17-
2 hafta sonra..
----------
Bir adam var,kalbimin tamamını tutsak edip,çalan,onu sahiplenen..
Bir ben var, ne yapacağını bilemeyen,eli kolu aşktan hepten titreyen.
Koltukta bacaklarımı boylu boyunca uzatmış, elimde telefonumla Selinle yazışırken bir yandan da salakça yazıp gönderdiği cümlelere gülüp duruyordum. Zamanım boşsa ve canım sıkılıyorsa,geçirecek en iyi vakit onunla konuşmaktı kesinlikle.
''Şu an karşımda Birkan'a yılışan kızıl saçlı bir kız var ve bizim onun kim olduğu hakkında hiç bir fikrimiz yok Eslem. '' diye yolladığında kaşlarım havaya kalktı.Ciddi anlamda kıskanıyordu ve seviyordu da.Oysaki ben sadece bu zamana kadar laf kalabalığı yaptığını sanıyordum.
''Iyy,şuna bak mavileri de giymiş,damacana!'' yazdığına sesli bir kahkaha atarken cevap olarak parmaklarım anında klavyeye gitti.
''Bebeğim direkt dal bence o kıza sen.''
''Ay Eslem! Buse de yanımda habire seviyorsan git konuş bence diyor.Kızım bana bencelerle gelmeyin Allah aşkına.Zaten sinirliyim.'' ,
''Selin..''
''He?''
''Ergensin.''
''Tşk.''
Yazışmalarımız salakça devam ederken,kapının zilini duymamla oflayarak ayağa kalktım.Bir pazar dinlenmem vardı,tam da rahatımı bulmuşum oysaki..
Telefonumu kapatıp kapıyı direkt açarken, karşımdaki kuryeci kılıklı bir adamın,elinde tuttuğu geniş koli kutusuyla bir ona bir de elindekine bakıp dururken''Eslem Kılınç?'' diye adımı sormasıyla başımı sallayıp ''Evet benim..'' diye cevap verdim. ''Bir emanet vardı da.Şuraya bir imza alabilir miyim?'' uzattığı kalemi duygusuzca elinden alıp gösterdiği yere imzamı atarken,kutuyu bana devretmesiyle teşekkür edip kapıyı kapattım.
Bunu kim gönderdi veya ne amaçla olduğunu anlayamasam da salona geçip yere oturdum ve kutunun kapaklarını meraklı bir şekilde açtım.
Gördüğüm manzara karşısında şaşkınlıktan küçük bir kahkaha atarken,kömür karası yavru kediyi dikkatlice kutudan çıkararak kucağıma aldım. Öyle tatlı ve şirin gözüküyordu ki, parmaklarımı nazikçe yumuşak zeytin karası tüylerinde gezdirip ''Sen nereden çıktın böyle?'' diye salakça bir cümle çıktı ağzımdan.Çene altını yavaşça kaşırken,yavaşça kapanıp açılan yeşil gözleriyle kusursuz bir güzellikteydi sanki..
Yavru kediyi tek kolumla kucağımda tutmaya devam ederken boşta bıraktığım elimi kutunun içine daldırdım.Elime bir kağıt parçasının gelmesiyle onu tutup aldım ve küçük zarftan çıkararak okumaya başladım.
Ona bakacak iyi bir sahip olman dileğiyle,Umarım bir gün gerçek gökkuşağınızı bulursunuz..Tertemiz kalbine yolladığım aşk ile kal güzelim.. Haberini bekliyorum ;)
Koray...
Kartı hayranlıkla okumayı bitirdiğimde,gülmekten neredeyse yüz kaslarım ağrımaya başlamıştı.Öyle mutlu olmuştum ki, bana kendisinden sonra en güzel hediyenin bahşettiğini farkında mıydı acaba?
Ayağa kalkıp koltuğa oturdum ve kömürü bacaklarımın üzerine yatırdım. Adı bundan sonra kömürdü,çünkü onu ilk gördüğüm an kömüre benzetmem hayli kanıtlamıştı zaten her şeyi..
Şimdi buna ben bakacaktım öyle mi?
Kendimi salak gibi sarhoş hissederken Koray'a haber vermeyi aklıma getirip telefonumu elime alarak koltukta yatan kömürün başına elimi koyup severkenki resmini çekip ona yolladım.
"Ne diyeceğimi bilemedim,Bu güzellik için teşekkür ederim,Koray bey.. :)"
Kaç yaşında olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yokken bunu kendime dile getirmem bile hataydı.Daha küçücüktü en fazla kaç yaşında olabilirdi ki?
"Ya seni yerim ki ben..." Onu yeniden kucağıma alarak ayağa kalktım.Evin kömürlüğünden rahat yatıp dinlenebileceği küçük sepet gibi bir şey bulup içine yumuşak,pamuklu örtüleri yerleştirip salonun,görebileceğim bir yerine yerleştirdim. Onu içine yerleştirirken sürekli sakin kalıp ama arada sırada minik miyavlama sesleri çıkarması beni daha da mutlu bir hale getirirken insanın üstünde böylelikle hiç bir stresin kalmadığı sebeplerinden birisi olabilirdi.
En sevdiğim yönü de tüylerinin simsiyah olması..
Mutfağa gidip dolapları karıştırırken,alçak ama derin bir kap bulup biraz süt ısıtarak içine doldurdum ve ona hazırladığım yatağının baş ucuna koydum.Önüne oturup onu seyretmeye başladım. Akıl alacak gibi değildi.Şimdi ne abarttın alt tarafı bir kedi diyenleriniz olucak ama evinizde daha önce hiç hayvan beslemediyseniz bu biraz garip gelebilirdi.Tek başıma yaşıyorum ve evimde bir canlının daha olduğunun bilincinde olmak oldukça farklı bir duyguydu.
Kömür ayağa kalkarak ona koyduğum süte doğru ilerlerken,saniyeler içinde dili yardımıyla içmesiyle daha da sevindim.Acıkmıştı haliyle.Kim bilir nerelerden getirtmişlerdi onu buraya.
koltuğun üstündeki telefonumun mesaj sesiyle irkilirken uzanıp elime aldım ve Koraydan gelen mesajı okudum.
''İki saattir ellerinin güzelliğine bakmam sayılmıyorsa evet,kedi gerçekten çok tatlı ve güzel,ona iyi bak..''
Ne demişti bu herif?!
Mesajı defalarca okuyup ona attığım fotoğrafa yeniden dönüp bakınca,ellerime dikkatlice baktım.
Normal eldi işte,ne oje vardı ne de bakımlı tırnaklarım.. Ona gerçekten inanamıyordum.
Cevap vermeyip ekranı kapattım ve Kömürü daha fazla rahatsız etmemeye karar vererek tepeme topuz yaptığımı saçlarımı tokamın arasından çıkararak özgürlüklerine kavuşturdum.Ne zamandan beri duş almıyordum.
kıyafetlerimi,iç çamaşırlarımı tamamıyla kirli sepetine atarak bana iyi gelecek kısa ve sıcak bir duş alıp çıktım. Bedenime ve saçlarıma bir havlu sarıp odama geçerken,omuzları düşük siyah bir kazak ve siyah bir tayt çıkarıp iç çamaşırlarımla birlikte üzerime giydim. Kendime geldiğimi sonunda hissederken ıslak saçlarımı güzelce tarayıp kuruladıktan sonra serbest bırakıp balkona çıkarak kombiyi biraz daha açtım.
Kış beklemediğimizden çok daha erken gelmişti. Bunu televizyondaki haber spikerleri bile bas bas bağırırken ayağıma çoraplarımı giymeyi unutmadım.Yoksa ikinci defa hasta olmaya tahammülüm bile yoktu.
Salona yeniden dönecekken kapının önünden daha geçmeden zil çaldı.
Delikten bakıp Selin ve Buseyi görür görmez kapıyı açtım.
"Ayol senin geleceğin yok biz gelelim bari dedik! Hiçte anılmıyoruz yani mesajlara da cevap yok.." Selin ellerinde poşetlerle içeriye girerken Buse son derece de sakin bir şekilde yanaklarımdan öptü."Buluştuğumuzdan beri ne çektiğimi bir bilsen.."
Tam cevap vereceğim sırada Selin içeriden bir çığlık atarken "Ayyy! Eslem burada bir yaratık var!!!"diye bağırdı ardından.
Buse anlamamış gözlerle bakarken "Kedi.." dedim.Gözlerini devirip içeriye girerken kapıyı kapatıp yanlarına vardım.
"Kızım valla Kara kedi uğursuzluk getirir nereden buldun sen bu şeyi? Valla gece karanlıkta kalksan tepesine falan basarsın amanda minnacık bir şey zaten ne olur bundan.Ay bi de nasıl bakıyor masum masum şuna bak.Sevsem mi kızsam mı bilemedim.Patilerine bak şunun küçücük ay kız bakamazsın sen buna daha kendine-"
"Selin Yeter!" Diye bağırdım dayanamayıp.Çok fazla konuşuyordu ve sıkılmıştım.
"Bi otur ilk önce.Gelir gelmez ne bu çene.."
Sanırım Buseyi anlıyordum.
Selin oturur oturmaz Buse Kömürü kucağına alıp öyle severken ''Çok tatlı..'' dedi.Bende tekli koltuklardan birine yerleşip bacak bacak üstüne atarak ''Farkındayım..'' diye mırıldandım. Onlara herşeyi anlatmak için hazırdım fakat kararsızdım. Yani bu kedi olayı da dahil her şeyi en başından anlatmam gerekiyor ki Selin hariç Buse hiç bir şeyi bilmiyordu.
Olanları kısa bir şekilde özet geçip anlattığımda artık her şeyi rayına oturtmuştuk. İkisi de bir şey demeden tepki vermezlerken garibime gitse de en sonunda canım sıkıldı ve ayağa kalktım.''Siz ne getirdiniz öyle poşetlerle?''
Selin elindeki telefonunu bir anlığına bırakıp ''Valla Eslemcim ne varsa doldurduk. Marketten pastahaneden ne tatlı tuzlu varsa aldık.'' derken Buse Kömürü serbest bırakıp ''Valla gitti sipalilerimiz ama deydi.Yenecek artık bunlar..''
''Kızım ne gerek vardı?'' poşetleri yerden alıp mutfağa giderken ''Valla hepsi Selin'in işi.Neymiş efendim depresyondaymışız.Kendi adına konuş kızım!''
Tatlı sürtüşmeleri başlarken gülümseyip poşettekileri çıkarıp tezgaha yerleştirdim. İyi kötü seviyordum tabi ki onları. Onlardan ayrı kalsam ne halde olurum diye her gün düşünmeden edemiyordum.
Şimdi ise oturmuş, hayvanca yiyişlerine bakarken elimde bardağımla çayımı içmeye devam ediyordum.En sonunda dayanamayıp ''Oğlum ne açsınız lan siz!'' diye söylendim. Bana bir dilim pasta yeterken onların her şeyi üst üste yemesi,Allahım nasıl kulların var diye söylettiriyordu içimden.
''Kızım yesene sende.Allah'a bin şükür kilo almıyoruz.''
''Bunları yedikten sonra gerek kalmayacak zaten..'' dediğimde,tam cevap verecekti ki telefonum çaldı. Bu gün bir kapı,birde telefonum susmak bilmiyordu.
Ama ekranda Koray ismini görür görmez dediğimi geri alırken ayağa kalkıp kendi odama geçtim.
''Efendim Koray?''
''Alo? Eslem hanım siz misiniz?'' karşıdan işittiğim kadın sesi,beni ciddiyete büründürürken ''Evet.'' diye cevap verdim.''Evet benim.''
''Eslem hanım,ben Koray beyin asistanıyım.Kendisi bir kriz sonucu hastaneye kaldırıldı,size haber vermemi istedi. Acil hastanede olmanız gerekiyor..''
Beynimi darmadağın eden sözcükler doğru duyduğuma emin olamazken, kalbimin bir anlığına sıkıştığını hissettim. Dudaklarımdan sessizce ''Ne!?'' kelimesi dökülüverdi daha sonra..
Şu an iyi ihtiyacı onun yanında olmamdı harbiden..
********
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro