Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

22-

________22________

Acı...

Şu yemeklerin içine attığımız acı değil bu.

Ruhsal bir acı.

Gözlerimin feri kalmaksızın,ölü tenimden yola çıkan karıncalar bütün her yerimi kuşatırken ben, evden dışarıya adımımı dahi atmaz olmuştum.

Eski fosil hayatıma geri dönüş yaparken,ruhum günden güne sıkışıyordu.
Yaşadığım olaylar bir yönden aklımdan çıkmazken,her gün düşünüp duruyordum.
Derslerle kafayı yemiştim ve, kafamda sadece finansal şeyler dönüp duruyordu.
Yemek yeme alışkanlığım ise  sıfırdı.
Koray,beni görme bahanesiyle okuluma geliyordu ve farkında olsam dahi yüzüne bile bakamıyordum.
Sanırım iyice kafayı yemiş ve kendimi kontrol edemez hale gelmiştim.

Hayatım böyleydi.Kimine göre kolay,kimine göre zor.Tek başımaydım.
Kendimi her zaman Cambaz gibi hissederdim.
İncecik ip,benim hayatım kadar dardı ve bende onun üzerinde düşmeden yürüyebilen kişiydim.

Cafe'nin çok yoğun olduğu bir günde her zamanki gibi bulanık kafamla sinirimi bozan müşterilerimle ilgileniyordum.
Bazen siparişlere,bazen kasa ile muhattap olurken beynim artık durmuştu ve mantıklı düşünemez hale gelmiştim.

Buse bir anda "Atalay bey geldi" deyince anlamamış "O kim?" Diye sormuştum.

Ah,sinirimi her türlü alt üst eden şu adamı nasıl tanımazdım ki.
Koray'ın biricik arkadaşı.
Birkan elindeki tepsiyle yanımıza gelince suratıma korkmuş gibi bakarak elini yanağıma koydu."Sen iyi misin? Buz gibi olmuşsun? Üşüyor musun yoksa?"
Bu samimi ve içtenlik tavırlarına memnuniyetle gülümseyerek "Bu gün fazlasıyla yorulduk.Sizde öyle.Üzerimde bir kırgınlık var bilmiyorum,geçer herhalde"

"Kendine dikkat et canım" Buse elini güven verircesine omzuma koydu ve bir kaç dakika Atalay ile bakıştım.
Fakat daha sonra yanına tanımadığım iki takım elbiseli adam gelmişti ve onlarla ilgilenmeye başlamıştı.
Durumu oda biliyordu ki kesindi.
Belkide Koray bu bahaneyle emir vermiş ve onu buraya getirtmişti.

İşlerimizi devam ettirirken Koray'dan gelen bir sürü cevapsız aramaları görmezden geliyordum.
İçimde öyle bir vicdan vardı ki,azab mıydı yoksa acı mıydı onu bilemiyordum.

İçimdeki küçük kız kalbimin penceresinden kafasını çıkartıp deli gibi yanlış yaptığımı söylerken, bir yandan bundan sonra yaptığım hiç birşeyin anlamı kalmayacağını söylüyordu.
Ve ben deli gibi o içimdeki küçük kıza uymak istiyordum.

Cafeden ayrılıp eve geldiğimde üstümü çıkartıp kendimi sıcak suyun kollarına teslim ettim.
Kendime geleceğim kısa bir duş aldıktan sonra üzerimi giyinip ıslak saçlarımı tarayarak tepeme gevşek bir topuz yapmıştım.

Şu an tek istediğim sıcak bir kahve,ve onun gözlerine baktığımda Koray'ı görebileceğim siyah sevimli bir kedim.

——

Koray Tarafından..

Saçlarımı çekiştirirken odayı yavaş adımlarımla turluyordum.
Deli oluyordum.
Kısa bir süre içinde,bir kadının yokluğu için deli oluyordum.

Onu korkuttum,fazlasıyla korkuttum.
Vücudum muhtaçken,kokusuna,gözlerine deli gibi muhtaçken...yoktu.

"Dolanıp durma başım döndü"

"Kes sesini!" Diye bağırmamla Atalay oturduğu koltuğa yavaşça sindi."Çekemiyosan Siktir Git!"
Şu an hıncımı çıkaracak başka bir şeyler aramalıydım belkide.
Ne yapacağımı şaşırmış,sabahtan beridir dolanıp duruyordum etrafta.

Varlığının yokluğu bir dert,kokusunun eksikliği bir dert.
Aklımdan hiç çıkmayan bu kadınla ne yapacaktım?

Kafayı yemek üzereydim.

Keşke benimle bir konuşsa,keşke bana bir cevap verse..
Mavi gözlerine yandığım soğuk tenli kadın..
Hiç bu kadar kalbimde derin bir etki yaratmamıştı.
Ruhum,kalbim bütün uvzularım "Eslem!" Diye haykırırken elim kolum bağlı durmak..
Acının da acısıydı.

"Adamları yolladınız mı?" Diye hırsla Atalay'a yeniden döndüm.
Elinde sapı tüylü,tırnak törpüsü mü vardı onun?

Bana dik bir bakış atarak "Gereken tüm talimatları verdim.Eslemi yalnız bırakmayacaklar ve en ufak bir şeyde seni haberdar edecekler"
En azından küçük olsa dahi rahat bir nefes verip elindekine bakmaya devam ettim.
"Napıyorsun lan sen?"

"Bakımlı erkek olmaya çalışıyorum abi.Kadınlar bakımlı erkeklerden hoşlanırlar.Bizim şu sekreterciklerden duydum.Törpüde onların.Baksana pembiş pembiş,çok tatlı"

"Çek şunu gözümün önünden!" Gözümün içine sokmaya yeltenen Atalay'ın elini hızla ittim.Koyun can derdinde kasap et derdinde.

"Bence sende bakımlı olmaya bak.Sakallarını kesebilirsin mesela.Tam bir baby face olursun.Ha,ya da dur.Düzeltme yapacağım,bacak kıllarını kast etmiştim" ellerini tırnak içinde işareti yapınca götüne bir tane tekme yapıştırmayı çok isterdim fakat kendimi sabırla tuttum.

Sakallarıma Eslem'in eli değmişken üstelik,ona asla kesmeyeceğime dair söz vermiştim.
Ölürüm de imkansızdı.


Kapı birden açılınca içeriye Behzat girdi ve dudaklarımdan "Sonunda" kelimesi döküldü.
Birbirimize dostça,sıkıca sarılırken "İyi ki geldin" dedim.Şu anda beni anlayacak olan tek kişi oydu.
Sevip saydığım sayılı iş ortağımdı ve nedenini bilmediğimiz bir şekilde yıllardır etrafımızdakileri korkutuyorduk.
Belki de sert duruşluğumuzdandı.
Atalay hariç..

"Tabii geleceğim kardeşim.."


"Ben artık dayanamıyorum Behzat.Kalbim acıyor.Daha önce hiç böyle olmamıştım."

"İlaçlarını aldın mı sen?"

Başımı sallayarak onayladığımda ise Atalay'a kısa bir bakış atıp kahkaha atmıştı. "Oğlum napıyon sen? Bırak şu elindekini"

"Sikleme şu herifi.Ne hali varsa görsün.O da iyi değil zaten" diye araya girdim.
Behzat daha sonra gözlerimin içine bakarak "Sakin ol" dedi."Belli ki kafası karışık.Biraz zaman ver.Kafasını toparlasın.Ona ağır gelmiş olmalı"

"Yemin ederim sabahtan beri aynı şeyi söyleyip duruyom.Bi kulağından girip diğer kulağından çıkıyor"

"Ne zaman dedin lan! Benim niye haberim yok!!"diye çemkirdiğimde cevap vermemişti.

Behzat en sonunda "Dediğim gibi,biraz zaman ver" dediğinde biraz düşünüp "Haklısın" diye yanıt verdim."Ama umarım kısa sürer çünkü,ellerimden bu kadar kolay bir şekilde kayıp gitmesini göze alamam.Vazgeçemem"

En sonunda gülümseyerek dostça omzuma vurduğunda "Hadi bir şeyler içmeye gidelim.Kafamız dağılsın" dedi aynı zamanda Atalay'a bakarak.

Atalay törpüyü fırlatıp ayağa kalktı ve Behzat'ın koluna girdi.
"Kız Behzat Ç! Nereye götüreceksin bizi yine hı?"

İkisi önden odadan çıkarlarken arkalarından ilerliyor ve konuşmalarını keyifsizce dinliyordum.
Behzat ise onunla uğraşmaya bayılırdı.Dalga geçerdi,istediği gibi kızabilirdi dövebilirdi de..
Çok geçmeden Behzat ise cevap vermişti.

"Kerhaneye gideceğiz.Seni oraya satacağım Atalay" daha sonra bir kahkaha.
"Ya boşver Kerhaneyi,Karı bul bana.Sapsızlıktan gebereceğim.Cehennemlik adamım orası kesin.Zebanilerle işi pişiririz artık eğer hayatımın gadınını bulamazsam"

Behzat ve Atalay'ın kahkahaları şirkette yankılanırken birlikte dışarıya çıktık.
Arabaya gidene kadar "Soğuk bir bira iyi gider." Dedi Behzat."Bildiğim harika bir yer var"

"Uçur bizi Behzat Ç!"

"Kes lan sesini!"

Öne binmeye yeltenen Atalay'ı ittirerek öne ben geçtim.
Yolda ilerlerken hala daha üzerimde bir durgunluk vardı,aklımdan hiç çıkmıyordu.
Adamlardan birini tekrar arayarak "Yaptığı her ufak hareketten dahi haberim olacak,nereye gidiyor ne yapacak hepsini takip edin." gibi bol temkinlerde bulunmuştum.

Kol dirseklerim dizlerime yaslanmış,ellerim boşlukta,sol elimin parmaklarını kütletirken gözlerim boş bir yere odaklanmış seyriyordu.

Mekan kalabalıktı fakat bir o kadar da sakindi.
Kadınlar hoştu, adamlar ise sarhoş..

Eminim Eslem'e sarhoş olalım deseydim birbirimizi sarmalar hoş olurduk.
Ah,onunla sarhoş olabilmek öyle isterdim ki gecenin karanlığında..
Belki de unutamadığım o dudaklarının tadı,yine damağıma leziz bir yemek sunardı.
Belki bir yatak...ayın ve yıldızların gözüktüğü şeffaf bir tavan..

Gözlerine bakmaktan geceyi seyredebileceğimi hiç zannetmiyordum..
Mavileri zaten benim gecemdi..

"Ah! Hadi ama! Seni buraya düşün diye getirmedim Koray,dik şunu kafana!"

Önümde,bitmek üzere olan gold sarısı sıvıyı boğazıma gönderdiğimde alışık olduğum tat ağzımın içine yayıldı ve bardağı sertçe masanın üzerine geri bıraktım.
"Bu mekanın Sahibi Birayı kendisi yapıyor,adam artık iyice ustalaşmış."

"Tanır mısın?" Diye sorduğumda bir yudum daha almış ve başını onay verircesine sallamıştı."Tanırım tanırım.Sık müşterisiyim.Sordum ama burada değilmiş.Tanıştırırım bir gün sizi"

Kolumu kırıp ,elimi bacağımın üzerine koydum.

Etrafıma bakınırken bir kadın çekti dikkatimi.Dalgın görünüyordu.
Uzun,sarı saçlara sahipti.
Ortamın rengine göre,kavruk bir tene sahipti.
Elinde tuttuğu bardağıyla gözlerimiz kesiştiğinde yüzünde hiç bir ifade olmadan bana bakıyordu şimdide.

En sonunda bardağını bana doğru kaldırınca,elimi önce ona sonra göğsüme koyarak reddettim.
Sonra bakışlarımı üzerinden çektim.
"Yemin ederim o kadın o hareketi bana yapsa kendimi kadının yanında bulmuştum Kori"

Atalay'a susması için son derece de hiç iyi olmayan bir bakış attım.
Fakat ayağa kalkarak "Eline geçen şansı kendi ellerinle geri tepiyorsun abi,ben gidiyorum"
Ve kadına doğru yürümeye başladı.

Behzatla genellikle iş konuştuk.
En azından kafam dağılmıştı ve bir an olsun aklımdan çıkarabilmeyi başarmıştım aklımdaki yüzü..
Daha sonra telefonum çaldı ve ayağa fırlamama sebep oldu.
Çünkü adamlardan biri arıyordu.
"Abi Eslem şu an Zeusta."

"Ne? Ne işi var onun orada! Ayrılmayın bi yere hemen geliyorum!"
Telefonu kapatır kapatmaz Behzat'ın merakla bakan gözlerine karşılık "Benim gitmem gerekiyor,senin arabayı alsam sıkıntı çıkmaz değil mi?"

Çatılan kaşları ile başını her iki yana sallayıp arabanın anahtarlarını bana verdi "Ne sıkıntı çıkacak,git tabi.Haberdar et bizi de" onu onayladığım gibi hızlı adımlarımla mekandan çıktım.

Ne işi vardı onun barda?
Elim direksiyonun hakimiyeti üzerinde terlerken son gaz ilerliyordum.
Beni gördüğünde ne tepki vereceği umrumda değildi,

Sadece tek bir şey vardı ki,onsuz olmuyordu..

Mekanın girişindeki adamlar beni görünce saygı çerçevesinde eğilip selam verdiklerinde karşılık vermeden içeriye daldım.

"Nerede o?"

"İşte,pistin ortasında"

Bu kadın beni kalpten göterecekti.
Aşağıya inen merdivenlerden inmeye başladığımda,korkuluklarda bulunan kızıl saçlı,askılı bir t-shirt ve mini etekli bir kadın omuzlarıma atıldı.
"Koray,hoşgeldin..Uzun zamandır yoktun"

"İşine bak"kollarını üzerimden iterek aşağıya indim.

Etrafıma baktığımda Selin ve şu cafedeki arkadaşını gördüm.
Selinin gözleri etrafta dolanıyordu ve belli ki onlarda sarhoştu.
Beni gördüğü anda ise gözleri fal taşı gibi açılmış ve şaşırmıştı.
Parmağımla ona doğru susması için işaret verdim çünkü Bir bana bir de Eslem'e bakıp duruyordu.

Elinde bir bardak içkiyle deli gibi dans edip kıvıran kadına baktım.
Saçlarını savuruyor,kollarını kaldırıp kalçasını iyice kıvırıyor ve bir erkeği çoktan etkiyeleyebilecek hareketler yapıyordu.

Arkasından ona iyice yaklaştım.
Bu koku ona ait değildi..
Sigara ve alkol kokuyordu,ortamın iğrenç kokusu üstüne iyice sinmişti.

Sırtı göğsüme çarptığında aklım ve kalbim yerinden oynadı.

Elindeki içki bardağını yavaşça  alarak rast gele yanımdan geçen birinin eline tutuşturdum.
Şaşırsa da ilgilenmedim..
Şu an önemli bir işim vardı.

Öyle sarhoştu ki,ateşe çeviren bütün vücuduma sürtünmeye başlamıştı.
Kollarımı beline doladım.
Özlemişim...

Bu soğukta hiç iyi giyinmemişti.
Beli ve bacakları,özellikle göğüsleri gerçekten ön plandaydı.

"Immm,bu kokuyu tanıyorum.." kolları havaya kalktı.Başı omzumdaydı,ellerini yanaklarıma doğru uzattı ve okşadı..
"Merhaba Koray..."

"Ne işin var senin burada?

Onu sıkıca kavramıştım.
Varlığını gerçekten çok özlemiştim.

"Seni unutmaya çalışmanın tek yolu bu olsa gerek." Daha sonra bir kahkaha attı."Şimdi ellerini üzerimden çek"

"Hayır.Benden kaçmaktan vazgeç.Yerin dibine girsen bile seni bulurum"

Bana dönmesini sağladım.
Onu kendime iyiyce çektim.
"Benden uzak dur Koray..Ben,ben sandığın kadınlar gibi değilim.Beni sevme,sevme beni..."

"Ne saçmalıyorsun sen? Gidiyoruz"

"Bu ne otoriterlik! Hiç bir yere gelmiyorum bıraksana..."

Kendini benden çekmeye çalışıyordu fakat,gücü güç değil gibiydi.
Başımı iki yana sallayıp onu kucağıma aldım.
"Hey! Ne yapıyorsun sen! İndir beni yere"

"O güzdl ağzını kapa bebeğim Yoksa daha fazlasını yapmam gerekecek."
Üzerimizdeki bakışlarla kızların yanına gittiğimde Selin'e samimi bir gülümseme göndererek "Naber cici kız? Belli ki sizde çok içmişsiniz.Eslem'in çantasını ve özellikle de montunu rica edeceğim"

Kızlar ayaklanarak Selin Eslem'in eşyalarını topladı.
Montunu alıp üzerine örterken konuşacak durumda değil gibiydi.
Eslem kucağımda dışarıya çıktığımda adamlara "İçeride iki arkadaşı daha var.Onları alıp evlerine veya güvenli bir yere götürün.Kör kütük sarhoş olmuşlar."
Başlarıyla onaylayıp içeriye geçtiklerinde soğuk havaya karşı olmalı ki gözleri yeniden açıldı.

"Neredeyim ben? İndirsene beni yere"

Hiç bir şey söylemeden arabanın arka koltuğuna yatırdım.
Kapıyı açmaya falan yeltenmişti fakat çoktan binmiş,kapıları kilitlemiştim.
Artık yarın,benimle doğru düzgün konuşana kadar bırakmayacaktım.

Onu,kafa dinlemeye geldiğim eve getirdim.
Burası herkesden uzak bir yerdi ve Leyla bile burayı asla bilmezken Eslem  ise bilen ilk kadın olacaktı.
Arabayı çakıllı taşlardan oluşan yoldan geçirip evin önüne park ettim.
Arabadan inerek Eslemi kucağıma yeniden aldım ve eve doğru ilerdim.
Yüzüne bakıyordum.
Doğru kelimeleri kullanamıyordum.
Sadece,şu an daha iyiydim.
Sanırım o varken,herşeyden daha iyiydim.

"Neredeyim yine ben! Nereye getirdin beni!"

"Evine hoşgeldin güzelim..."

Yukarıya çıkarak onu yatağa yatırdım.
Tedavi olduğum kırmızı ışıklardan birini açarak iyice mayışmıştım.
"Seni çıplak göreceğim birazdan,anlaştık mı?"

"Utanmaz herif!" Diye kahkaha attı.

"Benim kadınım ne kadar güzel gülüyormuş öyle.."

Üstündeki büstiyeri kollarından ve kafasından çıkardım.
Sütyen falan yoktu.
Bir anlık göğüslerine baksam bile  eteğini çıkardım.Minik siyah dantelli bir kilotu vardı ve soğuk havanın ortasında iyice terlemiştim.
Dolaptan çıkardığım siyah t-shirtü ona giydirmeyi başarabilmişken kendini yana attı ve bir kaç mırıltı ile gözlerini kapadı.
Baş ucuna oturup saçlarını okşadım.
Karnından aşağıya sarkan elini alıp kollarına sayısızca öpücükler kondurdum.

Gömleğimi çıkarıp yanına uzandım.
Artık uykunun kollarına kendini teslim etmişken onu rahatça kollarımın arasına çektim.
"Seni seviyorum,seni seviyorum.."
Fısıldadım yavaşça.
"Beni lütfen bırakma,lütfen bırakma.."

———

Hey!
Merhaba!
Çok bekletmedim umarım 🤗

Lanet giresice bilgisayarım yine arızalandı ve telefondan yazmak zorunda kaldım.

Bölüm nasıldı?
Sizce bundan sonra neler olacak?

Şunu söylemeliyim ki asla Barbara ve Francisco dan vazgeçmeyeceğim.
İkisi hayatımın bir parçası olmuş gibi.
Kusura bakmayın watty klasiği falan değil.Herkes istediği karakteri canlandırmakta özgür.
Fakat ben bu ikili ile yaşıyorum sanki.
Onları hayal ederek yazmak beni mutlu hissettiriyor.
Gerçekte birisi evli çocukları var ve diğerinin da erkek arkadaşı olduğunu biliyorum fakat,umrumda bile değil şahsen😂
Onları gerçekten çok seviyorum ve dediğim gibi,bir parçam gibi.
Diğer kitaplarımda farklı karakterler var evet.
Onları da çok seviyorum fakat artık alışkanlık mı neden bilinmez bu ikiliyi hayatıma hatta nüfusuma geçirmişim bile.

Francisco Lochowski bir,Nick Bateman iki.
Şu ikiliye derin hayranlık duyuyorum.
Söylemeden geçemeyeceğim.

Ve bu karakterleri hep benimle birlikte sevin olur mu?
Hiç bıkmadan,fotoğraflarına,giflerine...Aşık ola ola,hayranlık duya duya benimle birlikte sevin.
Heyecanımızı,üzüntümüzü burada yaşayalım.
Birbirimizi böyle kabul edelim..❤️❤️

Görüşlerinizi bekliyorum...
Yeni bölümde görüşmek üzere..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro