saat 8'de uçak Kılıç Krallığına varmış olacaktı. En azından Yey bu şekilde hesaplamıştı.