Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

11-

Bölüm şarkısı; -Selena Gomez Fetish (Audio) ft. Gucci Mane-

Medyaya bırakmış bulunuyorum.
İyi okumalar..

  Dilim tutulup kalmış.
Konuşamaz olmuşum.Yıllardır unuttuğum o çatallı ses, tekrar hafızama kazınmış gibi.

Hislerim, bedenime ördüğüm ağlara takılı kalmış,en ufak bir şeyde akıttığım göz yaşlarımın sebebi olmuşken yumruk yapıp sıktığım sol elim terden mahvolmuştu.

Parmaklarımı yavaşça açıp, elimi ağzıma götürüp kapattım.İçimdeki ses   telefonu anında kapatmamı söylerken bir yanım ise deli gibi onunla yüzleşmek istiyordu. Nasıl bir fantezi benimkisi? Resmen bu babamdan başka bir adam değildi.

Yutkundum ve konuşmadım.Beni bir başıma terk edip giden adamdı Mustafa.
Adıyla hitap etmem ne kadar garip gelmişti.

"Hangi yüzle.." boğazım da takılı kalan bir şey vardı.Devamını zorlukla getirmiştim."Hangi yüzle arayabiliyorsun sen?"

"Kızım.." diye tekrar ettiği an gözlerimi kapattım.Bana bu şekilde hitap etmemeliydi.Beni daha çok bu denli  incitemezdi.Küçükken şöyle düşünürdüm; "Babamdan başka kimse bana kızım dememeliydi."
Ama her şey büyük bir yanılgıdan ibaretti.

"Bana kızım deme.Konuşmak istemiyorum bir daha arama lütfen.." gereken açıklamamdan sonra telefonu tam kulağımdan çekmiştim ki "Dur!" Diye araya girdi."Dur lütfen kapatma!"

"Eslem biliyorum,seni ilk aradığımda neşeli bir karşılama elbet ki beklemiyordum.Ama lütfen kapatma.Dinle,seni çok özledim,tahmin edemeyeceğin kadar çok.Cahilin tekiyim,hala daha öyleyim ama lütfen benimle böyle konuşma.Çok şey yaşadım.Pis işlere bulaştım,kurtulamadım..Ama hiç bir şey senin yokluğun kadar acıtmadı canımı.Eslem, geri dönüyorum bebeğim, dayanamıyorum, biliyorum benden nefret ediyorsun ama belki her şey zamana dayalı.Beni isteme, alma ama seni bir kere görsem bana dünyaları bile vermiş olursun.."

Konuştuklarını bir bir dinlerken göz yaşlarım akıp, süzülmeye devam ediyordu. Dizlerimin dermanı kalmadı en sonunda.Yere çöktüm.Duyduklarım ağırdı, beni özlediğini söylüyordu yalandı..bir kere bile görsem dünyaları vermiş olursun diyordu o da yalan..
İnanmak istemiyorum.Yıllardır yalnız yaşamaya mahkum olmuş,kendi ayaklarımın üstünde durmuş basit bir kızken,onun ani çıkıp gelişine izin veremezdim.
İstemiyorum.
İstemiyorum..

"Gelme! İstemiyorum! Gelemezsin tamam mı?! Hiç bir zaman yanımda olmadın olmayacaksın da! Sen alışkın olduğun hayatı yaşamaya devam et Baba! Biliyor musun senin kızın olmaktan tiksiniyorum.! Nefret ediyorum! Sana  o 'baba' kelimesini kullanmaktan bile iğreniyorum.Ben böyle iyiyim.Gelme, Son kez söylüyorum Gelme!!"

Telefonu en sonunda kapatarak duvara çarptım ani çıkışla.Sesli bir şekilde ağlamaya başladığımda artık hiç bir şey umrumda değildi. O Türkiye'ye geri dönmeyecekti o kadar.

"Eslem!!!"

Görüş alanıma benimle aynı pozisyonu almış iki çökük diz gördüm.
Yaşlı gözlerimi kaldırıp onun gözlerine  baktım.Gözlerinde korku, endişe ve daha bir çok karışık ifadeler vardı.
Evet seçebiliyorum.

"Sen neden ağlıyorsun...bu şekilde!?"  Ardından sakince kapı eşiğinde bizi seyreden Cana dönüp "Oğlum odana çık sen hadi." Dedi.

Avuç içini yanaklarıma koyup baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi.Seri alıp verdiği sıcak nefesi yüzümü ısıttığında   dayanamayıp beni kendine çekerek başımı göğsüne yaslayıp kollarını etrafıma doladı.

Uzun bir sessizlik vardı burnumu çekiş sesim dışında.Kulağımın altında atan kalbiyle birlikte bedenim istemeden de olsa gevşedi.
Fevri bir tavırla kendimi geri çektim ve ayağa kalktım.
"Onun buraya gelmesini engelleyecek bir şey bulmalıyım.Gelmemeli, böyle bir şey anca kâbusumda bile olmamalı.Onu istemiyorum.Gelirse de ne yapacağımı bilmiyorum.Beni bulursa da o koca iri bedenini ittirerek de yanımdan kovmayı beceremem.Şuncacık kollarım hiç bir şeye yetmez bile.Ama bir yolu olmalı yani-"

"Eslem! Bı sakin ol lütfen!"  Sesli bir şekilde düşündüğümü o an anladım.
Bileğimi tuttu ve beni salona götürüp koltuklardan birine oturttu.Kendisi de   yemek masasından bir sandalye çekerek önüme koydu ve oturdu."Şimdi anlat,dinliyorum.Seni bu denli sinirlendiren, ağlatan şey ne!?"

Derin yaralarım vardı her yerimde.Kabuk tutmuş,bazen yaşadıklarımdan sonra tazelenen..Kendi ellerimle yaratmış olduğum derin acılı yaralarım.
Zaten ben çocukken de kabuk tutan yaralarımı soyar,tekrar tekrar kanatırdım.
Bu kadardı işte,içe kapanık ve karanlık oluşum..
Rengim yok benim,düzüm.İnce bir çizgi halinde hemde.

"Babam.." dedim dilim varmasa da.Başka da tek kelime etmedim..

Anladı.
Yüzünü çevreleyen sakallarını ovdu ve yanıma oturdu.

"Koray,benim gücüm bitiyor, tükeniyorum ben.Her şey ağır geliyor bana. Sevilmiyorum,sevdiremiyorum,
Sevmiyorlar.."

"Ben severim.." diye araya girdi."Sana iyi gelecek olan şeyi tam olarak bilmiyorum güzelim,ama bir omzum var veya göğsüm.Belki dizimde olabilir bilmiyorum,ama şu var ki,Ciddiyim.."

"Ko-Koray,eşin, çocuğun onlar var,yani-"

"Beni sadece param için seven kadını ne yapabilirim Eslem? Ben ona yıllarca ömrümü adadım. Onu sevip kolladım.Bir dediğini iki yaptım." dedi sessizce."Hastalığımı öğrendi,benden soğudu.Akıl hastanesine layıkmışım gibi davrandı. Bana destek olmadı,Can'a bir gün sinirden zarar vereceğimi düşünüp onu benden kopardı.Oğlum o benim Eslem,canım, parçam..Nasıl ona zarar veririm ben? Babayım ben baba. Şu an tek temennim boşandıktan sonra oğlumu bana vermeleri, başka hiç bir şey istemiyorum.."

"Koray.." dedim sessizce,anlattıklarıyla yaşadıklarım birbirine karışınca içimden bir şeyler kopup parçalandı.
Hiç birimizin hayatı mükemmel değildi..
Olmak zorunda da değildi.

Kollarımı açıp boynuna doladım hemen.Ona alışmıştım.Belki de yakın bir arkadaş gibi,veya daha fazlası.Bilmiyorum,şu an öyle karmaşığım ki..

Ondan ayrılıp eve geldiğimde, büyük bir boşlukta gibi hissettim kendimi.Sessizdi etraf,işe gitmeliyim..
Cehennemime..
Ölü gibi eve geldiğim o anlar..

Odama geçtim.Üstümü değiştirip saçlarımı topladım. Yine başladığım yere geri dönüyordum sanki.
Çantamı aldığım gibi dışarıya çıktım.
İş yerine kadar yürüyüp müzik dinlediğim kulaklıklarımı çıkarıp restorana girdim.
Şu okulum bir bitse,belki de rahat edecektim ama..
Geçimimi sağlamak için buna zorunluydum.

Koray'ın söyledikleri hala çıkmadı aklımdan. Ben severim,..Ve ben ciddiyim..

Bunları ani duygu patlayışımdan dolayı mı yoksa kendimi aciz hissetmemem için mi söylemişti bilmiyorum.
Ama rahatsız olduğum bazı şeyler vardı.

Yoğun düşüncelerimi bir kenara bırakıp işime odaklandım.Üstüme iş kıyafetlerimi giyerek belimdeki önlükle gözlerim Buseyi aradı.

Bir müşterinin siparişini aldıktan sonra arkasına döndü ve gülümseyerek bana doğru gelmeye başladı.
Burada anlaştığım tek kişi oydu zaten.

Akşam saatlerinde mekan iyice kalabalıklaştı.Son derece de ayakta durmaktan yorulmuş,kasa da durmuşken, üstüne üstlük bir ton siparişi yetiştirip oturma zamanı bulamamıştım.
Zaten koca restoranda nasıl oturup dinleneceksem..

Hiç bir zaman yaptığım işten şikayetçi olmadım..

Sürekli zengin ve iş adamlarının uğrak noktası burasıydı ve hafif bir tebessümü bile çok görüyorlardı.Tamam teşekkür etme veya sağolun deme,ufak bir gülüş,belki de bizim en iyi motivasyon sebebimiz olacaktı.Hepsinin gözü paraya bürünmüştü resmen.

Mekanda hiç kimse kalmamış koca zemine  güzel bir pas pas çekerken Buse çıkış kapısının oradan bana seslendi.
Yanında da Selin vardı.

"Eslem! Arkadaşın geldi!"

Tatlı bir umursamazlıkla "Gördüm!" Diye bağırdım.Ardından Selin'e gelmesi için işaret ettim."Seni almaya geldim bebek."

Her zaman ki gibi ..

"Tamam bitti benim işim zaten, değiştirip geliyorum üstümü."

Başını sallayıp elinde çantasıyla etrafı süzmeye başlarken giyinme odasına girip kendi kıyafetlerimi üzerime geçirdim.İş esnasında giydiğim etek ve gömleğimi yıkamak üzere bir poşete doldurarak dışarıya çıktım.

Selin şaşıracağım bir şekilde Buseyle cilveli bir şekilde konuşuyor,henüz daha bu gün işe yeni başlamış çocuğa yan gözle bakıp sırıtıyordu.
İçimden kocaman bir yuh çektim.
Tamam Buse de dahil üçümüz güzel bir arkadaşlığımız vardı ama henüz daha yeni gelen çocuğa bakmak nedir.
Hoş,herkes den hoşlanan bir tipti ya.

"Adı neymiş bakalım şu kestiğiniz çocuğun?" Buse hemen "Birkan" derken Selin "Şunun gibi taş çocuk buralarda  harcanıyor valla yemin ederim kuzum." Diye atıldı.Öğleden sonra gelmişti ama o kadar  yoğundum ki konuşma fırsatımız bile olmamıştı.

Uzun boyu düz bir çizgi halinde çizilmiş gibi siyah kaşları,kemiksi yüzü ve kömür karası saçlarının bir tutamı gözünün önüne düşen yakışıklı denebilecek tipti.
Gözlerimiz buluştuğunda gülümsedim.Karşılık verip yanımıza gelirken "Selam" dedi."Buseyle tanıştık ama seninle konuşma fırsatımız olmadı.Birkan ben."

Uzattığı elini hemen tutarak hafifçe sıktım."Eslem bende.Memnun oldum."

Ellerimiz ayrılırken bunu fırsat bilmiş gibi Birkan'ın elini tutan Selin,kendini tanıtırken hafifçe öksürdüm..
"Neyse" dedim sahte bir şekilde gülümseyip Selin'i yanıma çekerek."Size iyi akşamlar görüşürüz."

"Eslem,ilk görüşte aşka inanır mısın kuzum!?"

"Selin yuh artık ama! Yürü!"

Üşüyordum.Hava soğuktu,eve gidip pijamalarımı giyerek sıcak yorganımın altına girmek istiyordum, çok muydu istediklerim?

Biricik çatlak arkadaşım beni apartmanın önüne kadar bırakınca bir ara ona anlatacağım çok şeyin var olduğunu hissettim.Arabadan inmek üzereyken ağzımı açmamla tekrar karar değiştirip kapatmam bir oldu.
Belki de şu an ortam uygun değildi.

"Bir şey mi diyecektin?" Diye sorduğunda olumsuzca başımı iki yana salladım."Hayır.İyi geceler diyecektim sadece." Uzanıp yanaktan öpüşerek yarın okula görüşme kararıyla arabadan indim.

Selin gecenin bir vakti 'bak gidiyorum' demiş gibi kornaya basıp giderken  gözlerimi devirdim.

Eve girdiğimde sıcak ortamım beni karşıladı.
Evet şimdi mutluydum..

Çantamı yere atıp montumu astıktan sonra elimde telefonumla odama gittim. Üstüme saten,rahat ettiğim siyah  pijamalarımı giydikten sonra pijama üstümün düğmelerini birbirine kavuşturup saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.

Yatağımın üzerine fırlattığım telefonumun ışığı yanıp söndü hemen.Koray'ın evinden çıkmadan önce 'haberleşiriz istersen' dediği geldi aklıma.Buruk bir mutlulukla telefonumu elime alırken,yine yurt dışına ait olan o numarayı görünce içimdeki o buruk mutluluk,yerle bir oldu.

Yetmemiş,bir de mesaj mı atmıştı.

"Kalbinde hala daha  barındırdığın bir vicdanın varsa, sitenin dışındaki parkın,ilk bankın oraya gel.Bende kalan bir emanetin var,bensiz.."

Kalbinde barındırdığın bir vicdanın varsa,
Bende kalan bir emanetin var..

Onda kalan hiç bir eşyamın olmadığına yemin bile edebilirdim.Ona güvenip güvenmemekte de kararsızdım.

"Ne olacaksa olsun.." dedim hafiften dolan gözlerimle.Ürkek bir hayvan gibi kaçamazdım.Kendimi sürekli korkak biriymişim gibi tanıtıyorum.

Bu soğuk hava da üzerime hiç bir şey giymeden, öylece çıktım dışarıya.Bedenime ve yüzüme yalayan rüzgar,yeni bilenmiş  bıçak kadar keskindi..

Yüzümde hiç bir duygu belirtisi olmayan,düz adımlarla çocuk parkına gittim.İçimin donukluğu, havanın soğukluğu beni titretmeye devam etse de, çimlerin üstündeki ilk bankta,bir kutunun varlığını gördüm.

Küçük,siyah bir kutu..

Benim bur civarlarda yaşadığımı nereden biliyordu?
Doğru,O kocaman Mustafa Kılınçtı.
Kim geçebilirdi ki onun önüne!?

Dudaklarımın soğuktan  mosmor olduğu  sırada kalbimin ritmi bozulmuş bir şekilde kısık kısık nefes alarak banka oturdum ve kutuyu bacaklarımın üzerine bırakarak  deli gibi titreyen parmaklarımı durdurmaya çalıştım.

Neden buradayım?
Deli gibi üşüyorum,veya artık yaşam belirtisi olmayan kalbimden çıt çıkmıyor..

Kutuyu açtım,ve beni, çok daha gerisine  götürebilecek bir şey gördüm.
Beni ben yapan, diğer herkesten ayıran  o siyah tüy...

Şu an önümde beni izleyen bir sürü kişi var,ve ben baş dansçıyım..14 yaşındayım ve beni simgeleyen tek asil simgem, küçük bir tüyden ibaret..

Öyle güzel süzülüyor,dans ediyorum ki,sahnenin son aşamasında ayakta alkışlanıyorum..
Ve sırf tüy yüzünden ibaret olmayan gurur  verici şefkatli bir baba bakışı..

Evet,hatırlıyorum..

 
Yavaşça, soğuk bedenimi banka yatırdım ve,elimdeki küçük tüyü yavaşça parmaklarımın arasında okşadım.
Öyle güzeldi ki..
O yıllara geri dönüp, keşke yine babamın gitmesine engel olacak bir şey yapabilseydim..

Buz tutmuş vücudumu cenin haline getirdikten sonra göz yaşlarımı  akıtmaya başladım.Bunları hala daha  unutmamış ve beni kendine  çekmek için illa eskileri hatırlatarak bilinç altıma girip  beni etkileyebileceğini de sanıyorsa, yanılıyordu.Beni aksine daha da kötü yapıyordu.

Gözlerimi kapatarak avucumda tuttuğum tüyle  kendimi dinlemeye devam ettim.

Hiç bir neden ağlamam kadar bu kadar basit olmamalıydı..

*******

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro