15. İNCİ
Aradan yıllar sonra Talu sevgili İnci'sini tekrar görebilecekti. Babası ona, İnci'nin Değnek Krallığına ait olan bir adanın hapishanesinde hapsettiğini söylemişti. Adanın ismi Dumandı. Kral, askerlere Talu için bir gemi hazırlamalarını emretmişti. Şimdi Talu kendi gözleriyle İnci'sinin ne durumda olacağını görecekti.
Gemiye bindi. Geminin kaptanı gemiyi harekete geçirdi. Talu bütün yol boyunca dalgalı denize bakarak İnci'ye ne demesi gerektiğini düşündü. Ona söylemek istediği milyonlarca şey vardı. Kafasında sırayla bütün senaryoları deniyordu. "Ah, hayır... bu şekilde konuşmaya başlayamam. Peki ya şöyle?" Hep bu şekilde kendi kendine mırıldanmaktaydı.
Gemi karaya vardığında Talu düşüncelerinden nihayet sıyrılabildi. Kalbinin atışları heyecandan hızını arttırmıştı. Derin bir nefes alarak gemiden indi.
Sevgili kıvırcık saçlı delikanlımız önde, arkasında iki asker karşılarına çıkan siyah renkli dağın girişinden içeri girdiler. Talu ilerlerken burnunu kapatmak zorunda kaldı. İçerisi leş gibi kokuyordu. Kokunun içeriğinde insan dışkısı, çürümüş cesetler ve bozulmuş yiyecekler vardı. "İnci, böyle boktan bir yerde mi kalıyor yani?"
Talu midesini tuttu. Tengrim, bu çok berbattı. Hapishane de bulunan mahkumlardan birinin sesi "Yakında alışırsınız, majesteleri." Dedi. Bu ses çok tanıdıktı. Sesin geldiği yere doğru ilerledi. "Çekirdek? Bu sensin."
"Sonunda kaptanı kurtarmaya karar verdiniz. Ama neden daha önce değil de şimdi? Kaptan sizi affetmeyecek."
Talu bu sözler karşısında endişeyle heyecanın karışık olduğu bir ses tonuyla "İnci, nerede?" şeklinde sordu. Askerlerden biri "Bu taraftan majesteleri." Diyerek kendisini belli etti. Birlikte dönen merdivenlerden çıkarak dağın en tepesine İnci'nin hapishanesine ulaştılar.
İnci bir köşeye çekilmiş elleri dizlerine sarılmış bir şekilde bekliyordu. Saçları bakımsız görünüyordu. Onun geçmişte boynuna kadar gelen saçları şimdi yerlerde sürünmekteydi.
"İnci, buradasın. Çabuk aç kapıyı asker!"
Asker cebinden çıkartmış olduğu kapının kilidini açtı. Talu süratli bir şekilde açılan hapishane kapısından içeri girdi.
"İnci!" şeklinde sevinçle bağırarak kıza sarılmaya kalktığında kız da ona tepki olarak onu sertçe sırt üstü düşürecek şekilde ittirmişti. Bunun üzerine Talu'nun askerlerinden biri hemen içeri girerek İnci'ye sert bir şekilde tokat attı. "Ne halt yediğini zannediyorsun, seni sürtük?"
Talu ise neye uğradığına şaşırmıştı. Fakat İnci'ye tokat atıldığını da fark etmişti. Hemen ayağa kalkarak İnci'ye tokat atan askere bir tane yumruk attı. "Ona ne hakla tokat atarsın?" Asker hemen mahcup bir ifadeyle "Ama majesteleri... sizi ittirdi."
Talu azarlayan bir ses tonuyla "Bu sana tokat atma hakkını vermez. Cezalandırılacaksın."
Asker hemen dizlerinin üzerine çömelerek "Affınıza sığınırım, majestelerin. Lütfen beni bağışlayın."
Talu "Bir daha olursa başına ne geleceğini biliyorsun." Dediğinde asker, değnek prensinin bacaklarına sarılarak teşekkürlerini sundu. O sırada İnci acı bir şekilde gülerek "Gerçekten bu kadar zayıf mısın? Beni neden bu kadar zamandır beklettiğini anlıyorum."
Talu "Ben, senin burada olduğunu bilseydim bu işi yıllara bırakmazdım. Öldüğünü zannetmiştim." Şeklinde kendini savunmaya çalıştı.
İnci alaycı bir ses tonuyla "Gördüğün üzere hayattayım. Git artık. Senden umudumu keseli yıllar oldu."
Talu "Seni özgürlüğüne kavuşturmak için buradayım."
İnci oturduğu yerden ayağa kalktı. "Bütün tayfam ve gemim yok oldu. Özgür olmanın anlamı ne? Sevdiklerin yanında yoksa eğer. Sen..." Sözünün devamında titreyen bir ses tonu ve göz yaşlarıyla dolmuş ve yakında akıtacak olan gözlerle konuşmasına devam etti İnci "...kalbimi de aldın. Özgür olunca... ben... özgür olmak istemiyorum artık. Ben ölmek istiyorum. Lütfen, majesteleri. Alın canımı!"
Son cümlesi İnci'nin çığlıklarıyla bitmişti. Talu sessiz bir şekilde dikildi. 'Ben artık buradayım.' Demek istedi. Fakat boğazında oluşan düğüm, sözcüklerin ağzından çıkmasına izin vermedi.
Tek söyleyebildiği şey "Özgürsün artık." Dedi ve askerlerine dönerek "İstemese de onu bizimle götürüyoruz." Diyerek hapisten dışarı çıktı.
Böyle bir karşılaşmayı hiç beklememişti Talu. Onun beklediği, filmlerdeki gibi sarılmalarla, öpüşmelerle dolu olan mutlu bir sondu. Ama öyle olmamıştı. İnci, Talu'nun babasının kendisine yapmış olduğu işkenceden dolayı kendisini sertçe ittirmişti. Hatta ölmek için ona yalvarmıştı. Bu içten içe Talu'yu kahretmişti.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro