Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

16-

-----------

Tek bildiğim şey,hiç bir şey bilmediğimdir..

Bölüm:16

Ortaokul sonda matematik yazılısındayım.
Karşıma çıkan sorular epey zor.
Yaramazım, açık sözlüyüm ve çekinmiyorum.

Önümdeki ham maddesi ağaç olan kağıdın arka sayfasını çeviriyorum ve öğretmenin sona bıraktığı notu okuyorum.

Başarılar dilerim..
-Ali Vurman-

Daha sonra uzatmadan saati kontrol ediyorum ve zamanımın az kaldığını görüp elime kalemi aldığım gibi isminin altına şu notları düşüyorum.

_Sevgili öğretmenim.Lütfen kendi problemlerinizi kendiniz çözün.Sizin için onları çözmekten yoruldum_

Ve herşeyim o günden sonra değişti.Artık matematiğe aşık bir kadın olarak yetiştim.Sırf bu cümleyi yazmama rağmen üstelik.

Sorular değildi önemli olan.Amaç,en azından uğraşmak ve bir şeyler yapabilmekti..
Yanlış yapmak bizi hiç bir zaman yerin dibine sokamazdı..Bu basit bir teori gibiydi...

Şimdi ise karşı karşıya kaldığım bir sorunum vardı.
"Ben,gelmesem daha iyi.Malum,buralarda falan sürünmeye alışkınım çünkü.." şirketteki sözünü ima edip onu beklemeden ilerlediğimde,yol kenarından yine arabasıyla hizama doğru gelip eğilerek camdan bana baktı. ''Seni eve kadar rahat bırakmayacağımı biliyorsun.''

Aniden durduğumda o da durdu.Sert ve tehlikeli bakışları beni öylesine kararlı olduğuna inandırmış bulundu ki, tek kelime edecek söz dahi bulamadım. En sonunda arkamda bırakmış olduğum arabadan kapı açılıp kapanma sesi geldi ve adımlarımı hızlandırdım.Konuşmak falan istemiyordum.Neyine üsteliyordu ki bu kadar?

Bana yetiştiği an kolumdan sıkıca tuttu ve ona dönmüş oldum. ''Beni çok yanlış anlıyorsun Eslem!''

''Evet Koray çok haklısın.Galiba kulaklarımda bi sorun var.Çünkü benim oralarda süründüğümü söylemedin. Reddettiğim halde üstelemedin,daha sayayım mı? Bırak Allah aşkına ya!'' kolumu ondan kurtararak yolu nereye çıkarsa çıksın karşı caddeye geçmekti amacım.

Beni yeniden tutmaya yeltendiğinde ise ona dönüp ''Bırak!!'' diye bağırdım.Bir yandan yola dönmeden yürüyor ve sinirimin en üst düzeyinde gözlerine bakarak laf yetiştiriyordum. ''Bırak diyorum yine üsteliyorsun! ben gereken açıklamayı yaptığımı sanıyordum,neden laf anlamak bil-''

''Eslem!!'' gözlerinin bir bende bir de bana yaklaşmakta olan arabada gidip gelirken,
Beni kolumdan hızla çekip kendi bedenine yaslamasıyla ve ardından güçlü bir kornanın sesi,her şey saniyeler içinde gerçekleşmişti.

Kollarım sıkıca beline dolanmış, başım göğsüne yaslı, korkudan titrerken vücudumda herhangi bir acının olup olmadığını kontrol ettim.

Kokusu,ciğerlerimi patlatacak derecede huzur kokan, karşımdaki bu adamın deli gibi çarpan kalbini işitiyorum.

Eli, saçlarımın arasından başımı göğsüne bastırırken bir yandan da diğer eli belime ahtapot gibi yapışmıştı.
Gözlerimi kapattığım anda yokluğunun farkındalığıyla varlığına sıkıca tutundum.

Az önce o arabanın gazabına uğrayıp beyaz ışığının izninde yol alacakken bir yardım eli gibiydi.
Bu sanki, Koray'ı dinlemezsen böyle olur hesabıydı.

Yerde kalan poşetleri aldı benden bir süre sonra ayırıldıktan sonra.
Tek kelime dahi bir şey söyleyemiyordum,dilim lal olmuştu resmen.

Kollarımı etrafıma dolayıp göz yaşlarımın esiri olurken poşetleri arabanın bagajına bırakarak elini sırtıma koydu."Biraz yürüyelim.."

Zaman kavramını bilmediğim bir şekilde onunla,hava koşullarından dolayı denizin kabaran suyuna bakarak ilerlerken nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk.

Sonunda konuşma cesaretini kendimde bularak aniden durdum. "Neden böyle bir şeyi bana yaptın?"

Elleri ceplerinde durup boynunu geriye atarak derin bir nefes çekti.Ondan her seferinde deli gibi korkuyordum,üstelik bana zarar veremeyeceğini bile bile.

"Cevap ver Koray!?"

"Haksızlığa gelemem çünkü!"

Ne dediğini anlamamıştım.
Cidden..

"Diğer geçici çalışanlarıma hakkıyla ücretini verirken senin kabul etmemen hoşuma gitmedi.Kim çalışır uğraşırsa bende ona karşılığını veririm her zaman Eslem.Biz de her şey karşılıklıdır.Resmen pireyi deve yapıyoruz biz.Olmuyor Eslem olmuyor.Yokluğun ayrı bir boşluk, dayanamıyorum.Yıllardır herkes beni psikopat gibi biliyor ve bu yüzden insanlara zarar verdiğimi düşünüyorlar.Artık nasıl davranacağımı bende bilmiyorum.Sana tam tutunmuşken elimi bırakmış gibi oldun..Daha nasıl tarif edebilirim ki?"

Her sözlerinde göz yaşlarıma boğulmaya devam ederken vicdanına tutunan ben olmuştum yine.Kendimden defalarca nefret etmemin bir yolunu daha bulmuşken,tek çarem titrekçe
"Koray, özür dilerim.." demek oldu..

Beni bileğimden tutup kendine hızla çekmesiyle sıkıca doladı kollarını sırtıma.
Ve bütün renkleri,siyahıma karışarak,beni gökkuşağından farksız bir toz bulutuna dönüştürdü..

"Başladığın bir işi yarım bırakmak olmaz.."

"Biliyorum.. Bırakmayacağım da zaten..Bana dünyanın en iyi imkanlarından birini verdin."

"Senin istediğin her imkanı ayaklarının altına serebilirim Eslem,yalnızca bir telefonuma bakar."

Aramızda aralıksız geçen sohbete ara verip derin bir nefes aldım.
Önüme konulan bir tabak yemeğin,bir sebebi olmalı,henüz daha ayak basmaya kıyamadığım,bu soğukta bile mükemmel gelen, denizin tam da altımızda olduğunu bilmek ve hissetmek,tuzumsu kokusu bana ayrı bir zevk veren bu yatın da bir sebebi olmalıydı.

Soğuktu hava,ama o bana baktıkça ısınıyorum..

O son derecede rahat bir şekilde önündeki etini nezaketle bıçağı yardımıyla parçalara ayırırken,bir dilimini gözlerini benden çekmeden ağzına attı.

"Leyla ile nasıl tanışmıştın?"

Ağzında çiğnediği lokma aniden durdu ve bakışları da.
Cevap vermesini beklerken önümde kadehe az konulmuş şaraptan bir yudum aldım.
Üzüm suyu diyorum ve kendimi avutmaya çalışıyorum.Acı bir tadı vardı gerçekten..

"Sence de şu an bunun bir önemi var mı?"

"Bilmem,Sence?"

Ağzını peçeteyle silip geriye doğru yaslandı."Leyla ile yurt dışında bir iş gezisinde tanıştım.O zamanlar daha açık öğretim okuyordu.Sırf Amerika'da yaşıyor diye Türkiye'ye geri dönmemiştim,ve şimdi düşünüyorum ki koca bir hata..Neyse,şu an kendisiyle bir iletişimim yok çok şükür..."

Cevabını verdikten sonra derin sessizliğin içine gömülürken etrafı süzdüm.Dışarıdaydık ve yatın arka tarafında tam 3 tane koruma vardı.Etraf öyle güzel ve şık döşenmişti ki hayran olmamak elde değildi.

Yemekten sonra,yatın en üst katında teras gibi bir yerden İstanbul 'un şehir ışıklarını seyrederken,arkamdan uzanan kollar,bir süre sonra korkuluklara tutundu.
Ona döndüğüm an, gözlerinin kapalı bir şekilde olduğunu gördüğümde, gülümsedim.

Ellerimi kaldırdım yavaşça,avuç içlerimi yanaklarına koyup sakallarına dokundum..

"Asla kesmeyeceğim.." dedi ve yavaşça yanağını elime sürttü.
"Kesme.."

Kalbim heyecandan değişik ritimlerde atmaya başlarken yaslandığım korkuluklardan,belimden tutarak nazikçe çekti ve kendi bedenine yasladı.

Rüyada gibiyim evet..

"Sana bir şey göstermek istiyorum."

Ellerimi yanaklarından boynuna götürürken "Nedir?" Diye sordum.Gittikçe bakışlarından meraklanmaya başladığım an,sol elimi boynundan çekip tuttu."Benimle gel.."

Hızlı adımlarla aşağıya inip yatın tamamen içerisine girdik.Aşağıya inen ahşap merdivenleri de indikten sonra cebinden bir anahtar çıkarıp kilitli olan ilk kapıyı açtı ve içeriye girmem için işaret etti.

Heyecanın daniskalarını yaşarken aralık olan dudaklarım ışığı açmasıyla daha da aralanırken hayretle ortamın farklılığına baktım.

Yatak odasına benzer bu odanın kesinlikle ışıklandırılması farklıydı.Bana çok renkli gelen bu odanın tamamen mavi ışıklarla donatılması, oldukça değişik gelmişti.

Ellerimi yavaşça kaldırıp parmaklarımı inceledim.Daha sonra girişteki boy aynasına dönerek yüzüme baktım.
Ten rengim çok daha normalin üstünde bir renkti..
Mavi, lacivert..


"Bu yata göre,fazla büyük bir odan var.Ne bileyim.. Değişik..Ben burada hele ki bu kadar yoğun ışıklı ortamlarda kalamam."

"Alışırsın,yıllardır aydınlanacak bir ışığın yok, farkındayım.."

Siyah takıntım çok mu fazlaydı? Olabilirdi.İnsanların dedikleri umrumda bile değildi.Sadece beni ben yapan parçalarımdan bir tanesiydi bu.

"Düşüncelere boğulduğum, sorguladığım,cevap aradığım,kendimle baş başa kaldığım bir diğer yerim desem?"

Soruyla karışık cümlesine cevap vermeden kollarımı birbirine bağlayıp odanın ortasına doğru ilerledim.Pek fazla bir şey yoktu.Yatak,avize,duvar çerçeveleri,masa,ve kum torbası..

Ne yapacağımı kestiremedim.Buraya beni getirmişti.Evet,ama buranın onu rahatlatacağı gerçeği bana oldukça saçma geliyordu. Bilim veya doktoranın bu kadar ilerlediğini tahmin etmemiştim. Sonuçta o da psikolojikman bozuk bir sinir  hastasıydı.

''Burayı Leyla bilmiyor,aslında bu şekilde tedavi olduğumu da bilmiyor.''

''Sadece ben  mi yani?'' ona döndüm.

''Birde Atalay biliyor..''

Atalay ismini söyler söylemez yüzüm aniden tiksinir bir ifadeye dönüşürken gülümsedi.Yüzünü görebiliyorum,ama zor ayırt ediyorum.

''Eminim iyi olucaksın..''

''Öyle diyorsan öyledir.. ''





Saçlarıma dokundu.Parmağına dolayıp çekti..''Sence ben nasıl biriyim?'' diye sordu sonra.''Garip bir adamsın. Hiç bir duygu belirtisi göremiyorum gözlerinde. Seninle bu şekilde tanışacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.Ama iyi oldu,alıştım.Terk edilmemden sonra en iyi gelen bir ilaç gibisin..''


''Sen bir çeşit uyuşturucusun.Bağımlılık yapıyorsun..'' diye konuştu hemen cümlemin ardından.Birbirimize daha çok yakınlaşmayla nefesimin kesildiğini yeni yeni fark ettim.Bir şey değişmese,dolasam kollarımı boynuna,dudaklarım dudaklarını örtse.. Her şeyimi ona bıraksam..

Bu adam beni arsızlaştırıyordu. Bana aklımın köşesinden bile geçmeyen değişik duygular tattırıyordu bu kısa zaman içinde.

Başını boynuma götürdü ve saniyeler içinde dudakları temas etmeye başladı tenimde.Tüylerim diken diken olurken elimi koluna koydum gözlerimi kapatıp.

Göğsüm hızla inip kalkarken anın büyüsüne kapılmışım...

Ve ilk defa,içimdeki duygularımı gün yüzüne çıkarabilecek sözleri söyledi nefesini tamda tenime vurdurarak..


''İzin verirsen aşık oluyorum..''

**********

Ya ben dayanamadım asşjkldmlşdöflgm hayırlısı o zaman ne diyelim :DD

Yorum ve oylarınızı bekliyorum güzellerim..

Görüşmek üzere...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro