10.Bölüm
"Karanlık bir oda düşün kraliçe seni içine hapsettim. Kaçamazsın seni zincirledim"
_10.Bölüm_
Buhranlı boğuk hava çevremi sarmıştı. Beklemek veya beklememek sorgulamak istediğim o kadar şey var ki cevapları beni yakar sonuçu onu yakar...
İnsan gibi sorsam aldığım cevap gıram tatmin etmezdi melankolikliğimi.
Zaten ne varsa hep kötü yoldan yada acı cekerek öğreniyordum. Bazılarımız iyi şeyler yaşamak için geliyorsa bu dünyaya ben tam tersiydim.
Kötümüydüm,
Bilmem,
İyimiydim,
Bilmem,
Ben nasıldım?
Kendimden ne haberdim, hiç bir fikrim yok.
Her seferinde bir daha olmayacak her denilen anda aynı şeyler başa sarılan eski bir film gibiydi. İşkence gibi aynı psikopatça film başımı ağrıtan midemi bulandıran...
Benimkisi izlemekten bıktığım sahnelerini ezbere bildiğim iğrenç bir filmdi.
Yalnız değildim aslında acımıda asla büyük görmedim lakin ne varsa hep büyük hissettim.
Anlamadılar,
Anlatmadım,
Anlatamadım...
Anlasalar verecekleri saçma tavsiyeler gereksiz öğütler ve samimiyetten uzak tesellileriyle ya başımı ağrıtacaklardı yada sinirimi bozucaklardı.
Anlatmadım sebeplerim vardı.
Anlatamadım nedenlerim vardı. Sebepler boğdu sonuçlarından çekindim.
Anlatamadım kelimler dudağıma gelip beni herkes gibi terk ettiler,
****
Şuan okuldaydım. Bahçede her zaman ki köşemde sütlü kahvemle...
Yanımdan veya karşımdan geçen insanları izlerken boş hissediyordum. Kafamda sayısız düşünce gelip gelip gidiyordu. Sorunlarım vardı her konuda zihinsel olarak daha çoktu ama bunlara psikiyatristler binlerce isim binlerce tanı koyabilir lakin ben, bendeki düşüncelerin bir isime sığdırılması tarafında asla olmadım. İnsanlar aynıydı.
Aynı şeyleri izlemek bir çeşit işkence değilmiydi,
Öyleydi...
Her gün yaşadığım şeyler işkence değilmiydi,
Öyleydi...
Sıkılmışmıydım fazlasıyla hemde baya!
Yanımda duran kahveme uzandım, parmaklarıma dokunan sıcaklığı soğuk olan parmak uçlarımı yakıcı bir şekilde dürtüyordu. Zihnimi acıyordu. .
Yavaşca dudaklarıma yaklaştırdığım kahvem hızla elimden alındı.
İlk fark ettirmeden afalladım fakat tepki vermeye ne halim ne de bir isteğim vardı.
Yanımda beliren siluete baktım alttan,
Uzun saç...
Her zaman ki gibi saçlarını uzundu ama bağlanıcak kadar değildi. Uzun saçlı erkekleri beğenirdim, tabi hepsini değil yakışan vardı yakışmayan...
Hiç bir tepki vermeden sadece baktım.
Havada kalan elimi cebime sokup kahvenin bıraktığı sıcaklıkla sıktım.
Bu kadar yoğun duygular içerisindeyken rahatsız edilmek şuan yani şu aralar en son isteyeceğim şeydi. Ama yorgun olduğum için dudaklarımı dahi oynatamadım. Yalnızlık istiyordum...
Beni yalnız bırakın...
Konuşmadan yerimden kalktım. Uzun saçta konuşmadı zaten,
bulunduğum halden habersizdi belkide, belkide rahatsız etmek istemiyordu.
Üzerimdeki tozları tek hareketle silkelerken ikimizde sessizdik.
Oturduğu yerden beni incelediğini kestirebiliyordum. Soruları vardı çünkü alttan alttan köpek bakışı atıyordu...
Sesli bir nefes verip " Sor"
Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve o ukala gülüşünü takınıp neşeli sesiyle
" sen büyücüsün"
" ne saçmalıyorsun" telefonumdan saate bakarken cevap vermiştim. Tek dersim kalmıştı ondan da kurtulduktan sonra ver elini yatağım.
" telekinezi falan biliyormusun?"
ciddiyim... Bu çocuk salak mı?
"Tekrar ediyorum ne saçmalıyorsun"
Yandan bakarken,
" aklımı oluyorsun ya dedim kesin bu kız cadı"
Keyifle sırıtıp geriye yaslandı. Sinirlerimi bozabilirdi tabi ama bugün değil.
"Seninle mi uğraşacağım"ağzımda gevelerken yavaş adımlarla okula ilerlemeye başladım. Peşimden oda kalkarak yanıma geldi. Elleri cebinde benimle aynı adımları atma cabasına girdi. Bazen onun hala büyümemiş bir çocuk olduğunu düsünüyorum. Bu bende ufak bir gülme uyandırıyordu. Benimle aynı atamayınca ofluyor ve bir daha deniyordu.
" oo oo sen az önce güldün mü?"
Ukalaca " güldüm ne var"
sırıtarak " kötü kadın gülüşü beklerdim senden "
Yürümeye devam ederken yumruğumu hava kaldırıp ona göstererek " yaaa öyle mi"
Ellerini teslim olurmus gibi kaldırıp
" Sen en iyisisin "
Memnuniyetle sırıtıp " haa söyle adam ol"
" Bakıyorumda muhabbetiniz baya ilerledi sevgili kardeşim"
okulun kapısın da her zamanki gibi onun kucağında keyifle oturup bize bakıyordu. Konumuzla alakalı değil ama bizim okul müdürüde az gavat değil sanırım. Okul bahcesinde erotik görüntüler...
Tahminimce uzun saçında benim gibi keyfi kaçmıştı. Onun yüzüne bakmadan direk Naz a baktım. Yüzünde iğneleyici bir ifade vardı. Hiç umursamadan ilerlemeye devam ettim. Oralı olmamak en iyisiydi. Cevap verirsem sonu belliydi.
Geçen geceden içimde tuttuğum sinirimi hala boşaltamamıştım zaten,
Adımları hızlandırıp okuldan içeri girdim. İki dakikalık keyfimde fazla geliyor demek ki hayatımda,
" İyimisin?" yanımda ilerlerken ona baktım sessizce
" sınıfına git "
Uzun saçın bu huyunu sevmeye başlamıştım. Sinirli olduğumu biliyordu. Yani anlıyordu ve üstelemiyordu. Son kez bana bakıp merdivenlerden yukarı çıkıcakken sesli bir sesle,
" Ben seni ararım" sevinçle arkasına dönüp sırıtarak kafasını salladı.
kendi sınıfımın oldugu koridora ilerlerken sessizdim herzamanki gibi beni görenler önümdeyse kenara çekiliyorlardı yada sessizleşiyorladı.
İste ben buydum. Korkulurdum. Erkekler üzerinde bile işe yarıyordu. Ama seviyordum her ne kadar korkunç olsada,
İnsanların benden korkması hoşuma gidiyordu ne kadar psikopatça bir düşüncede olsa keyfimi yerine getiriyordu.
Sınıftan içeri girip sırama, kendimi ileri vererek yayılarak oturdum. Gözlerim kapıdaydı. Naz ve müstakbel koca adayı girerlerdi birazdan. Ağzımın içinden küfür gevelerken telefonum titredi. Mesaj gelmişti kilidi açıp mesaj kutusuna girip mesajin kimden geldiğine baktım.
05*********: Numaram yokken beni nasıl arayacaksın?
Yemedi sanırım...
Uzun saç sandığın kadar çocuk değilmiş.Numaranın üstüne tıklayıp telefonuma kaydettim. Rehberimde bulunan 5. Kisiydi.
Geri dönüm mesaj kutusundam bende ona yazmaya başladım
: Sandığım kadar salak degilmişsin.
Göndere basıp telefonu masaya bıraktım. Tam çeketimi çıkarıcakken anında mesaj gelmişti. Çeketi arkama asıp telefona döndüm.
Uzun saç: Övüyor musun gömüyor musun anlamadım ki.
Dudağım hafif yana giderken uzun saçla muhabbetin eğlenceli olduğuna karar verdim. Saf olduğundan mı bilemem ama kötü günlerimde yanımda kimse olmazken o oluyor bu aralar canımda çok sıkılmıyor.
:övüyorum.
Telefonun ekranını kapatıp kafamı pencereye döndüm. Kafa bulutluydu kasvetliydi. Çoğu insanın psikolojisini bozunacak bunaltıcak bir havaydı. Yer yer kara bulutlar ara ara esen soğuk ruzgar. Bende huzuru uyandırıyordu. Kimsenin olamadıgı bir yerde bu gökyüzü işte size huzuru yazamam, anlatamam ama gösterebilirdim. Zevkle...
Gülüşme sesleri dalgınlığımı bölerken göz uçuyla diğer tarafa baktım.
O ve Naz...
Gayet mutlu bir fotograftı.
Benim olamayacağım bir kare...
Naz yüzüme bakıp sırıttı. Daha sonra ona dönüp yanagını okşadı ve hızla yaklaşıp dudagından öptü.
Öptü.
Öptü.
Öptü.
ÖPTÜ!!!
tenime kızgım demir batırmışlar gibi kapattım gözlerimi,
Bütün herşey geçip gitti vücudumdan
Zihnim bulanıklaştı bedenim durdu.
Bir yandan hayat bir yandan siz, herşeyi daha kötüye sokuyorlardı.
"ZİİİİFFFFİİİİRRRRRRRRRR!"
Ha! Siktir ne oluyor Lan!
Gözlerimi açıp tüm sınıfın baktığı yere baktım. Elinde telefon kapının önünde endişeyle bakan uzun saça baktım. Ne diye bağırıyordu öyle üzerimdeki şaşkınlıgı atıp
.
"Ne var lan ne bağırıyorsun "
Koşar adım yanıma geldi sıraların arasından geçerken önüne gelen kızları kafalarından tutup itiyordu bazılarıda tutup fırlatıyordu.
"Çık kız şurdan 1.50 li"
Kız saçını savurup uzun saça döndü aha sıçtın oğlum,
"Ne diyorsun be hayvan!"
Uzun saçta aynı kızın yaptığı gibi saçını savurdu ve onun gibi çemkirerek,
"Tatlım ilk önce o saçını savurmadan bir yıka yağ kokusu buraya kadar geldi agzım ekşidi bildiğin"
oğlum kız sana dalacak sen hala ne diyorsun?
Kız ilk saçlarına sonra uzun saça şaşkınlıkla bakakaldı. Tüm sınıf gibi,
" Öyle susarsın 1. 50 li insan kişisel bakımına önem verir "
Arkasına tekrar dönüp kıza "Pislikkkk"
Kızı elinin tersiye iterek yanıma geldi.
" Niye mesajıma cevap vermiyorsun"
Alıngan bir sekilde telefonumu isaret ederken bir anda duyguları değisti,
"Cevap vermek zorundamıyım oğlum"
"Benim mesajımsa evet"
Ha!
"Sen kimsin de vericem "
Az önceki gibi saclarını savurup,
"Fetih ben"
İçimden " Fitih bin" dedim tabiki bunu dıştan yapmadım.
" Az git kafamdan "
Kafamı avuştururken alttan alttan sınıfa bakıyordum.
Onlarda saşkınlıkla bana bakıyorlardı.
Tabi bakarlar daha önce erkeklerle konuşmak yerine dövdügüm için yadırgadılar onlarda haklı yani,
" Ne oldu"
"Birsey olmadı"
Hala ne bakıyorlar lan bunlar filmmi ceviriyorum burda ben!
Uzun saç beklemedigim bi anda kulağıma yaklaştı. Önemli bir sey mi söylecek acaba,
Yavaşca gelip durdu bende merakla bekliyordum. Kesin bir sey yaptı dangalak,
"Dürüm yemeğe gidek mi? "
Ne!
"Ne sacmalıyorsun oğlum ya"
Elini masaya vurup,
"Kalk hadi dürüm yiyeceğiz"
Kafamı sallamakla yedintim ve kafamı masaya gömdüm. Gitmesini bekledim ama gitmedi.
"Bakıyorumda samimiyetiniz ilerlemiş"
Hay! Gelmese olmuyor sanki yavaşca kafamı kaldırıp karşıya baktım. Uzun saç herzaman ki gibi gerilmiş yüz ifadesiyle yere bakıyordu.
"Samimiyet seviyem seni ne kadar alakadar eder"
Kıvırta kıvırta yanıma gelip durdu kafamı dahi kaldırmadan fethiye bakıyordum. Oda yüzü düşmüş bir sekilde bana,
" Arkadaşlarına karışmam derdim ama senin hiç arkadaşın yok ki"
Alay ederek söylemisti bu kelimeleri her zaman beni etkileyeçegini bildoği halde söyledigi kelimler,
" Senin varda ne oluyor"
Yavaşca çeketime uzanıp giydim.
" Geziyorum eğleniyorum" yüzüme bakarak,
Fethiye döndüm ve ayağa kalktım Naz yolumda durduğumdan hiç zorlanmadan duvara ittim tiz bir inleme çıkararak sanki araba carpmış da kendini yere attı.
O da hemen sevgilisin yanına gelerek ayağa kaldırdı fakat bana attığı bakış...
Sinirlendi.
Nazı kolundan tutup yavaşça kaldırdı bakışları yeniden bana döndü. Bense bütün sinirimi kusmak istiyordum. Gözlerimi kaçırmadım en ifadesiz bakısımı attım en ruhsuz en sinir bozucu,
"Zifir ne yaptığını sanıyorsun sen"
"Yolumdaydı"
Sıradan çıkıp fethinin yanına gittim son olarak
"Bu arada arkadaşlarınla eğlenmen götünü vermekse sevgili kardeşim eğlence anlayışın genişler dikkat et"
***
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro