26-
Hatırlatma-
Gönderen:Koray
"Eslem dayanamayacağım sana söylemem gereken şeyler var"
"Emin ol ki herşey senin iyiliğin için.Asıl şimdi söylemezsem bana kızacaksın"
"Gerekirse sana herşeyi söylemeye hazırım"
"Eslem,babanı tanıyorum."
___________
İnsan kendisini zor zamanlarında nasıl teselli eder hiç düşündünüz mü?
Çaresizlikle öylece hiçbirşey yapmayarak.
Yardım edecek,herşeyi anlatacak kimse yoktur oysaki.
Burada güçlü bir yutkunma bizi bekler.
Zamanın durma eylemi gibi bir kavram yoktur aslında.
Zaman sürekli akar ve düşünme,karar verme süremiz azalır.
O sırada kalp atışlarınızı hissedersiniz.
Biz aslında zamanı kendimiz durdururuz.
Kaybedecek neyim var sorusunu sordum ilk kendime,bomboş ekrana bakarken.
Son derece de sakin tavırlarım,hızlanan kalp atışlarımla tamamen zıt ilerlemekteydi.
Selin'in içeriden sürekli bana bağırıp yemeğin hazır olduğunu söylerken bir an gerçekten takmamayı ve gidip yemeğimi yemeyi bile düşündüm.
Çünkü kafamda binlerce düşünce yığını vardı.
Boşluk,içine düştüğüm tepkisiz şu lanet boşluk,benim için büyük sorun olsa gerekti.
Soğuk parmaklarım klavyenin üzerinde sürekli bir şeyler yazıp siliyordu.Sırf bu yüzden Koray bunu görüp bir kere bile çevrimdışı olmamıştı.Doğru kararın bu olmayacağına kanaat getirip onu aradım.
"Alo Koray! Neler söylüyorsun sen? Onu nereden tanıyorsun?!"
"İlk öncelikle şu konuda anlaşalım güzelim.Sakin olacağız ve birbirimizi saygıyla dinleyeceğiz."
Sesi kesinlikle durgun bir sudan farksızdı.Herşeyi bu kadar önemli kılan bendim.Beni öylece bırakıp giden,baba demediğim adamı tanıyor olması,pekde tesadüf sayılan bir durum değildi.Hatta sakin bile sayılabilirdim.Koray bunu uzatmış olsaydı tabii.
Gözlerimi dayanılmazlıkla büyük bir sükunet içinde kapayıp açtım ve "Tamam anlaştık.Fakat şu an,ne alaka onu anlayamadım neden böyle bir şey öğreniyorum neden Koray!!"
"Bunu söylemek zorundaydım Eslem.Fakat bu şekilde olmaz.Buluşmamız lazım."
"Geliyorum" dedim hemen ardından.Beklemek bile benim için zaman öldürmekten farksızdı.Saat kaç olursa olsun,onunla sabaha kadar konuşabilirdim.
"Tamam,sakin ol sadece.Sana yer bildirimi yapacağım.Konuşuruz"
Telefonu kapattığımda üzerime bir kaç parça birşeyler geçirip saçlarımı hızlıca topladım.
"Kiminle konuşuyorsun sen? Kaç sefer bağırdım herşey hazır diye." Selin hazırlandığımı gördüğünde kaşlarını çatarak "Yine nereye gidiyorsun? Saat geç oldu Eslem evde kal artık"
İsyanını göz ardı edip ona yaklaştım ve yanaklarını avuçlarımın arasına alarak "Koray babamı tanıyor Selin ve ben şimdi öğreniyorum.Gidip onunla konuşmam lazım yoksa sabahı falan bekleyemeyeceğim.Yemek için üzgünüm güzelim,telafi edeceğim tamam mı?" Alnına hızlı bir öpücük bırakıp yorgun bedenimi çıkış kapısına yönelttim.
"Bir anda neler oluyor anlamadım hiçbirşey.Neler oluyor Eslem!"
"Anlamaya gidiyorum Selin.Geç kalabilirim.Herşeyi anlatacağıma söz veriyorum'' evden ayrıldığımda Koray'ın bana atmış olduğu konuma göre taksiye binerek içimdeki o arsız sabırsızlıkla yolun bitmesini bekledim.Bu şehirde her ne kadar geç olursa olsun gece bitmezdi.İşlekti ve canlıydı.Onu düşündüm bir an,babamı.Daha nasıl çökeceğimi,daha nasıl hayal kırıklığına uğrayacağımı dinlemeye gidiyordum belkide.Benim için önemliydi. Belkide bana bu şekilde,Koray'ı aracı olarak kullanmaya çalışıyordu.Onu affetmek istemiyordum.O beni düşünmedi,o beni affetmemişti.Bu kadar kolay bir şekilde kollarına koşmamı bekleyemezdi.Yol, dingin bir sessizlikle bittiğinde boylu boyunca uzanan sadece ayın ışığın yansıması vuran kapkaranlık bir denizin ortasındaydım.Taksiciye verdiğim ücretle arabadan indiğimde,Soğuk tuzlu ve nemli hava genzimi yaktıkça yaktı.Koray'ı görmüştüm.Üstünde siyah uzun bir kaban vardı.Geniş sırtı ve dik omuzları oldukça gergindi ve ellerini belinin tam ortasında birleştirmişti. Upuzun boyu zifiri karanlık sulara meydan okurken,bu adam bir ölümün habercisi gibi duruyordu.Ona her adımda yaklaştığımda dudaklarım kuruyor ve dizlerim titremeye her zamanki gibi devam ediyordu.Fark etmiş olacak ki ilk olarak bana omzunun üstünden sert bir bakış attı.Sonra ise bana tamamen yönünü döndü.Yolda dökmüş olduğum göz yaşlarım yanaklarımda kurumuş bir sonbahar yaprağı misaliydi.Bana yaklaştıkça yaklaştı.Müptela olduğum bu koku,Allahım: Beni ne ile,kim ile sınıyorsun? ben vazgeçmek istemiyorum ama.Eğer bu olay beni kendinden vazgeçirecek,uzak tutacak kadar derin bir mevzu ise,bunu gerçekten başaramazdım.Baş parmağı taze akan gözyaşlarımı sildi.Bu suskunluğa dayanamıyordum.Bu,fırtına öncesi sessizlik gibi bir şeydi iki bedenin arasında.
''Ne söylersem söyleyeyim,ne itiraf edersem edeyim,iyi veya kötü.Yolun yine bana çıkıyor güzelim.Yine bana geliyorsun.Yine benim yanımdasın.''
Gözlerinden mükemmel bir ışık gelip geçti hızlı bir anda.Başka çarem varmış gibi konuşması bana uzattığı yasaklı bir elma gibiydi.''Lütfen Koray.O adamla ne alakan olduğunu bilmek istiyorum.'' Gerildikçe gerildi.Dalgaların sesi gözlerinden dökülen bağırışların ve konuşmaların sesine karıştı.
Bileğimden tutarak beni denize bakan banka oturttu ve oda ardından yavaşça yanıma oturdu.''Peki tamam anlatacağım ama asıl anlatmazsam işler ikimizin için daha da kötüye gidecek.'' iyice korkuyu harmanlayan bedenim,kulaklarım ona sabitlenmişti.Karşıya bakarak dudakları aralandı ve anlatmaya başladı;
''Henüz daha üniversite birinci sınıftım.İyi bir aileye sahip olduğum söylenemez yani hala öyle.Ailede bir tek annemle görüşüyorum,birde dedemle.Sinir ve anksiyete hastası olduğumu da o zaman teşhis koydular doktorlar.muhakkak tedavi olmam gerektiği hususunda telkin ettiler.Çalışmıyordum daha.Hastahane masraflarını karşılayacak gücüm yoktu.Babamla aram bu kadar kötü iken hem hastalığımdan hemde bu masraflardan bahsedecek yüzüm yoktu.Dedeme söyledim bir tek.Annemin babası.Yardımı çok dokundu evet ama babası dokunmuyorken dedesine sığınıyor dedirtmek ağır geldi bana çok.Stres yaptım,neden normal bir babam olmadığını sürekli düşünür ve sinir olmaya devam ederken bu kadar sıkıntı hastalığımı daha da ilerletiyor ve yangına körükle gidiyordum.İki ay içerisinde çok kilo verdim. Boğazımdan hiç bir şey geçmez olmuştu.Yine bir gün hastahaneye giderken karşıdan karşıya geçiyordum.Küçük bir çocuk gördüm.Yolun ortasında arabaların deli gibi çalan kornalarına aldırış etmeden öylece duruyordu.Açıkçası cesaretine hayran kalırken bir yandan onu kurtarma içgüdüsüyle dolup taştım.Çocuk on bilemedin on bir yaşlarındaydı. Esmer zayıftı benim gibi.Çocuğu yolun ortasından çekip aldım.Nefes nefeseydi.Komaya girmiş gibi daldığı yerden çıktı bir anda.İyi olup olmadığını sorarken bir şefkatle sarılmışım ona.Sonra baban seslendi.'Emre oğlum!' diye bağırdı.''
Şok içerisinde gözlerine bakıyordum.Dehşetin kanıma karıştığı anlarda Emre denen o çocuğa neden oğlum diye bağırdığı,ne alakası olduğu kafamı iyice karıştırmaya başlamıştı.Soru işaretleri kafamda dolanırken o sözlerine devam etti;
''Şükür ki babası diye rahatlarken ona teslim ettim.Baban çok korkmuştu.Ona sarıldıkça sarıldı.Orta yaşlarda resmi bir giyinişi vardı.Bana teşekkür etti.Oğlunun duyma engelli olduğunu ve doktor için geldiklerini söyledi.İlk baş bu şekilde tanıştık.Daha sonra yollarımız ayrıldığında benimle ilgilenen doktorun bir yakını çıktı.Sohbetimiz iyice kaynadı.İşletme okuduğumu söyledim.Çalışmıyor musun diye sordu.Stajlık dışında evet diye bir yanıtım olmadı.Fakat hem okuyup hem çalışmak istediğimi ona söyledim.En azından tedavim bittikten sonra.Bir süre düşündü.Bana yanıt vermedi.O sırada çayımı içerken yanında oturan oğlunu inceledim.Bana gülümsemişti.Çocukları hayatım boyunca çok sevdim.Keşke işaret dili biliyor olsaydım da onunla bir kaç iletişim kurabilseydim diye düşündüm.Çok tatlı bir çocuktu.Daha sonra baban bana şirketinin kartını verdi ve telefondan sekreterini arayarak benim için bir görüşme randevusu ayarladı.Staj süremin hala devam ettiği zamanda onun şirketinde işe başladım.Şirketin muhasebe bölümünde işe başladım.Okulum bittikten sonra da terfi alarak insan kaynakları müdürlüğü yaptım.Bir nevi babanın yanında yetiştim ömrümün geri kalanında.Güzel maaşlar kazandım.Sağ kolu olmuştum.Beni gerçekten çok sevmişti.Dediklerini harfiyen yerine getiriyordum.Çünkü bana sayısızca her şeyi bahşetmişti. O sırada oğluyla iyice yakınlaşmıştım.Güzel anlaşıyorduk,ilk baş yazarak anlaşsak da bana resmen işaret dilini öğrettiğini farkında değildim.O an gerçekten kafama takmıştım şu düşünceyi;Bir gün kendi işimin patronu olduğumda,kesinlikle bir oğlum olacaktı.Daha sonra Leyla ile evlendim,artık bağımsızdım.Büyümüştüm olgundum bir şirketim vardı.Ustam ise Babandı.Başarımı hep tek başıma ilerletmem gündemdeydi daha çok.Fakat hastalığımı hiç bir zaman basına yansıtmadım.Leyla ile olan ilişkimizden tahmin ettiğim gibi oğlum oldu.Onu ilk kucağıma aldığımda hoşgeldin Canımın canı,aslan oğlum demiştim.Leyla o zamanlar daha hisli ve duygusal bir kadındı.Aldırmadan adını Can koymamızı istedi.Bende mutlu oldum tabi.Babanla uzun bir müddet görüşemedik.Kendi işimi kurduğumdan beri ve yoğun bir tempom vardı.Numarasını değiştirmiş.Beni aradı.O gün şirketin yakınlarında bir eczanedeydim.Telefonu açtığımda yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.Can sürekli hastalanan bir çocuk oldu anne sütü emmediği için. Aradığında gecenin bilmem kaçıydı.Eczaneden doktorun verdiği bir kaç ilacı almaya gittim daha sonra markete gitmem gerekti.Haliyle kapalı olduğu için geri dönmek zorunda kaldım ki o an babanla konuşuyordum.Senin bir adamla evleneceğini ve durdurmamız gerektiğini söylemişti,ismin Eslemdi. Nerede olduğunu sorduğumda düğün yerinin adresini verdi o da yoldaymış.Yanında olmam gerektiğini söyledi o an şok geçirdim.Bir kızının olduğunu o an daha yeni öğreniyordum.Baban gerçekten sırlarla dolu bir adamdı.İlk önce Emre sonra sen. Tanımasam bile yanında olmak için kabul ettim.Gözüm dönmüştü aslında babana sinirlenmiştim,istenilen bir evliliğe nasıl mani olabilirdi ki? Arabaya bindim.İlaçları şoförüme verdim ve onun gitmesini söyledim. Şirketin arabalarından birini aldım.Yola çıktığımda sokaktan geçiyordum ki kaldırımda bitkin gelinlikli bir kadın gördüm.Melek gibiydi. Beyaz gelinliğinin etekleri kirlenmişti. Çaresizce bomboş bakıyordun yere. Ve ben babandan önce seni ben bulmuştum.Seni eve getirdiğimde banyoya gitmiştin hatırlıyorsun değil mi?''
Transa çoktan geçmişken başımı onaylarcasına salladım.''O sırada babanla konuşuyordum.Seni bulduğumu söyledim.Gelmesini istemedim.Fakat rahatladı.Tam evet diyeceğiniz sırada adamın kaçıp gittiğini söyledi.İşte o anda bana da yolda giderken üstü kapalı bir şekilde anlattığın olaylarla birlikte babana hak verdim.Evet önceden patronum olan adamın kızını kendi kıyafetlerimle birlikte evimdeydi.Baban karşına çıkmayı olanları anlatmaya cesareti olmadığı gibi benimle bir anlaşma yapmak istedi.Onun yerine seni takip edecektim ve nerelere gidiyorsun neler yapıyorsun babana haber verecektim.''
Kalp atışlarım hızlandı bir anda.Başımdan aşağıya boşalırcasına akan kaynar sular,akıttığım soğuk terlerimin gerginliğini körükledi.''Sana yemin ederim kabul etmedim Eslem.İster inan ister inanma ama öyle bir şey yapmam yapmazdım da.Ajanlık benim neyime.Yine para teklif etti istemedim.Ben kendi rızamla senin yanındayım.Eğer gerçekten babanın teklifini kabul etmiş olsaydım sana bunları anlatma gereği duymazdım bile.Bütün bu olanlar bu kadardı.Babandan yemediğim hakaret kalmadı.Yine senden uzak durmam konusunda ciddi tehditler aldım ama hiçbirisi umrumda değildi.Lütfen bütün bu olanlar aramızdaki ilişkiyi bozmasına engel olmasın.Bir insana gerçekten bağlandığın an ondan ayrılmak çok zor oluyor. Yaşadım ve biliyorum.Acı çekmeme,bir kez daha hasta olmamı sağlama lütfen.''
Gözlerindeki o ilk defa çaresizliği gördüğümde ona inanan bütün kalbim baştan kaybetmişti.Ona bütün samimiyetim ve içtenliğimle inanıyordum fakat...Ağzım bıçak dahi açmazken ne tepki vereceğim konusunda ciddi adımlar atmak üzereydim.''Bir şeyler söyle Eslem.Zamanlamam yanlış biliyorum ama daha fazla içimde saklayamazdım. '' başımı anlar vaziyette salladım.Uzun bir geçmişe sahipti.Fakat kafamda olay örgüsüyle birlikte öyle şeyler yer edinmişti ki,merak ettiğim hususlarla çatlamak üzereydim.Emre denen çocuk nereden gelmişti.Annem gerçekten kazada öldü süsü endişesi bir yalandan ibaret olduğunu bile düşündürüyordu.Her ihtimali düşünmekte ise haklıydım. ''Sana olan inancım da güvenimde sonsuz Koray.Zaman benim için artık önemli değil.Gerçekten benim için babamın dediklerini para karşılığında şu an yapıyor olsaydın da ben sana yine inanır,sana sığınırdım.Ben sadece korktum.Hala daha korkuyorum. Artık nasıl arsızlaştım ki,korktuğum da davranışlarımda,öyle ki senden bile korktuğum da,yine kollarının arasında buluyorum ben kendimi.Artık aşk gözümü öyle kör etmiş ki,bana yalan söylesen bile sana inanırım ben Koray.''
Beni kendine hızla çekip sarıldı.Kolları öyle bir sardı ki belimi ve sırtımı,yalnızlığımın kemiklerini kırarcasına sıktı.Yokluk zordu,öylesine acıyordu ki kalbim,diğer ağrılarımı hissetmiyordum bile.Soğuk bedenim,buz tutmuş kemiklerim,onun vücudunun sıcaklığıyla kollarında eridi.O an çocukluğumda,babamın bana sarılışını o an aynı şekilde hissetmiştim.''Seni bırakanın da,terk edip gidenin de alnını karışlayacağım bu saatten sonra kadın.Sen benim ikinci canım oldun da kapımı açtım da buyur ettim.Sertimdir biraz bakma bana.İnsan geçmişte ne yaşarsa onu alır davranışlarına.Olmaz ya,ben sana git desem bile sen kal.Dayanamam yoksa,bütün her şeyimi,duygularımı hislerimi dışarıya göstermediğim ne varsa ilk sen gördün.Seni kaybetmeyi göze alamam.''
Dudaklarımı boynunda gezdirdim.Hafif çıkan sakalları dudaklarıma tezat bir hava oluştururken nefes sıklıkları beni derinden etkiliyordu.Koray ne söylerse söylesin ona hayran olmaya devam ediyordum.Keşke diyorum işte,şu insanoğlu bütün yakın olduklarının geçmişini okuyabilseydi.
''Evime gelmiş bir mavi kelebektin Eslem.Gözlerin boncuk boncuktu.Ağlamıştın ya,gözlerin sulu ve daha canlıydı.Makyaj akmış olsa bile güzelliğini yitirmemiştin.Seni evime aldığımda kendime ne yapıyorum diye sordum,başım dönmüştü.'' gözlerim sarf ettiği büyülü sözlerle göğsünde yavaşça kapandı.Ardından onun bilmediğim bir yönünü daha duydum yorgun gözlerim huzurlu kalbinde uykuya dalmadan önce.Sesli bir şekilde güldü ve ardından fikrimin ince gülü şarkısından bir bölümü güzel sesinden kulaklarıma ulaştı...
''O gün ki gördüm seni,
Yaktın ah yaktın beni''
_______
Tatlı bir esinti yüzümü adeta hoş bir zerafetle süzerken gözlerimi ilk olarak mavi dalgalara açtım.Hala bilindik kolların arasındaydım.Düzenli nefeslerini başımın altında hissediyorken güneş tüm mükemmelliğiyle üzerimize vuruyordu.Önümüzden geçip giden insanların bakışları altında kendime gelmeyi planlıyorken her şey kafama bir anda dank etti. Sabaha kadar bu bankta uyuya kalmış olamazdık öyle değil mi?
Kurumuş boğazımı yutkunarak ıslatmaya çalıştım.Bu adam hala daha beni sıkıca bırakmazsızın sarılmıştı bir oyuncağı gibi.İnsanların bakışları umrumda bile değilken bir belediye çalışanı elinde süpürge ve kürekle bize gözlerini kısarak baktı.''Ablam iyi hoş romantizm ama kalacak bir yeriniz yoksa oteller ne güne duruyor be.'' ardından eğilerek Koray'a bakarak ''Bu adamı bir yerlerden tanıyorum ama hayırlısı.'' diye söylenip işine devam etmişti. Bu kadar gürültüden sonra Koray uyandığında yüzünü buruşturarak doğruldu.Biliyorum her yanı tutulmuştu.Fakat yüzü yeniden gülümsediğinde ''Burada kaldığımıza inanamıyorum.'' dedi.O tatlı şaşkınlığı aynı anda paylaşarak gülümsedim ve ''Bende öyle.'' diye ona katıldım.''Seninle birlikte sonsuz bir uykuya yatsam ve orası mezarlık olsa,hiç tereddüt etmeden yerimi alırdım galiba.''
Sabah sabah yüzüme çarpıp ayıldığım o serin su gibi gelen sözleriyle dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım.Gözlerini kapatıp ''Devamı gelebilir aslında özlemiştim.'' dedi.Dün gece anlattıklarını hiç duymamış hiç yaşamamış gibi davranırken babamla ilgili kısımlarını hatırladıkça deliriyor gibi hissediyordum.Ayağa kalktığımızda Koray'ın telefonu çaldı.Elimi sıkıca tutarken diğer elinde telefonu ekrana kısık gözlerle baktı ve olumsuz bir mırıltı çıkartarak telefonu açtı ''Bende neden hala aramadı diyordum'' diyerek huysuzca söylendi.''Hala evde misin Atalay? oğlum saat on olmuş bu gün temel atılacak diyorum sen hala sabaha kadar evde karı mı si..'' cümlesi yarım kala bana baktı,o sırada nereye gittiğimi bilmeden arkasından ilerliyordum.Ne dediğinin farkına son anda varırken ''yarım saat içinde şirkette olmazsan yarım bıraktığın işi ben tamamlayacağım ona göre.'' ve kapanış.
''Kusura bakma.Güne sürekli beni sinir etmekle başlıyor da.''
''Her zaman böyle mi?''
''Her zaman değil.Hem alışkın artık o bana.Dayak yemeğe de.Bizim arkadaşlıklarımız gariptir,onu bir söyleyeyim de.Sonra yabancılık çekme.''
Göz kırptı.Saçları dağılmıştı.Arabasına geldiğimizde kapımı açtı.Onun bu tapılası yüzüne bir kez daha bakarak arabasına bindim.Bu gün büyük gündü.En son içinde benimde yer aldığım toplantıdan sonra projelerine bende dahildim.Fakat yanında kaldığım her an kendimi zinde ve dinç hisseder olmuştum.
Arabayı park yerinden çıkardığında suratımda aptal bir aşığın gülümsemesi vardı.''Seni evine bırakacağım.Daha sonra eve gidip bir duş almam lazım.Canı muhtemelen okula bırakırım.Oradan da şirkete geçerim.Senin bu gün dersin var mı?''
''Hayır,muhtemelen cafeye gideceğim.'' bu sözlerimden sonra direksiyondaki ellerini sıktı.Hoşlanmıyordu biliyordum.''Ama bu gün için patrondan izin almıştım.Büyük ihtimalle senin büyük biricik devasa şirketine geleceğim.''
''Yarın bir gün senin olacak olan...'' cümlesi yeniden yarıda bitirmişti ki ''Neyse'' diye geçiştirdi.Bunu şu sıralar çok sık yapmaya başlamıştı ve bu durumdan gittikçe rahatsız olmaya başlamıştım.Kendimce son bir şans daha tanıyıp bir şey söylemedim.Koray beni kısa sürede eve bıraktığında ''Anlattıklarımı iyi düşün Eslem.Babanla yüzleşmek isteyebilirsin,işte o an sana yardım edip yanında olurum.Sadece bir kararına bakar.Eve git,kahvaltını iyi yap ve mümkün olduğunca enerjini iyi topla.Seni her zaman iyi görmeliyim.İkimizde bunu hak ediyoruz öyle değil mi?''
Onu onayladığım da elimi alıp üzerine sayısızca öpücük bırakıp yanağına yasladı.O an akşam şarkı söylediği an geldi aklıma ''Bu arada sesinde fena değil.Bir gün tamamını senden dinlemek isterim.'' diyip bende ona göz kırptım. Anlamaya çalışmakla beraber kaşlarını çattı ve ''Sen,gerçekten duydun mu?'' bir kahkaha atıp arabadan indiğimde ardımdan bağırmıştı.''Hey Eslem buraya gel bunu hiç kimseye söylemeyeceğine dair anlaşmamız gerekirdi!!' Ona uzaktan bir öpücük daha atıp defalarca arkamdan korna çalmasıyla ilgili resmen aldırış etmeden apartmana girdim.Bende olan bende kalırdı.
Ve yine...
Bana bahşettiği bütün ilklerini bundan sonra olacakları da ölene kadar bendeydi.Yalnızca bende...
Yorum ve görüşlerinizi bekliyorum.
Sizce Bundan sonra nasıl ilerlemeli? Ve tahminlerinizi lütfen belirtin.
Yeni bölümde görüşmek üzere 👋🏻 💕
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro