Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

15

Evde kurabiye yapayım dedim ne pudra şekeri ne yumurta ne de vanilya var yene ortada dımdızlak kaldım.


Öğlene yakın uyanmış kahvaltıyı da bir gibi yapmıştık. Yeonjun bugün daha düzgün yemiş beni uğraştırmamıştı. Ya da birgün önce yaşanan banyo vakasından sonra kendisi de akıllanmıştı.

"Annem ne jaman gelcek?"

Dişini fırçalarken konuştuğu için ağzında köpüren macun az da olsa etrafa saçılmış önce aynaya sonra bana gülümseyerek bakmıştı.

"Annen akşama doğru gelecek o yüzden bugün çok işimiz var"

Yeonjun ağzında ki suyu son kez çalkalayıp tükürdü.

"Önje ne yapacaj?"

Bende ağzımı temizledikten sonra oğlumu kucağıma alıp gece bokunu çıkardığımız salona göz gezdirdim.

"Önce burayı toplayıp sonra alışverişe gideceğiz"

Yeonjun dudaklarını büzüp başını omzuma yasladı.

"Temijlikçi teyje gelşin olmaj mı?"

Yanağına öpücük kondurup onu reddettim.

"Temizlikçi teyzeyi daha ağır ve pisken çağırıyorum, sen sadece oyuncaklarını toplayacaksın bende etrafı olur mu?"

İsteksiz biçimde onaylamıştı beni. Kucağımdan iner inmez hemen odasına gidip sürüyerek getirdiği sepeti bana göstermiş doğru olan bu mu diyerek doldurmaya başlamıştı bile.

Yeonjun oyuncaklarını doldururken bende etrafı düzenliyor televizyonun üzerinde ki tozları siliyordum. Tanrıya şükür ev daha da Batkın değildi sadece biraz etrafı toplamamız yetiyordu.

"Baba şunları götüy!"

Oyuncakları toplamakta isteksiz olan oğlum dediğinin tam tersini yapmış her yere yardım etmeye çalışmıştı. Tabi aslında toplu olan yerleri tekrar batırdı orası ayrı bir mesele ama neyse.

İşimiz biter bitmez Yeonjun'u hazırlamak için odaya götürdüm. Artık son bahar aylarına geldiğimiz için daha sıkı giydirmem gerekiyordu.
Çocuk iki gün bende kalıpta onda da hastalansın istemem.

Yeonjun Minji ile büyüdüğünden mi ne modaya yatkın olacak belli ki; nereden mi biliyorum ille de bana çanta ver diye tutturdu. Yaşın kaçta çanta biliyorsun sen.

Sonunda hazırlanmış markete gidebilmiştik. Ben market arabası alırken oğlum kendisine de bir tane almış beni tekrar şaşırtmıştı dediği şey ise,

"Şen geyekeni  al ben kendim için alıyım"

Belli ki Minji o çantayı doldurana kadar abur cubur izni vermiş Yeonjun da öğrendiği kural (benim evimde uymadığımız kurallar) demek doğru alır aslında onu uygulamak istemişti.

Ben gereken malzemeleri alırken Yeonjun market çantasını kucağına alarak gerekenleri dolduruyordu.

İki çikolata, dört kiraker, bir paket şekerleme iki tane de minik cipsilerden alıp bana uzattı.

"Benim bitti!"

Kucağında bulunan market çantasını alıp Yeonjun'un elinden tuttum.

"Babanın birazcık daha alması gerekiyor o yüzden elimi bırakma tamam mı?"

"Olmaj beni ayabaya otuyt"

Dudaklarını büzmesine dayanamayıp onu arabaya oturttum. Ben dikkatlice alışveriş yaparken Yeonjun arabada benim telefonum ile oynuyordu.

"Yeonjun"

"Efeyndim"

"Annen hangi makarnayı sever?"

Sorduğum soruyla pişman oldum daha küçücük çocuk nereden bilsin annesinin sevip sevmediğini bende ki de soru yani.

"Annem makayna yemej ki"

"Neden?"

"Şişko oluymuş yeyşe"

Elime aldığım spagetti ile birbirimize bakınmış sonunda arabaya atmıştım. Bugün misafirdi ve herşeyi yemek zorundaydı. Hem neyi varda kendisini şişko görüyor anlamıyorum. Aksine aşırı zayıftı kilo bile alması gerek.

"Bije bakiyoylay"

"Kim?"

Yeonjun'un gösterdiği tarafa baktığımda iki genç bayan bize bakıyordu gerçekten, anlamıyorum hiç mi baba oğul alışveriş yaparken görmediniz.

Yeonjun'un kulağına eğilip konuştum.

"Sakın bakma onlara tamam mı?"

"Timam"

Kızlar hamle yapmadan malzemeleri kasadan geçirip Yeonjun'u aldığım gibi oradan uzaklaştım. Yemin ederim abartmıyorum kızlar avını bekleyen akbabalar gibi bekliyorlardı ben ömrüm hayatım boyunca hiç bu kadar korkmadım.

"Yeonjun acıktın mı?"

"Hayıy"

Eline telefonu verdim vereli kendisini ona odaklamıştı. Hafif müzik eşliğinde eve doğru yolculuk ettik. Yeonjun kendisi için aldığı özel abur cuburlarını onun yetişebileceği dolaba koymuş geri kalan malzemeleri yene beraber yerleştirmiştik.

"Evet yemek yapmaya başlayabiliriz"

Yeonjun da benim gibi ellerini birbirine çırpıp şirince gülümsedi.

"Eveyt yapalım!"

Yanağına sulu öpücük kondurup sandalyenin üzerine çıkarttım. Oturtmak isterdim lakin oğlumun asla durmayan yapısı buna engel oluyordu görünürde olduğu gibi.

Salatayı en son yapacağımız için onun malzemelerini kenara ayırmış, makarnanın suyu kaynayan kadar ise et ile ilgilenmiştim.

                      ✧༺♥༻✧

"Yemek ve masalar hazır hadi bakalım üzerini değiştirelim"

Yeonjun sandalyeden debelenerek inip elimi tuttu.

Olabildiğince hızlı şekilde şortunu ve tişörtünü üzerine geçirip kendim giyinmeye gittim. Ev dışarıya göre aşırı sıcaktı. Ama oğlumun aksine ben siyah gömlek, siyah pantolon giymiştim.

Biz saçımızı tararken kapı çalmış Minji geldiğini belli etmişti.

"Annem geydi!"

Yeonjun koşarak kapıyı açmaya gitmiş ama boyu yetmediği için beni beklemek zorunda kalmıştı.

"Baba hadi annem üşüydü"

Kapıyı açar açmaz yüzü soğuktan kızarmış Minji'yi görmek pekte garipsenecek birşey değildi. Önceden de böyleydi soğuktan önce burnu hemen sonra yanakları kızarır dudakları çatlardı.

"İçeri geç"

Minji temkinli adımlarla içeri girmiş elinde bulunan tatlı olduğunu belli eden poşeti bana uzatmıştı.

"Anne!"

Yeonjun ile Minji anında sarılmış Yeonjun'un yanağı öpücük bombardımanına dönüşmüştü.

"Üzerindekileri alayım ben"

Minji sesimle kendine gelmiş hemen üzerinde ki trençkotunu bana uzatmıştı.

"Teşekkürler"

Ceketini asar asmaz onlara döndüm.

"Önce yemek yiyelim istersen"

"Bence de önce yemek yiyelim çünkü ben kurt gibi açım, baba oğul bugün beni besleyeceğiniz için kendimi aç bıraktım."

"Ama önje odama bak olmaj mı?"

Minji Yeonjun'u kucağından indirip elini tuttu.

"Ama bugün çok acıktım önce karnımızı doyurup öyle baksak olmaz mı annem"

Yeonjun boşta olan elini benim elimle birleştirip Minji onaylamıştı.

"Hadii gideyim ojaman!"

Bu neşeli hali hem Minji'yi hem beni mutlu ediyordu, yüzümüze bakan her insan anlardı zaten.

Yeonjun yemeğini inatla kendi yemek istemiş bizde zorlamamıştık.

"Bakıyorum baya anlaşmışsınız?"

Minji'nin tabağına biraz daha et koyup sorusuna cevap verdim.

"Evet baba oğul baya benziyoruz buda çabuk ısınmamızı sağladı."

Minji önündeki ete baktı geliyordu gelmekte olan

"Yoongi düşündüğün için teşekkürler ama ben doydum yemeyeceğim daha fazla"

"Olmaz Minji önüne konulanı ye ve biraz kilo al"

Minji şaşkın gözlerle bana bakarken ben gülümseyerek masadan kalkıp tatlıları getirmeye gittim.

Gerçekten bazen kilo takıntısı oluyordu ama buna gerek yoktu ki Minji oldum olası zayıf ve fiziği güzel bir insandı.

Tatlıları da gömdükten sonra ben bulaşıkları makineye yerleştirip ikilinin yanına gittim.

Yeonjun durmamış Minji'yi hiç oturtmadan onun için hazırladığım odaya götürmüştü.

İkili ne yapıyor diye merak etmek elimde değildi. Odaya girdiğim de Yeonjun A dan Z ye her yeri gösteriyordu düşünün pencereyi bile Minji ise onu saygılı bir şekilde dinliyor yorum yapıyordu.

"En çok ne hoşuna gitti peki?"

Minji'nin sorusu ile Yeonjun biraz düşünür gibi yapmış karara varmış olacak ki sevinçle ellerini birbirine çırpıp yerinde bir iki defa sekmişti.

"Babam ile uyumayı!"

Ben cevabına şaşırırken Minji kocaman gülümseyip başını okşamıştı sanki beklediği cevap buymuş gibi.

"Babanı yavaş yavaş sevmene sevindim bebeğim, o kötü biri değilmiş değil mi?"

Yeonjun annesini kafası ile onaylamış bu ikilinin görüntüsü kalbimin yerinden fırlamasına neden olacaktı.

"Anne"

"Hım"

"Neyşe boşvey"

Minji Yeonjun'un bu haline şaşırken beni fark eden Yeonjun yanıma gelip bacağıma sarılıp annesine döndü.

"Eykek şöjü veydik şen anlamajşın"

Ben dediğine gülerken Minji aşk olsun nidalarına bürünmüş söylenerek salona gitmişti.

Yeonjun annesinin gönlünü almaya çalışırken bende kahve yapmış yanlarına oturmuştum.

"Minji?"

"Efendim"

Kahveden bir yudum alıp Minji'ye döndüm yönümü.

"Kullandığım kırıcı sözler ve yaptığım iğrençlikler yüzünden özür dilerim senden, belki affetmezsin ama biraz da olsa yumuşamanı ummaktan başka seçeneğim yok"

Minji de kahveden içip tebessüm etti.

"Sözlerin ve sarf ettiğin hareketler gerçekten aşırı kırdı beni"

Onu sadece başımla onaylamakla yetindim.

"Ama kırgınlığım biraz da olsa geçti şanslısın"

Ben dediğine gülerken kapı çalmış bugünün değersiz bir konuğu gelmişti.

"Senin ne işin var burada?"

"Aşk olsun sevgilim, aile buluşması oluyor ama bana haber verilmiyor öyle mi biraz da olsa kırıldım ama"

"Soojin sırası değil"

"Hayır tam sırası"

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro