Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

4. bölüm 'KIRINTI'

4. Bölüm

" Aşktan nefret edenler"

Bölüm şarkısı: Evanescence going under

Ben farklıydım... Sizden,ondan,bizden,senden...
Sen farksızdın...
Boktan,götten,ibneden ve yavşaktan sevgilim...

GÜZEL BULDUKLARIM

Kalbi kırılmış insanların yerde parlayan kalp kırıklarının renkleri güzeldir...

Göğsümün altında sol tarafta sıkışan kas kütlesi ne işe yarıyor. Bu organın işi kan pompalamak, acımak değilki, hele hele ağlayacak seviyeye ulaşması bu beni bayağı yoruyordu. Soğuk bedenime hafif örtüsünü örtmüşken ben sabah güneşinin verdi rahatsızlıkla sebepsizce güneşe bakıyordum. Bu kadar parlak olmak sıkıcı değilmiydi, yada yanlız olmak.
Kafamı yastıktan kadırıp telefonumdan saate baktım. Dersin başlamasına yarım saat vardı. Hızla kalkıp banyoya yürüdüm. Musluktan suyu açıp soğuk suyu yüzüme çarptım. Kafamı kaldırıp aynadakı kırık kıza baktım. Nerdeyse alışmıştı gözlerim bu enkaza yada alışmak zorunda kalmıştım. Aynaya bakarak havluyu aldım ve yüzümü sildim. Saçımla falan uğraşıcak değildim. Düzdü zaten uğraşmaya gerek yoktu.

Banyodan çıkıp katladığım kıyafetlerimi giymeye başladım. Çeketimi yatağın kenarından hızla alıp giyinirken telefonumu cebime atıp odadan çıktım. Katranım temizlenmeye başlanılmıştı bile, katranın koridorlarında ilerlerken odalardan çıkan hayat kadınları vardı. Bazıları aldıkları paralarını sütyenlerine sıkıştırıyor bazıları ise bozulmuş saçlarını yada makyajlarını yapıyorlardı. Alışmıştım bu kadınlara bedenlerinden geçen bedenler onların ruhunun kanlarını gösteriyordu. Beden güler, eğlenir, mutlu olur, fakat cefasını ruh çeker.

Kadınlarla fazla göz teması kumak istemiyordum. Bu kadınların bazıları cidden sapıktı. Merdivenden hızla indim. Balkonlarda temizlik yapılıyordu. Buradakiler ve en başta ben temizliğe önem verirdik. Burası bir bar ve dövüş salonu olabilir ama biz türkler bilirsiniz fazla temiziz. Kimseye birsey söylemeden büyük adımlarla katrandan ayrıldım. Acelem vardı çünkü okula geç kalamazdım. Motoruma yaklaştım ve hızla çalıştırıp barlar sokağından ayrıldım. Okula fazla bir mesafe yoktu. Bide asfaltta kayan yılanım beni hayal kırıklığına uğratmazdı. Hızımı biraz daha arttırıp arabaların arasından geçmeye başladım. Ve tahmin ettiğim gibi okula 5 dakika gibi kısa bir sürede gelmiştim. Okulun oto park tarafına sürüp her zamanki yerime yılanımı park ettim. Okula söyle bir göz gezdirdim. Klasik özel okuldu işte, zengin öğrenciler ve onların zengin arabası, baba parası yemek böyle birşey heralde,
Öğretmenlerin bile arabaları bu okulun öğrencilerinin arabalarının el arabası gibi görünüyordu.

Otopartan çıkıp okulun arka kapısından okula girdim. Yine aynı atmosfer sağda solda kız kesen erkekler ve onların rahatsız edici bakışlarından bisey anlayan salak kızlar, evet benim cinsim tam bir salaktı. Bi dakikada aşka inanır beş dakikada sevgili olurla,tabi lafım meclisten dışarı ama ben genelleme konuştum. Yürüdüğüm bölüm okulun kantin bölümüydü. Öğrencilerim çoğu burada takılırdı.
Kantine falan uğramaya gerek bile yoktu. O insanların yanında durmayı bıraktım. Nefes dahi almak ruhumu daraltıyodu. Bedenime sığmayan ruhum gögüs kafesimi yumrukluyordu. Kantin kapısının hemen karşısındaki merdivenlerden tam çıkıcakken...

" ziifffiiirrrr"

Sokayım yaa!

Yavaş hareketle pembe kusmuğa döndüm. Herzamanki gibi pembe ağırlıklı giyinmisti. Toz pembesi bir şort tabi sort değil o kilot, neyse göbeği açık beyaz badi,

Bu kadar yeter ayrıntı girmeye gerek yok,
Hızlı ve zarif bir şekilde yanıma geldi ve tam karşımda durdu.
Bir anda sarıldığında neye uğradığımı şaşırdım. Burnuma gelen ağır parfüm kokusuyla yüzümü buruştururken nazikce Nazı kendimden uzaklaştırdım. Yüzümü ifadesiz tuttum. Bu sarılmanım bir açıklamasını yapıcaktı heralde, yoksa bu sarılma mutlaka bisey yapmışımdırda oldu.
Kendimi biraz uzaklaştırdı ve Nazın açıklamasını dinlemeye başladım.

" Ahh! Zifir cok iyi birisin dün katranda sevgilimi kurtarmışsın yoksa kavga çıkacakmış. Sarp anlattı sen ayırmışsın"

Bu muydu. Neyse ya!

Tam ağzımı açıcakken o geldi. Yine ihtişam peşinden kul köle olmuşken muhteşemliği karşısında kalbimin kapakçıkları titredi. Ben gözümü ondan ayırmazken o yavaşça Nazın beline kolunu sardı. Ve yanına çekti. Onun Nazın koluna sarılan kolu benim boğazıma asılmış bir kelepce gibiydi. Sıktıkca sıktı. Yaltıkça yaktı. Öldürdükçe diriltti.

Bu görüntü benim karanlık yarımın ateşlerini yakıyordu. Tehlikeli sulardalar ama haberleri yoktu. Dolunayımın gözlerinde sanki başka birsey vardı. Bana gülerek bakan gözlerde ışığımı aramıştım ama yoktu. Kendi topla kızım! Yıkılmak bizim işimiz değil yıkmak bizim işimiz.

Kollarımı önümde bağlarken karşımdaki igrenç görüntünün saçmalığına bakıyordum.

" Naz canım ne yapıyorsun burda seni bekliyorum"

Canım? Senin canın çıksın. Nazda daha çok yılışarak salak aşıklar gibi dahada sokuldu. Bu görüntü içimdeki beni yıksada dışarıdaki ben yıkılmaz bir kale gibiydi.

" Zifire dün akşam olan tartışmayı engellediği için teşekkür edicektim sevgilim "

Donuk bakışlarıyla bana bakan dolunay neden böyle bakıyordu. Nazı daha çok çekti kendine ve gözlerimin içine baka baka kalbimi yerle bir eden gelimeli söyledi.

" Teşekkür edicek bir şey yok sevgilim, zifir gibi kendini kız sananlar kahramanlık yapmak isterler, ama gel gör ki kahramandan çok caniye benzedi."

"Haklısın hayatım ama kavgayı engellemeseydi. Sana bir şey olabilirdi."

Nazın beline daha çok sarıldı. Benim boğazı sıkan kelepçe kendini daha çok büzdü. Birbirine sürten metal sesi sanki kulağımı deldi.

"Bana bir şey olmaz korkma bunun gibi kızlar hep etrafım endişelenme"

'Bunun gibi kızlar' Bunun gibi... Kalbimde yüceltiğim dolunayım bu değildi.
Sesimin titrememesi için ultra çabayla ikisine birden baktım ve tesekkürden anlamıyosam ben insanlık yapmayada gerek yok o zaman,

"Teşekkürden anlamam ona sözüm yok ama sevgili kardeşim sevgilin olucak erkek müsfeddesi... ah! Pardon kendini erkek sananlar kavgadan anlamazlar çünkü neden... Pısırıktırda ondan, "

Ağır konuştum evet ama kalbimi kıran dolunayda olsa o kırıklarla keserim onu kim olursa olsun, durucakmıyım tabikide hayır şuan ki yüz ifadeleri beni zevkten döndürsede kimse beni ezemez...

Merdivenlere yavaş yavaş çıkarken sonrada arkama döndüm ve arkamdan bakan çifte kumrulara baktım. Sinsi bir sekilde sırıtarak,

" Naz kardeşim benden sana bir abla tavsiyesi böyle pısırık erkeklerle takılma bunlar senin gibi kızları tatmin edemezler "

Arkamda nasıl birsey bırakmıştım bilmiyorum ama oda ağır konuşmuştu. Merdivenleri hızla çıktım ve sınıfa ilerledim. Koridordaki öğrencilerin bazıları korkuyla bazıları değişik bakıyordu. Ama bu kadarıda fazla,

" dönün önünüze yoksa ben döndürüm o boynunuzu"

İkiletmeden kafalarını çevirdiler ve başka seylerle ilgilenmeye başladılar, ben ise sinirle sınıfın kapısı açtıgımda bazıları korludan ufak bir çığlık atsada ben kapıyı ardımdan hızla kapadım. Çıkan ses koridorda yankılanırken derin bir nefes aldım ve yavaşça verdim. Sessizlik...

Sınıfa yavaşca bakarken bana bakıyorlardı. Gözlerini yavaşca kıstığımda tekrar baktım ve hızla kafaları başka yere cevirdiler. Bazıları ise önlerindeki kitaba geri döndüler, sırama ilerlerken iki kişilik sıraya yayıldım. Kafamı duvara yaslayıp öğretmen gelene kadar biraz kafayı dinlemeye karar verdim. Sabah sabah ne yaşamıştım ögle, karşımdaki dolunayım değilde nazın yanında olabilecek bir sevgiliydi.

' Bunun gibi kendini kız sananlar...' Heralde uzun süre kafamda cirit atıcaktı şu sözler,

Naz kolay kolay bana teşekkür etmezdi mutlaka bir çıkarı vardır. Yoksa sevgili pembe kusmuk kibarlık yapmazdı bana anası gibidir oda, yalancı, çıkarcı...

Sesizliği bölen sınıfa lanet kahkasıyla giren bir adet naz ve kalbimi ezen bir adet dolunay,

Naz yüzüme garip bir sinsilikle bakarken ben ise donuk bakıyordum. Ben ona aynı şekilde bakarken göerimizn içine baka baka dolunayımı öptü... Öptü lan! Lan! Ama ben bu kızı döverim ha!

Hemen onların peşinden sınıfa giren edebiyat hocası kitaplarını masasına koydu. Ben ise eş zamanlı olarak kafamı sıraya koydum ve beni yiyip bitirecek olan dolunayımı düşünmeye başladım.

Bunun gibi kızlar derken ne olarak kasdetti acaba, erkeksiydim ondanmı acaba, yada kavgacı biri olduğumdan mı? Ama ona o akşam yardım ettim. Ben olsam dimitriden dayak yerdi. Amann! Koy gitsin ya!

Ya şu Naz! bir gün katil olursam şu kızıda öldürür cinnet geçiririm yeminle,

" Zifir kalk bakalım"

Ne! Bana mı dedi o hoca, emin olmak adına kafamı yavaşca kaldırdım ve kaşımı kaldırdım.

Edebiyat hocası!
Bu adam bana nerdeyse bütün dersi anlattırırdı. Bana takmış falan değildi sürekli 100 verirdi. Ama beni çileden çıkarmayıda bilirdi.

" banamı dediniz hocam"

Tek kaşını benim gini kaldırıp,

" senden başka sınıfta zifir mi var dedirtip bana klasik ögretmen sözlerini kullandırtma, söyle bakalım aşk sence ney?"

Senin anan aşık! Töbe ya onca adam var sınıfta herif yine beni buldu iyi mi,

" hocam zifir nerden anlasın aşktan"

Bu kim diye sorucaksanız neydi bu oğlanın adı... Neydi lan... He! Çagdaş kızlara sulanan çapkın biridir. Bana dediklerinfen sonra sınıfta bir kahkaa uçtu. Bana güldüler bana,

Sesiz bir şekilde gayet sakin bir ses tonuyla,

" eger sesinizi kesmezsenin ben başka şeyler kesirim"

Sınıftaki uğultuyu kesmek için araya Edebiyat hocası girdi.

" sınıf sessiz olun bakalım zifir kızım cevabını bekliyorum"

Hoca kollarını bağlayıp benden cevap bekliyordu. Bütün sınıf bana dönmüş diyeceklerimi merak ediyorlardı. Bende ediyordum gerçi nasıl cevap vericeğimi ama kısaca dolunayıma baktım. Ondan ilham alabilirdim. Bana göre aşk oydu. bende sınıfa onu okurdum. Sınıfa bakmadan kafamı sol elime diktim. Parmaklarımın ucuyla dövmelerimde gezdirdim. Bana her zaman güç veren asi dövmelerim illa kavgada değil, kalbimle ben atasımdaki çekişmeyine engellerdi. Sol elimi çebine koyup yumruk yaptim ve yavaşça hoca baktım...

" aşkı illaha soyut veya somut bir seye benzetmem gerekirse bu herşey olur hocam, ama bana göre dediginiz için bendeki aşkı anlatıcam size..."

Yavaşca tekrar dolunayıma baktım. Bana bakıyordu oda merak ediyordu diyeceklerimi ama bilmiyordu ki, sınıfa bendeki onu anlatacağımı, derin bir nefes alıp sözlerime başladım.

" aşk notadır hocam... Bazılarının kulağına sadece hoş gelir hoş geldigi içinde boştur. Onlar yaşarlar hissetmezler, dinlersin, dinlersin ama bir süre sonra başka bir nota ilgisini çeker ve ona gidersin. Bu aşkı bedenlerde yaşayanlardır. Gelgelelim hissedenlere, notayı hissederler kalplerinde aynı ritimi bulur ona sıkı sıkı sarılırlar, başka notalar kalplerinin ritmini bozar o yüzden bir notaya bağlı kalırlar, ben notayı kalbimde ritimleştiren biriyim, başka notalar benim kalbimin ritmini bozar."

Sözlerime son verirke derin ve uzun bir nefes aldı. Düzgün mü? Okudum acaba kalbimi yada aynalara yansımış kırık kızın kalbimiydi bu sözler, gözlermi yavaşça sınıfta gezdirkiken hayerete düşmüş bir sınıfla karşılaştım. Bana uzaylıymışım gibi bakıyordu. Hadi ama hic biriniz demi kalp okumuyorsunuz.

Edebiyat hoca yine söylediklerime memnun olmuş gibi bana göz kırptı. Bana ben başka birisinin tepkisini daha çok merak ediyordum. Yavaşca ona döndüm. Yine donuk bakıyordu. Ne zaman bana bakarken gözlerinin güldüğünü gördümki, yada gerçekten mutlu olduğunu,

Düşünceler yine ahta kurusu gibi olanca kafamdaki tahtaları kemirirken ben yine sadece onu görüyordum. Yanlızlık şuan onun cezasıydı. Bir sürü arkadaşı vardı. Ama beni tanımadığı süre zarfında yanlızdı.

Boğazımda rahatsız edici kuruluk vardı ve yutkununca dahada sinirleniyordum. Sırafan yavaşça kalktım ve çeketimi çıkardım. Sıranım üzerine fırlattığımda cebinden telefonumu alım pantolonumun cebine attım. Nedeyse öğle olmustu ve ben sadece düşünüyordum. Acıkmamıştım hala... Dünden beri birsey yememiştim ama yine acıkmamıştım. Bende sıcak birseylerin iyi geleceğini düşünerekten kantine gitmeye karar verdim. Sınıfın kapısından yavaşca cıkarken gözüm koridordaki Naza takılmıştı. Napıyor lan o!

Şuanda gördüğüm görüntü şöyle, naz pencerenin kenarına oturmuş ve bacaklarının arasın dolunayım var. Ulan! Bu kadarıda fazla ama buda kalp be amına koydunuz ya!
Yeter! Artık bilerekmi yapıyorlar bana bunu,

Boğazımı sıkan kelepçe daha da sıkışım kafamı gövdemden ayırmışdı. Merdivenlere yuvarlanan kafamın çıkardığı sesler kulak sağır edicek cinstendi. Ya kalbim onun ağıt yakan yakarışlarını bitek ben duyuyordum. Ama kimin umrundaki benim kalbim acısada olur yıpransada nede olsa Zifirim ben acımasız Zifir, vicdansız zifir,

Ama unutmasınlarki kötü adamlarında kalpleri vardır. Onlarda severler ama kıymetini bilemezler, bu yüzden insan öldürürler neden öldürdün diye sorduklarımda ise söyle derler,

" Kötüyüm, katilim bunun bende farkındayım ama zamanında ben de iyiydim. Lakin kalbimi kırdıkları zamana kadar, kalbimi kırdılar ve bende kırık kalbimden çıkan sesleri onların kırdığım boyumlarından çıkardım. Bu dünya adalet devri bende kendi adaletimi yarattım"

Dediler... Ve yoldan geldi çöpçü süpürdü kırılan kalbimin aciz 'KIRINTI' larını..

" Keşke tüm insanlığın tek bir boynu olsaydı ve oda benim elimde olsaydı."

_Carl Panzram_



Kısa ama elimden bu kadarı geldi. Umarım beğenirsiniz...

_F_

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro