Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5. bölüm 'KIRIK RUH'

                          5.bölüm

  

          

            "Aşktan nefret edenler"

Bölüm şarkısı: Şanışer Yazamam ecele

 

Sessizlik istiyorum. Veya sadece huzur... Huzur istiyorum bayım, ama öldüğümde değil.

               

       

           Güzel bulduklarım

  
Yağmur yağarken ağlamak kadar güzel birşey yoktur. Gözyaşlarını saklar ve yağmur damlasına karışır göz yaşın,

                               ***

İçimde barındırdığım hırcın kızım göğüs kafesimi inadına yumruklarken elim kalbime gitti.  Göğüs  Kafesime inadına bastırdım. Onun çıkması ne bana yarardı ne çevremdekilere, sadece zarar olurdu.

  Öpüşmek...

   Benim şu ana kadar yaşamadığım birşeydi. Ama gelin görün ki insanın sevdiğini başkasıyla böyle görmesi... Ne bileyim acıyordu işte,

    Daha fazlasıda vardı. Bunun farkındaydım ama sadece benim karşımda olmaması benim kırık kalbim için daha iyi değilmiydi?

  Gözlerimi üzerlerinden çekmiyordum. Canımın yanıcağını biliyordum. Ama nefretimi bununla beslemem lazımdı. Ne varki beni hayatta tutan nefretim bu görüntüyle pis şişko karınını ovalıyordu. Benim acıdan beslenmekten vazgeçmeyen nefretim, iyice şişmanlamıştı.

  Naz onun dudakların ayrılırken yüzlerindeki ifade merak konum olmuştu. Aşk aradım. İkisindede yoktu. Sevgi aradım. Nazda biraz vardı. Zevk aradım. İkisindede duble vardı. Nazın arkası bana dönüktü. Benim kalbimi yıkan güzel dolunayım kafasını yana çevirip mavileri beni bulmuştu. Yüzüm nasıl bir ifadeydi bilmiyorum ama gözleri benim gözlerimden ayrılmadı. Konuşmak istedim bağıra bağıra yada ağlamak, sadece ağlamak istedim.

   Gözlerinin içene baka baka hesap sormak, canını yakmak istedim. Ben nasıl hissediyorsam onunda yaşamasını istedim. Son kez gözlerine baktım ve boğazımın acısını es geçip arkama döndüm.

  Koridorun sonundaki merdivenlerden bodrum kata ilerledim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Neden oraya gittiğimide ama gidiyordum işte,

  Merivenlerden inip karanlık koridorda ilerlemeye başladım. Bedenimi yalayıp geçen karanlık ve kömür kokusu ruhumu örten yegane iğrenç teselliydi. İlerlerken dikkatimi yanan birsey çekmişti.  Merdivenin altında yanan birşey gördüm. Gözlerimi kısıp daha dikkatli baktım bu,

Sigara...

Birisi sigara içiyordu. Yüzünü seçemiyordum. Ama dumanı çekerken sigarının uçunda yanan ateşi görmüştüm. Bedenim oraya giderken yüzünü tanımaya çalışıyordum. Daha çok yaklaşıp dikkatli bakmak istiyordum. Merdivenin altına geldim ve kafasını kaldırıp bana baktı ve  Beni fark ettiğin de  irkildi. Sigarası elinden düşerken ben yerde ayağıma yuvarlanan sigara baktım. Boğazım acıyordu. Suya ihyacım vardı. Geçmesi gerekiyordu ama canım yandıkça bilincim yerine gelicekti. Bunun farkındaydım. Bedenimin acıya ihtiyacı vardı. Yavaşca yere eğildim ve parmaklarım sigarayı yavaşça kavrarken yüzünü seçemediğim çocuk bana bakıyordu. Sigarayı iki parmağımın arasına sıkıştırdım ve yavaşça doğruldum daha sonra dudaklarıma götürürken iki çift göz üzerimdeydi. Dudaklarimın arasına aldığım sigarayı yavaşca içime çektim. Ağzımın içine dolan duman ilk olarak boğazımı acıtırken ben inadına dahada derin çektim. Dudaklarımdan uzaklaştırırken cigerlerimdeki dumanı yavaşça dışarı saldım. Boğazıma sanki yüzlerce iğne batırılmış gibi acırken duman dudaklarımın arasından havaya karıstı. Acı beynimin içine dolan acı dudaklarımda sadece sadistçe bir gülümseme oluşturmuştu. Ben sigaranın verdiği rahatlık arasında gidip gelirken karşımdakinin sesi doldu kulağıma,

" Seni sigara içerken izlemek güzel ama o son dalımdı"

Ben çocuğa daha dikkatli bakıp tanımaya çalıstım ama bir türlü yüzü tanıdık gelmiyordu.

" Seni tanıyormuyum"

Kafasını sağa sola salladı. Ben sigarayı yavaşca tekrar dudaklarıma götürürken karşımdaki sigara bi başka bakıyordu. Yani söylemek gerekirse biraz dugusal bakıyordu. Ciğerlerimdeki dumanı hava üflerken sigarasını ona uzattım.

" iki kere çektim. Kusura bakmazsın artık"

Uzun ince parmakları sigarayı kavrarken ben ona bakıyordum. O sigarayı dudaklarına götürürken uzun bir cekisten sonra oda bana baktı.

" şöyle dikkatli bakma "

Kollarımı önümde bağladım ve bakışlarımı daha çok diktim üzerine birisi bana yapma derse yapar, yap derse yapmazdım. Kafama göre hareket ederdim. O yüzden bakma dediği için daha dikkatli bakıcaktım. Ona baktığı görüyordu ama yüzümü secemediği belliydi. Karanlıklı ortalık ondan yani,

" Peki ben seni tanıyormuyum"

Sesi ne kalın ne inceydi. Hoş bir  tınısı vardı.

" muhtemelen evet"

Sigarasını içerken bende onu izliyordum. İnceliyordum da omuzları genişti bunu karanlıkta bile seçebiliyordum. Kalıplıydı.

" Ben sigara içmeye geldim peki sen niye geldin bu pis yere"

Sevdigim herifi kardeşimle öpüşürken gördüm falan diyemezdim. Dememde zaten de neyse artık,

" seviyorum pis yerleri"

Sigarasını son kez içip izmariti yere attı ve ayağıyla ezdi. Yavaşca ayağa kalktı ve aramızdaki boy farkına vardım. Uzun boyluydu baya hemde benim boyum 1.74 ama onun omuzlarına anca gelirdim.

" burası fazla pis hadi sende fazla oyalanma"

Aslında onu dinlemezdim ama cidden havasızdı burası yavaşca önünden ilerledim kantinin oradaki merdivene ilerledim. Oda arkamdan usul usul geliyordu. Işık yavaş üzerime vururken gözlerim karanlığa alıstığı için biraz rahatsız etmişti. Merdivenleri çıkıp merdivenin başına geldim ve onu beklemeye başladım.
  Merdivenleri daha yeni çıkıyordu. Işık vurdugu için onu daha iyi inceledim. Siyah uzun saçları vardı. Arkaya taramıstı. Dediğim gibi uzun ve kalıplıydı. Üzerinde benimkine benzeyen siyah bir deri çeket vardı. Oda bana olduğu gibi gözlerini kıstı ve bana baktı. Merdivenlerden çıkarken bir anda durdu.

" hassiktir"

Kendi kendi mırıldanırken hızla bana baktı. Gözleri irileşmiş ve agzı o seklindeydi. Komikti ama gözlerinin rengi ilgimi çekmişti. Kehribar renginde sarımsı bir renkti baya güzeldi.

  " sen Zifirsin"

Dudaklarımda ukalaca bir gülümseme belirirken gerçekten komik görünüyordu.

" bizzat kendisi"

Son kalan iki merdivenide çıkıp yanıma geldi. Karşıma geçti ve beni incelemeye başladı. Baya baya incelemeye başladı. Bu kadarda dikkatli bakmasa iyiydi.

   " Sigara için saol"

O hala olayın şokundaydı. Normaldi yani karşısında benim gibi korkulan bir kız varken bende benimle konuşsam kendimi şanslı hissederdim. Tamam biraz ego yaptım ama benim bile havalı bulduğum yanlarım vardı.

" ben senin içtiğin sigaradan içtim"

Ağzımda bok yoktu daha bişey olmazdı. Kaşlarım yavaşça çatılırken bir adım daha yaklaşıp dibine girdim. Onun gözledi daha çok açılırken yüzümü yüzüne yaklaştırıp

" ağzımda tezek yoktu"

Elini havaya kaldırdı beni yavaşca itti. Baya yavaştı nazikti yani,

" o anlamda demedim yani senin gibi bir kızın içtiği sigaradan içtim."

Umursamazca " eee yani"

Bana inanamayarak baktı ve " sen Zifirsin sen YENİ AY sın "

Tekrar aynı umursamazlıkla " bunları bende biliyorum yani"

Tam ağzını açıcakken kantinin kapısından Naz ve Dolunayım çıktı. Karsımdakide benim baktığım yere baktı ve tekrar bana baktı. Ben kafamı başka yere çekirdim hadi ama ben görmemeye çalıştıkca onlar beni buluyordu.

   Allahım ne olur bu tarafa gelmessinler, ne olur sana yalvarırım Allahım ne olur ya!
 

" sen iyimisin "

Çok iyiyim, müthişim bomba gibiyim, Bok gibiyim anlayan yok, kafam çatlayacak yada ruhumu duyan yok çatırdayan ruhumun biblolarını, yada etrafıma ördügüm duvarlarımın çatlayan kenarlarını gören yok, sol yanım yanıyor,

" iyiyim "

Dediğim şeyle pek tatmin olmamalıki tekrar,

" emin misin"

Sinirle sesli bir nefes verirken yere eydiğim gözlerimi bir anda ona diktim. Artık nasıl baktıysam agzını açmadı ve bakışlarını Nazın olduğu tarafa yöneltti.

  Oda benim gibi iğrenerek bakıyordu. Bunu kısılan gözlerinden ve buruşan yüzünden anlamıştım. Sonkez bende baktım o yöne ve karşımda  el ele yürüyen iki insan gördüm. Dolunayımın her adım atışı kalbime bir balyoz vuruyordu. Nasıl anlatılırdı bu bilmiyorum ama sadece çektiğim acım bilincimi acık tutuyordu. Bu yöne geliyordu hemde sevgili kardeşimle,

" bunlar niye geliyor şimdi"

Dikkatim karşımdakine dönerken bunları benim demem lazımdı ama bu kelimeler ondan çıkmıştı.

" niye bu seni rahatsız etti"

Ellini deri çeketinin çebine sokup, sağ eliyle saçlarını geriye attı, itiraf etmeliyimki gerçekten havalı duruyordu. Ama simdide Kaşları çatık sinirlenmişti.

  Tam soruma cevap vericekken pembe kusmuk araya girdi. Bu kız benim zorla sürdürmeye çalıstırdığım hayatımın önünde kırıntı arayan fareden farksızdı.

" Zifir ne yapıyorsun..."  Dedi ve karşımdakine baktı ve parmağıyla hic kibar olmayan bir tavırla göstererek    " bununla"

Karşımdaki sinirle sesli bir nefes verirken gerçekten benim gibi onların burada olmalarında rahatsızdı. Dolunaya bakmıyordum bile bana dikkatke bakan mavilerin yörümgesine hiç mi hiç girmek dahi istemiyordum.
Bu arada benim küçük üvey kardeşim bana hesap mı soruyordu yoksa banamı öyle geliyor, inşallah ben öyle sanıyorumdur. Yoksa buralar boks turnuvasına dönüşürdü.

" sanamı sorucam Naz kiminle nerde ne yaptığımı"

  Sesim biraz ürkütücü çıkmış olabilir, bunu nerden mi anladım. Adını bilemediğim çocuk bir anda bana bakıp geri adım atmıştı. Dolunayıma gelirsek, o benim bu hallerime alışkandı bu sert favırlarıma alışıktı. Naz gerzeğine gelirsek, gözleri sigarasını aldığım  çocuktaydı bunları olayı neydi.

" ona hesap sormak demeyelimde benim eskilerimlemi takılıyorsun"

    Hayda! Ulan budamı onun sevgilisiydi. Onu geçtim yanında Ö..z. Hay! O vardı işte, onun yanında nasıl böyle patavatsız konuşuyor. Gerçi oda pek takımışa benzemiyor.

" Eskilerim falan sen benimle nasıl konuşuyorsun"

  Bizin rambo saçlı sinirlendi he!
Sen kimsinde benim kardeşime bağrıyorusun falan demicem gebertsin gıkım çıkmaz. Nazın yüzüne bile bakmıyordu.
Ö...zz neyse iste, o bile Naza değil gözleri bendeydi. Bakma Zifir, bakma kızım bakma... Bakmaa... Sokarım bakıcam ulan!

   Ve boşluk sadece boşluktan ibaretti. Gözlerinde  tutkusu olduğum ışık ne de huzurum vardı. Sadece mavi vardı. Sert ve keskin mavi, baktıkca daha çok acıyacaktı. Kafamı dağıtmam lazımdı. Bu sefer canımı yakmak işe yaramazdı. Uzaklaşmak... Tek çözüm buydu.

"Hey! sen benimle geliyormusun"

Uzun saçlının gözleri şaşkınlıkla bana bakarken sadece kafasını sallamıştı. Nazla ona bakmadım bile, gözlerindeki akan duygunun bu sefer sularında boğulmak değilde kıyıda keyfini sürmekti amacım, bu sefer onun aşık olduğum sularında boğulmak istemedim. Kenarında yürümek istedim.

  Yavaşca arkama döndüm. Bulunduğum saçma ortamdan uzaklaşmak en iyisiydi. Uzun saçlı benimle arkasına onlara dönerken onun çekiminden kendi istediğimle ayrılmak... Bünyeme fazla gelmişti. Sol tarafımdaki baskı kemiklerimi kırıp yıkıp geçmişti bile,

" Şimdi de konuşmamaya mı başlayacaksın... Zifir"

Sert ama ifadesiz sesi kulağıma dolduğunda ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım. İlk zamanlardaki gibi olacağımı ve sessiz halime geri döneceğimi sanıyordu. Ama beni tanımamak için kat ve kat çaba sarf ediyordu.

  Yavaşça kafamı arkaya çevirip ona baktım. Aklım ona sinirliyken, kalbim ne kadar güzel olduğu ile ilgili hülyalı kelimeler süslü şiirler  yazıcaktı sanki,

  " Ben sussam ne değişir ki"

Cevap beklemeden peşime uzun saçlıyıda takarak merdivenlere yöneldim. Çeketimi alıp gidicektim. Uzun saçlı konuşmuyordu bile sadece beni izliyordu. Sınıfın bulunduğu koridora girdiğimde sağda solda laklak kesenler bize bakıyorlardı. Yanımda bir erkek görmedikleri için, yani bende neden onu yanıma aldığımı bilmiyordum. Sadece gitmek istiyordum. Her zaman ki gibi...

  " Yani taktın peşine beni  ama nereye gideceğiz"

Çevremdeki insanlar bir kere beni dinleyip ağızlarını açmadan beni birkere dinleseler ne güzel bir şey olucak varya!

  " Gel işte "

Sınıfın kapısını açıp kabaca sınıfa girdiğimde uzun saçlıda benimle girdi. Gözlerim sıramın üzerinde duran çeketime katınca direk ona yöneldim. Sertçe kaptım ve üzerime geçirdim. Arkamda beni bekleyen uzun saçlıya kafamda gidiyoruz. Dediğim benimle birlikte sınıftan çıktı. Evet biliyorum sınıftakiler birhayli şaşırdılar ve okuldakiler arkamdan envai çeşit dedikodular yapıcaklar ve yalan yanlız sözler  dönücek ama kimin umrunda dimi ama,

" Zifir cidden nereye gidiyoruz"

Okulun otoparkına yöneldiğimde hic durmadan ona cevap verdim.

" okul hariç heryer"

Göruş alanıma yılanım girdimişti. Bu motosikleti gördüğümde cidden heyacan  basıyordu.
Uzun saçlıya bir anda döndüğüm için irkilmisti. Yüzüne dikkatlice baktığımda... Yakışıklı biriydi. Fazlasıyla yakışıklı

" motordan korkmuyorsun dimi"

Ellerini saçlarına daldırdı ve geriye attı. Dudaklarında ukala bir gülümseme belirirken bu ' hadi ama şu tipime bak sence motordan korkarmıyım' diyordu. Yada başka birşey pek akıl yorucak havada değildim.

" sence"

Birşey demeden hızla motora atladım ve onu bekledim. Oda ne demek istediğimi anlamış olucakki arkama oturdu. Tutunucak yer ararken sıkıntıyla sesli bir nefes verdim ve arkadan ellerini tutup belime sardım. İlk şaşırsada fazla uzatmadan ellerini kenetledi. Bende motoru çalıştırdım. Ve son kez kantin kapısına baktım. Bir çok insan bana bakıyordu. Ama umrumda mı?  tabikide değil.
  İnsanların düşünceleriyle hareket eden birisi değildim. Ben ben olurdum ve kim eleştirse de eleştirdim takmak ve umursamam ben Zifirdim. Tamam biraz egoistçe konuşmuş olabilirim ama doğrular bunlar,

  Motoru sağa kırıp okuldan hızlı ve oldukça sesli bir şekilde ayrıldım. Benim okuldan ayrıldığımı herkes duymuştur.

O'  da

Caddeden hızla ana yola surdum. Hızımı gittçe arttırırken saçlarımı yalayıp geçen rüzgar içimdeki tatmin olmayan aksiyon aşığı küçük kızın o iri gözlerini parıldatıyordu. Ve  yeni yani farkettiğim belimde baskı kafamı aşa doğrulttuğunda uzun saçın belimi baya sıktığını fark ettim. Baya baya sıkıyordu. Hadi korkmuyordu bu velet,

 

" Korkmuyorsun değil mi?"

Hızdan ve ana yolda olduğumuzdan araba seslerinden sesimi yükselterek arkaya doğru seslendim.

" N. Ne korkacağım ben severim b.böyle hızı"

  Sinsice sırıtarak ve

" seviyorsan gönlünü yapalım değil mi ama"

Hızımı olduğundan fazla arttırırken sınırları zorluyordum. Büyük oynuyordum anlayacağız. Onun elleri belimi daha da sıkar hale geldiğinde  ben ise derdimi unutmuş arkadamdaki çocukla uğraşıyordum. Ama eğlenceliydi. Egosunun arkasındaki korkak veledi görmek beni eğlendirmişti.

Okuldan çıktık fakat nereye gidiyorum nereye gitmeyi düşünuyorum bilmiyorum bile sadece sürüyordum.

" Uzun saç"

Ona sormak yani fikir almak iyi olabilirdi. Ondan akıl almak değil amacım,

" Ne "

Ne kadarda kibar bir erkek,

" Nereye gidelim"

Kafasını boyun girintime  sokup yanağı yanagımın yanındaydı. Tamam bu biraz fazla yakın olabilir.

" bana gidelim"

Yakınlığın verdiği şaşkınlık bir anda yerini boğa öfkesine bırakı vermişti. Sol gözümün üstünde damar yerini belli edercesine durmadan atmaya başlamıştı.


" Seni ana yolun ortasında döverim  ve bunu denedim birinde çok güzel oluyor"


Yanımdan gelen kıkırdama sesi ile tek kaşımı  kadırıp sorarcasına ona baktım. Nerden geliyor bu boş cesaret onu anlamaya çalısıyordum. Yandan ona baktığımda gülümsemekten kısılan  kehribar rengi gözleri görmüştüm. Uzun saç gerçekten erkek güzeli diye tabir edilen erkeklerdendi bir saflığı masumluğu vardı. Ama bir o kadar sert ve yıkılmaz da duruşu vardı.

" tehditlere başlama hemen "

Kafamı yola çevirip " seni atmadığıma dua et" 

" bana kıyamazsın"

Hadi lan oradan kıyamazmışım güldürdün güzel oğlan.

" sana bir kıyarım iki gün götünün üstüne oturamazsın"

Tekrar kıkırdarken kafasını daha yaklaştırdı. Benim dur demek gerekirdi ama takmıyordum. Bir şey hissettirmiyordu. Sadece omuzuma baskı yapan bir ağırlık vardı. O kadar...

" saçma olucak ama niye götümün üstüne oturamam"

Şeytani bir şekilde sırıttım ve ona dönerek " cinsel tercihleri farklı olan sapık kötü arkadaşlarım var benim anlarsınya... hani zenciler falan mundar ederler seni "

Gözleri şaşkınlıkla açıldı ama bu fazla sürmedi. Tekrar gülümseyerek baktı ve " tamam anladım ben "

Memnuniyetle sırıttım ve " aferim velet"

" velet? "

Umursamazca bakıp " hiç sorma adını bilmiyorum"

Oda benim gibi bakıp" sordun mu? "

Bildiğin umursamazlık yarışına girmiştim bu velet le ama benden iyi değilsin ufaklık,

" sormalımıydım... Velet"

Kaşlarını çattı ve bana baktı uvvv! Bizim velet kızdı mı bana kıyamam ben,

" Fetih"

" af buyur ne?"

Sıkıntıyla sesli bir nefes verdı verdi ve" benim adım Fetih"

Sesiz bir şekilde fısıldayarak " fetih"
Uzun saçın onun gibi değişik bir adı vardı. Ama güzeldi. Adı güzeldi.

"Nereye gidiyoruz" benim bir fikrim yoktu. Bari ondan güzel bir fikir çıkmalıydı.

" bence içmeye gidelim"

İyi bir fikirmi dedim ben az önce,
" Olur"   ne kadar örnek alınası bir insan şu uzun saç ama Kafa dağıtmam için iyi olurdu. Yani okulda gördüğüm o manzara falan kısa bir sürede olsa gitse fena olmazdı.

"tamam o halde sahilde kayalıklarda içelim"

Kafamı onaylarcasına salladım. Bar yada clup gibi bir yere bir erk-

Bir dakika! Ne yapıyordum ben şuan daha tanışalı yarım saat olmamış onu yılanıma aldım bide konuştum olmadı şimdide içmeye gidiyordum.

Zifir kızım iyice sana kafayı yedirttiler,

" ileride bir büfe var oraya uğrayalım"

Eliyle gösterdiği yöne doğru sürdüm ama yinede yaptığım benim lugatıma uymuyordu. Bir erkekle yakın olmak hem de bu kadar... Yanlıştı.

Ama ne var ki ben şu ana kadar yanlış olan bir çok şeyi yapmış birisiyken bariyerleri bir defada olsa yıkmaktan kimseye zarar gelmezdi.
  Büfe görüş alanima girerken hızla karşı yola geçtim ve motoru ani bir törenle büfenin önüne park ettim ve uzun saça dönüp,

" sen burada bekle"

Motordan inip büfeye yönelirken oda motordan iniyordu ben ona ters ters baktığımda bana ' ne var' der gibi bakıyordu.

" az önce ne dedim ben"

Ellerini ceketinin cebine sokup " sana o içkilerin parasını ödetmeyeceğim biliyorsun dimi"

Çentilmen erkek! İlginç ama diğer kızlara bana bu erkek tipleri işlemez.

" dediğimi yap ve bekle" suratına dik dik baktım ve bakmaya devam ettim oda benimle bir yarışa girmiş gibi benimle aynı bakışları atıyordu. İnatçı insanları oldum olası sevmem çünkü bende fazlasıyla inatçı biriydim.

Ellerini uzun saçlarında gezdirdi ve alttan alttan bana muzip bakışlar göndererek bana baktı. Bu... Benim etkileneceğimi falan mı zannediyordu. Aynı bakışlarımı ona artarken oda anlamış olucakki bezmişcesine baktı ve ellerini teslim okumuş gibi yukarı kaldırdı. O yenilginin verdiği umutsuzlukla bana teslim olurken ben galibiyetin verdiği tatmin duygusuyla şımarıkca sırıttım ve bufeye girdim.

Küçük bir büfeydi. Duvarlar değisik içkilerle doluydu. Ve içkilerin yanında iyi gidicek bazı çerezler ve yiyecek vardı.
Tezfahın arkasındaki genç çocuk elinden telefonunu bıraktı ve  bana baktı ve ilk şaşırdı sonra gözü yanagımdaki dövmeye kaydı.Gözleri korkuyla ve şaşkınlıkla açılırken ben tezgahın arkasındaki içkileri inceliyordu.

"Z..zi.zifir! "

Bakıslarım çocuga döndü ve baktım. Hani demiştim ya artık nasıl bakıyorsan insanlara yüzünde duygu belirtisi arıyorlardı. Ama bende o duygu denen şey yüzden okunuyordu.

" tanışıyor muyuz"

Panikle ellerini iki yana sakladı ve  arka arka yürüdü. Sırtı duvara çarpttı ve " B.ben sizi t.tanıyorum yani k.katrandan"

Tekrar duvardaki içkilere döndü Gözlerim ne alsam acaba fazla sert olmasa iyi olurdu. O uzun saçlı içinde sapık barındıran veledin yanında sert bir şeyler içmek iyi olmazdı. Bana bi şey yapacağından değil ağzım açılırsa benim için hiç iyi olmazdı. Sonra dolunayımdan falan bahsederdim. Al ondan sonra başına bela yı.

"Sen bana carlsberg ver bi kaç tane ve bi tanede tuborg ver"

Çocuk hızla ve panikle dediklerimi siyah poşedin içine atarken tezgahın yanında duran sigaraları gördüm. Uzun saç' a borcluydum. Bir dal da olsa içmistim borçluydum.

" bir tanede wınston"

Çocuk dediklerimi tek tek yaparken

" fistıkta al fıstık"

Uzun saça sigara aldık bide fıstık istiyor. Az önce ben ödetmem diyordu şimdi fıstık istiyor.

"Soslu olsun"

Kaşlarım satılırken çocuk sorarcasına yüzüme baktı ve

"Fıstıkta olsun... Soslu olanından"

Elindeki poşedin içine bir paket
fıstık attı ve bana baktı.

" hepsi ne kadar" elim arka cebime gitti ve Buruşmuş paralar elime geldi. rasgele gelime geleni aldım. Ve tezgahin oraya koydum. Çocuğun elindeki poşedi aldım çocuğun para vakti ve

" bu fazla ama"

Büfeden bir şey demeden çıktım ve motoruna yaslanmış bir adet uzun saç  görüş alanıma girdi. Bak sen şu velede benim yılanımdan faydalanıp sağa sola coolluk yapıyor. Elimdeki poşedi fırlatırcasina kucağına attım ve elimi cebime attım.

" motor ne olucak"

Uzun saça döndum ve " burada kalabilir"

Posedi düzeltip eline alırken " ama bir şey olmazmı"

Umursamazca yürümeye devam ettim ve " o benim motorum dokunmaya bile götü yemez milletin  "

Ben önden o arkadan sahile kayalıkların oraya gittik. Düz ve rahat bir yer buldumuzda oturduk. O direk posede daldı ve içini karıştırmaya başladı ve sigarayı poşetten çıkarıp bana baktı.

" o senin"

" neden"

Ceketini çıkardım yere yanıma koydum. " sana ne"

Bir şey demeden biraları çıkardı ve tekini bana uzattı poşedi yanina koydu ve bana döndü.

" eee ne için veya kimin için içiyoruz"

Birayı açtım ve büyük bir yudum içtim. Bogazımdan aşağı inen iğrenc tat bana yarım saatte olsa kafamı dağıtıcaktıOnu düsünmeyecektim yada tam tersi olup, üzerini kapatmaya çalistigim adına toplum arasında demode olsana ask acısı denen sey ortaya çıkıcaktı. Ve saçma saçma triplere girip kendimi üzücektim. Yani durumda acı çeken olan ve üzülen yine ben olucaktım. Benim acıdan doymak bilmeyen şişman duygum yine küstahça karninı kaşıyıp gülecekti. Benim halime ve kendime yaptiğim bu mozoşirtçe olan Hareketime, illa birisi için içeceksek ne için içelim o zaman gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve deniz kokusunu içime çektim. Güneş yüzümü okşarken yavaşca uzun saça döndüm.

" Bugün bana içelim uzun saç.. bana ve kendime yaptığım işkenceye içelim"















Sandıgınız kadar kötü bir insan değilim fakat sanıldığı kadar iyi bir insanda değilim...

                                                 ~poseidon~

 

İnstagram: bituhafkisi

                                 -F-




















 

  
 

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro