Buz Adam
Keyifle okuyun...
"Eyşan... Hadi güzel kız... Beni daha fazla bekletme... Günler oldu... Bana dönmeni bekliyorum... Sadece ben değil... Annen... Baban... Beni daha ne kadar cezalandıracaksın... Biliyorum... Sana karşı hiç bir zaman iyi olamadım. Hepsi benim yüzümden... Başına gelenlerden ben sorumluyum..."
Tatlı bir rüyaydı belki de... Alper'in sesi kulağımda büyülü bir müzik gibi yankılanıyor beni yanına çağırıyordu. Oysa bir an olsun tatlı uykumdan uyanmak istemiyordum. Okadar rahat ve huzurluydum ki... Dert tasa keder... Hiç biri yoktu... Sonsuza kadar uyuyabilirdim. Elimde sıcaklık, gıdıklanma hissettim.
"Eyşan... Yalvarırım uyan... Doktorlar uyanmaman için fiziksel bir neden olmadığını söylüyor... Biliyorum kolay şeyler yaşamadın. Ben de sana iyi şeyler yaşatmadım. Senin yerinde yatan ben olmalıydım. Ne iyi bir evlat ne iyi bir sevgili oldum farkındayım. Seni hakmetmiyorum. Lütfen uyan... Hayatından sonsuza kadar çıkmaya razıyım." Alper... Ne rüya ne büyüydü. Alper beni çağırıyordu. Ne olmuştu sahi... Düşündükçe dipsiz bir kuyuya çekiliyordum sanki. Gökhan... Alper... Bıçak... Ardı ardına zihnimde görüntüler canlanıyordu. Alper... Kalp atışlarım hızlanmıştı. Karın boşluğumda büyük bir acı hissettim. Gözlerimi korkuyla araladım. Yarım yamalak bakışlarla etrafa gözdirdim... Hastane de olduğumu anlamam uzun sürmedi. Alper... Yanı başımda elimi kavramış öpüyordu. Gözlerinde ki yaşlara şahit oldum.
"Alper!!!" dedim nefesim yettiği kadar... Kendi sesim kulaklarımı tırmalamıştı. Boğazım acıyordu.
"Alper!" sesimi duymasıyla bakışlarını bana çevirdi.
"Eyşan!!! Uyandın rabbime şükürler olsun. Beni çok korkuttun... Eğer... Eğer... Sana bir şey olsaydı... Olsaydı" Karşımda koca cüssesiyle oturmuş adam gözyaşlarına boğulmuştu. Alper'i ağlarken gördüğüm nadir anlardan birini yaşıyordum. Elimi o kadar sıkıyordu ki. Sanki yattığım yerden kaçıp gidecektim. Boşta ki elimi kaldırıp yüzüne dokundum. Sakalları uzamıştı. Gözlerinin feri gitmişti.
"İyiyim. Sana döndüm." dedim zorla da olsa...
"Bana dünyaları bağışladın" deyip elimi öpcüklere boğmuştu.
Asıl bana dünyaları bağışlayan Alper'di... On üç yaşında benim kalbimin kapılarını aralamış içeriye sızmıştı. Aşık olmayı sevmeyi beklemeyi sabretmeyi acıyı mutluluğu bir çok şeyi onun sayesinde öğrenmiş büyümüştüm. Hayata insanlara bakış açımı değiştirmişti. Aşık olmak yanmak kül olmak demekti. Bu gün itibariyle küllerimden yeniden doğduğumu hissediyordum.
"Beni nasıl buldun? O kadar korktum ki Ama sen... Son beni kurtardın... "
"Beyaz atlı prensin işi prensesi kurtarmak" Alper gülümsedi.
"Sana sürpriz hazırlamıştım. Senin eve gelmeni bekliyordum. Seni alıp götürecektim. Selin'in dediğine göre çoktan gelmeliydin ama dakikalar geçmiş orta da yoktun. Telefonlara cevapta vermiyordun. Sonra babanla dışarıya çıkıp seni aramaya başladık. Markete sorduk bir şeyler alıp gittiğini söyledi. O zaman bir terslik olduğunu anladım. Gökhan'dan dolayı içim zaten huzursuzdu. Baban polis arkadaşını arayıp durumu bildirdi. Sinyallerden yerini tespit edilince babanı, polisi beklemeden soluğu yanında aldım. Şükürler olsun seni buldum."
" Şükürler olsun beni buldun"
***
Saatler geçmişti, kendimi daha iyi hissediyordum. Doktor gelip beni muayene etmişti her şey yolundaydı. Bir kaç güne kalmaz hastaneden çıkacaktım.
Anne babam başucumdan bir an olsun ayrılmıyordu. İkisi de bir hafta da on yaş yaşlanmıştı. Hele kardeşlerim... Görmeyeli süzülmüştü. İlk fırsatta hepsine doya doya sarılmıştım. Annemi babamı kardeşlerimi tekrar görmeyi nasib ettiği için Allah'a şükürler ettim.
Canım babam gözyaşlarına boğulmuştu. Babamın duygusal bir adam değildir duygusal tarafını gösterdiği nadir anlardandı.
***
İlk günün sakinliğini sonra ki günler kalabalığa bırakmıştı. Başta Ümmühan teyze ve Hamza amca olmak üzere eş dost akraba ziyaretçim eksik olmamıştı. Hakan ve Selin daimi ziyaretçimdi. Selin beni yalnız bıraktığı için kendine kızıyordu. Olan olmuştu ahlanıp bağlanmanın anlamı yoktu. Sosyal medyaya benim yaralanma haberim düşmüştü. Erkek törerüne lanet okunuyor şiddetle kınanıyordu. Ben de okurbanlardan biriydim. Hastalıklı düşünce kurbanı...
Öğrendiğim kadar Gökhan teslim olmuştu. Sorguda Alper'in arabasının firenlerini de oynaması dahil her şeyi itiraf etmişti. Polisler gelip benim de ifademi almışlardı. Şikâyetçi olmuştum. Tüm yaptıklarına rağmen umarım çok fazla ceza almazdı, yaptığı hatanın bilincine varırdı. Gerçi yapılan sağlık kontrollerinde aklı dengesinin yerinde olmadığına kanaat getirdikleri için fazla ceza almayabilirdi. Aklı başında bir insanın yağacağı şeyler değildi Gökhan'ın yaptıkları... Ayrıca kanında uyuşturcuya rastlanmış. Bir süre hastane de tedavi göreceği için mahkemesi bir kaç ay sonra olacaktı. Onun adına üzülüyordum. Büyüklerin yaptığından o sorumlu değildi ama yaptıkları onun sorumluluğu dahilindeydi. Bu dünya da kadınlar genelde mağdur olurken bir kadın kaç kişinin hayatını mahvetmişti. Tüm yükü Alper omuzlarında taşımıştı. Alper omuzlarında taşımıştı.
***
Bu gün hastanede ki son akşamımdı. Yarın hastaneden çıkıyordum. Gündüzleri annem yanımda oluyordu ama akşamları Alper benimle kalıyordu. Aslında babam bu fikirden pek hoşlanmasa da Alper müstakbel nişanlım olarak benimle ilgilenmek istediğini söylerek ikna etmişti.
Evet Alper'le barışmıştık. Beni bulmasaydı neler Gökhan kim bilir bana neler yapmıştı. Ölmekten beter durumda olacaktın belki de...
Hâlâ yoluna koymamız gerek çok şey vardı zamanla bunları da hallecektik. Hamza amca ve Ümmühan teyzenin keyfine diyecek yoktu. Barışırsak kurban vaat etmişler meğer. Hamza amca hemen kurbanı kestirmişti. Bir kurban da anne babam iyileştiğim için kestirmişti. Alper benim adıma şiddet gören kadınlar derneğine yüklü miktarda bağışta bulunmuştu. Hepsi benim içindi. Bundan daha fazla sevildiğimi hissedemezdim herhalde...
Görevli yemeği getirmiş Alper'le akşam yemeği için başbaşa kalmıştık. Aylar öncesine gitti aklım. İlk kez Alper'in sıcak sevecen olduğunu o zaman keşfetmiştim. Benimle ilgilenmesi okadar hoşuma gitmişti ki. Bana karşı tüm gardını indirmişti. Gerçi kaza sonrası geçmişi hatırlamdığı içindi tavırları...
"Ne düşünüyorsun?" Kaşık elimde duraksadım. Kendimi suç üstü yakalanmış hırsız gibi hissetmeme neden olmuştu. Kaşığı kenara bıraktım. Boğazımı temizledim.
"Aylar öncesini gittim. Yine böyle beraber hastane odasında yemek yemiştik. O kadar sevgi doluydun ki. " Alper meraklı bir edayla sarı kaşlarını kaldırdı.
"Şimdi değil miyim"
"Hayır, öyle demek istemedim. Eski tavır ve davranışlarını düşündüğümden beni çok şaşırtmıştı. Beklemediğim bir şeydi." Alper gülümsedi.
"O zamanlar kafam güzeldi. Tüm kötü anılarım silinmişti. Kendi özüme dönmüştüm. Ama artık bitti"
"Nasıl bitti. Artık her şeyi hatırlıyor musun?" dedim şaşkınlıkla.
"Evet... Merdivenlerden düştüğümde aklımda ki tüm boşluklar yerini doldurdu. Yani eski Alper geri döndü." Suratımı astım.
"Oysa ben yeni Alper'i daha çok sevmiştim."
"Tamam gidip kafamı duvara vurayım yeni tanıdığın Alper olurum belki" Alper koca bir kahkaha attı. Ben de önemli bir şey diyecekmiş gibi onu dinliyordum. Önümde ki tarhana çorbasını homurdanma homurdana kaşıklamaya başladım. Alper hâlâ gülüyordu. Kaşlarımı çatıp bakışlarımı yalancı kızgınlıkla Alper'e çevirdim.
"Kızma hemen... Çorbanı iç..."
"İçiyorum zaten. Sen de iç. Hastane yemeklerini çok sevdiğini söylemiştin. Sayemde hastane de başbaşa yemek yiyoruz" Alper'in gülen yüzü soldu.
"Hayatım boyunca o günü unutmayacağım. Hiç kimse için bu kadar büyük korku yaşamamıştım. Tekerlekli yemek masasını geri ittim. Alper'le aramızda engeldi. Yanına kayıp boynuna sarıldım.
" Geçti hepsi geride kaldı. Seni aylar önce yoğun bakımda beklerken aynı korkuyu ben de yaşadım. Artık kendine işkence etme. Ben yaşadıklarımızı sınav olarak görüyorum. Sınavı biz kazandık. Beraberiz"
Alper kollarını sıkıca sarıp beni kendine çekti. Dakikalarca sesizce bana sarıldı. Sessizliği bile çok şey anlatıyordu.
"Gözümün önünden ayrılmak yok. Bir daha o kadın yüzünden sevdiğim birinin zarar görmesini istemiyorum. Başta kendim... Babam... Sonra doğmamış kuzenim..." Alper'in ses tonunda bariz öfke ve kızgınlık vardı.
"İnan seni anlıyorum. Öfkenin seni ele geçirip kontrol etmesine izin verme. Yıllarca içinde büyütüp koca bir dağ etmişsin zaten. Bu güne kadar kendi içinde ne yaşadın bilmiyorum bildiğim sevgi dolu bir aile de iyi bir evlat olarak yetiştiğin. Tabi ukala kendi kendini beğenmiş soğuk tavırlarının dışında." Alper beni kendinden uzaklaştırdı.
"Ben... Ukala... Kendini beğenmiş..." Kıkır kıkır gülüyordum. Biraz içinde bulunduğu ruh halinden uzaklaşmasını istemiştim işe yaramıştı. Alper sarı kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Yüzünde okadar büyük bir suçluluk duygusu vardı ki... Elimi yanağına götürdüm. Yüzümde koca gülümseme ile
"Sana ilanı şak ettim diye bana sürekli laf sokuşturmalar, havalı tavırlar, ha!!! Gözümün önünde soyunmalar... Gövde gösterisi yapmalar. Daha sayayım mı?" Alper gülümsemeye başlamıştı.
"Sana kızgındım, bir şekilde seni cezalandırmak istemiş olabilirim. Boyundan büyük işlere kalkışma diye. "
"Sonuç değişmedi. Bak sana kaldım"
"Hah... Asıl ben sana kaldım." deyip burnunu burnuma sürttü. "Benimle uğraşmak zordur. Kendi düşen ağlamaz. İstersen kararını gözden geçir"
"Ya bana bak sen... Aynı şeyi ben sana demiyorum. Bu saatten sonra gözden geçirilecek bir karar yok. Alper Altındağ... Ölüm bizi..." Sözlerim Alper'in dudaklarıyla kesilmişti. Kollarımı Alper'in boynuna doladım. Küçük küçük başlayan öpücükleri beni benden almıştı. İncitmekten korkarcasına beni öpüyordu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Bıçak darbesi değil ama Alper'in beni öpüşü öldürecekti.
****
"Alper hemşire gelebilir. Bak rezil olacağız. Kalk hadi. "
"Olmaz burası çok rahat. Eminim anlayışla karşılayacaklardır." Alper'in başı göğsümde kollarını beline dolamıştı. Küçük bir çocuğu okşar gibi saçlarını okşarken aklından neler geçiyor merak ediyordum. Aslında ona sormak istediğim çok şey vardı. Şuan bu konuyu açmak doğru gelmese de günlerdir beynimi kemiren sorular vardı. Alper başını kaldırdı. Saçını okşadığım sağ elim hava da kalmıştı. Mavi gözleri muzip bakarken "Aklından neler geçiyor?"diye sordu. Kesinlikle aklımı okumuştu.
"Nereden çıktı şimdi bu?"
"Saçlarımı okşayışından"
"Ne alaka?"
"Güzel güzel okşarken birden duraksıyor bir süre sonra tekrar devam ediyorsun. Eminim aklında bir şeyler var" Alper'i sanırım fazla hafife almışım.
"Ha ha ha..."
"Söylemeyecek misin?"
"Aslında... Annenle konuştuktan sonra... Sonra sonra çocukluk fotoğrafımızı kitabının arasında bulmam... Daha bir çok şey... Senden duymam gereken bir çok şeyi annenden duydum. Sana sormam gereken çok şey vardı. Ama sen yoktun... Sonra yaraladım... "
Alper yanıma uzandı. Bu sefer ben onun göğsüne yaslanıp kollarını beline doladım.
"Annem sana zaten olanları anlatmış o yüzden ailenle ilgili anlatacağım bir şey yok."
"Merak ettiğim annenle kalırken neler yaşadın. Ümmühan teyze onlarla birlikte yaşamaya başladıktan sonra sürekli onlardan kaçtığını söyledi.
Eskiden kucaklarından inmezmişsin" Alper bir süre sessizliğe gömülmüştü.
"O kadın... O kadın her gece eve başka adam alırdı. Beni odaya kilitler ses çıkarmamamı söylerdi. Yan odadan söylemeye dilim varmadığı bir sürü sesleri gelirdi. Duymamak için ellerimi kulaklarımı tıkardım. Bir gün annemi ve adamın birini çırılçıplak yatakta gördüm nasıl olduysa kapımı kilitlememişti. O kadar midem bulanmıştı ki kusmuştum. Günlerce midem bulandığı için yemek yiyemiştim." Duyduklarıma inanamıyordum. Alper'in neden kadınlardan uzak kaldığını,
Gökhan'la fotoğraflarımızı gördüğünde de asıl tepkisini, bana söylediği ağır sözlerin altta yatan sebepleri anlayabiliyordum.
Küçücük yaşta annesi ona en büyük tramvasını yaşatmıştı. Nasıl bir kadındı bu... Gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Kendi çocukluğunu Alper'inkiyle kıyasladım. Ben ailenin prensesiydim. Bir dediğim iki olmazken onun yaşadıkları... Bu kadar şeye rağmen nasıl da güçlü kalabilmişti. Yattığım yerden kalkıp oturdum. Alper'in eli alnında boş gözlerini duvara dikmişti.
Onu daha fazla yaralamaya hakkım yoktu. Bilmek arzum onun acılarının yanında yersiz kalıyordu.
"Devam etmek zorunda değilsin. Yaralarını daha fazla deşmek istemiyorum" Alper elini gözyaşlarıma uzattı. Sıcaklığını hissetmek tarif edilmez bir duyguydu.
"Lütfen Eyşan... Ağlamanı istemiyorum benim için üzülmeni de... Hazır olduğumda zaten anlatacaktım. Bu halini gördüğüm de iyi ki anlatmamışım diyorum"
"Tamam ağlamayacağım."
"Alper beni kollarına aldı. Dudaklarını başımın tepesinde hissettim.
İyice Alper'e sokuldum.
"Madem başladım bitireyim. O kadınla yaşadıklarımı kimseye anlatmadım. Psikologlar bile ağzımdan tek kelime alamamıştı o zamanalar.. Onlar da kadındı. Uzunca bir süre anneme dahil tanıdığım hiç bir kadına yaklaşmadım. Hep o kadın ve o görüntüler geldi aklıma. O günden sonra tüm kadınlar bana itici uzak mide bulandırıcı güvenilmez menfaatçi geldi. Güreş benim tüm hayatım tek noktam en iyi başpehlivan olmak hedefim oldu. Kimsenin beni hedefimi şaşırtmasına izim vermedim. Etrafımda kızlar vardı ama herkese soğuk mesafeliydim. Buz adamdım... Üniversite de kızlar arasında adım güreşçi olmamdan çok bu lakapla yayılmıştı. Biri bana yakınlaşmaya çalışsa midem bulnamaya başlıyor ondan uzkalaşıyordum"
"Üniversite de birini sevdiğinden bahsetmiştin. O nasıl oldu peki. Bu durumu yenmiş olmalısın"
"Biri vardı. Ne kadar ondan kaçsam da peşimi bir türlü bırakmıyordu"
"Benim gibi mi?" dedim kıkırdayarak.
"Kendini onunla sakın kıyaslama. Karaktersizin biriydi"
"Ne oldu peki"
"Güzel akıllı biriydi. Bir şekilde hayatıma sızmıştı benim sıkıntılarım vardı. Onu öpmek tam bir işkenceydi. Sonra yardım almaya karar verdim. İçimde bir şeyler değişmeye başlamıştı. Eskisi gibi kendimi kasmıyordum. Gerçi mide bulantılarıma daha çözüm bulamamıştım.
"Hayatında olmadığına göre ciddi bir şey yapmış olmalı"
"Evet. Meğersem benim hakkımda gey dedikoduları varmış kendi gurubu arasında. O sırf benim eş cinsel olup olmadığını anlamak için bunca zaman peşimden koşmuş. Arkadaşlarıyla konuşurken duydum. İddiaya girmişler. Onunla yatarsam iddayı kazanacaktı. Hatta zengin serseri bir arkadaşı 100.000 lerce liralık arabasını ona verecekmiş."
Ben şok... Ben iptal... Midem bulanmıştı. Başımı kaldırıp Alper'e baktım. Yüzünde gördüğüm hayal kırıklığı o kadar barizdi ki... Onun yerinde olmayı istemezdim. Alper'in yaşadıklarını düşününce bunca yıl çektiğim aşk acısının hiç bir önemi kalmamıştı benim için...
"Hâlâ günümüzde namus melesi deyip kadınlar öldürülürken bir kadın kendi bedenini nasıl bir iddida konusu yapar. Gerçekten İnanamıyorum." o kadar öfkeliydim ki...
"O kadın her kim bilmiyorum ama yanımda olsa bir kaşık suda boğabilirim"
"Boş ver katil olmaya değmeyecek biri. Kadın erkek ayrımı yapmıyorum saf temiz düzgün insan yok artık Eyşan."
"Sonra ne oldu?"
"Tabi ki yaptıklarını tüm sınıfın içinde yüzledim. Eş cinsel olduğunu düşünen arkadaşlar gece yatağıma gelene erkek olduğumu fazlasıyla ispat edeceğim dedim." Koca bir kahkaha attım.
"Gerçekten bunu söyledin mi?"
"Evet... Fazlasıyla hak etmişlerdi. Meğer tüm sınıf bu durumdan haberdarmış arkadaşım olduğunu düşündüğüm herkesi sildim bir daha erkek ya da kadın kimseyi yanıma yaklaştırmadım."
"Söyleyecek kelime bulamıyorum. Tüm yaşadıklarından sonra benim sana yalan söylemem de tuz biber oldu. İnan o kadar pişmanım ki. Aklıma geldikçe böyle bir çocukluk nasıl yaptım diye kendime kızıyorum bana kızgın olmanı da anlıyorum"
"Bu yalan meselesini konuşmuş kapatmıştık Eyşan. Çocukluğuna vermeseydim inan şuan zaten yanında olmazdım. "
"Merak ettiğim bir şey var. Tam olarak nasıl öğrendin? Face profilimde açık hale getirmiştim. O şekilde öğrendiğin diye düşünüyorum"
"Profil bilgilerinden değil seni boğulmaktan kurtardığım gün çekilmiş fotoğraf sayesinde anladım. Bir keresinde facede çocukluk fotoğrafını paylaşmıştın o gün tevafuk annem de albümde eski fotoğraflara bakarken yıllar önce çekilmiş fotoğraf gözüme ilişti. İkimizin fotoğrafı.. İki resmi karşılatırınca gerçek yüzüme tokat gibi çarptı. Sonra profil bilgilerine baktım ve emin oldum"
"Yine de benimle konuşmaya devam ettim"
"Sana küçük bir ders vermeyi planlıyordum yalanını yüzleyecektim ama ilanı aşk edip beni bekleyeceğini söyleyince yanlış yaptığımın farkına vardım. Ağır sözlerim alaycı tavırlarım umudunu kesip hayatına devam etmen içindi. Aşk acısı taşımak için fazla erken bir yaştı."
"Bekle deseydin beklerdim seni"
"Eyşan... Aklı başında mantıklı sağlıklı düşünen hiç bir adam bunu demez. Kabul varlığını seviyordum flörtleşmeler hoşuma gidiyordu ilk kez bir kadının varlığı beni rahatsız etmemişti ama bu senin reşit olduğunu düşündüğüm zamanlardı." Uzandığın Alper'in göğsünden kalkıp yanına oturdum.
"Keşke Gökhan'ı hayatıma hiç sokmasaydım. İstediğim sadece seni unutmaktı. Onun ilgisi hoşuma gitmişti unuturum sandım" Alper yanıma oturdu. Ellerimi tuttu.
"Olanları değiştiremeyiz. Keşkeler hiç bitmez Eyşan... Benim de hatalarım var seni ona benim tavır davranışlarım itti. Seni karşıma alıp konuşmalıydım. Gökhan'la görüşmeye başladığında ondan uzak durmanı söyşemeliydim."
"Sen bunu biliyor muydun?"
"Yenisi unutsa da eski Alper biliyordu. Merdivenlerden düşünce silinmiş anılarım geri geldi. Eğer hatırlıyor olsaydım o fotoğrafların bir tuzak olduğunu anlardım"
Yataktan kalktım. Terliklerimi giyip oda da dolaşmaya başladım. Alper kafamı iyice karıştırmıştı. Aklımdaki sorulara yenisini eklemişti. Sormaya nereden başlayacaktım.
"Yeni bölümde görüşmek üzere... Finale 3 bölüm kala... Oy ve yorumlarınızı bekliyorum .
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro