Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.bölüm "DERİ"

Yeni bölümde diğer kitabım olan BİR TUHAF İNSAN'dan esintiler kattım. Diğer bölümlerde de diğer kitabımın hikasinden bahsedecegim. Size iyi okumalar

Bölüm şarkısı: Red- darkest park

Ölüm soludu havayı... Çiğerlerine doldu cesetleşmiş kalplerin kokusu..






İnsanın yüzünden duyguları belli olmasa da gözler her zaman kendini ele verirdi. Gözlerde anlardın mutluluğu, hüznü,acıyı
  Ama benim gözlerimde onlarda yarısını kaybetmişti. Ben yarısı çanlınmış biriydim. Ama bu aralar kaybettiğim yarımı bana unutturan insanı düşünüyorum. Onun dokunmak istediğim kumral saçları bana inadına yasak meyve ifadesi veriyordu. Dokunması yasak... ama saçları bana bu kadar inanılmaz görünürken dokunamamak beni parçalara ayırıyordu. Onu ilk gördüğümde kalbim ilk defa dövmemin açısından değilde onun güzelliğiyle acımıştı. Eskiden kalbimin sesini duymazdım. Duyamazdım ben yarımı kaybetmiştim. Kalbimde o yarımın içindeydi. Ama onu gördüğüm gün sol tarafındaki baskı heyecan ve terleme onu gördüğümde bunları yaşamıştım. Onu bir yıldır tanıyorum. Bir yıldır  ilk günkü gibiydi bana bahşettiği aşkı,

   Bana göre masallardaki gibiydi benim sevgim, gerçek değildi yani
  Ama gerçek olmasını bir o kadar arzuluyordum. Benim olmasını bana sarılmasını kaybettiğim yarımı doldurmasını ama istediğim ne oldu ki o olsun,

   Bana benim gibi bakmıyordu. Dışarıdan bir ölüden farksızdım. Nasıl baktığımı bilmiyordum. İçimde yanan ateşin bir gün ana sıçramasını o kadar isterdim ki benim gibi yanmasını o kadar isterdim ki, benim ateşim oydu ama onun ateşi yoktu. Üvey kardeşim benim tabirimle pembe kusmuk ona aşık değilde hayranlıkla bakıyordu. Aşk değildi bu çok belliydi. Sadece onunki hayranlıktı. Benim ona duyduğum sevgi bir başkaydı, ben onun gözlerindeki nefesi görmüştüm. Siyahı çalan mavi gözleri benim kahve gözlerimi parçalıyordu. Onun elleri benim ruhumu sıkıyordu.

  Okulun kapısından çıkarken pembe kusmuğun şımarık sizlanmalarına kulağımı tıkamıştım. Arkama baktığımda onun yanında sanki beş yaşındaki çocuklar gibi ağlayıp zıplıyordu. Onunla gece geçirmesini istemiyordum. Onunla olmasını istemiyordum. Onun bana olan bakışları saymazsak kardeşimin o salak hali beni güldürüyordu. Tamam güzel ve bakımlı bir kızdı ama hala büyüyememişti. Onun kardeşimde ne bulduğunu hiç anlamamıştım. Yataktamı iyiydi bilmiyorum ama bir yıldır beraberlerdi. Kafamı önüme çevirip ellerimi kotumun cebine soktum. Erkek gibiydim evet ama rahat olmak benim yapımdı.
  Ceketimin cebinden kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım ve rasgele bir şarkı açtım ceketimin permuarını açıp telefonu cebine koydum ve kulaklığı ceketin içine attım. Omuzlarımdaki saçlarımı elimle düzeltip ceketimin permuarını çektim. Sert ve hızlı adımlarla oto parktaki motoruma ilerledim. Görüş alanıma benim yılanım girmişti. Bu motor için beş kadın dövmüstüm beşide birden saldırmıştı. Siyah kawasaki ama diğerleri gibi fabrika yapımı değildi. Bunu beş kişi elleriyle yapmış ve arka tekerleğin çamurluğunun üzerinde yeşil bir yılan vardı. Bunu motoru aldığım herif yapmıştı. Seviyorum bu motoru saçlarımda geçen rüzgar içimi gıdıklıyordu ve bu hissi tekrar ve tekrar yaşamak içimdeki deli kızı yeterince tatmin ediyordu.
   Ceketi boğazına kadar çektim ve cebimdemdeki siyah deri eldiveni sağ elime geçirdim. İnsanlara dövmemi sergilemeyi sevmiyordum. Ve yaz kıs hep kazak giyiyordum. Bu yıl şanslıyım çünkü yaz kısa sürmüştü. Sürekli sol elimde eldiven vardı. Ve insanlar boynumdaki siyah gül desenini görüyordu. Ve sol yanağımın tam gözümün altındaki " YENİAY" ı görüyorlardı.

  Kulağımdaki kulaklık dışarıda olan iletişimimi kestiği için sadece müzik sesine odaklanmıştım. Ve tabiki de karşıdan elinden oyuncağı alınmış mızmız bir velet gibi gelen sevgili kardeşim yani pembe kusmuk ağzında birşeyler geveliyordu ama anlamıyordum. Sol ayağımı motorun diğer tarafına attım ve gitmek için hazırlanıyordum ki kulağımdaki kulaklık hızla çekildi. İşte bunu yapmayacaktın en sinir olduğum hareketler elini hızla tutup sıktım ve

" Yine ne istiyorsun Naz"

Sesim biraz sert çıkıcakki hem Nazın gözleri dolmuştu hem okuldakilerin bakışları bana dönmüştü. Nadiren parlardım damarıma basmadıkları taktirde ama kulaklığımın  kulağımdan çekilmesi... Benimde tahammül edemediğim huylarım vardı.
Elini biraz sert sıkmış olmalıyımki hemen bıraktım. Hayda! Yine köpek bakışları bu kız beni ne sanıyor anası mı? anlamıyorum ki elini gözlerine götürüp göz yaşlarını silerken ben sıkıntıdan nefesimi sesli bir şekilde vermiştim. Cidden bu kızın şımarık hallerinden sıkılıyorum.

" Lütfeeennn! Zifir sanki senden çok şey istiyorum"

  Ne! Çok şey mi istiyormuş? böcek gördüm Zifir! Ayakkabımın topuğu kırıldı taşı beni Zifir! Tırnagım kırıldı hastaneye götür beni Zifir! Üşüyorum odayı ısıt Zifir! Vs. Bu böyle gider yani. Şimdide izin istememi istiyor. Tabi benden küçük hanım efendi, tabiki de ondan büyüğüm...

  " Bak beni ananla uğraştırma"

Sinirle hızlı nefes anlırken inadımın katır inadı olduğu biliyordu. Ben istemediğimi şeyi yapmam ve yapmak istemediğim şeyi de hiç bir kuvvet bana yaptıramazdı. Fazla üstelememesi gerektiğini de biliyordu.

" Ne olur ya ne olur bana negidicem ben Özgürlere gidicem !"

Bide kolunu göğsünde bağlayıp yağını yere vuruyor! Şeytan diyor vur ağzına kürekle...

" Ne yapıyorsan yap Naz beni ilgilendirmez"

Kulaklıgımı kulağıma takıp motoru çalıştırdım. Son kes ona baktım ve yine sol tarafım acıdı...Ama bakmasamda olmazdı. Onu zaten hep uzaktan görüyordum. Daha fazla dikkat çekmemek adına  Motorla otoparktan hızla çıkarken arkamda umursamaz deniz gözler ve çocuk birini bırakmıştım.

İlk işim eve gitmek ve uyumaktı hemde geceye kadar, gece katrana gidicektim artık eskisi gibi dövuşmüyordum. Değerli rakipler yoktu sadece izliyordum. Katrana yıkılmaz bir profilin vardı saygı görüyordum, seviliyordum. Katranda artan popilerliğim ve erkeklerin bana olan ilgisi sadece katranda çalışan insanlarına bana söylemelerine kadardı. Yanıma gelmeye ya korkuyorlardı. Yada her zamanki gibi reddettiğimden üstelemiyorlardı. Katranda dövüşmeyeli yıllar olmuştu. Ama izlemeyi seviyordum. Kırılan kemikler falan güzeldi benim için.

  Motorla meşhur KARAKAN malikanesine giriş yaparken yine ve yine benim paramla yapılan bir ev benim paramla ünlenen bir soy ad ve benim paramla elde edilen bir şöhret,

  Güvenlik hemen kapıyı açtı ve motoru sağ kırarak Garaja sürdüm. Motorumu özenle bırakırken Anahtarınıda cebime attım. Bu en sevdiğim aracımdı bundan sonra üç arabam daha vardı.

  Garajdan çıkıp eve girerken kapıyı Zeynep abla açmıştı. Zeynep abla iyi biriydi. Sürekli güler yüzlü ve sevecendir. Benim hep konuşmaya çalışır ve halimi hatrımı sorardı. Buraya ilk geldiğim günden beri vardı. Evlatlık olduğumu bilen sayılı insanlardandı.

  Kafamla selam verdikten sonra elinde garip yeşil birşey bulan bir bardakla salona girdi. Galiba kilo vermeye çalışıyor hala çalışıyor ama yine tombul biri yine tombul kim mi o kişi mezkûr  KARAKAN malikanesinin kraliçesi tabi ona göre sondan görme benim sevgili üvey annem o iğrenç bakışlarıyla tam bir papağana benziyordu. küçük gözler kıl gibi kaşlar kürek gibi bir burun ve estetik olan şişme dudaklar tabi boya olan platin sarısı uzun saçlarını unutmamak gerek parayı görünce böyle oluyorsun heralde,

" Ahh! Senmiydin Naz nerede "

Ara! amına koyim arabu telefonu niye icat ettiler telefonmuyum ben yada müneccim bana ne kızından bakıcısıyım sanki

" arayın ve öğrenin Neslihan hanım" oma anne demiyordum evde, sadece dışarıda veya bi ortamda anne diyordum.Benim annem yoktu ve ona anne demek istemiyordum. Kıl gibi olan kaşlarını çatıp niye aynısı yapıcak!

  " Bana bak Zifir sana bir şey soruyosam cevap vericeksin eğer dediğimi yapmassan biliyosun ne yapacağımı!"

  
  Oraya tıkmazdı değil mi? Yapmazdı.
Sesli bir nefes verirken onun biraz suyuna gitmek iyi olurdu. Hem belki onunla bir gece geçirmezdi.

" Neslihan hanım Naz bu gün  Şeylerde kalıcakmış "

Tek kasını kaldırarak bana baktı." kimde kalıcakmış"

Baygınca bakarak" Sevgilisinden" bunu bana diyosunya kurbağa süratlı karı!

Gözleri irice açılırken işte! Ara kızı eve çağır kalmasın onlarda hadi!

" Özgür ? Onda kalıcakmış"

Evet sinirden yüzü morardı. İşte istediğim oldu! Kalamaz arkadaş onda ben sarılamıyosam oda sarılmacak! O kadar...

  "Bana öyle dedi "

Elindeki bardağı hızla zeynep abla ya verirken oturma odasına depar attı. Çağırsın anası kızınıda gelsin eve ayıp ne öyle elin adamının evinde biraz daha belirtmekten bir şey olmaz, oturma odasına gidip telefonundan nazı aradı ve bekledi. Sinirden gözü seğiriyordu resmen birazda ben delirtsem bisey olmazdı.

" alo naz nerdesin sen eve geliyorsun hemen"

Karşı tarafı Dinlerken seğiren gözü dakikada 500 vuruş yapıyordu. Bu kadının beni güldüren çok özelliği vardı ama yine sevmiyordum.

" ne demek özgürleyim çabuk eve gel "

  Elini anlına koyup baş parmağıyla tirip tutturuyordu. Baya sinirlendi şımarık kızına anlaşılan Anası!
Dikkatini çekmek için boğazımı temizledim ve sanki önemli bir sır vericek gibi yaklaştım ve...

" Benden duymuş olmayın ama Neslihan hanım Naz bu aralar fazla takılıyor ö.. Ö... Şeyle işte sevgilisiyle!"

Telefonu kulağından çekip bir eliyle hoperlör kapattı ve oda benim gibi eğildi ve sesi kısarak konuştu,

" Nasıl çok takılıyor"

Aynen nasıl çok takılıyor, bende bilmiyorum nasıl, bir şey bul bir şey bul bu gece eve gelsin şu kızda şeyle kalmasın ö...ö... Hayy! adına şey ettiğimin oğlu!

" Böyle anladınız iste sevgililerin yaptığı şeyler öpüşmek ve daha ilerisi yani bilirsiniz oynaşmak falan bunu daha da ilerletip bir kızla erkeğin ara..."

Elini sallayarak sinirli bir ses tonuyla" tamam tamam"

Ben zaferle sırıtırken o telefonu kulağıma götürüp yüksek bir sesle,

" Naz 10 dakika içinde evde olmazsan babanın endonezyandan getirdiği ve bir araba dolusu para verip aldığı çantayı keserim anladım mı? "

Yüzünde sinsi bir sırıtış belli olurken telefonu kapattı ve bana baktı. Yüzündeki ifade donuklasırken telefonu koltuğun üzerine attı ve bana yaklaştı. Elini beline koydu ve

" Sen ne yapıcaksın bu akşam"

Hiç beklemeden aniden, " size ne"

Tek kaşı havalanırken iğneleyici bir ses tonuyla,

" size ne ? Öylemi sende bu akşam evdesin katrana falan gitmek yok"

Kollarını göğsümde birleştirsin ve kafamı sağ omuzuma yatırdım. Cidden beni kızı gibi eve kapatan bileceğini mi sanıyor beni neyle tehdit edicek acaba,

" Size katrana gidebilir miyim? Diye sorduğumu hatırlamıyorum Neslihan hanım"

Dahada yaklaşıp dibime girdi ve ifadesiz yüzüyle bana göre yüzü iğrençti,

" Ben ne dersem o Zifir"

İsmimi tükürürcesine söylerken ona boyun eğiceğimi falan sanıyor herhalde, benim paramla buralara gelmiş sondan görme sokak karısı seni,

" Benim gibi bir kızın sizin gibi bir kadından izin alması sizce de ironik değil mi, " ona dahada yaklaştım" Ama bir sıkıntı var siz benim annem değil siniz,"

Arkamı döndüm ve dış kapıya giderken ona bakmadan " şu konuyada bir açıklık getireyim. Benim paramla kimseyi tehdit edemezsiniz"

Kapı kolunu çevirdim ve kendimi dışarı attım. Hızla adımlarla garaja giderken sinirden elim titriyordu. Ama yüzümde hiç bir duygu belirtisi yoktu. Garajın kapısı açılırken hızla içeri girdim ve motora atladım. Bugün uyuyacaktım ama işte insanda ne huzur nede birazcık rahatlık bırakıyorlar. Ben istediğim yere gider istediğimi yaparım bunu hala öğrenememişse o ketum süratlı kadın, benim bunda bir suçum yoktu.

  Motoru çalıştırdım. Kulağıma dolan motorun o şiddetli sesi işte aradığım huzuru birde bunda buluyodum. Şiddetli olan herşeyden huzur buluyordum. Hızla bir manevra çizerken garajdan çıktım ve evin önünde durdum. Neslihan hanımın uğraşarak dekore etti ve hiç bir boka benzemeyen bu malikhane benim keyfimi kaçıran toprak yığını bir huzursuzluk tapınağı gibiydi. Hemen motorun ön firenine basarak ve aynı anda da gaza basarak inanılmaz bir ses çıkardım. Hem lastiğin yanma sesi hem motorun şiddetli sesi birleşince 20 dönümlük arazide tek ses motorumun sesi oldu.insan kulağını rahatsız eden, benim ise hoşuma giden bu ses neslihan hanımı deli ederdi. Amacım içerideki sondan görmeyi korkutmaktı. Benden korkuyordu. Bunu anlamamak elde değildi. Benden herkez korkardı. Ben zayıf olmak yerine canavar olmayı istemiştim. Ve bu konuda bir gram pişmanlığım yoktur. Hizmetçiler pencereye çıkarken benim beklediğim neslihandı. Ama çıkmadı kesin beni kocasına anlatıyordur. Beni bu hale sokan herife beni söylüyordur.

  Ön firenden elini çektiğinde silahtan yeni çıkmış bir kurşun misali hızla malikhaneden çıktım. Ormanlık yolda giderken yollara dökülmüş yapraklar bulunduğum hız nedeniyle hızla yanlara saçılırken önümde siyah bir mercedes geliyordu. Bu Nazın arabasıydı. Ama naz kullanmıyordu. O kullanıyordu. Gazı sonuna kadar kökledim ve yanlarından su misali aktım.

Şuan da onlarla uğraşıcak vaktim vardı nede havam,
Şehir merkezine yaklaşırken Kordona gitmeye karar verdim. İzmir'in gençler tarafından çok talip görülen bir yerleşim yeridir. Barlar sokağında gidebilecek bir çok yer vardır. Ama izmirinde sevmediğim yanları çoktur. Motorumu bıracak bir yer ararken en iyi yerin Lapuş barının önü olduğunu fark ettim. Bu motorda bir tek bende vardı. Kimse dokunmaya cesaret edemezdi. Moturumu yavaşça bırakırken Lapuş' un içinden bir kız çıkmışdı. Bu kızı tanıyordum. Ama ilk defe görmüştüm. Mezarda dövüşüp kazanmıştı. Adı cabuk duyulmuştu. Rakiplerine yaptıkları yüzünden ona Kilit demişlerdi. Mezardan kolay kolay kazanan birisi çıkmazdı. Birde bu bir kız olunca hiç kazanan çıkmazdı. Üzerine giydiği siyah ceket ve deri pantolonla güçlü duruyordu. Ve siyah uçları kırmızı olan saçları ona çılgınlık saçıyordu. Ama gözlerinde ne çılgınlık vardı ne güçlülük, gözlerinde bir ölünün ruhu vardı sanki, ifadesiz yüzü dikkat çekiyordu. Onda tuhaf bir şey vardı. Sanki o kendisi değildi. Merdivenlerden hızla indi, ve benim olduğum yöne döndü. Motordan inerken beni farketmişti. Oda benim gibi inceledi beni, onda tanıdık bir şeyler vardı. Adını koyamadığım.

  Yanımdan geçerken kafasıyla selam verdi  il önce biraz şaşırdım beklemiyordum çünkü ve  sebepsizce bende aynı hareketi yaptım. Yanımdan geçerken son kez yüzüne bakmıştım. Göz rengi hiç görmediğim bir renkti. Grinin içinde mor esintisi vardı. Hızla yanımdan geçti ve sert adımlarla mezarın olduğu sokağa girdi.

  Duyduğuma göre keremin yanında çalışmaya başlamıştı. Düşündüğüm gibi salak değilmiş şu kerem onun gibi bir kızı yanında koruma olarak tutması zekiceydi.

  Olduğum yerde çok beklemeden hızla arka sokağa giriş yaptım. Katran görüş alanıma girerken insanların kapıda beklediklerini gördüm. Katrana girmek için can atıyorlardı. Burada takılan insanlar elit insanlardı. Zenginlerdi.

  Yaklaştığımı gören insanlar yandaki arkadaşları dürtüp beni gösteriyorlardı. Bazıları korkuyla bazıları da imrenek bakıyorladı. Ama onların bildiği sadece hayatımı dışarıdan yargılamaktı. İnsanların hepsi böyleydi.

  Merdiveni doldurmuşlardır bildiğin ama beni görenler duvar dibindeki insanlarla birlikte duvara yanaştılar, bana yol vermek için portreleri çıkmıştı duvara,

  Kapıdan geçtim ve işte benim evim...

Katranın kocaman bir dövüş sahası vardı. Tam ortadaydı. Ve ondan 20 metre uzakta kocaman bir bar vardı. Çeşit çeşit içkiler ve nerdeyse hiç bir barda olmayan özel sipariş arkoller bulunurdu. Ve kokteyl masaları vardı. Yukarıya bakıldığında özel misafirler için özel yapılmış balkonlar vardı. Siyah ve gümüş rengi koltuklar ve kırmızı masalarla tamamlanmışlardı. Katranın zemini mermer desenli siyah taşlarla kaplıydı. Duvarlar grinin kapalı bir tonuydı. Işıklandırmalar duvarlarda gömülmüş ve eski yunana özgü harflerle yazılar vardı bu yazılar  let ışıklarla dahada  belirginleştirilmişti. Ve benim en çok sevgidiğim 'pan'   katranın en  göz alıcısıdır. Katranda zeminden tavana kadar 25 metrelik bir mesafe vardır ve tavanı nerdeyse yarısını kaplayan siyah renkli ve zümrük yeşili taşlarla tasarlanmış ortasında kocaman bir yeşil bir taş bulunan 8 metre boyunda 3 metre genişliğinde bir avize bulunur. Acizenin adı pan dır. Pan yunan mitolojisinde çığlık atarak düşmanlarını kaçıran bir tanrının adıdır. İsmi yüzünden seviyorum desem yalan olmaz aslında, Barın oraya yürüdüm. Elindeki bardaktan gözlerini kaldıran Zeus yine güler yüzüyle bana selam vermişti. Adını bilmiyordum. Kimse bilmiyordu. Ama ona Zeus demişlerdi.

"  bizim şakir de gelmiş ha"
Yine mi? Bıkmayacak bu herif,
Gözlerimi ağır bir sekilde çevirirken baygınca ona baktım. " Açık konuşucam... Seni döverim"

Elindeki bardağı gülerek tezgaha bıraktı ve " ondan süphem yok... Şakir" 

  Kaşlarım bağımsız bir şekilde birleşirken bana 14 yaşından beri şakir diyordu. Neymiş fazla erkeksiymişim. 1 karısı 4 kumaşı olan toprak ağları gibiymişim. Saçlarım olmasa birde göğüslerim tam bir erkekmişim. Falan filan! benimle bu kadar rahat konuşmasının nedeni abim gibi olması, buraya ilk geldiğim zamanlarda sadece dayak yiyordum ve bana Zeus bakıyordu. Ona ödeyemeyeciğim borçların vardı.

" yine açık konuşucam... Seni si.."
Cümlem yarıda kesilmişti. Cümlenin yarıda kesilmesine mi üzüleyim
Elindeki pezi ağzımın içine sokmasına mı?  Gözlerim kocaman olurken bana abim gibi işaret parmağını sağa sola salladı ve,

" çık! çık! O ne biçim bir kelime öğle ben sana hiç mi terbiye veremedim ayol"

Şok olmuş bir şekilde sadece yüzüne bakıyordum. Ağzıma gelen deterjan tadı sinirimi daha da arttırırken, ağzımdaki bezi hızla çıkardım ve katını açıp tezgağın üzerine fırladım. Bezle kafasını kapatırken onu boğmaya çalışıyordum.

" Boğoloyorum!"

" Geber!kevafeşe tipli herif geber!"

" Alonoyorom omo"

" çokta uzantımda!"

Eliyle bezi tuttu ve çekti. Ben hala tezgağın izerindeydim.
O yüzü bezinden çekti ve biraz sinirlendirmiş olabilirim ona ama daha ağzıma bez sokmasaymış.

" ne dedin sen?"

Hiç düşünmeden" ne dedim"

Elindeki bezi hızla tezgaha vurarak bıraktı ve ekini iki yana açarak bana yaklaştı. Ciddi bir şekilde,

" küfür etmiceksin Zifir bir kıza küfür hiç yakışmaz"

Yine aynı konu ya! Küfür bir kıza yakışmaz biraz renkli giyin zifir, kuaföre git zifir, o kadar paran var yüz bakımı yap zifir, sıkıntıyla sesli bir nefes verirken,

" he he neyse  gidiyorum ben yerimdeyim"

Tezgahdaki bezi alıp kafasıyla onayladı. Ben özel misafirler için yapılmış balkona çıkarken bütün katranın ayaklarının altında olması heyecan verici bir histi. Benim koltuğum tam rink' in karşısıydı. Dövüş izlemeyi severdim. Ve bana burayı vermişlerdi. Ceketimi çıkardım ve koltuğa yaslandım. Derin bir nefes alarak 5 dakikada olsa rahatlamaya çalıştım. Gözlerimi on saniye kapadım ve açtım. Katranın havası bana iyi geliyordu. Burada rahattım.

  Kollarımı göğsünde birleştirsin ve tekrar gözlerimi kapadım. Bugün yaşadıklarım geliyordu aklıma, Neslihan hanım, naz , okul, ev. Katran ve en önemlisi o adını söyleyemediğim, gözlerinde nefes aldığım adam, bugünde fazla konuşmadık, bugünde ben baktım o fark etmedi. Zaten hep öyle olmaz mı?
 

  Kadın bakar adam görmez.
  Kadın sever adam ilgilenmez.
  Kadın ağlar adam bakmaz.
  Kadın unutur adam bakar.
  Kadın gülümser adamın içi gider.
  Kadın başkasına bakar adamın içi yanar.

  Ama ben öyle olmak istemiyorum ki ona bakmak ona gülümsemek istiyorum. Onun görmezden gelmesini istemiyorum. Ama hayat öyle ilerlemiyor ki ben bakıyorum o görmüyor, ben seviyorum o anlamıyor,
   Ahhh! Tüğleri çalınmış kuğu misali çağresizim, yeryüzüne düşen yağmur damlası gibiyim zemine çok sert çarptım. Ve dağıldım. Özüm toprağa karıştı. Onu ilk gördüğümde de aynısı oldu. Ben bulutlarda var olmamış bir suydum. Onu görünce göklerden yere indim. Yere çarptım hızla dağıldım, etrafa parçalandı kalbim onun göğsünde ve o karıştı. Özüm o oldu. Ben o oldum ama o görmedi.

  Gözlerimi ne kadardır kapatıyorum bilmiyorum ama düşüncelerimi bölen yüksek ses bass müzik ve rinkten gelen bağrış sesleriydi. Kaşlarım çatılırken bide yan tarafımda bir bağrış sesi yükseldi. İsteksizce gözlerimi açıp yan tarafına baktım. Ve sinirden kasların birleşicekti.

  2 sene önce dövdüğüm kendine dimitri diyen pis dövemeli herif ö..ö.. Hay anasına! İste onun masasının başında onun yakasından tutmuş ve saklıyordu. Çaksana oğlum bitene yüzüme ne bekliyosun?
  O..o.. Sırıtıyor mu?

  Lan dayak yiyeceksin ya, adam yumruğunu kaldırdı. Bende yerimden hızla kaltım ve tam yumruğunu indirecekken yüzüne yakın bir mesafede yumruğunu tuttum. Balkon kattakilerin sesleri kesilirken yavaşça dimitriye baktım. Oda sinirlenmisti. Elimin altındaki yumruğunu kurtaramıyordu. Yavaşça yumruğu sıkarken,ona bakmamaya dikkat gösterdim. Bakarsam dövemem adamı,

" senin benden yediğin dayak etmedi de gelip mekanımda kabadayılık mı yapıyosun sen?"

Bileğindeki baskıyı dahada arttırırken sağ elimle onun yakasını tuttuğu elini serçe tuttum ve ittim. Kimsenin ona zarar vermesi istemiyordum. Kimsenin...

" vay vay vay Bizim bakire rahibede teşrif etmiş. Senin mekanın mı oldu burası"

Bayın bir şekilde onun siyah gözlerine bakar "burası benim mekanım ve benim mekanımda, zorbalığı bir tek ben yaparım... çaktın."

  Dudağının sol tarafı havalanırken yüzme bakıp pis pis sırıttı.

  " sen durdurmasaydım ben şu lavuğa çakıcaktım"

Bileğini hızla iterek bıraktım ve yüzüne doğru yaklaştım. Bu hareketini beklemediği için kaşları havalandı ve beklemtiyle bakmaya başladı ne sandı acaba onu öpeceğimimi asla!

   " Açık konuşucam... Burası bana ait, ve buraya gelen insanlarda bana ait, çok oturmak istiyorsan güzelim, yan tarafta gay bar var orada birisinin kucağına otur. Bir daha katranda böyle bir girişimde bulun  emin ol seni yine zevkle döverim"

Kendimi geri çektim ve oda fazla uzatmadan yanındaki adamlarına bir kafa işaretiyle uzaklaşmalarını söyledi ve oda çatık kaslarla morarmış bir surat ifadesiyle katrandan ayrıldı.
  Onun varlığına yeni vardığımda bir şey demeden hızla yerime ilerledi ve soluk soluğa koltuğa attım kendimi, sanki 100 şınav çekmiş gibiydi kalbim hızla atıyordu ve göğüs kafesini acıtıyordu. Ekimi çaktırmadan kalbime götürüp durması içim göğsüme baskı yaptım.

" dur! kahrolası dur! duyucak sesini sus"

Ben derin derin nefes alırken durnuma bitter çikolata kokusu geldi. Hayır! Hayir! Hayır! Gelmiş olamaz değil mi? Niye geliyor ya?

" iyimisin?"

Değilim iyi falan değilim sen geldin susturmaya çalıştığım kalbim araba motoru gibi durmadan aktip halde offf ya!

İfadesiz tutmaya çalıştığım sesimle" iyiyim iyi"

"  Gerek yoktu eğleniyoduk onunla ama biraz abarttık herhalde boşuna uğraştın onunla"

Elimi sallayarak" hehe tamam"

Gülümseyerek yanıma geldi ve oturdu. Yanıma geldi. Oturdu. Tamam sakin ol heyecana gerek yok kızım.

" bugün nazla buluşamadık Neslihan hanım eve çağırdı."

Burada oturduk senin nazla olan sevgililiğini mi konuşucaz... yok artık!
Yüzsüzmüsün oğlum sen ya!

  İlgisiz tutmaya özen gösterdiğim sesimle" haa o mesele biraz öyle oldu"
Gözlerimin içine bakarak yaramaz bir çocuk gibi baktı. Ve bu hali ta..t. T..tatlıydı...

" bu konuda senin bir parmağın yok değil mi?"

Kaşlarımı kaldırar baktım ve sahte bir şaşırmayla" benim ne müdahalem olabilir ki"

Kafasını yan yatırdı ve yine çocuk gibi bakarak" orasını bilemem ama naz bugün senden masumca bir ricada bulunmuştu"

  Sen benimle dalga mı geçiyor! Çünkü ben idrak edemiyor! Masumca bir tavır mı? Bu benim karşıma geçip dalgamı geçiyor benimle acaba, yada sinir limitimimi ölçüyor.

" masumca bir rica mı? bizim naz mı masum? güldürme beni bizim nazın tek masum olduğu bir an var. Oda babasından para alırkenki hali oda oyun yani"

Hafif sesli bir şekilde gülerken yüzüm nasıl bir şekil aldı bilmiyorum ama gözlerindeki duygu esintileri durgunlasırken gözlerinde yakalamıştım. Şevkat'ti...

Hafifçe gülümserken gözlerim gözlerinden incilerine kaydı. İncileri saklayan kırmızı kafide dudakları... Bana hiç iyi şeyler fısıldamıyordu.

" sende masumsun Zifir"

Gözlerim hızla gözlerine eşitlenirken ağzından çıkan. Kelimeler tek tek benim hoyrat kalbime onun minik çocukluğunun küçük hali kelimelerini tek tek sapanına koydu. Hedef alıp kalbimin penceresinin camlarını kırdı. O camlar kalbime battı.

Kafam aşağı düşerken bana ilk defa iltifat etmişti. Ama o iltifatıda uymuyordum. Masumluk bana yakıştırılıcak en son iltifatdı. Bir de kalbimi attıran adam demişse işte ben o zaman yıkılırım.

" ben masum değilim insanları acımasızca döven ve zevk alan bir kız masum olamaz"

" ama.."

Sinirle kafamı kaldırdım ve " sana ben masum değilim dedim"
Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Oda kaşlarını çatıp hızla yerinden kalktı ve arkasını döndü.
Benim kafam yeniden önüme düşerken...

"Masumsun zifir... Her ne kadar acılarla dolu olsanda, benim gözümde sen masumsun"

Ve arkasında kalbinin kanı çekilmiş bir kız bıraktı.




Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum

- bituhafkisi
 
 

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro