11.
Bahçede sallanan koltukta sütümü içerken Louis de çimlere oturmuş saçma sapan şakalar anlatıyordu.
Yanımda oturan Jessica ile göz göze geldik. Sanırım ikimiz de susmasını istiyorduk artık.
"Bir dakika, siz beni dinlemiyor musunuz?!"
Sonunda sustuğunda göz devirdim ve iç çektim.
"Neden hiç sevgilin olmadığı anlaşıldı, hiçbir kız bu kadar kötü espiri bir anda kaldıramaz!" dedi Jessica isyan ederek.
Louis biraz bozulsada sahteden gülümsedi.
"Şey, siz okul işini ne yaptınız?" diye sordum konuyu değiştirerek.
"Kaydoldum ben. Sende iyileş ve bir an önce birlikte kampüse akalım!"
Louis'in uzattığı yumruğuna karşılık bende uzattım ve güldüm.
"Sende artık bize uzaktan bakarsın." dediğinde Jessica sinirlenmişti.
"Yaa!!"
"Ay yeter, başlamayın yine." dedim ve ikisini zar zor ayırdım.
Sütümü bitirip sehpaya koyduğumda annem elinde tepsiyle bize doğru geliyordu.
Louis ve Jessica limonata ve pastalarını alıp anneme teşekkür ettiklerinde annem benim yanıma gelmişti.
"İlacın iç hadi Summer."
Suyu ve ilacı alıp içtim.
"İyisin değil mi?"
"İyiyim anne?"
"Bir yerin ağrıyor mu? Kendini kötü hissedersen hemen söyle tamam mı?"
"Of! Tamam anne ya."
Sinirle ona söylenip kollarımı birbirine bağladım ve önüme döndüm. O da zaten bir şey demeden eve girdi.
Elimi yüzüme kapatıp sakinleşmeye çalışırken Jessica hemen bana sarıldı.
"Tamam iyiyim."
"Sakin ol, niye o kadar tepki verdin annene?" diye sordu Louis yanıma otururken.
"Bilmiyorum. Her dakika hasta olduğumu belli ediyor. Sinirlerim bozuldu artık."
"Hayır, ağlama."
İkisi de beni teselli edecek şeyler söyleyip ağlamamı durdurmak istediler.
"İyiyim tamam."
Gözlerimi sildim ve onlara baktım.
"İyiyim dedim."
Birkaç dakika sessizlikten sonra Louis, Jessica'yı dürttü.
Ne olduğunu anlamak için etrafa bakındım ve bahçeden içeri giren abime baktım.
Shawn elinde spor çantasıyla eve doğru yürürken bizi gördü. Göz ucuyla Jessica'ya baktığımda, hiç ilgilenmiyormuş gibi gözükmeye çalışıyordu.
"Hoşgeldiniz." dedi arkadaşlarıma.
"Sağ ol. Sende hoşgeldin." dedi Louis ve uzattığı elini sıktı.
Jessica ile bakıştılar ama hiç konuşmadılar.
"Nasılsın?"
Abim yanıma gelip saçıma dokundu. "İyiyim, sen?"
İç çekti ve gözlerime baktı. "Aynı."
Hastanede onu kovduğumdan beri aramız soğuktu ama bunun için üzgün değildi. Zorla da olsa bana saygı duymayı öğrenecekti.
Ama şu an Jessica ile hiç konuşamadığı için fena halde üzgün gözüküyordu. Ona yardım etmek istiyordum fakat işi zor duruyordu.
"Louis, bana yardım etsene odama çıkacağım."
Onları yalnız bırakmak için iyi bir fırsat olabilirdi.
Louis ile kalktık ve onun koluna girdim.
"Belki tekrar düzelirler."
"Jessica hiç istemiyor ama."
"Of Louis. Ne yapayım? İkisi de mutsuz, belki konuşunca düzelirler."
Güldü ve birlikte eve girdik.
+
"Ne yani tamamen bitti mi?"
Şaşkınlıkla Jessica'ya bakarken çantasını toparladı.
"Evet."
"Ama, doğru düzgün konuşmadınız ki. Hemen geldin."
"Çünkü konuşacak bir şey yok. İstemiyorum onu hayatımda."
Saçlarını düzelttiktirken ben ondan bir şeyler duymayı bekliyordum.
"Lütfen sen sadece iyileşmeyi düşün."
Kollarını bana uzatıp sarıldı. "Yine de teşekkür ederim uğraştığın için ama bir daha yapma. İşe yaramayacak çünkü."
Çok kararlıydı. Bir şeyler söyleyip teselli etmek istedim ama işe yaramayacağını biliyordum.
"Peki."
"Ben bir süre gelmem buraya. Siz bana gelirsiniz olur mu?"
"Yaa, neden?"
"Öyle işte. Karşılaşmasak iyi olur."
"Jess-"
"Hadi gidiyorum ben, Louis beklemekten ağaç oldu."
Ona sarıldım ve kapıyı açtım.
"Abim yokken gelsen? Ben seni çok özlerim."
"Summer..Yapma böyle, sürekli görüşeceğiz zaten."
"Ama ben dışarı çıkamıyorum ki."
Yanağımı sıktı ve gülümsedi. "Tamam sık sık olmasa da geleceğim."
"İyi."
"Jessica hadi!"
Louis bahçeden ona bağırdığında göz devirdim.
"Patlama geldim!"
"Hadi git artık." dedim ve onu uğurladım.
Louis ile kol kola girip çıkışa doğru yürüdüler.
Arkalarından onları izlerken bana döndüklerinde el salladım.
Bende onlar gibi rahat rahat yaşamayı özlemiştim.
Dışarı çıkarken bir sürü ilacımı yanıma almam gerekiyordu, çoğu şey yasaklanmıştı. Okula da başlayamayacaktım çünkü bu kadar kısa sürede iyileşmem imkansızdı.
İç çektim ve kapıyı kapatıp merdivenlere yöneldim. Abimi görmek istiyordum çünkü artık ne konuşurlarsa hiç odasından çıkmamıştı.
Kapısını tıklatıp bekledim ve içeri girdim.
"Abi?"
Yavaşça başımı uzatıp içeri baktığımda yatağında yayılmış telefondan video izliyordu. Beni görünce doğruldu.
"Ne oldu?"
"Geleyim mi?"
"Gel."
Sandalyeyi çekip oturum.
"İyi misin?"
"İyiyim." dedi gözlerini kaçırarak.
"Ne konuştunuz abi?"
"Niye soruyorsun ki anlatmadı mı sanki sana?"
"Of abi, neler oldu anlat işte."
"Ayrıldık. Bu sefer tamamen bitti." dedi bana dönerek.
Sinirli ve üzgündü. Onu böyle dağınık halde çok nadir görmüşümdür.
"Ben senin gibi yapamadım. Cesur davranıp onun kalmasını sağlayamadım. Fakat korkağın teki olup kaçsaydım, eminim beni isterdi." dedi ve yatağından kalkıp odadan gitti.
Sinirle gözkerimi kapattıp ve sakinleşmek için nefes alıp verdim.
Aptal.
Laf soktuğunu sanıyordu ama yaptığı tek şey suçunu bastırmaktı.
Onun hırsı Zayn içindi. Ona kızgındı, sinirini bir türlü atamıyordu. Fakat farkında değildi ki onu üzen ve ilişkisini bitiren bu saçma hırsıydı.
+
"Summer, sakın tek başına dışarı çıkma, telefonun açık olsun, fazla ayakta durma ki başın dönmesin ve-"
"Anne tamam. Lütfen yapma böyle, televizyon izleyeceğim zaten telefonum da açık merak etme."
"Ben hemen geleceğim. İşim uzarsa abini ararım yanına gelir."
"Hayır gerek yok ben Jessica'yı çağırırım."
Annem sonunda evden çıkabildiğinde derin bir nefes alıp kendimi koltuğa attım. Bacaklarımı sehpaya uzatıp kumandayı aldım ve televizyonu açtım.
Tam güzel bir dizi bulmuş izleyecekken zil çaldı.
"Ne unuttun anne.."
Oflayarak kalktım ve kapıyı açtım.
Fakat onu görür görmez kapıyı yüzüne kapattım.
Ne işi var burada?!
Panikle kapıyı yeniden açtım. Gitmesini umarken o yüzsüz gibi gülüyordu.
"Zayn, ne işin var senin burada?!"
"Seni özledim."
"Çabuk git. Biri gelir lütfen git."
"Annen gitti gördüm, evde kimse de yok biliyorum."
Kapıyı kapatacakken tutup engel oldu.
"Summer lütfen. Seni görmek istiyorum. Beş dakika sadece."
"Zayn, biz ayrıldık. Bitti artık. Yapma bunu bana."
Kapıyı tutmayı bırakıp geri çekildim. O da fırsattan istifade ederek içeri girip kapıyı kapattı.
Ellerini yüzüme sarıp yanağımdan öptü.
"Çok iyi gördüm seni."
Ve sonra diğer yanağımı öptü.
"Yapma git."
Nefes alamıyordum, heyecandan kalbimin atışı değişmişti.
"Sakin ol güzelim."
İçim gidiyordu böyle yaptıkça ama o da biliyordu beni etkilediğini.
"Biraz konuşalım." dedi ve elimden tutup koltuğa oturduk.
"Ne konuşacağız?"
"Ben bitsin istemiyorum."
"Çoktan bitti Zayn."
"Hayır. Bir şansı daha hak ediyoruz."
"Biz diye bir şey yok."
Bana üzgün gözlerle baktı.
"Bir daha aynı şeyleri yaşamaya gücüm yok benim. Üstelik daha ne kadar yaşayacağımı bile bilmiyorum."
Kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım.
"Hayır, yapma böyle."
Bana hemen sarıldı ve kucağına doğru çekti.
"Sadece huzurlu olmak istiyorum ben."
Saçlarımı, yanaklarımı ve dudağımdan öpüp beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Bırak yapma."
"Summer-"
"Hayır Zayn, olmaz. Yapma lütfen."
"Niye sıkıyorsun kendini?"
Beni koltuğa yatırdı ve üstüme doğru uzandı.
"Seni sevmek bana zarardan başka bir şey vermedi."
Yüzüme gelen saçı arkaya itti.
"Her şeye baştan başlarız. Seni bir daha asla üzmem."
Öyle çekici ve baştan çıkarıcıydı ki koluna dokunur dokunmaz elektrik çarpmıştı sanki.
Dokunmak istemiyordum.
Bakmak istemiyordum.
"Çok sıcak." dedim nefes nefese.
Parmaklarımızı kenetledi ve gülümsedi.
"Bencede."
Tişörtünü ensesinden tutarak çıkardı.
Nefes alamıyordum.
Çok fazla yakındık. Çok çok fazla..
Öpüşmeye başlamıştık. Canımı yakmıyordu, ağırlığını da üstüme vermemeye çalışıyordu. Karşımda çıplak duruyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.
Kollarımı karnına sarıp alt dudağını dişledim.
Zayn buna kıkırdarken bir elini bacağıma koydu.
"Sakin ol."
"Zayn." dedim soluklarımın arasında.
"Sakin ol, nefes al."
Hasta olduğum için daha fazla bir dikkat ediyordu ve konuşamadığımı görünce korktu ve üstümden kalktı.
"Summer?"
"İyiyim." dedim zorlukla.
Yutkundum ve bende koltuktan doğruldum.
Onu deli gibi özlemişim.
Beni inceliyordu ama ben ona bakamıyordum.
"Git Zayn. Bak annem gelir-"
Dudaklarıyla beni susturunca tekrar yakınlaştık ve beni kucağına aldı.
Üstünü giyinsin.
"Bırak beni üstünü giyin."
"Benden kopamayacaksın." dedi yüzümü severken.
Kendimi kurtarmam gerekiyordu.
Onu itip kucağından indim ve tişörtünü yerden alıp yüzüne attım.
"Yeter bu kadar. Git hadi."
"Tamam."
Tişörtünü giyindi ve ayağa kalktı.
"Şimdilik zorlamıyorum ama beni habersiz bırakma."
Elimi tutup okşadı. "Telefonlarımı aç, beni habersız bırakma."
"Tamam git hadi."
Ödüm kopuyordu biri gelecek diye.
Onu ittirerek kapıya kadar getirdim ve açıp dışarı ittim.
"Git hadi!"
"Gidiyorum ama..Dönüşüm muhteşem olacak."
"Aptal!"
Kafasına atacak bir şeyler ararken ona döndüm. Bana öpücük atıp kaçtı.
"Defol!"
Kapıyı sertçe kapatıp sırtımı yasladım.
Elimi hızlı hızlı atan kalbime tuttum ve sakinleşmeye çalıştım.
Kaldıramıyordum bu kadar heyecanı.
++++
🙂🙂🙂😉
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro