Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.2


"Tüm gece ailem seni bekledi. Onların yanında ne kadar küçük düştüğümü biliyor musun? Sırf aptal bir konsere gitmek için nasıl doğum günü partime gelmezsin anlayamıyorum! Üstelik seni ailemle tanıştıracağımı söylemiştim!"

Başımın üzerinde durup bir saniye susmadan bile konuşurken baygın gözlerimle bar tezgahındakı tekilanı shot yaptım. Barmenden bir tane daha vermesi için işaret yaparken sıkkınlıkla iç geçirerek gözlerimi yemeğini yiyen ve ya danseden insanlar üzerinde gezdirdim.

"Tanrım! Olesya beni delirtiyorsun!" Bağırarak viski bardağını tezgaha vurup yanıma oturduğunda boş gözlerle yüzüne bakmam onu daha çok sinirlendirmişe benziyordu.

"O konsere geldim ve sırf beni uğraştırmak için lanet koridorlarda ebelemece oynadık."

Cümlesi ile ilk defa keyiflenmiş gibi gülümsediğimde göz devirerek bana inanamıyormuş gibi açılan gözlerini yüzüme dikti.

"Bu hoşuna gidiyor değil mi? Bu kadar kışkırtıcı olmak, insanların sana büyük bir açlıkla bakması ve senin onlarla oynaman."

Tam olarak beni tanımladığında gülümseyerek arkama yaslanıp başımı olumlu anlamda salladım.

"Siktir! Kafayı yiyeceğim." Fısıldayarak eli ile saçlarını yolarcasına karıştırdığında yine de sesini duymuştum.

Tezgaha bırakılan içkiyi hızlıca kafama dikip limonu dudaklarıma götürdüğümde barmene işaret edeceğim sırada elimi kavrayıp aşağı indirmişti. Gözlerim sorgular bir biçimde yüzüne döndüğünde derin bir nefes alıp kendini kontrol altında tutmaya çalışırcasına konuştu.

"Beş mi oldu yoksa altı mı bilmiyorum ama bu kadar içtiğin yeter."

"Beni kendinle karıştırma, Austin." Elimi elinin altından kurtararak bar taburesinden ayağa kalktığımda benimle birlikte hemen ayaklanmıştı.

"Nereye gidiyorsun?"

Kolumdan nazikçe kavrayıp bedenimi kendine doğru çekerken dudaklarımı ıslatıp dudakları üzerine narin bir öpücük bıraktım. Gözleri kapanmış beni öpmek için dudakları aralanırken başımı geri çekmemle boşluğa düşmüştü. Gözleri açılırken kolumu dokunuşundan kurtarıp bir adım geri çekildim.

"Arkadaşlarımla eğleneceğim. Sen de onları sevmediğine göre eve gidersin."

Söylediklerimle ona arkamı dönüp yürüdüğümde defalarca ismimi seslenmişti ama ona doğru dönmemiştim. V.I.P bölümüne geçerek konserden geldiğim arkadaşlarımın yanına oturmuştum.

Bir saaten fazla onlarla içki içip dansettikten sonra lavoboya gitmiştim. Kırmızı elbisemin göğüs dekoltesini ve makyajımı düzelttikten sonra yeniden içeri geri döndüm. Dans pistinde olan June ve yanındakı çocuğu gördüğümde yanlarına ilerleyeceğim sırada omzumda büyük ve kemikli bir el hissetmiştim.

Kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde gördüğüm surat ile dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

İşte Harry Styles gelmişti.

"Bir an burada olmadığını düşündüm." Yüksek müzikten dolayı kafasını bana doğru eğerek konuşuyordu. Üzerini temiz bir beyaz gömlek ve siyah bir jean ile değiştirmişti. Yeni şampuanladığı saçının kokusu ile pahalı parfümü bir birine karışmış bir şekilde burnuma doluyordu.

"Ekilmekten mi korktun?" Alaycı ses tonum ve gülümsememle kafasını yukarı kaldırıp güldüğünü görmüştüm.

"Gel bakalım, Styles." Yanından geçerek arkamdan geldiğini kontrol etmeden yürümeye başladım. Barın V.I.P kısmındakı bar taburelerine geçip oturmuş ve kokteyl sipariş etmiştik.

"Neden geldin?"

Ani sorumla kaşları çatılırken boğazını temizleyerek ellerini saçları arasından geçirerek geri yatırmıştı.

"Sen çağırdın."

"Biliyorum ve çağırırken benimle ilgilenirsen gel demiştim. Yani?"

Kokteyl bardağını dudaklarıma yaklaştırdığımda gözleri yüzümde gezinmiş ve alt dudağına hafifçe dişlerini geçirmişti. "Gece için daha iyi bir planım yoktu."

"Harry Styles'ın?" Şaşırmış gibi davranarak yarısını içtiğim kokteyl'i tezgah üzerine bıraktım. "Tanımadığın bir kızla içmekten daha iyi bir planın yok muydu?"

Söylediklerimle bana hakk vermiş gibi başını olumlu anlamda sallamış ve içkisinden bir yudum alarak gömleğinin yakalarını düzeltmişti. Onu izlerken gözlerim onu bir daha süzmüştü.

"Haklısın. Senin hakkında biraz bilgi sahibi olmak güzel olurdu."

"Tamam." Başımla onaylayarak ona biraz daha yakın oturdum. Gözleri bir anlık göğüs dekolteme indiğinde bu çok kısa sürmüştü. Ardından yeşil gözlerini benden kaçırmıştı. Muzhip gülümsememle kolumu tezgaha çenemi de elime yasladım.

"Üç soru hakkın var. İkisi temel soru ve birisi daha kişisel. Hadi, başla."

Merakla yüzüne odaklandığımda gözlerim bir saniye gözlerinden ayrılmadan ona bakıyordu. Bakışlarımı karşılık vererek üç soruyu da arka arkaya sıralamıştı.

"İsmin ne? Kaç yaşındasın ve..." Gözlerini kısarak saçlarımdan başlayarak bacaklarıma kadar beni süzdü. "Ne tür bir kızsın sen?"

Kesinlikle tatmin olmuştum.

Dudaklarımı yavaşça ıslatarak gözlerimi yeşil gözlerinin odağında tutmaya devam ettim. "İsmim Olesya. Yirmi bir yaşındayım."

Ardından yavaşça tek kaşımı kaldırarak ona yüzümü biraz daha yaklaştırmıştım. Dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmıştı, gözleri bir saniye olsun benden başka bir yere odaklanmamıştı.

"Ne tür bir kız olmamı isterdin?"

"Bana göre mi şekilleneceksin?"

Bir kolunu tezgaha yaslayıp yavaşça üzerime eğildiğinde daha da yeşilliğini yakınlaşması ile belli eden gözlerine bakarak birkaç saniye öyle beklemiştim. Gözleri saniyelik dudaklarıma inmiş ardından yeniden gözlerime çıkmıştı bu süre boyunca.

"Sen bana göre şekilleneceksin."

Söylediklerimle geri çekilip arkama yaslanırken onu afallamış bir şekilde bırakmıştım. Gözlerim saniyelik yutkunmasını gördüğünde bakışlarımı ondan uzaklaştırarak yüzümü düz bir şekilde tutmaya çalışıp içkimi kafama diktim.

"Bir tana daha mı, Olesya?"

Tanıdığım barmen çocuk sanki bana yüzüncü içkiyi getirirmiş gibi ses tonu ile konuştuğunda omuz silekerek başımı olumlu anlamda salladım.

"Kaç tane içtin ki sen?"

Harry barmenden başını bana doğru çevirdiğinde hatırlamaya çalışırcasına gözlerimi kıstım. Sayma konusunda pek başarılı olmamıştım doğrusu.

"Ondan fazla."

"Ve bu kadar ayık mısın?" Şaşkınca konuştuğunda yüzündeki ifade beni keyiflendirmişti. "Bünyem oldukça dayanıklı diyelim."

"Sarhoş olduğunda nasıl birisine dönüşüyorsun merak ediyorum."

İç çekişi ile "Bir gün görürsün." Demiştim. Muhtemelen o zaman kucağında olurdum ve ya o benim kucağımda. Aklımdan geçirdiklerimle kendi kendime kıkırdadığımda elimin içerisine telefonunu bırakmıştı.

Başımı kaldırıp sorgulayan gözlerle yüzüne baktığımda "Bir gün sarhoş halini görmek için." Diyerek numaramı kaydetmemi istemişti. Yüzünde olan gülümseme bana bakarken ona eşlik ediyordu.

Elimin arasındakı telefona numaramı kaydettikten sonra telefonu ona geri verdim ve ayağa kalktım. Ayaklanmamla gözleri pür dikkat beni izlerken çantamı tezgah üzerinden aldım.

"Gidiyor musun?"

"Kalmamı mı tercih ederdin?"

Bu gün ikinci kez aynı diyalog tekrarlandığında gözlerini kapayıp iki saniyelik gülerek tabureden inmiş ve önüme geçerek durmuştu.

Başımı yukarı kaldırıp büyük gözlerimi yüzüne odakladığımda başını eğdiği için alnına ve gözünün üzerine düşen saç tutamlarını umursamadan konuştu.

"Bir kaç saatlik seni tanıdığım zamandan ders çıkararak söyleyebileceğim bir şey varsa, sorduğun soruya cevabım ne olursa olsun gidecek olman."

"Aferin, Styles. Hızlı öğreniyorsun." Ona son bir gülümseme verip başka şey söylemeden yanından ayrıldığımda benim de bildiğim bir şey vardı.

Beni aklından çıkaramayacaktı.

~~~

Hey, umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sadece sizden yorum rica ediyorum, gerçekten her bir kelimeniz benim için çok değerli.

Sizleri seviyorum♥️

Olesya Janet

Harry Styles

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro