
2.6
Ben geldim. Nasılsınız bakalım?
Yağmur çok sevildi. Gerçekten yazarken bu kadar sevileceğini ve benimseneceğini beklemiyordum. Sevginiz için çok teşekkür ederim. 💙
Uzun bir bölüm oldu. Bölüm yorumlarınızı merakla bekliyorum. 🌸
Bölüm şarkımız: Anıl Bektaş - Ben Sendeyim
İyi okumalar.
~
"Yaa Yağmur sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Bırak şu elindekileri artık." Selin'in söylediklerini umursamayarak süpürgenin düğmesine bastım. Tabii ki eş zamanlı olarak Selin'de tekrardan basmıştı.
"Yağmur hadi lütfen. Ne yapacaksın böyle temizlik mi yapacaksın?" Evet, tam da bunu yapacaktım. Temizlik rahatlatıyor gibiydi. Halıyı dövercesine süpürürken sanki o Gizem denen kızın saçlarını yoluyormuşum gibi hissediyordum.
"Selin sen oturup kurabiye falan yesene. Bak annem mutfakta git onun yanına falan."
"Seni almadan gitmiyorum, dışarı çıkacağız hadi," dediğinde gözlerimi devirdim. Saatlerdir gelmeyeceğimi anlatmaya çalışıyordum ama anlamıyordu.
"Gelmeyeceğim."
"Yaa bak babamdan arabayı aldım arabayı. Tüm sokaklar bizimdir artık. Hadi lütfen inat etme de çıkalım," dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım. Selin'in söylediklerinden sonra çıkacağım varsa da çıkmazdım ki.
"Arabayı dedin ya artık çıkmam."
"Niye öyle diyorsun ki? Çok güzel kullanıyorum ben." Somurtarak söylediklerine güldüm.
"Tabii ki de çok güzel kullanıyorsun kuzum," deyip yanaklarını sıkmaya başladım.
"Yaa hadi lütfen çıkalım." Yanaklarını sıkıyordum ve ilk defa bana kızmıyordu. Bu kızın başına kesinlikle bir şeyler düşmüştü.
"İyi hadi çıkalım. Ama ben fazla durmam ona göre." Sevinçle zıplamaya başladığında onun bu haline güldüm. Kendime bir faydam yoktu ama en azından başkalarına vardı.
"Hadi sen hazırlan Yağmur. Hızlı ol ama bak bekliyorum. Ve lütfen fikrini değiştirme." Başımı onaylar anlamda salladım. Süpürgeyi ve viledayı yerine koyduktan sonra hazırlanmak için odama geçtim.
****
"Selin biraz daha gezmeyi kaldıraram. Ayaklarım ölü ölü," diye yakınmaya başladım. Yaklaşık bir dört saattir dışardaydık ve ben yorgunluktan ölmek üzereydim. Ama benim aksime Selin'in enerjisi gayet yerindeydi.
"Tamam tamam son bir yere gideceğiz. Ondan sonra evine bırakacağım seni." Bunu bir saat öncesinde de demişti ama beni bir türlü evime bırakamıyordu.
"Tamam ama bak bu son." Beni takmayarak müziğin sesini açtığında, başımı cama doğru yasladım. Şu son zamanlarda yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Baran'ı düşünmeye başladım.
Onu çok özlemiştim.
Ona sarılmayı, saçlarımı okşamasını, saçlarını bozmayı, gülüşünü, bakışını, sevişini her şeyini çok özlemiştim.
Biz onunla hiçbir zaman bu kadar uzak kalmamıştık ki.. O hep benim yanımdaydı.. Ama şimdi yanımda değildi, benden uzaktaydı. Ve bana gelmek istemiyordu.
Gözlerimi kapattığımda bir damla yaş yanağıma doğru akıp, gitti. Kimseye belli etmemeye çalışsam da çok kötüydüm. Beynimi sürekli bir şeylerle ilgilendirip, doldurmaya çalışsam da çok kötüydüm.
Olmuyordu işte.
Onsuz hiçbir şey olmuyordu.
Onsuz ben de hiçbir şeyin anlamı olmuyordu.
****
"Yağmur hadi geldik." Selin'in sesini duyduğumda kapalı olan gözlerimi açtım. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama dışarıya baktığımda havanın kararmış olduğunu gördüm. Biz ne zamandır yoldaydık acaba? Sinirli bakışlarımı Selin'e çevirip konuştum.
"Selin sen beni yine nereye getirdin? Annem merak eder annem." Bir türlü laf anlatamamıştım bu kıza.
Şu an evimde olup tüm çikolatalarımı bitirmiş bir şekilde ağlamak varken ben burada Selin Hanım'la uğraşıyordum. Arabadan indiğimde Selin'de inmişti. Yanıma geldiğinde beni zorla yürütmeye başladı.
Selin'le yürüdükçe gözüme çarpan ışıklara bakmaya başladım. Önüne gelen ağaçlardan bazılarını göremesemde bazıları net bir şekilde gözüküyordu. Renkli, küçük ampul şeklindelerdi.
"Bunlarda ne böyle?" diye soludum.
"Soru sormasan Yağmur?" Demesi çok kolaydı tabii. Yolun sonuna geldiğimizde sola doğru döndük. Gördüklerimle beraber şaşkınlıkla gözlerimi açtım.
Büyük bir alandaydık. Yerde renkli minderlerden vardı. Etraf küçük küçük renkli ampüllerle ışıklandırılmıştı. Ve tam karşımda beyaz kocaman bir ekran vardı. Burası çok güzeldi. Şaşkınlık okunan yüz ifademle Selin'e doğru döndüm.
"Selin burası ne böyle?" Selin soruma cevap vermezken beni minderlere doğru yürütmeye başladı. Şaşkınlığımdan beni yürütmesine tepki bile veremiyordum.
"Otur bakalım Yağmur." Selin omuzlarımdan tutup mindere doğru iteklediğinde, itiraz etmeden oturdum. Selin gerisin geri gittiğinde, öylece oturmaya devam ettim.
"Al bakalım Yağmurcuk." Can'ın sesiyle birlikte önüme uzatılan kese kağıdını, aldım. "Hadi bakalım iyi seyirler." Arkasını dönüp gittiğinde, elimdeki kese kağıdının içine baktım. En sevdiğim şekerler ve jelibonlarla doluydu.
Karşımdaki beyaz ekrandan sesler geldiğinde, başımı oraya doğru çevirdim. Ekranda 'Bizim Masalımız' yazıyordu. Dolu olan gözlerimle ekrana odaklanmaya çalıştım.
Bizim masalımızdı.
Sonra ekrana Baran girdi ve konuşmaya başladı. "Masalımızın başladığı yerdeyim. Seni ilk burada gördüm," derken bizim ağacımızın oraya gelmişti. "Tam bu ağaca yaslanmış bir şekilde kitabını okuyordun. Sonra son sayfasına geldiğinde gözlerinden akan yaşları gördüm, ben ilk defa bir kadının gözyaşlarını ellerimle silmek istedim. O güzel gözlerinden akan yaşlara kıyamadım." Gözlerimden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı. "Ağlayacağını biliyorum sakın ağlama. Kıyamam gözyaşlarına." Sanki beni görüyormuş gibi söylediği cümleye güldüm.
Birden ekran değiştiğinde, Baran bu sefer ellerindeki renk renk balonlarla sahildeydi. "Hatırladın mı?" derken gözleri balonlardaydı. "Bu balonları seninle birlikte dilek dileyerek uçurmuştuk." Sanki yanındaymış gibi başımı salladım. Onunla geçen her bir anımı hatırlıyordum. "Şimdi sensiz 'seni' dileyerek bu balonları uçuracağım." Baran tam balonları bırakacağı sırada ekrana küçük bir kız çocuğu girdi. Baran'ın elindeki balonlara bakıyordu. Baran kızı fark ettiği an onun boyuna eğilip onunla konuşmaya başladı. Birden elindeki tüm balonları küçük kızın eline verdiğinde gülümsedim.
Güzel kalplimdi.
Baran elleri boş bir şekilde dikilip, gülümsedi. "Ben balonları uçuramıyormuşum ama olsun dileğim sensin." Allah'ım ben gidiyordum. Ben şu an gidiyordum.
"Şekerlerini yiyorsun değil mi?" Söyledikleriyle beraber kese kağıdının içinden bir tane şeker aldım.
"Seninle ilk kez burada dans etmiştik." Söylediklerinden sonra ekrana dans videomuz geldi. Sokağın ortasında, sokak çalgıcılarının söylediği şarkılarla birlikte dans ediyorduk. O gün aklıma geldiğinde güldüm. Aslında sadece gezmek için çıktığımız sokakta, Baran'ın beni oraya doğru yönlendirmesi ile birlikte dans etmeye başlamıştık.
"Biz seninle çok şey yaşadık. Güldük, ağladık ama bunları hep beraber yaptık. Ben seni," Baran duraksadığında ayağa kalktım. "Ben seni ağlattım, üzdüm, kırdım. Gözlerinden akan yaşlara kıyamayan ben seni ağlattım. Beni affeder misin?" Ne hissedeceğimi ne diyeceğimi bilemiyordum.
"Beni affeder misin Yağmur'um?" Baran'ın yakınımdan çıkan sesiyle, buğulanan gözlerimi ona çevirdim. Tam karşımdaydı. Mavi gözleri ışıkların altında parlıyordu. Bana doğru yaklaşmaya başladığında, koşarak boynuna atladım. Sımsıkı sarıldığımda, elleri hemen belimi buldu. Gözyaşlarım omuzlarına akarken biraz daha sıkı sarıldım.
"Ağlama dayanamam." Elimde değildi ki? Bu çok fazlaydı. Bugün benim için yaptıkları çok fazlaydı.
Baran'dan zorlukla ayrıldığımda, elleriyle gözyaşlarımı sildi. Burnumun ucuna minik bir öpücük kondurduğunda, gülümsedim.
"Affettin mi beni?" Konuşamayacağımı bildiğim için başımı salladım.
Ellerini yüzümden çektiğinde, cebinden bir şey çıkardı.
"Peki benimle evlenir misin Yağmur'um?" Önüme uzattığı yüzüğe bakakaldım. Duyduklarım gerçek miydi? Bacaklarım titremeye başladığında, birazdan yığılıp kalacak gibi hissediyordum.
"Ev evlenir miyim?" Titreyen sesimle konuşmuştum. Ama pek mantıklı konuştuğumu sanmıyordum.
"Sen benimle evlenir misin?" Baran anlamam için tek tek konuştuğunda, gerçekliğini kavrayabilmiştim.
Hiçbir şeyi, hiç kimseyi düşünmeden Baran'ın boynuna doğru atıldım.
"Evlenirim. Seninle evlenirim," diye bağırdım. "Evlenirim seninle." Hızımı alamamış tekrardan bağırmıştım. Baran belimden tutup döndürmeye başladığında, hem ağlıyor hem kahkaha atıyordum. Bugün yaşadığım duygu değişimlerinin tarifi yoktu.
Ama her şeye rağmen mutluydum.
Çok sevmiştim.
Çok sevilmiştim.
Baran'ın da dediği gibi bizim masalımızdı bu.
~
Ben ağlıyorum şu an. Gerçekten aşırı kötü oldum. :( Baran'ı çok seviyorum. Şimdiye kadar yazdığım her karakterden farklı.💙
Baran'ın Yağmur için hazırladığı ortam böyle bir şey. Renk renk ampüllerle dolu bir ortam.
Bölümü nasıl buldunuz?
Beğendiniz mi?
Tek bir emojiyle anlatın desem bu ne olurdu?
Sizce bundan sonrasında bizi ne bekler?
Yıldızları doldurmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayınız lütfen! 🌸
İnstagram: mavininhikayeleri
Sizleri seviyorum.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro