24.
"Bitti mi partiniz?"
"Bitti. Gidelim hadi."
Zayn'e tripli bir şekilde arabaya bindim ve kemerimi taktım.
O da yanıma oturup arabayı çalıştırdı.
"Ne yaptınız? Nasıl geçti?"
"Güzel. Parti işte."
Biraz beni süzdü. "Sana bir şey mi oldu?" diye sordu merakla.
Yüzüne bakıp kaşlarımı çattım. "Louis'i dövdüğünü neden söylemedin?" diye sordum sakin bir şekilde.
Zayn güldü ama sinirini anlamıştım.
"İyi dedikodu yapmışsınız bakıyorum. Jessica hanım nereden duymuş?!"
"Ben başka bir şey sordum."
"Evet dövdüm. Hatta az bile yaptım o piçe."
Gözlerimi kapatıp cama doğru döndüm. Yine başlıyorduk.
"Beni ne kadar üzdüğünün farkında değil misin?"
"Ben mi seni üzüyorum? Daha ne yapayım ben senin için? Daha ne kadar ona tahammül etmem gerekiyor?!"
"Neden dövdün?"
Sabırlı olmaya çalışıyordu ama umrumda değildi.
"Dövmedim, yumruk attım sadece. Çünkü seninle ilgili saçma sapan konuştu, haddinden fazla ileri gitti."
"Ne dedi ama?"
"İleri gitti diyorum, bu kadarı yetsin." dedi en net ve sert şekilde. Jessica'da onun haklı olduğunu söyleyen şeyler söylemişti ve ben Zayn'e kızamıyordum.
Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında gözucuyla ona baktım.
"Ben kavga çıkarmak için sormadım Zayn. Sadece merak ettiğim için sordum. Bana böyle surat asma."
"Summer, bak ben onun yüzündem kavga etmekten bıktım. Kendimi sana anlatmaktan da bıktım." dedi yola bakmaya devam ederken.
"Tamam Zayn. Lütfen."
Konuşmadan yola odaklandığımda Jessica'nın sokağını geçmiştik ve ben yolun başından gelen kişiyi görünce şaşkınlıkla doğruldum.
"Zayn, dursana, bak!"
Abimi elinde çiçekle yürüyerek gördüğümde gülümsemiştim.
"Zayn, kesin barışmaya gidiyor. Umarım barışırlar."
Ben heyecanla konuşurken Zayn de öylesine başını sallamıştı.
"Duralım mı? Konuşacak mısın?" diye sordu.
"Yok, boşver. Bir an önce gidip konuşsunlar."
İç çekip sırtımı koltuğa yasladım. Eve varana kadar Zayn tek kelime etmedi. Bana neden böyle surat yaptığını ve kızdığını anlamıyordum.
Eve girdikten sonra ellerimi yıkadım ve odama geçip üstümü değiştirdim. Zayn de duş almak için banyoya girmişti.
Jessica
Kapıyı açıp gelene bakarken Shawn'ı görünce şaşırmıştım.
"Shawn?!"
"Merhaba."
Elindeki çiçekleri görünce daha da heyecanlandım.
Niye geldiğini merak ediyordum bu yüzden kaşlarımı çattım.
"Bunlar senin için." dedi çiçekleri bana uzatarak. Zar zor yutkundum ve elime tutuşturduğu çiçekleri tutmaya çalıştım.
"Gerek yoktu."
"Vardı. Yani, doğum günün kutlu olsun."
Unutmamış..
"Sağ ol." dedim soğuk durarak.
"İçeri almayacak mısın?"
Etrafa bakındım ve saçımı düzeltip arkaya attım.
"Hayır."
"Peki."
Gitmesi gerektiğini anlamıştı ama gidemiyordu. Söyleyeceği şeyleri sonunda toparlayıp konuştu.
"Ben..Konuşuruz sanmıştım ama müsait değilsin herhalde."
"Seni içeri alamam."
"Sadece iki dakikan yok mu?"
"Var. Seni dinliyorum."
"Jessica, ben seni üzdüğümü biliyorum. İzin ver telafi edeyim."
"Sen beni üzemezsin." dedim ve kollarımı birbirine bağladım.
"Bak, söz veriyorum her şeyi düzeltebilirim. Lütfen bana bir şans ver."
"Ben sözlere inanmıyorum Shawn. Hele senin sözlerine hiç."
"Bu kadar büyük mü benim suçum?"
Sonunda beni sinirlendirmeyi başarmıştı. "Evet! Ne sanıyordun?"
"Ben-"
"Sen sırf Zayn'i hastaneye çağırdım diye beni terk ettin. Oysa tek istediğim ikisinin mutlu olmasaydı."
"Çok pişmanım, o dönem kötüydüm, gerçekten. Kafamdaki tek şey Summer'ın hastalığıydı."
"Sen kötüydün de ben çok mu mutluydum? Hasta olan benim de arkadaşımdı."
"Biliyorum. Ne desen haklısın."
Eski Shawn olsa haksız bile olsa kendini haklı çıkarmaya çalışırdı. Şimdi ise ne desem kabul ediyordu. Bu beni daha çok kızdırmıştı. Onu affetmek istemiyordum çünkü.
Sakinleşip elimdeki çiçekleri ona verdim.
"Çiçeklerini de al git Shawn. Lütfen."
O konuşacağı sırada kapıyı yüzüne kapattım.
Salona girerken ıslanan gözlerimi sildim ve odama geçtim.
SUMMER
Sandalyede ders çalışmaktan sıkılmış bir halde oflarken yatak odasının kapısı açıldı ve Zayn belinde havluyla içeri girdi.
Elimdeki kalem kitaba düştüğünde panikle nefesimi tuttum.
Saçını elindeki havluyla kurularken birkaç damla su göğsüne düştü.
Tanrım.
Açlıkla onu süzerken ateşim çıkmıştı.
Yanıma gelip yanağımı okşadı. "Bitti mi dersin?"
Yutkundum ve ayağa kalktım. "Boşver şimdi dersi!"
Dudağına yapıştım ve kollarımı boynuna sardım. Zayn keyifle bana karşılık vermeye başlamıştı. Beni kucağına alsın diye onu çekiştiriyordum.
Eve geldiğimizde biraz bozuktuk ama birazdan barışırdık.
Öpüşürken yatağa doğru geri geri yürüdükçe o da üstüme geliyordu. Sonunda ben yatağa düştüğümde o da üstüme uzandı. Dizini kırıp yataktan destek aldığında havlusunu tuttum.
"Çocuk yapalım hadi."
"Zayn.."
"Summer, patlamaya hazır bomba gibiyim."
Kahkaha attım ve boynundan göğsüne kadar öpücükler bıraktım.
"Olmaz diyorum. Sıkma beni."
Ben altında kıvranıp saçlarını okşarken gözlerime bakıyordu.
"Daha ne gördün ki."
"Ah,"
Kaçmam gerekiyordu. Kollarından kurtulmak için fırsat ararken onu yanıma ittim ve üstüne çıktım. Bacaklarından karnına doğru tırmanırken kasıklarının üstüne oturdum.
Gülümseyerek bana bakıyordu.
"Niye çocuğumuz olmasını bu kadar çok istiyorsun?"
"Sen niye istemiyorsun?"
"Sebebini anlatmıştım. Ayrıca önce ben sordum."
"Çünkü bu dünyaya ikimizden bir parça getirebilecek olmak dünyanın en güzel duygusu."
Anında sırıttım ve uzanıp yanağından öptüm. "Yaa.."
"Şöyle yumuşacık teni, yanakları, küçücük burnu olur." diye anlattı gözleri parlarken."
Ben de kollarının arasına uzanıp ona sarıldım ve dediklerini hayal ettim.
"Senin gibi güzel gözleri olur."
Heyecandan nefesimi tuttum. Dediklerini hayal ettikçe ben de mutlu olmuştum.
"İstediğimiz kadar oynarız onunla."
"Oyun oynamak için mi çocuk yapacağız Zayn?!"
Ben sinirlenirken gülmüştü.
Fakat aklımı çelmesini izin veremezdim.
"Zamanı gelince biz de kendi çocuğumuzu seveceğiz aşkım. Şimdi benim ders yapmam gerekiyor."
Yataktan kalkacakken şaşkınlıkla bana baktı ve durdurdu.
"Ne?!"
"Ne oldu Zayn?"
"Yarım mı bırakacaksın?!" Havlusunu tuttuğunu görünce hemen yataktan zıpladım ve koşarak kaçtım.
"Summer gel buraya!"
"Dersim vaar!!"
Yatak odasının yanındaki boş odaya girdim ve kapıyı kilitledim. Ona kalsa her dakika-
Aslında benim de ondan farkım kalmamıştı. Ama birimizin aklımızın başında olması gerekiyordu.
+
"Ben geldim!"
Kapıyı annem açar açmaz ona sıkıca sarıldım ve o da şaşkınlıkla kollarını bana sardı.
"Summer nereden çıktın sen?"
"Sizi çok özledim anne."
"Bende seni özledim."
İçeri girip annemle sohbet ederken gözlerimin içi gülüyordu onunla konuşurken. Evimi, ailemi çok özlemiştim.
"Abim nasıl? Evde mi o?"
"Evet yeni geldi sayılır."
"O zaman ona da bakıp yanına ineyim."
Merdivenlerden koşarak çıktım ve abimin odasına yapıştım. "Abii!! Ben geldim!"
Neşeyle odasına daldığımda o da hemen ayaklandı ve bana sarıldı.
"Summer."
Sesindeki mutluluğu duyduğumda geri çekildim.
"Nasılsın abi?"
Yan yana yatağına oturduk. "Iyiyim, sen nasılsın onu anlat."
"Aynıyım ben. Çok iyiyiz. Okula gidip geliyorum falan, öyle."
Morali çok bozuk gözüküyordu. Hatta gözlerindeki kızarıklıktan ağladığını anlamıştım.
"Güzel, çok iyi gördüm seni zaten. Toparlamışsın."
"Zayn bana çok iyi bakıyor."
"Sevindim."
"Sen ne yapıyorsun? Nasıl gidiyor?"
Yüzü düştü ve doğruldu. Cevap vermemesi beni daha da üzmüştü. Sanırım Jess'in evinden eli boş dönmüştü..
"Jessica ile ne konuştunuz?"
Panikle bana döndü.
"Ondan duymadım. Hatta onunla konuşmadım bile..Doğum gününde biz çıktıktan sonra seni onun evine giderken gördüm."
Omuz silkti.
"Barışırsınız diye düşünmüştüm.."
"İstemiyor."
"Keşke biraz daha-"
"İstemiyor işte Summer. Kapıyı yüzüme kapattı."
Gerçekten onu böyle kırılmış görmek beni çok üzmüştü.
"Abi istersen konuşurum onunla."
"Ne değişecek?"
"Neden hemen pes ediyorsun? Onun kalbini sen kırdın ve sen onarmalısın."
"Hayat o kadar toz pembe olmuyor Summer."
Benimle dalga geçtiğini sezince gülümsedim.
"Biliyorum abi, haklısın. Benim hayatım da hiç toz pembe değildi. Ben sana rağmen mutlu olmayı başarabildim ama senin işin daha zor. Sen kendine rağmen nasıl mutlu olacaksın merak ediyorum."
Gülümsememi bozmadan yataktan kalktım. Şaşkınlıkla beni izleyip ayağa kalktı.
"Bana rağmen mi?"
Değişmesini istiyordum ama her seferinde aynı olduğunu görmek beni yoruyordu. Onun için üzülüyordum sadece.
"Beni yargıladığın şeyi yaşıyorsun abi. Ama ben seni üzmektense yanında olmayı tercih edeceğim."
Kolunu sıvazladım ve odasından çıkıp merdivenlerden indim.
Onu çok seviyordum ama zamanında bana yaptıkları için kızgındım ve bu zaman zaman belli ediyordu kendini. Kendini haklı gördüğü için yapmıştı ama mutlu olan ben olduğuma göre şimdi hatasını telafi etmeliydi.
"Anneee!!"
Annem salonda yoktu ve mutfağa bakındım.
"Bağırma, buradayım."
Beklemediği anda ona öyle bir sarıldım ki devrilecekti neredeyse.
"Anneciğim."
"Summer çekil, boğacaksın beni!"
"Karnım acıktı anne."
Göz devirdi ve bana yemek hazırlamaya başladı. En sevdiğim yemeği dolapta gördüğüm an panikle ona baktım.
"Anne?! Bensiz bunları mı yiyiyorsunuzz?!"
"Evlendin gittin hala kurtulamadım senden Summer."
"Siz bensiz daha mutlusun anladım ben."
Kollarımı birbirine bağladım ve dolan gözlerimle mutfakta volta attım.
"Ne yalan söyleyeyim kafamızı dinliyoruz."
"Annee?!"
Annem kötü gülüşüyle bana baktığında resmen sinirden köpürüyordum. O sırada abim de yanımıza gelmişti.
"Öyle olsun."
Birlikte masaya oturduk ve ben açlıkla yemeğimi yemeye başladım.
"Sen evde aç mı kalıyorsun ne bu acele?"
"Hayır. Sürekli makarna yapıyorum onu yiyiyoruz."
Abim kahkaha attığında annem bana aptalmışım gibi baktı. "Her gün makarna mı yenir Summer?!"
"Yok ya. Bazen dışardan söylüyorum. Ama ne yapayım? Yemek yapmayı bilmiyorum ki."
"Aptal kızım benim. Neden hiç öğrenmiyorsun?"
"Of anne boş ver. Zayn karışmıyor bana zaten."
"Sensiz ev çok sessiz. Gerçekten seni özlüyoruz, yokluğun hissediliyor." dedi abim elimi sıkarak. Ne?!
"Annem tam tersini söylüyor ama."
"Şaka yapıyorum."
"Aslında ben de sizi çok özlüyorum."
"Evde prenses gibiydin. Özlersin tabii."
"Hala öyleyim abiciğim." dedim sırıtarak.
"Zayn olmasa evde kalırdın."
"Hiçte bile! O ben olmasam evlenemezdi asıl."
"Başlamayın yine."
Annem bizi zar zor ayırdığında yemeğimi yemeye devam ettim. Gerçekten yemek yemek dünyanın en güzel şeyiydi.
+
Zayn ile mesajlaşırken sırıtmadan edemiyordum.
Onunla evli olmasaydım nasıl dururdum bilmiyorum. İyi ki benim kocamdı.
Arsız mesajlarına cevap yazmayı bırakıp telefonu kapattım ve derse girmek için sınıfa yürüdüm.
"Summer."
Arkamı dönünce Louis'i görmüştüm.
Konuşmak istemiyordum. Gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
"Merhaba."
Cevap vermedim.
"Derse mi giriyorsun?"
"Evet, vaktim yok."
Dönüp gidecekken kolumu tuttu.
"Summer biraz konuşabilir miyiz?"
"Derse geç kalıyorum."
"İki dakika sadece."
"Ne konuşacağız?"
"Çok vaktini almayacağım."
"İyi olur."
Yanlış olduğunu biliyordum. İçimde kötü bir his vardı ama onu kırmak da istemiyordum. İstemsizce onu takip ettim ve kantine doğru yürüdük.
"Sana kocanla ilgili anlatmam gerekenler var."
++++
ıy pis louis
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro