Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Ölümden beter

Keyifle Okuyun...
Aksini istememe rağmen ailemin zoruyla doğum günümde dışarıya çıkmış küçük bir kutlama yapmıştık. Selin ve Hakan'da bize katılmıştı. Selin'siz olmazdı zati yarın gidiyordum ve geldiğimden beri ilk kez bu gün görmüştüm. Zorla gelmiştim ama şimdi mutluydum. Sevdiklerim yanımdaydı. Gözüm restoranın kapısına sürekli takılıyordu. Sanki Alper bir yerlerden çıkıp gelecekti. Ama dakikalar geçmiş Alper gelmemişti. Gözlerime biriken yaşları var gücümle geri itiyor aileme karşı yalandan gülücükler atıyordum. Selin ve Hakan'ın gözünden kaçmamıştı elbet... Akşam olmak üzereydi annemler ve Hakan yanımızdan ayrılmıştı. Biz Selin'le biraz daha zaman geçirecektik. Selin'le sahile inmiş biraz yürümüştük. Hava soğuktu. Ümmühan teyzenin anlattıklarını Selin'e anlatmam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden ona her şeyi anlattım. Selin çok şaşkın ve üzgündü. Alper'le ayrılmamızın asıl nedeni bildiği için Alper'e kızgındı. Anlattıklarını an sonra ona karşı yumuşadığını hissettim.

"İşte böyle. Alper hakkında bilmediğim daha bir çok şey var Selin. Düşünsene küçükken beni boğulmaktan kurtaran oydu bunu bile bana söylemedi. O fotoğrafı bulmasaydım belki de hiç öğrenemeyecektim.  Orta da olmadığı için neden diye soramıyorum. Ne zaman dönecek? Dönecek mi bilmiyorum. Ona kızgınım, kırgınım ama davranışlarının altında ki nedenleri de anlamaya çalışıyorum."

"Onu affetmişsin. Dönse boynuna atlamaktan çekinnmezsin"

"Affettim. Onu çok seviyorum. Her neredeyse artık dönsün istiyorum"

"Eminim karşına çıkmaya yüzü yoktur. Hazır hissettiğinde dönecektir." Kendimi Selin'in huzurlu kollarına bıraktım.

"Hadi sinemaya gidelim. Komedi filmi gelmiş" Selin'den uzaklaşıp bön bön yüzüne bakmaya başladım.

"Nerden çıktı şimdi?"

" Bu gün doğum günün. Güne nasıl girersen senen öyle geçermiş derler"

"Onu yıl başı için dediklerini hatırlıyorum"

"Tamam ben doğum gününe çevirdim" dedi kıkırdayarak.

****
Film bitmişti.  Sinema salonundan çıkmıştık ama komik sahneler aklıma geldikçe hâlâ gülüyordum.

"Daha iyi misin?"

"Evet. Gülmekten mideme kramplar girdi. Çok güldüm ağlamam yakın sanırım  "

"Aaa yapma böyle. Saçma batıl sözler bunlar."

"Umarım"
" Yüzün hep gülsün arkadaşım eminim her şey yoluna girecektir. O tuzlu kahveyi Alper abiye bir kere daha içirteceğiz " dedi kıkırdayarak.

"Dönsün de kahvesi içmeli kalsın"

"Ah kıyamaz da sevdiğine" Yanaklarımı çocuk gibi sıkmıştı. İyi ki Selin vardı. Her halde hayatım fazlasıyla çekilmez olurdu. Selin'le istemeyerek de olsa vedalaştım yarın İzmir'e dönüyordum.

Saat onu geçmişti. Taksiye binip evin yakınlarında indim. Atıştırmalık bir şeyler almak için markete uğradım. Gece on ikiye kadar açık olurdu.
Marketten çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Mahallemiz bu saatler de oldukça sakin olurdu. Turistlik mekanların aksine in cin top oynuyordu resmen. Caddeler bomboştu. Eve görüş hizama girmişti ki birden kolumun çekilmeyle küçük bir çığlık attım.

"Eyşan benim korkma sakin ol"
Duyduğum sesle başımı kaldırdığım da şok oldum.
"Gökhan!!! Kahrolası senin ne işin var bura da? Bunca şeyden sonra karşıma çıkmaya nasıl cesaret edebilirsin?"

"Seni çok özledim. Bu gün doğum günün yanında olmak istedim. Lütfen yanında olmama izin ver." Öfkeli bakışlarımı Gökhan'a diktim.

"Dalga mı geçiyorsun benimle. İğrenç birisin. Hangi yüzle karşıma çıkıyorsun.  Senin yüzünden Alper'den ayrıldım. O fotoğraflar yüzünden Alper yenildi kaza geçirdi güreş hayatı bitti. Kalkmış sana zaman ayırmamı istiyorsun. Polisi arayacağım. Her yerde seni arıyorlar zati."

"Umurum da değil tamam mı? Tek istediğim sensin. Seni sevseydi ayrılmazdınız yanın da olurdu. Fotoğraflar bahanesi olmuş" Gökhan'ın  yüzüne oldukça sert bir tokat attım.

Alel acele çantamdan telefonu çıkardım.

"Polisi arıyorum Hayatımdan defolup gidiyorsun."

"Yerinde olsaydım denemezdim" deyip siyah ceketinin cebinden çıkarttığı bıçağı bana doğrulttu. Gözlerim korkuyla açıldı.

"Delisin sen? Ne yapıyorsun? Başını daha fazla belaya sokmadan bırak beni. "

"Olmaz Eyşan!!! Bu gün doğum günün beraber geçirelim"

" Hâlâ bunları söylediğine göre gerçekten hastasın."

"Beni Alper ve sen bu hale getirdiniz. Şimdi yürü" Gökhan'dan kurtulmamaya çalışmak nafile bir çabaydı.
İmdat!!! Diye bağırdığım an boştaki elini ağzıma kapadı.

"Eğer sesini çıkarırsan yarım kalan işi tamamlar ne zaman olursa olsun hayatımı bir delikte geçirmek pahasına  gördüğüm yerde Alper'i öldürmekten çekinmem. Şimdi sessiz oluyorsun ben de elimi çekiyorum" Başımı olumlu anlamda salladım. Elimi ağzımdan çektiğinde derin bir nefes aldım.

"Ne demek yarım kalan iş."

"Sus ve yürü" Gökhan beni çekiştire çekiştire götürüp beyaz bir arabanın arkasına  bindirmiş kapıları üzerime kapatmıştı. Kendisi de arabaya bindi.

"Bunun sonu yok biliyorsun. Annem babam eve gelmediğimi anlayınca polisi arayacakklardır. Başını daha fazla belaya sokma bırak beni. Tamam bu geceyi yaşanmamış sayacağım. Şikayetimi de geri çekeceğim."

"Umurum da değil tamam mı? Tek istediğim sensin. Konuşacağız ve bu gece bir karar vereceksin"

"Ne kararı?" desem de Gökhan'dan ses gelmemişti. Arabayla biraz ilerledikten sonra durmuştuk. Beni arabadan indirip ormanlık alana doğru sürüklemeye başlamıştı. Yolu küçük bir fenerle aydınlatıyordu. Yıllar sonra aynı yerde Gökhan'la benzer bir sahne yaşıyorduk. O zamanlar aklını bu kadar kaybetmemişti.

"Nereye gidiyoruz  bırak beni?"

"Az kaldı sürprizim yakında" Biraz daha ilerleyince durduk.
"İşte geldik" dedi. Hava çok soğuk değildi ama ben sanki buz hanedeymişim gibi üşümeye hatta titremeye başlamıştım. Etraf karanlıktı ağaçları anca seçebiliyordum.

" Niye geldik buraya lütfen geri götür beni üşüyorum"

"Şimdi ısınırsın" deyip cebinden bir şey çıkarıp yanımdan uzaklaştı. Yere çöktü bir şeyler yapıyordu o an ateş yanmış hızlıca ilerlemeye başlamıştı. Ateş yuvarlak şerit halinde ilerliyordu çok geçmeden kalpten bir ateş çemberi olmuştu. Ortasında " beyaz güllerle seni seviyorum Eyşan" yazıyordu.

"Bu senin için seni mutlu etmek istedim. Biliyorum sana geçmişte bura da iyi şeyler yaşatmamıştım gönlünü almak istedim. Tüm bunlar senin için. Arkanı dön" dedi.

Arkamı döndüğümde şaşkınlığıma yenisini ekledim. İki kişilik küçük bir masa ve sandalye. Üzerinde kalpli bir pasta." Gökhan masanın yanına gidip mumları yaktı. Aranırken bu kadar ayrıntıyı nasıl düşünüp yapmıştı. Kesin Sergen'in bu işte parmağı vardı.

"Eyşan hadi gel otur. Tüm bunlar senin için sevgilim" Sevgilim kelimesinden bu kadar tiksimeceğim hiç aklıma gelmezdi. Resmen midemi bulandırıyordu

"Bana sevgilim deme. Ben senin hiç bir şeyin değilim."

"Bugün senin doğum günün sinirlenme." 

"Ben gidiyorum. Sen aklını kaybet mişsin" deyip koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki nereye gittin konusunda en ufak bir fikrim yoktu istediğim sadece Gökhan'dan uzaklaşmaktı.
"Benden kaçamazsın Eyşan!!!" Öfkeli sesi ardımdan gelirken peşimden koştuğunu anladım. Her an yakalanabilirdim. Çok geçmeden Gökhan beni belimden yakalamış yere yatırdı. Üzerime çıkıp kollarımı başımın üstünede birleştirdi. Canım yanıyordu.

"Bırak beni Gökhan yalvarıyorum" Gözyaşlarım şakaklarımdan süzülürken kalbim korkudan yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.

"Bırak beni"
"Neden beni sevmiyorsun. Ben de olmayıp onda olan ne var."

"Bunları defalarca konuştuk Gökhan. Kim kalbine söz geçirmiş ki?  Demedim ama olmadı istediğin gibi sana aşık olmadım. Ne seni ne bir başkasını onun gibi sevmem imkânsız"

"O olmasaydı her şey farklı olurdu. O yaşadığı müddetçe de beni sevmeyeceksin. Kahrolası o kaza da ölmeliydi."  Duyduklarım beni oldukça şaşırtmıştı. Alper'in kazasını bilen fazla kimse yoktu. Gökhan nereden bilebilirdi ki? Gökhan'ın o kaza ile ilgisini düşünmek bile korkunçtu.

" Senin o kaza ile ne alakan var?"
diye sorduğumda Gökhan "Madem öyle bu gece sırlar açığa çıksın" deyip devam etti. 

Arabasının frenleri ile oynadım istediğim sakat kalması güreş hayatının bitmesi en kötü ihtimalle ölmesiydi. Ama kurtuldu tekrar güreş sahalarına döndü. Seni benim elimden aldı. Ölseydi şimdi çok mutlu olabilirdik."
Bir an nefes alamadığımı hissettim. İnanamıyordum. Gökhan bu kadar büyük bir kötülüğü yapamazdı. Sırf beni sevdiği için... Beni bu kadar saplantı haline getirdiği için... Bu doğru olamazdı. Buna inanmak istemiyordum... Alper'in hayatı benim yüzümden mahvolmuştu.

"Değer miydi? Tüm sadece beni sevdiğin için bunları yapmış olamazsın. Ona nefretinin büyüklüğü sadece benim yüzümden olamaz."

"Değil zaten... " dedi öfkeyle

"O zaman ne?"

" Onun annesi yüzünden babam bizi terk etti. Daha küçücük bir çocuktum. Babam onun yüzünden katil oldu onu öldürdü hapse girdi. O kadına üzülmüyorum layığını buldu."  İnanamıyorum neler söylüyordu. 'Allah'ım sen aklıma mukayyet ol' diye dua ettim. Ümmühan teyze yaşadığı adam onu bıçakladı öldü demişti. İyi de Gökhan'ın bir babası vardı zati...

"Senin baban... Kenan amca değil mi?"
"Değil..." diye öfkeyle bağırdı. "O benim amcam... Babam bizi terk edince annem beni amcama bırakıp gitti. Babam hapiste hastalanıp öldü. Mutlu ailem darmadağın oldu. " Beynim durmuştu. Neye inanacağımı bilmiyordum. Alper'in annesini öldüren Gökhan'ın babasıydı.

"Şimdi anladın mı? O kadınla ilgili olan her şeyden nefret ediyorum."

"Sen bunu nasıl öğrendin?"

"Öğrendiğim de 14 yaşındaydım. Her cuma ölülere rahmet okumak için giderlerdi ben babama tüm öfkemi kusmak için giderdim. Alper'i bir gün babamın mezarında gördüm. Alper  benden annesi adına af diledi. Özür diledi. Hatta onun sayesinde güreşe başaldım." Daha ne duyacaktım bilmiyorum. Artık duyduklarım beni şaşırtmıyordu.

"Bundan kimseye bahsetmedim tabi. Alper bana elinden geldiğince yardım ediyordu. Ona kalsa annesinin hatalarını düzeltmeye çalışıyordu ama hiç bir zaman ona yakınlık göstermedim."

"Bak yaşadıklarını anlıyorum ama inan o da kolay şeyler yaşamadı. O da senin gibi annesiz babasız büyüdü. Amcası yengesi anne babalık etti ona. Annesinin günahını ona yüklemeye hakkın yok"

"Benim günahım neydi? Daha beş yaşında anne babasız kaldım. Amccam iyi bir baba oldu ama beni seven bir annem olmadı. Yengem fazlalık olduğumu fazlasıyla hissettirdi. Kendi oğlu gibi beni asla sevmedi."  Ağlayışlarım hıçkırıklara  karıştı. Gökhan kollarımı bırakmıştı. Elimi yüzüme kapattım. Kime üzüleceğimi bilmiyordum. Bir kadın ve geriye bıraktığı iki perişan aile..

"Gökhan çok üzgünüm. "

" Biliyor musun ona olan öfkemi kinimi geçmişte bırakıp yeni bir sayfa açmıştım kendime senle... Ama kahretsin ki sen bir türlü Alper'i unutamadın. Zamanla unutur bana döner diye umut edip büyümeni bekledim. Uzak durdum ama attığın her adımından haberim vardı. Onunla görüşmediğin için onu unuttuğunu düşündüm. Karşına çıkmayı planlıyordum ama nasıl olduysa onunla görüşmeye başladın. Annesi babamı, o seni benden aldı."

Yerinden kalkıp dizlerinin üstüne oturdum.  Gökhan elleriyle yüzümü kavradı. Elleri buz kesmişti.

"Keşke yaşadıklarını değiştirebilsem"

"Değiştirebilirsin bana geri dön. Her şeyi geri de bırakıp seninle yeni bir başlangıç yapalım. Alper'i ona olan öfkemi hepsini geri de bırakmaya razıyım. Seni çok seviyorum" Dudaklarıma kapandığında alkol kokan nefesi midemi bulandırmıştı.  Onu kendimden itmeye çalışıyordum ama okadar güçlüydü ki bu pek mümkün değildi. Son bir gayret onu kendimden itip yüzüne bir tokat daha attım. Yaptığım onun daha fazla öfkelendirmişti. Çarpıkça gülümsedi.

"Korkma sana istemediğin bşr şey yapmayacağım. Sen razı olana kadar"
.
"Böyle bir şey asla olmayacak" Kolumdan tutup beni zorla yerimden kaldırdı.

"Hadi gel pastanı keselim"

" Bırak beni kahrolası... Senden nefret ediyorum" Beni masaya doğru sürüklerken

"Bu yaptığın senden çok daha nefret etmeme sebep oluyor. Alper'in annesinden ne farkın var. Baban o kadına isteğiyle gitti. Ama sen beni zorla yanında tutmaya çalışıyorsun"

Söylediklerim nafile boş bir çabaydı. Beni Gökhan'ın elinden kurtaracak ne babam ne de Alper vardı. Teslim olmayacaktım bir anlık boşluğundan yararlanıp kurtuldum ama beni yakaladı.

"Tüm iyi niyetlerimi bitirdim. Madem güzellikle olmuyor zorla" deyip dudaklarıma kapandı." Allah'ım... Alper!!! Kurtar beni... Gökhan'ın kollarından çekildiğimi hissettim. Gökhan yüzüne sert bir yumruk yemişti. Karanlıkta kim olduğunu seçemiyordum.

"Sana yıllar önce Eyşan'dan uzak dur demiştim " Alper!!! Buradaydı. İnanamıyordum. Beni bulmuştu. Kâbusum bitmişti.

"Ben de sana annen, babamı elimden onu elinden aldı. Ben de onu senin elinden alacağım demiştim"

İkisi kavgaya tutuşmuşlardı. Yumruklarını konuşturuyorlardı. Alper Gökhan'dan çok daha büyük cüsseye sahipti ama Gökhan cüsesine rağmen çok güçlüydü. Alper'in başına darbe gelmesinden korkuyorum.

"Eyşan'a dokunmaya nasıl cüret edersin. Seni mahvedeceğim. Sadece bunun için değil. Arabımın frenleriyle oynayıp kaza geçirmeme neden olduğun için... Eyşan'ı tuzağa düşürüp o fotoğrafları çektiğin için. Daha saymadığım bir çok şey için."

"Asıl ben seni mahvedeceğim.  O kaza da ölmedin şimdi öleceksin." deyip Gökhan bıçak çekmişti. Gözlerim korkuyla açıldı. İkisinden birine bir şey olmadan bu kavga bitmeyecekti. Gök yüzü pırıl pırıl etrafı ay ve yıldızlar aydınlatıyordu. Allah'ım polis... Polisi aramalıydım. Kahretsin...Çantam araba da kalmıştı.

"Korktun mu? Hadi şimdi de yumruk atsana... " Gökhan Alper'e bıçak salladı.

"Alper dikkat et!!!" Yanlarına yaklaşmak istedim." Ani hareketle Alper geri çekildi.

"Eyşan uzak dur sakın yaklaşma!" deyip Gökhan'a yöneldi.
"Korkmak senin işin. Beni ortadan kaldırmak isediğine göre"

Gökhan bıçağı tekrar Alper'e doğru salladığı sıra da Alper Gökhan'ı bileğinden yakalamıştı.

Allah'ım elim lokum bağlıydı hareket edemiyordum. Alper'in dikkati dağılabilirdi. Alper Gökhan'ı geri itti. Gökhan yer düşmüştü. Üzerine doğru yürürken Gökhan'ın yerden toprak alıp Alper'in yüzüne doğru attığını gördüm. Aman Allah'ım!!! Gökhan yerden kalkıp elinde bıçak Alper'in üzerine yürümeye başlamıştı. "Alper bıçak elinde dikkat" diye bağırdım. Alper o sıra da dikkatini toparlamaya çalışıyordu. Muhtemel gözüne toprak girmişti. Gökhan Alper'in üzerine yürüyordu bir şey yapmalıydım şuan Alper'e benden başka kimse yardım edemezdi. Koşarcasına gidip Alper'in önüne geçtim. Ona bir şey olduğunu düşünmek... Ölümden daha beterdi benim için... Her şey o/kadar çabuk olmuştu ki... Karın boşluğumda  korkunç bir acı hissettim. Daha önce canımın hiç bu kadar yandığını hatırlamıyordum.
Acı içinde inledim.

"Ah!!!" O an Gökhan'la gözgöze geldim. Gökhan'ın gözleri korkuyla açıldı. Elinde bıçak bir iki adım geri sendeledi. Gökah'ın bu bakışlarını ömrüm boyunca unutmayacaktım. Ölmezsem eğer... Gözlerim üstüne kapanıyordu dizlerim titremeye başlamıştı. Yere yığıldım.

"Eyşan!!!" Alper'in endişeli sesi kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı.
"Eyşan... Neden yaptın bunu... Sakın!!! Sakın beni bırakma!!!"  Nefes almakta zorlanıyordum canım yanıyordu.

" Alper!!! İyisin!!! Seni kaybedemezdim."

"Beni kaybetmeyeceksin. İyileşeceksin"

"Eyşan!!!" Bakışlarım Gökhan'a kaydı. Bıçak elinden düştü. Ağır adımlarla yanıma geldi yere çöktü.

"Ben!!! Sana zarar vermek istemedim!!! Affet beni... Eyşan!!! Sakın ölme!!! Yanından kalkıp Gökhan'ı ardı ardına yumruklamaya başlamıştı.

"Dua et Eyşan'a bir şey olmasın. Allah şahidim olsun seni bir delikte kalmam gerekse de toprağa gömeceğim" dedi. Alper ceketini çıkarıp karnıma bastırdı. Canım çok yanıyordu.

"Alper!!!" Bir kaç öksürük çıktı ağzımdan. Alper yanıma geldi.

  "Birazdan polisler ambülas bura da olur. İyileşeceksin. Ben hep yanında olacağım" 
"Dün gece de yanımdaydın... Rüya görmedim"

"Evet ama konuşma yorma kendini. Önümüzde çok zaman var" Alper'in göz yaşlarına ilk kez şahit oluyordum. Elimi yüzüne dokundurmak için kaldırdım ama yapamadan geri düştü.

Zaman... Gerçekten de göreceliymiş... Yaşadığım yirmi yıl gözlerimin önünden akıp gidiyordu. Koca yirmi yılı saniyelere sığdırmıştım.

"Alper!!!  Anne... babama... kardeşlerime onları çok sevdiğimi söyle..."   Daha fazla dayanma gücüm kalmamıştı. Uyku beni çağırıyordu.

"Seni... Sev..."

"Eyşan!!!"

Yeni bölümde görüşmek üzere. Eksik hatalarım vardır illaki. Bekletmeme adına yazıyorum artık finale bir iki bölüm kaldı. Yeni bölümde görüşmek üzere...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro