Ne olacak halim:((Düzenlendi)
Keyifli Okumalar...
Hemen elimi ağzıma kapattım. Anneme Alper'e olan duygularımı söylemiştim. Annem sadece gülümsemişti. " Bu sözleri hayranlığına veriyorum kızım. Aşk meşk olayları için henüz küçüksün."
"Anne lütfen. Anla beni ben Alper'i gerçekten çok seviyorum. Bu geçici bir heves değil"
"Zamanla göreceksin. Bunlar aklına gelip gülüp geçeceksin" dedi. Annemin yapmaya çalıştığı şeyi anlıyordum. Küçük kızının bu yaşta aşk acısı çekmesini istemiyordu.
"Haklı olabilirsin anne ama şuan ilk kez tattığım duyguların keyfini çıkarmak istiyorum"
Annemle konuyu tatlıya bağlamış tüm dikkatimi Alper'e vermişken bu aşkın ne olacak halim diye düşünüyordum. Alper'i izlerken gözlerim hemen arkasından giden adama takıldı. Az önce beni bakışlarıyla rahatsız eden adamdı bu. O adamı göstererek "Baba kim bu adam?" diye sordum.
" Korhan Karal. Çok başarılı bir başpehlivan. Alper'le ikisi ezeli rakipdir." Babamdan aldığım yeni bilgilerle Korhan'ı incelemeye başladım. Çok gıcık bir tipi vardı nedensiz ondan rahatsızlık duyuyordum. Bakışlarımı Alper'e çevirdim tüm hayranlığımla Alper'i izlemeye devam ettim. Hava gittikçe soğumaya başlamıştı. Giysilerim inceydi.
Neyse ki annem yanımıza ceket almıştı. Fakat ceketleri arabada bırakmıştık. Şimdilik çok üşümüyordum. Alper'in aşkı beni yeterince ısıtıyordu. Her şeyin sonucu Alper'e bağlamam bazen beni güldürüyordu. O sıra da Alper yine rakibini yenmiş alkışlar eşliğinde arka tarafa dinlenmeye gitmişti. Bu defa yanına gitmemeye karar verdim. Onu sıkmak istemiyordum. Tüm başpehlivanlar tek tek rakiplerini yenerek sahadan ayrılıyorlardı. Aşırı keyif alıyordum ve tüm pehlivanları tanımaya çalışıyordum.
Babamdan her seferinde yağlı güreş hakkında yeni bilgiler öğreniyordum. Yağlı güreş gerçekten inanılmaz keyifli bir spordu. Nasıl olur da bu spora bu kadar ön yargılı yaklaşmıştım kendime kızıyordum. Her tur çok hızlı geçiyordu ve artık aksam olmak üzereydi. Başpehlivanlar içlerinde teker teker eleniyor ve elenen kişinin karşısında ki galip bir üst tura yükseliyordu.
Seyir bu şekilde sürerken sonunda başpehlivanlar için yarı final zamanı gelmişti. Benim sarı boğam yarı finale kalmıştı. Sinirimi bozan Korhan isimli adamda yarı finaldeydi. Dört kişiydiler rakiplerini belirlemek için kura çekilecekti. Alper kurasını çekmişti. Korhan'la denk gelmemişlerdi. İkisi de yenerse finalde rakip olacaklardı. Yarı final başlamıştı tezahüratlar eşliğinde rakibini yenerek sahadan ilk ayrılan isim Alper olmuştu. Alkışlar eşliğinde koşarak dinlenme yerine gitmişti. Hava artık oldukça soğumuştu. İyice üşümeye başlamıştım.
"Anne ben çok üşüdüm"
Kardeşlerimde üşüdüğünü söylemişti.
Bunun üzerine babam arabadan ceketlerimizi almak için yanımızdan ayrıldı.
Aslında bu Alper'in yanına gitmek için iyi bir fırsattı. Ama gidip gitmeme konusunda kararsızdım. Alper'in yanında olmayı düşündükçe bedenimi inanılmaz bir heyecan kaplıyordu. En iyisi maçların bitmesini beklemekti.
Yanına gitme fikrinden vazgeçip sahadaki diğer başpehlivanların maçını izlemeye başladım. Korhan güreşiyordu ve umarım yenilirdi. Çünkü Alper'le finalde karşılaşmalarını istemiyordum. Hâlâ bana bakışları aklıma geldikçe sinir oluyordum ve tek isteğim yenilmesiydi. Ne yazık ki öyle olmadı. Korhan rakibini yere sererek tribünlerin yıkılır derecesinde alkışlanmasına sebep oldu. Gerçekten çok başarılı bir güreşçiydi.
"Anne Korhan yendi. Alper'le rakip oldular. Umarım Alper'de yener."
"Gerçekten iyi güreşti kızım. Ama Alper yenecektir. İyi düşün iyi şeyler olsun"
Korhan dinlenme yerine giderken babam gelmişti ve bize ceketlerimizi uzattı.
"Ne kaçırdım kim yendi?" diye sordu. Ben hemen anlatmaya başladım.
"Korhan yendi baba Alper'le rakip oldular"
Babam gülerek "Tabi ya olacak olan belliydi zaten hadi bakalım bizi efsane bir final bekliyor" dedi.
Bana yenişini nasıl olduğunu soran babama detaylıca anlattım. Babam güreşe artan ilgimden aşırı keyif alıyordu ve parlayan gözlerle pür dikkat beni dinliyordu. Artık final maçı gelip çatmıştı. Alper ve Korhan karşılaşma için sahaya geldiler. Her görüşümde nasıl oluyordu da hep aynı hissi yaşamama anlam veremiyordum. Alper'i her seferinde ilk kez görmüş gibi heyecana kapılırken Korhan'ı görmek tüm sinirlerimi hoplatıyordu.
Adamdan inanılmaz negatif enerji alıyordum. Hadi sarı boğam yen şunu diye çığlık atıyordum ama içimden.
Cazgır tek tek iki başpehlivanın da ismini söyleyerek onları bir adım öne aldı. Alper Altındağ derken resmen kalbim durmuştu. Sonrasında cazgır ikisini de selavatlar eşliğinde tüm seyircileri selamlamaları için bıraktı ve o an alkışlar koptu. Akşam olmasına havanın buz kesmiş olmasına rağmen tribünlerde tek boş yer yoktu. Herkes bu finali bekliyordu.
Selamlama bittikten sonra hakem ikisini de sahanın tam ortasına aldı ve maçı başlattı. Maç gerçekten çok hızlı başlamıştı ve çok sert devam ediyordu. Güreş değil kavga ediyorlardı sanki.
"Bu maç kavgayla bitecek gibi görünüyor" dedi babam.
Umarım öyle bir şey olmaz diye içimden geçiriyordum. Nefes kesen bu maçın galibi kim olacak merak konusuydu. Ben pür dikkat sadece Alper'i izlerken bir anda Korhan'ın kendini yere atarak bağırdığını gördüm. Herkes ayağa kalkmıştı. Şaşkın bakışlarla sahayı bakıyordum.
"N'oldu anne?"
"Kızım sen nereyi izliyorsun görmedin mi Korhan sakatlandı ya"
Biraz bencilce bir hareket olabilirdi ama sevinmeden edemedim.
Sağlık ekipleri sahaya girmiş Korhan'la ilgilenmeye başlamışlardı. Alper'de başlarında dikiliyordu.
Korhan'ın parmağı çıkmıştı ve ilk müdahale sahanın ortasında yapılıyordu. Sağlık ekipleri gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra sahayı terk ettiler ve Korhan ayağa kalktı. Cazgır eline mikrofonu almıştı ve ikisinin ortasına doğru gelmişti.
Ben ne olduğunu pek anlayamamıştım ki tam o sırada cazgırdan ses yükseldi.
"Korhan Karal sakatlığı sebebiyle devam edemeyeceğini bildirmiş olup güreşten çekilmiştir. Final müsabakasının galibi Alper Altındağ olmuştur."
Duyduğum bu sesle sevinç çığlıkları atarak alkışlamaya başladım. Ayağa kalkmış küçük bir çocuk gibi zıplıyordum. Babam şaşkın şaşkın bana bakarken yaptığım şeyin farkına varmıştım. Hemen kendimi toplayıp geri yerime oturdum. Alper inanılmaz mutlu gözüküyordu. Onun mutluluğu beni daha da mutlu ediyordu. Sanki aramızda bir bağ vardı. O gülünce istemsizce bende gülüyordu.
Tüm maçlar artık sonuçlandığı için sahanın ortasına kürsü getirildi ve ardından madalyalar ve kupalar da geldi. Dereceye giren sporcular tek tek kürsü de yerini aldı. Birinci Alper'di. İkinci Korhan Karal. 3. Ahmet Çelik... Alper Çok mutlu görünüyordu. İnanılmaz kalabalık vardı ama ben sadece Alper'i görüyordum.
Tüm karşılaşmalar bittiği için tribündeki herkes sahaya inmişti.
"Anne ne olur biz de sahaya inelim, hadi anne lütfen gidelim" Annem de kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Babam kardeşlerimi yanına alarak arabayı almaya gitti. Bizde annemle sahaya indik. O sırada Alper beni gördü ve bana göz kırptı. Olduğum yere çakılı kalmıştım. Sadece gülümsemekle yetinebildim. Madalyalar taktım edildiği halde kimse Alper'i rahat bırakmıyordu.
Çok fazla seveni vardı ve herkes onunla fotoğraf çektiriyordu. Alper zor bela kürsüden yere inebilmişti ama insanları geçemiyordu. İnsanlardaki sevgi öyle belliydi ki Alper'in yağlı vücuduna aldırış etmeden sarılıyorlardı. Ah o bedene kim sarılmak istemez ki dedim içimden.
Ben Alper'i incelerken hemen yanında ki Korhan denen adam yine gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Bu adamın gerçekten bir derdi vardı ve artık sabrımı taşımak üzereydi. Eve döner dönmez Korhan Karal'ı araştırmaya karar verdim. Bu kadar kalabalığın içinde nasıl oluyordu da beni buluyordu sinir olmuştum.
Neyse ki daha fazla orada durmadı ve elinde kupası ekibiyle sahadan ayrıldı. Ben tekrar bakışlarımı Alper den tarafa çevirdim ve tam o an gözlerimiz buluştu. Allah'ım resmen bana bakıyordu. İkimizde aynı anda gülümsedik ve Alper hayranlarıyla fotoğraf çektirmeye devam etti. Artık bana sıra gelsin diye dua ediyordum. Yavaş yavaş sahadaki insanlar dağılmaya başlasa da hâlâ bir hayli kalabalık vardı.
Annem biraz arkamda kollarımı birbirine bağlamış bekliyordu.
Alper etrafındaki insanlara çok "Teşekkür ederim ama bu kadar yeterli olsa olmaz mı çünkü gerçekten çok üşüdüm" dedi. Üşüdüğü çok belliydi. Hava buz gibiydi ve o yarı çıplaktı. Kıyamam diyordum içimdim. Sımsıkı sarılıp ısıtmak istedim sanki mümkünmüşçesine. Adam koca bir dev gibiydi ve ben yanında çırpıdan farksızdım. Düşüncelere dalmışken Alper'i hayranları arasından sıyrılıp yanıma gelmeye başlamıştı. O an ne yapacağımı bilemedim. Bu adam hayranlarıyla fotoğraf çektirmiyor muydu az önce ne ara yanıma gelmeye başlamıştı.
Yanıma gelirken hâlâ hayranları onu durdurmaya çalışıyordu ama Alper teşekkür ediyordu sadece. Sonunda önüme gelip durdu. Rüyadayım diye düşünüyordum çünkü gerçek olamayacak kadar güzel bir an yaşıyordum. Masmavi parlayan gözlerini bana dikti ve kocaman gülümsedi.
"Eee sen benimle fotoğraf çektirmeyi düşünmüyor musun?" Yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi.
"Bekliyordum zaten"
"Hadi o zaman gel fotoğraf çektirelim" dedi ve elimi tutup beni sahanın ortasına koşar adımlarla götürdü.
Bu adam az önce elimi mi tutmuştu? Hayranlarına artık yeter derken bana gelip fotoğraf çektirelim mi demişti?
Ben şok üstüne şok geçirirken bulutların üstünde koşuyordum sanki.
Şu an rüya mı görüyorum diye düşünürken arkamızdan annemin de gülerek yanımıza geldiğini gördüm.
Bakışlarım etrafa kaydı ve tüm gözler bizim üstümüzdeydi. Eline kupasını aldı ve beni yanına çekti. "Hadi kim çekiyor?" diye sordu.
Annem o an fotoğraf makinesini çıkardı ve buraya doğru bakın diye seslendi.
Ben heyecandan söylenenleri zor idrak ediyordum. Annem tam bizim fotoğrafımızı çekerken makinenin şarjı bitmişti ve kapanmıştı.
Annem "Tüh ya şarjı bitti çekemedim" diye söylendi.
Alper o an da etrafına bakındı ve birine seslendi.
" Mehmet!!! Mehmet buraya koş hemen çıkar telefonu fotoğrafımızı çek" dedi.
Mehmet kim diye düşünürken gelen kişinin Alper'e benzediğini ve onunda tıpkı Alper'in mavi gözleri gibi mavilere sahip olduğunu gördüm. Boyu biraz kısaydı ve bize doğru koşuyordu.
Tam o sırada bir kadın seslendi bize. Kadın fotoğrafçıydı ve benden bir şey istiyordu ne istiyor diye onu dinlerken bana dediği şeye sinir olmadan edemedim.
"Rica etsem Mehmet Bey gelmeden sizde benim fotoğrafımı çeker misiniz Alper'le" demişti.
Kafamı salladım ve kadının elinden fotoğraf makinesini aldım. Kadın hemen Alper'in yanına geçti ve resmen kupayı kucakladı. 32 diş sırıtarak bana poz veriyordu. Tek bir tane fotoğrafını çektim ve hemen kamerayı kadına uzattım. Bana çok teşekkür ederek eski yerine geçti.
O arada Mehmet gelmişti.
Alper hadi gel diye işaret etti bana tekrar yanına geçtim ve heyecandan
kaskatı kesilmiştim.
Allah'ım neden hep böyle oluyordu. ben neden bu adamla ilgili en ufak bir şey de bile bu kadar heyecanlanıyordum.
"Öyle uzak mı duracaksın bana" diye gelen sesin Alper'den olduğunu fark edince boynuna atlamamak için kendimi zor tuttum.
Etrafıma kısaca bir bakındım herkes sadece bize bakıyordu ve bunu yapmamın mümkün olmayacağına karar verdim. Çok kalabalık vardı ve herkes bizim etrafımızda toplanmıştı. Alper'in dediği şeyden sonra ona biraz daha sokuldum. Annem gülümseyerek bize bakıyordu.
"Kupanın diğer ucundan da sen tut" diyerek kupayı bana uzattı. Yanına yaklaştığımda kupanın bir tarafından ben bir tarafından Alper tuttu.
Mehmet telefonu bize doğrultarak "çekiyorum" dedi ve bizim fotoğrafımızı çekti. Alper'e temas ediyordum kıyafetim onun çıplak bedenine temas ediyordu ve ben bu düşüncelerle bayılmamak için zor duruyordum.
Bir daha asla bu üstümde ki kıyafeti yıkamayacağım dedim kendi kendime. Mehmet telefonu indirdi ve bize doğru yaklaştı.
Alper Mehmet'e " Sen fotoğrafı muhakkak Eyşan'a ulaştır unutma sakın" dedi.
Sonrasında bana doğru döndü.
Benim artık gitmem gerekiyor çok kalabalık var ve ben çok üşüdüm" dedi yerinde zıplamaya başladı. Aynı zamanda çok acıktım bu mideyi bir an önce doldurmam lazım dedi ve kocaman gülümsedi. Ben her haline şaşkınlıkla baktığım için o anda hiçbir şey söylemedim. Büyülenmiş bir şekilde kafamı salladım. Alper ufak ufak yerinde zıplamaya devam ediyordu. "O zaman görüşürüz ben kaçtım kendine iyi bak" dedi ve etrafında bekleyen ekip arkadaşlarına "Gidiyoruz millet" diye seslendi. Hepsi birden koşmaya başladılar ve duş alma yerine doğru hızlı bir şekilde gitmeye başladılar.
Sahadaki tüm kalabalık hâlâ Alper diye bağırıyordu. Alper'in gidişini izlerken içimi inanılmaz bir hüzün kaplamıştı. Gözlerime yaşlar hücum ediyordu ve ben kendime anlam veremiyordum. Ağlamamak için zor duruyordum asla gitmesini istemiyordum. Bir daha ne zaman görecektim belli değildi. Allah'ım ben ne yapacaktım? Annem yanıma geldi beni teselli edercesine sırtımı okşadı.
"Üzülme kaderde varsa karşılaşırsınız yine"
"İnşaAllah anne İnşaAllah" Annemle konuşurken arkamdan bir erkek sesi geldi. Dönüp baktığımda bunun Mehmet olduğunu gördüm.
Bana doğru yaklaşmıştı.
"Ben Alper'in kuzeniyim akşam sana fotoğrafı atarım" diyerek gülümsedi
Alper'in kuzeni olduğunu öğrenince tarifsiz bir şekilde mutlu oldum.
"Tamam teşekkür ederim bekliyorum. Facebook'tan atarsın" dedim.
Mehmet'le vedalaştım annemle saha dışına doğru ilerledik.
"O gitti diye böyle asıyorsun yüzünü dimi demişti annem. Üzme kendimi dedim sana"
Sessiz bir şekilde annemle beraber arabaya doğru ilerlemeye başladık. Aklım sadece Alper'deydi.
Arabanın yanına geldiğimizde "Nerede kaldınız bir saattir sizi bekliyorum." dedi babam kalın sesiyle. Annem babama bir şeyler anlatırken benim aklım Alper'deydi. Yanındayken dünyanın en mutlu insanıydım, yanından ayrılınca en mutsuz kişisi olmuştum. Annem daha fazla lafı uzatmadan arabaya binmiş ben de arabanın arka koltuğuna geçmiştim. Yüzüm turşu satıyordu. Araba hareket etmişti, evimize doğru yol almaya başladık. Bugün olanlar aklımda dolanıp duruyordu. Alper'in beni tanımasını, dinlenme yerinde bana seslenmesini, o koca erkek topluluğunun içinde bana seslenmesini, o amcanın bana seninki seni çağırıyor demesini, Alper'in gelip benimle fotoğraf çekilmesini her şeyi baştan yaşıyordum sanki. İnanamıyordum. Kalbimde çok derin bir acı belirmişti. Sanki ilerde olacakları küçük Eyşan çok iyi biliyordu.
"Kızım çok sessizsin hayırdır." dedi babam." Dediğin de düşüncelerimden sıyrıldım.
"Yorgunum sadece baba"
"E o kadar tezahürat yaparsan yorgun düşersin elbet. Doğrusu beni şaşırttın kızım"
"Güreşin o kadar kötü bir spor olmadığını anladım diyelim." Annem kıkırdamaya başlamıştı. Kıkırtılarının altında derin anlamlar yatıyordu.
Bu düşüncelere kapılmışken ne ara eve geldiğimizi anlayamamıştım. Eve gelir gelmez odama geçip üzerimi değiştirdim. Üzerimden çıkardığım kıyafetleri asla yıkamayacaktım. Buram buram yağ kokuyordu, bu bana mutluluk veriyordu.
Bir an bile Alper'i aklımdan çıkaramıyordum.
Nefes alma sebebim bile sanki Alper'di. Ne olacaktı halim böyle?
Yeni bölümde görüşmek üzere yorumlarınızı bekliyorum...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro