10-
Yb'ü erken yayınlayayım dedim.
Umarım hoşunuza gidecek şeyler olur.😈 Gif Atalay bu arada..
Çok fazla uzatmadan bölüme geçelim.
Koray tarafından devam...
"Ooo bizim bayan boş çene de mi buradaymış?" bize yaklaşmakta olan Eslem'e laf atan Atalay'ın sırtına bir yumruk atarken "Kapa çeneni.!" Diye söylendim.Asıl kendisinin boş bir çeneden ibaret olduğunu bilmiyor muydu acaba?
"Valla sana çok güzel laf yetiştirirdim ama yoğunum.Ama şunu söyleyeyim,sen git bi aynaya bak bence." Elinde kitaplarıyla önüne bakarak salona geçtiğinde dudaklarımda salakça bir gülüş vardı.
"Bu okulda da fena kızlar yokmuş hani.." ellerini ceplerine koyup önünden geçen kızların arkalarına kadar bakarken gözlerimi devirdim..Onu yanımda getirmeliydim tamam.
Şükran hanımın yanımıza gelmesiyle konferans salonuna geçtik.
Elimde kısa ve özet bir şekilde konuşacağım yazılara şöyle bir göz atıp bir bardak suyu kafama diktim.O mavi gözlü kız ben sahnedeyken herkes gibi beni izleyecekti ve ben donup kalmazsam iyidir.
Onu aklıma getirmemeye çalışıyorum ve bakmıyorum bile.. Önümde,masaya bağlı bir mikrafon bana bakıyor,bende ona.
Çoğu yerde seminer vermiştim ve bu içlerinden en farklı olanı...
Önümdeki bi ton gence baktım.
Kızların beğeni dolu bakışları,Eslem'in mahçup bir şekilde parmaklarıyla oynayıp dizini titretmesi...
Ve erkeklerin dikkatli ve sert bakışları..
Tamam, güzel..
Yeterince beni dinleyecekleri sessizlikteydiler..
"İlk öncelikle hepinize merhaba gençler.Ben Koray Seçkin.Seçkin İnşaat sektör ve şirketin bir nevi sahibiyim diyebilirim.Burası benim eski okulum.Bende sizin gibi en az 4 senelik bir işletme okuyarak inşaat veya mühendislik diyelim eğitimi alarak kısa sürede geniş bir kitleye birlikteliye adım attım diyebilirim.Şu an 30 yaşındayım ve 5 yaşında bir oğlum var." Etraftan uğultular gelmeye başlayınca en arkadan bir kız bağırarak "Yaşınızı hiç göstermiyorsunuz ama Koray bey!" diyince gülümsedim.Bu ve bunun gibi yorumlara hazırlıklı gelmiştim şükür.
"Eh öyle de değil midir zaten? İnsan hissettiği yaştadır gençler bunu hiç bir zaman unutmayın.60 yaşındaki bir teyze kendisini henüz daha 20 yaşında bile hissedebilir.." dediğimde ben de dahil herkesten kısa bir kahkaha yükseldi.
Eslem'e kaydı gözüm.Arkadaşına bakıp öyle güzel bir şekilde gülmeye devam etti ki bir an dalmışım.Konuşamamışım..
Eslem'in son anda uyarıcı bakışıyla kendime gelip boğazımı tazeledim.
"Ihımm...Evet,konumuza dönecek olursak eğer, gençler! Eğer hedefiniz yükseksekse ki böyle bir üniversite de okuyan bir öğrencinin hedefi olmazsa zaten işi bitmiştir.Hedefiniz yüksek olsun.Kolay bir işin içinde değilsiniz.Burası tıp fakültesi veya Hukuk Fakültesi değil.Siz sayısal ağırlıklı bir okulda okuyorsunuz.. Şirketimde 2 yıl ve daha uzun süreli olan staj programları bulunmakta.Elbet ki mezun olduğunuzda hepiniz tercih ettiğiniz yerlere gideceksiniz ki buna bende dahilim.. Tabiki de kapımız her zaman açık.."
Konuşmamın 1,2 saatlik zaman zarfında beni tetikleyen tek şeyin bir çift mavi gözlerin olduğunu söylemeden geçmek istemedim.Sürekli hatırlamaktan bıkmıştım ama sonradan sahneden inince kravatımı olabildiğince genişletmiş ve Atalay'ın yanıma gelmesiyle hepten her şeyi unutmuştum.
Sırtıma defalarca vurmuş "Helal kardeşime be! Nasıl ama Şükran hanım.Su gibi konuştu her şeyi tak tak!"
"Atalay yeter artık abi,tamam sağol.." elini itip koltuklardan birine oturdum.Ayaklarım ağrımıştı ve şiştiğine de eminim..
"Şükran hanım,bana Eslem'i çağırabilir misiniz lütfen?" Aklıma gelen ani düşünceyle oturduğum yerde dikleştim.. Şükran hanım saygıda kusur etmeyen tavırlarıyla başka bir öğrenciye haber saldığında Eslem,çok geçmeden soru işaretli tavırlarıyla içeriye girdi.
Atalay ile birlikte gözleri buluştuğunda Eslem anında bakışlarını değiştirmiş kaşlarını çatmıştı.
"Kori? Senin bu kızla ne işin olur Allah aşkına.Süntüğün teki olursa dibimizden ayrılmayacak yoksa."
Eslem ellerini beline koyup sahte bir şekilde gülünce araya girmek istedim ama gözlerim ona kenetlenmiş, biçimli dudaklarını, sinirden kısılmış gözlerinde gidip geliyordu benimkiler.
"Ya senin benimle derdin ne be adam! İçeriye girer girmez laf atmalar falan.Hayır yani bir derdin varsa konuş da bilelim.Asıl süntük sensin.Habire bulaşıp duruyorsun laf atmadan edemiyorsun..Zaten ilk baş anlamalıydım gerizekalı herifin tekisin sen.Yeşil gözlerin,uzun boyun var diye kendini bir şey zannediyorsun.Kimsin ya sen!" Eslem daha ağzını açmıştı ki Atalay'ın ayağa kalkmasıyla kızın dibine kadar girmesi bir olmuştu.Daha sonra baş parmağını dudaklarına koyup "İşte bu yüzden.." dedi.."İşte bu yüzden sana laf atıyorum güzelim.Sinirlenince o dudaklarının ne biçim ateşli oldu-"
"Yeter!" Diye araya girerek ayağa kalktım.Fazla olmuştu.Çok,çok fazla.Sapık oluşu ve araya da açık sözlülüğü girince katlanılmaz oluyordu.Heleki Eslem gibi bir kıza..
"Atalay hadi sen şirkete geç.İşler bekliyor abi."
Saçmaydı, saç-ma!
Eslem gözlerini sakince kapatıp geriye çekti kendisini.Rahat bir nefes verip Atalay'ın ceketini alıp dışarıya çıkmasını izledim bir süre.
Atalay yanımızdan ayrılır ayrılmaz "Beni oğluna götürür müsün?" Diye sordu hemen.
Şaşırmıştım ani çıkışına.Amacını da anlayamadım.Ama itiraz etmeden veya soru sormadan garip bir bakışla "Tamam" dedim."Olur.."
****
Eslem tarafından...
İstediklerim vardır benim.Onlardan kolay vazgeçemeyeceğim.Hayatıma aniden giren ve hiç bir zaman düşüncelerimden çıkmayan adamın dediği gibi hedefim de vardı benim.
Kolay vazgeçmeyeceğim..
Evine tekrar girerken sol elimi sağ koluma koymuş elimde küçük bir hediye paketiyle etrafta arayan bakışlarla gözlerimi gezdirir olmuştum.
Salona girip ilk gün gördüğüm kadının kucağındaydı Can.
Annesi..Neydi adı?
Hah evet, Leyla..
Acaba hata mı yapmıştım?
Yine ortalığı karıştırır mıydım?
Annesinin burada olduğunu bile hiç aklıma getirmemiştim oysaki.
Koray "Can!" Diye neşeli bir sesle ismini söylerken alnındaki kahkülleri tatlı bir şekilde sallanarak kafasını hızla bize çevirdi.Ve Leyla'nın bana olan pis bakışları da.
Ellerimi arkamda birleştirip bir kaç adım geriye gittim.
Koray yanına gelmiş oğlunun önünde diz çöküp boylarını eşit yaparken "Bu ablayı tanıdın mı?" Diye sordu kısa bir an bana bakarak.
Can öyle tatlı bir şekilde gülümseyip başını sallamıştı ki gülümsemeden edememiştim.
Yani zordu kendimi bir başkasına hatırlatmak veya sevdirmek.Bilmiyorum,ya da sadece bana öyle geliyordu.
"Evet.Eslem abla..."
"Merhaba küçük adam.Ah pardon,sana sürekli böyle hitap etmemeliyim.Görmeyeli bayağı büyümüşsün.Ve ayrıca da.." elimdeki hediye paketini görüş alanına sokarken."Küçük bir geçmiş olsun hediyesi.."
Gözlerini kocaman açıp elimden aldığı paketle kollarını sıkıca boynuma dolarken yumuşak sırtına doladım kollarımı.Aynı babasına ait hoş bir kokusu vardı.
"Teşekkür ederim Eslem abla.Çok teşekkür ederim!!" Benden ayrılarak doğru merdivenlere koşturdu.Bir an düşecek diye korkup ağzımı açsam da Koray'ın elini sırtımda hissedince ona dönmek zorunda kaldım.
Gözlerinden anlayabiliyordum ne kadar mutlu ve gurur duyan bir ifade olduğunu.
"Pardon,bakışmanızı bölüyorum ama.."
Leyla'nın sesini işittikten hemen sonra kendimi toparlayıp ona baktım.
Ah gerizekalı kafam! Ne yapıyorsun sen eşinin yanında!
"Koray,iki dakika konuşabilir miyiz?"
Koray isteksiz ve düz bir çizgi halini almış dudaklarıyla başını sallayıp kulağıma doğru eğildi ve "Otur ve bekle." Dedi.Komutuna uyarak ondan ayrıldım ve tekli koltuklardan birine sakince oturup dirseklerimi dizlerime dayadım.
Sonra onlar görüş alanımdan çıkmadan uzaklaştılar ve yerine dudakları oynayarak hararetli bir konuşma başladı aralarında.
Leyla en sonunda çantasını alıp yerimden olacağım şekilde kapıyı güçlü bir şekilde çarparak çıktı.
Ayağa kalktım.Koray karşıma geçip ellerini ceplerine koydu.Boyum her ne kadar uzunsa yanında kısa kalacağım gerçeğini değiştirmemişti.Onun boyuna göre kısaydım işte.
''İstediklerim hep zamansız oluyor değil mi?''
''Yarın duruşma var Eslem.Bu tavırlar normal. Evet,seni ilk günden beri gördüğü an sevmiyor.''
''Tabi o halimle inersem aşağı...''
''Ne vardı ki halinde?''
Duraksadım ve bir şey diyemedim.Ona normal gelebilirdi,ama ben onunla sabahı zor etmiş bir kadın gibiydim. Gerçi ayna yatakta bile uyumamıştık. Ve o günden sonra hala daha tesadüf bir şekilde görüşmeye devam ediyorduk.
Korayla birbirimize bakmaya devam ederken Can ''Babaaa!''' diye seslenerek yanımıza koşturdu.Elinde ona aldığım hediye vardı ve Koray onu kucağına alarak bana döndü.''Demek beni oğluna götürür müsün diye sorman bunun içindi ha? şaka bi yana Can'ı hiç bu kadar hastalığında mutlu görmemiştim. Teşekkürler...''
''Ne demek...'' diye araya girip çarpık bir gülüşle oğluna baktım.Kısa sürede birbirimize bu kadar çabuk alışabilmiştik.Çocukları severdim. Kim sevmezdi ki,hele ki böylesine yakışan bir baba varsa...
Telefonum çaldı sonra.Elime aldığım gibi ekrana bakarken,yurt dışına ait bir numaranın olduğunu gördüğümde bakışlarım anında değişti.''Benim telefona bakmam lazım..'' diye haber verince Koray başını sallamıştı. ''Tabi,açabilirsin.''
Onlardan uzaklaşıp telefonu açarak kulağıma dayadım korkulu bir şekilde. İçimdeki ses derhal kapatmamı söylerken bir yanım deli gibi onunla yüzleşmek istiyordu..
''Alo..'' dedi bu zamana kadar bir kere bile aramaya tenezzül etmeyen babam.''Alo,Kızım?''
*****
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro